Mehmet Özay
02 Eylül 2008 - Timeturk
02 Eylül 2008 - Timeturk
Açe’de Ramazan sürekli özlem duyulan bir ay olagelmiştir. Bu ayda kadınıyla çocuğuyla camilere akın eden Açeliler, Ramazan ayını büyük bir çoşkuyla geçirirler...
Açe, yüzyıllardır Güneydoğu Asya’nın ‘Mekke Kapısı” olmasıyla ünlü bölgesi. Sumatra Adası’nın kuzey bölgesinde bulunması dolayısıyla batısında Hint Okyanusu, doğusunda ise Malaka Boğazı’nın uzanıyor olması Açe’ye bir ayrıcalık kazandırıyor. İslam’ın yerleşmeye başlaması, doğu-batı ticaretine hakim olan Müslüman tüccarlar ve akabinde sufilerin önderliğinde gerçekleşmiş bir bölge. Ortadoğu, Hindistan ve Çin arasında süregiden ticari faaliyet, Muson mevsimi gibi coğrafi koşulların zorlaması nedeniyle, ticaret gemilerinin zorunlu olarak Açe bölgesindeki çeşitli liman şehirlerinde konaklamalırına yol açtı.
Zamanla bölgeye yerleşen tüccarlar ve sufiler yerli topluluklarla kaynaşarak bir yandan sultanlıklar kurarken bir yandan da İslam’ın Güneydoğu Asya’da yaygınlaşmasını sağlayacak eğitim kurumları tesis etmeye başladılar. Arap, İran ve Hintli Müslümanların ve ardından yerli alimlerin çabaları ile zaviye, dayah, pesantren gibi dini eğitim merkezleri birbiri ardısıra açılmaya başladı. Yetişen alimler, Sumatra, Malezya, Cava gibi Güneydoğu Asya’nın diğer bölgelerinde tebliğ çalışmalarını yürüttüler.
İslam’ın dünya müslümanlarını biraraya getiren ve ümmet olma bilincini ziyadesiyle kanıtlayan Hac ibadeti için bölgeden Arabistan’a gitmek isteyen Müslümanlar önce Açe sultanlığı’nın başkenti Banda Açe’de toplanır, burada yaşayan alimlerin önderliğinde dini eğitimlerini yeniler ve öyle yola çıkarlardı. Kimileri Mekke’ye seyahat öncesi veya dönüşlerinde burada bir süre kalarak dini eğitimlerini ilerletir ve öyle memleketlerine geri dönerlerdi. İşte bu iki unsur, Açe’nin, yüzyıllar boyunca “Mekke Kapısı” (Verandah of Mekkah) unvanıyla anılmasının gerekçesidir.
Açe’de Ramazan sürekli özlem duyulan bir ay olagelmiştir. Her ne kadar, tsunami ve uzun yıllar süren çatışmaları sona erdiren Barış Anlaşması’nın ardından Açe modern dünyanın kapısını yeni, ancak hızla aralamaya başlaması ile büyük bir değişim ortamına girmiş olsa da, Açe’de İslami hassasiyetlerin henüz büyük ölçüde devam ettiği söylenebilir. Son üç yıla damgasını vuran barış ortamı Açe’yi “Barış Kapısı” (Verandah of Peace) haline getirmesiyle halk arasında toplumsal birliktelik sağlayan etkileşimlerde artış görüldü. Ramazanla ayıyla, söz konusu birliktelik manevi bir atmosferde başka bir çehreye bürünüyor.
Ramazan’ı Açe’de özel kılan, toplumun hemen her kesimiyle bu ayı ‘sahiplenmesidir’. Böylece, gündelik yaşamın maddi koşuşturmaları, Ramazan’la birlikte toplumsal yaşam bu aya özgü eylemler etrafında örülmeye başlar. Bunun somut göstergeleri hayata egemen modern kurumlar olan okullar, devlet daireleri gibi kamu kuruluşlarının faaliyetlerini yarım güne indirirerek, halkın Ramazan’ı derinden teneffüs etmesine olanak tanır. Devlet ve özel kurumlar yerleşim yerlerinin görünür yerlerine “Merhaban Ya Ramadhan” yazılı pankartlar asarak kamusal alanda halkın Ramazan’ını kutlar. Cami, meunasah, balee gibi dini kurumlarda faaliyetler artış gösterir. Teravih namazına ek olarak, Kur’an, fıkıh, hadis dersleri toplumun her kesiminden yaşlı-genç, kadın erkek ve çocuklar farklı zamanlara dağılmış olarak söz konusu mekanlarda dini ibadet ve eğitimlerini sürdürürler.
‘Ramazan’ Hazırlıkları
Ramazan ayının ilk adımı, ailelerin yaptıkları toplu alışveriştir. Bir hafta öncesinden Ramazan erzakı için toptancılar ve marketler dolup taşar. Bu alışverişin gözde ürünleri pirinç, yağ, şeker, şurup, bisküvit, çeşitli tatlılar, çerezlerdir.
Bu ayı geniş topluluklar halinde birarada yaşayan Açeliler, Ramazan faaliyetlerine odak teşkil eden cami, meunasah gibi mekânları elbirliği ile temizler, gerekirse boya-badana yapar ve Ramazan’a hazır hale getirirler. Bu yıl, yerel yönetimler, Açe’de sayıları giderek artan yabancıların varlığı dolayısıyla, söz konusu temizlik konusuna biraz daha fazla önem verilmesi üzerinde duruyorlar.
Ramazan yaklaştıkça, hazırlık başka bir aşamaya evrilir. Bu aşama, Ramazan’dan iki gün önce gerçekleştirilen ve ‘Meugang’ adı verilen kurban adetidir. ‘Köy’ eksenli bir toplumsal yaşamın hakim olduğu Açe’nin büyük bir bölümünde neredeyse birbirlerine akrabalık bağları ile bağlı olan köy sakinleri biraraya gelip kurban keser. Büyük kazanlarda ‘Şirbu’ adı verilen et yemeği ve pilav büyük kazanlarda pişirilir. Bu yemek vesilesi ile biraraya gelen köy halkı ve davetliler ‘silatürrahim’ bağlamında sosyal dayanışma ve kaynaşma örneği sergilerler. Bu adet, şehir merkezlerinde aile reislerinin evlerine et götürmesi şeklinde tezahür eder. Bu etkinlik, köyde toplumsal yaşamın merkezi cami veya ‘meunasah’da gerçekleştirilir.
Ramazan’da Açeliler sadece bu aya has yemekler ve tatlılara büyük rağbet gösterir. Bunlar arasında ‘kanji, buromrom, srikaya, tımphan, es teler, es pepaya, es timun, kulang kaleng (kolak)’ı saymak mümkün. Ayrıca, çeşitli tatları ile ‘şurup’ Ramazan menüsünün vazgeçilmez bir içeceğidir.
İftar Heyecanı
İftar zamanın geldiği camilerin mikrofonlarından yayılan sirenlerle ilân edilir. Sahur’da ise özellikle köylerde gençler bir araya gelerek ellerinde davullarla halkı sahura kaldırır.
Açeliler aileleri ve arkadaş çevreleri ile birlikte yemekten keyif alan bir topluluktur. Bunu, bir anlamda toplumsal sorumluluk olarak da kabul etmek mümkün. Ramazan ayında köylerde cami ve meunasah’da gerçekleşen toplu iftar açmalar, şehirde evlere ve özellikle de lokantalara taşınır. Köylerde halkın ekonomik durumuna bağlı olarak ya her gün bir ya da birkaç aile camiye iftarlık getirir; ya da her aile karınca kararınca pişirdiği yemekleri getirir. Akşam namazının kılınmasıyla birlikte, cemaat birlikte iftar açar.
Ramazan ayı, kimi aileler için bir geçim kapısıdır aynı zamanda. Ev hanımları evlerinin önünde veya ana caddeler boyunca açtıkları tezgâhlarda hünerlerini gösterirler. Akşam ezanından birkaç saat önce açılan tezgâhlarda, Ramazan’a özgü leziz tatlılar, kurabiyeler müşterilerini bekler.
Şehirlerde ise gün boyu kapalı olan geleneksel lokantalar iftar hazırlıklarını tamamlayarak Akşam ezanından bir iki saat öncesinden müşterilerini beklemeye başlar. Deniz ve et ürünlerinin başını çektiği Ramazan menülerin de az da olsa, çorba ve sebze yemekleri de bulunur.
Son birkaç yıldır Açe’deki değişim Ramazan’da da kendini hissettiriyor. Tsunami felâketi ve Helsinki Barış Anlaşması, Açelileri dünya toplumları ile buluşturdu. Bu vesile ile Açe’ye pek çok yabancı gelmeye ve hatta yerleşmeye başladı. Açe, aslında kozmopolit bir merkez olduğunu yüzyıllarca kanıtlamış bir yer bu anlamda bu gelişmeye o kadar da yabancı olduğu söylenemez. Açe, yabancı konuklarına sayıları giderek artan orta ve üst sınıfa mensup kesimlere farklı bir Ramazan tattırma konusunda da hünerini gösteriyor. Texas Chicken, Fish Grill, Pizza Hut, Şahid Mina gibi restoranların yanı sıra Hermes Palace, Nanggrove, Oasis gibi büyük otellerin Ramazan hazırlıkları da bu kitle için oldukça cazip. Bu mekanlarda geleneksel Açe yemeklerinin yerini, uluslararası mutfaklardan örnekler bulmak mümkün. Mekanlar değişince, Ramazanı farklı bir boyutta algılamakta gündeme geliyor. Örneğin, iftar vakti Hermes Palace Oteli avlusunda başörtüsüyle genç bir bayan, piyano eşliğinde ilâhi parçaları ile karşılanıyor.
Toplumsal Yaşam
Ramazan ayında çalışma hayatı kısmen de olsa ‘tatile’ girer. Eyalet yönetimince alınan resmi karar uyarınca, resmi dairelerde mesai öğleden sonra ikide sona erer. Böylece insanların Ramazan’ı ibadet ve taatle geçirmeleri için büyük bir fırsat doğar.
Ramazan ayı, toplumsal paylaşmanın zirveye ulaştığı bir aydır. Halk bütün bir yılı Ramazan’a hazırlık olarak kabul eder. Öyle ki, insanlar yıl boyunca yapmış oldukları maddi birikimlerini bu ayda ailelerine ve çevrelerindeki insanlara ikramlarda bulunarak değerlendirir.
Açe’de teravih namazı sekiz ve yirmi rekat kılınır. Sekiz rekat kılmayı tercih edenler sekiz rekatın ardından camiden ayrılırken, kalanlar namazı yirmi rekata tamamlar. Bu konuda cemaat arasında herhangi bir sıkıntının yaşanmaması, halk arasındaki dini anlayışların çeşitliliğinin bir göstergesi olarak algılanır. Yatsı namazının farzının ardından, vaaz başlar. Yarım saat ile bir saat kadar süren vaazın ardından teravih namazı kılınır. Namazın ardından özellikle Banda Açe’nin gözde kafelerinin bulunduğu Ulee Kareng’de biraraya gelen Açeliler akşam serinliğinde nefis Açe kahvesini yudumlar ve sohbet ederler.
Yakın dönemlere kadar, uzun Ramazan gecelerinin vazgeçilmez aktivitesi olan “Hikayat”ların okunması çok az da olsa devam ediyor. Hem bir eğlence hem de eğitim işlevi gören, peygamberlerin hayatı, kıssalar gibi çeşitli dini konular kadar tarih, kahramanlık, cesaret vb. konuların işlendiği hikayeler, ozanlar tarafından belli bir ritim eşliğinde okunur. Ozanlar, zaman zaman güncel konuları da işleyerek sosyal eleştirilerin merkezini oluşturur. Değişimin önemli araçlarından televizyon ise günümüzde talep gören ‘eğlence’ aracı olma vasfını yüklenmiş görünüyor. Ramazan ayı boyunca gerek kadın gerekse erkek ‘şarkıcılar’ tarafından klip eşliğinde söylenen naşitler ilgi topluyor. Son dönemde gençler arasında, özellikle ulusal televizyon kanallarında gösterilen rock ve rap formundaki dini müziklerin izleyici kitlesi giderek artıyor.
Köylerde ise insanların büyük bir bölümü evlerine çekilirken, özellikle gençler Kur’an-ı Kerim tilaveti yaparlar. Gece geç saatlere kadar devam eden Kur’an tilaveti ile her gün bir cüz okunmak suretiyle hatim indirilir. Hatim indirenlere hediyeler verilerek yapmış oldukları bu güzel davranışları kamusal bir takdir görmüş olur. Eyaletteki geleneksel İslami eğitim merkezleri olarak bilinen dayah ve pesantrenlerin bu ayda tatile girmesiyle, buralarda okuyan öğrenciler köylerine dönerler. Bu öğrenciler, yıl boyu aldıkları dini eğitimi köy halkıyla paylaşırlar.
Halk, bu ayda Abdurrauf Es-Singkili gibi Açe’nin önde gelen alimlerinin türbeleri kadar tsunamide kaybettikleri yakınlarının bulunduğu toplu mezarlara ziyaretlerde bulunarak.
Ramazan ayında Prof. Dr. Muhyubiddin Waly gibi önde gelen alimlerin yanı sıra Açe Valisi İrvandi Yusuf gibi önemli siyasi otoriteler “Safari Ramadhan” adı verilen turlara çıkarlar. Eyaletin belli başlı merkezlerini içine alan bu seyahat sırasında alimler halka vaazda bulunurken, siyasi otoriteler de halkla içiçe olma, onların sorunlarını dinleme ve Açe’deki gelişmeleri yakından görme fırsatı bulurlar. 2009 yılı Nisan ayında yapılacak seçimler dolayısıyla bu yıl Ramazan turlarına bazı siyasi partiler de iştirak ediyor.
Başkent Banda Açe’nin ağırlıklı olarak Peunayoung semtinde yaşayan Budist ve Hıristiyan dinine mensup Çinliler de, Ramazan ayıyla birlikte Açelilerin toplumsal geleneklerine saygı gösterirler.
Ramazan’da Çocuklar
Çocuklar Açelilerin en değerli varlıkları. Allah’ın emaneti kabul ettikleri bu değerli varlıklarına İslami eğitim vermeye anne-babalar evde başlar. Bu eğitim daha sonra, meunasah, cami ve okulda devam eder. Sabahları seküler okullara devam eden çocuklar, ikindi namazının ardından camilerde ve meunasah’lardaki Kur’an kurslarına devam eder. Her yaş grubundan sorumlu eğitmenler eşliğinde dini eğitimlerini alırken, oyunu da ihmal etmezler. Camilerin geniş avlularında palmiye ağaçlarının gölgesinde neşeyle koşuşarak eğlenirler.
Okulların tatil olmasıyla birlikte, çocuklar Ramazan’ı doyasıya yaşamaya başlar. Temel dini eğitimlerini evlerinde alan çocuklar camilerde düzenlenen ve heyecana yol açan bir takım yarışlarla dini bilgilerini geliştirme fırsatı da yakalamış olurlar. Bu bağlamda çocuklar arasında ezan, Kur’an-ı Kerim okuma yarışmaları yapılır. Bazı köylerde ‘kanduri’ denilen ve büyükler arasında da gerçekleştirilen bir çeşit müsabakaya rastlanır. Bu müsabakada başarılı olanlara takke, sarung, gömlek vb. hediyeler verilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder