Mehmet Özay 22.03.2022
ASEAN’da Myanmar sorunu bugünlerde yaşanan iki önemli gelişmeyle yeniden bölgesel ve küresel gündemde yer alıyor.
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (Association
of Southeast Asian Nations-ASEAN) dönem başkanı Kamboçya dışişleri bakanı Prak Sokhonn özel elçi sıfatıyla
Myanmar’ı ziyaret ediyor.
Öte yandan, ABD’de dışişleri bakanı Anthony Blinken ise
Washington’da yaptığı açıklamada, Myanmar ordusunu (tatmadaw) Arakanlı
Müslümanlara yönelik soykırımdan sorumlu tutulduğunu söyledi.
Özel elçi ziyareti
Geçen yıl Mayıs ayında Cakarta’da yapılan zirvede
Myanmar’daki şiddet ortamını sonlandırmayı amaçlayan beş maddelik tavsiye
kararlarından biri olan elçi ziyareti, bazı eleştirilere karşın uygulamaya
geçiriliyor.
Kamboçya dışişleri bakanı Prak Sokhonn‘un 21-23 Mart
günlerinde yapmakta olduğu Myanmar ziyaretine karşın, bu gelişmenin geçen yıl
Mayıs ayında Jakarta’daki özel oturumla biraraya gelen ASEAN liderler
zirvesinde alınan kararla ne kadar örtüştüğü konusu da, bazı çevreler
tarafından sorgulanıyor.
Bu ziyaret, Myanmar’da çatışma sürecine konu olan
çevrelerle görüşülmek suretiyle, soruna barışçıl çözüm bulunması ve ülkede
sivil siyasete dönülmesi gibi oldukça ideal bir amaç taşıyor.
Bu ideale ne kadar yaklaşılacağı bir yana, söz konusu bu
gelişme, ASEAN’da darbe yönetiminin hakim olduğu Myanmar’la ilişkilerde, son
bir yılı aşkın süredir var olan siyasi sorunu aşma konusunda bir adım niteliği
taşıdığına kuşku yok.
Geçtiğimiz yıl Mayıs alında Cakarta’daki zirvede alınan
kararın şu veya bu şekilde, dönem başkanı Kamboçya’nın girişiminin somut bir
nitelik kazanmakta olduğunu söylemek mümkün. Her ne kadar, böylesi bir süreç
ASEAN genelinde bir beklentiyi yerine getirmesi kadar, Myanmar’da cunta karşıtı
sivil çevreler, hedefleri konusundaki çekimserlikleriyle bu ziyarete eleştirel
yaklaşıyorlar.
Bu çerçevede, özel elçi 1 Şubat 2021’deki darbenin
ardından cunta rejimini temsilen kurulan, ‘Devlet Yönetim Konseyi’nden (State
Administration Council-SAC) yetkililerle görüşecek.
Öte yandan, demokratik seçimlerin ardından iktidar hakkı
gaspedilen Ulusal Demokrasi Birliği’nin (National League for
Democracy-NLD) lideri ve eski dışişleri bakanı Suu Kyi ile
görüşmesi mümkün gözükmese de, darbe sonrasında NLD öncülüğünde sürgünde
kurulan Ulusal Birlik Hükümeti (Myanmar’s National Unity
Government-NUG) yetkilileriyle görüşmesi bekleniyor.
Çoklu soykırım iddiaları
Pazartesi günü yaşanan bir diğer önemli gelişme
Washington’da ABD dışişleri bakanı Anthony Blinken’in Myanmar ordusunun 2017
yılı Ekim ayında Arakanlı Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği şiddetle ilgili
değerlendirmesi oldu.
Bunun yanı sıra, Blinken, Myanmar’da uzun 20. yüzyıl
boyunca çeşitli etnik gruplara yönelik olarak ulusal ordu tatmadaw’ın
gerçekleştirdiği harekâtlar sırasında yaşanan bazı gelişmeleri de soykırım
çerçevesinde değerlendirmesi dikkat çekiyor.
Bakan Blinken, o süreçte Rakhine Eyaleti’ndeki şiddet
ortamı ve 700.000 Arakanlının komşu ülke Bangladeş’e sığınmak zorunda kalması, Arakanlılara
ve insanlığa karşı işlenmiş bir soykırım olarak tanıdığını açıkladı.
ABD dışişleri bakanı Blinken’in Washington’da Soykırım
Müzesi’ne yaptığı ziyarette, Myanmar ordusunun Arakanlı Müslümanlara yönelik
soykırım sürecini de, “Burma’nın Soykırım’a giden sergisi ziyaretinde yaptığı
açıklama, yaşanan sorunun uluslararasılaşması noktasında önemli bir gelişme
olduğuna kuşku yok.
Blinken’in geçtiğimiz Aralık ayında Endonezya ve Malezya
ziyaretlerinde gündeme gelen Arakanlı Müslümanlar konusunun aradan kısa bir
süre geçmesinin ardından, soykırım iddiasını açıkça tanımak suretiyle
yaşananlar uluslararası bir nitelik kazanmış oldu.
Bununla birlikte, Arakanlı Müslümanlara yönelik olarak
ülkenin batısındaki Rakhine Eyaleti’nde gerçekleşen şiddetin sadece, 2017 yılı
ile sınırlı olmadığını bir kez daha hatırlatmakta yarar var. 2012 yılı
Haziran’ında başlayan süreç azalarak devam etse de, 2015 yılı Mayıs ayında ve
ardından 2017 yılı Ekim ayında uluslararası camiadan büyük tepki çekmişti.
Myanmar-Rusya ilişkisi
Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet ve zulmün on yıllık
bir geçmişi olduğu dikkate alındığında, ABD yönetiminin niçin şimdiye kadar
konuyu ‘soykırım’ olarak ele almadığı sorgulanmayı hak ediyor.
Bu durumda, özellikle Myanmar’daki cunta rejimine silah
desteği verdiği belirtilen Rusya’nın hedefte olup olmadığını şimdilik söylemek
zor gözüküyor.
Ancak Rusya’nın bir aya varan bir süredir Ukrayna
topraklarında sergilediği işgal ve saldırılarda sivilleri hedef almasının
benzer şekilde soykırım olarak nitelendirilmesi ile Myanmar’daki yakın geçmişte
yaşananlar arasında bir bağlantı olup olmadığı da üzerinde durulması gereken
bir husus.
Gambia tarafından, 2019 yılı Kasım ayında Myanmar’a
karşı, BM Uluslararası Suçlar Mahkemesi’ne (International Criminal Court-ICC)
açılan davam sürerken, ABD’den gelen bu açıklamanın gayet önemli olduğunu
söylemekte yarar var.
Sorun devam ediyor
Bölgede ve ABD’de bu gelişmeler yaşanırken, Arakan
sorusunun sona ermediğinin en iyi göstergelerinden biri, Mart ayını başlarında
bazı Arakanlıların yine bir tekne ile Endonezya’nın batısında Kuzey Açe
açıklarında bulunmaları oldu. 6 Mart’da Arakanlıların bulunduğu tekne Bireun’da
karaya çekildi.
Geçen on yıl boyunca Rakhine Eyaleti’nden veya Bangladeş
topraklarındaki kamplarda yaşayan Arakanlıların her halükârda zulüm ve
ayrımcılığa maruz kalmaları devam ediyor.
Resmi rakamlara göre, Bangladeş’e sayısı 800.000
civarında olduğu söylenen Arakanlı Müslümanların, Myanmar’ın batısındaki
anavatanları Rakhine Eyaleti’ndeki nüfusu söylemek pek mümkün gözükmüyor.
Myanmar hükümetinin 2014 yılında yaptığı son nüfus
sayımında tanınmayan bir etnik yapı olmaları ve sürekli gerçekleşen iltica
süreçleri ve uluslararası kurumların bölgeye girememeleri Arakanlı
Müslümanların nüfusu hakkında sağlıklı bilgi alınmasındaki en büyük engeli
oluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder