Mehmet Özay 16.02.2022
ASEAN’da dönem başkanı Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’de 16-17 Şubat günlerinde yapılan dışişleri bakanları toplantısına Myanmar katılmıyor.
Bununla birlikte, ASEAN’da yılın bu ilk önemli toplantısına
bir yıldır darbeci yönetime konu olan Myanmar’ın yer almaması bir sürpriz
olarak değerlendirilmiyor.
Söz konusu bu gelişme, ASEAN’da ‘çekirdek ülkeleri’ yani
Endonezya, Malezya, Filipinler ve Singapur’un Myanmar’daki cunta rejimini meşru
kabul etmeme çabasının bir başarısı olarak kabul edilmelidir.
Öte yandan, Myanmar’da darbeci yönetim ise, bu ülkelerin
Myanmar’dan resmi temsilci kabul etmeme konusundaki ısrarlarının ASEAN
sözleşmesiyle çeliştiği kanaatini paylaşmaya devam ediyor.
Bu durum, geçtiğimiz yıl Ekim ayında yapılan ASEAN
Zirvesi’ne, darbeci general ve Devlet Yönetim Konseyi’nin (State
Administration Council-SAC) başkanı General Min Aung Hlaing’in katılımının
engellenmesinin ardından yaşanan ikinci önemli gelişme anlamı taşıyor.
Bu noktada, söz konusu bu gelişmeyi, ASEAN’ın 2022 yılına
olumsuz bir başlangıcı olarak değerlendirmek yanlış olmayacak.
Geçen yıla kadar, ASEAN zirvelerinin ana başlığı Çin’in
Güney Çin Denizi’nde sözde egemenlik iddiaları ile birliğin ekonomik topluluk
sürecinin sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi gibi tartışmalarla geçerken, bir
yıldır ASEAN kendi iç sorunuyla meşgul gözüküyor.
ASEAN’da kararlılık
Bu çerçevede, dönem başkanı Kamboçya’da gerçekleştirilen
dışişleri bakanları toplantısına Myanmar’da darbe sonrası kurulun ‘Devlet
Yönetim Konseyi’nin (State Administration Council-SAC) ASEAN’ın önde
gelen ülkelerinin tepkileri üzerine, dışişleri bakanları toplantısına resmi
olmayan bir üye göndermeme kararı alması, ASEAN’da sürpriz bir gelişme kabul
edildiği söylenemez.
Yukarıda dile getirildiği üzere ASEAN’da kurucu
konumundaki ülkelerin Myanmar’daki darbeci rejimle masaya oturmama kararını iyi
değerlendirmek gerekiyor. Bu çerçevede, söz konusu bu gelişmeyi, bütün bir
bölgede demokratikleşme ve insan hakları konusunda önemli bir politik duruş
kabul etmek gerekir.
Şiddet içerikli herhangi bir gelişmeni meşru olmadığının
ve bu tür girişimlere destek verilmeyeceğinin açık bir kanıtı olan bu yaklaşım,
Asya Yüzyılı olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz dönemde ASEAN’ın tüm
dünyaya verdiği önemli bir mesaj olarak anlaşılmalıdır.
Bununla birlikte, bölgesel barış ve istikrar sloganını
öncelleyen ASEAN’da, uzun bir aradan sonra on üye ülkeden birinin aktif ve
önemli toplantılardan birine katılmaması bir ilke işaret ediyor. Bu gelişme bir
yandan, darbe sonrası istikrarsızlığın devam ettiği Myanmar öte yandan, ASEAN
açısından dikkatle ele alınmayı gerektiriyor.
Hun Sen’in çabası
Dönem başkanı sıfatıyla Kamboçya başbakanı Hun Sen’in bu
yılın başından itibaren Myanmar’la kurduğu temasların, bir anlamda Myanmar
lehine sonuç getireceği beklentisi hakimdi.
Kamboçya’da Khmerler döneminde bir ordu mensubu olan Hun
Sen’in, “ben Myanmar cuntasının dilinden anlarım” tarzındaki yaklaşımı ve bunu
ortaya koymaya matuf bir girişim olarak Ocak ayının başlarında Nya Pwa Taw’a
yaptığı resmi ziyaret arzu edilen sonucu vermiş değil.
Bu ziyaret, o dönem ASEAN’ın önde gelen üye ülke
yönetimleri ve Myanmar’daki sürgündeki Ulusal Birlik Hükümeti (Myanmar’s National Unity Government-NUG), tarafından cunta yönetiminin resmen tanınması
anlamı taşıyacağından eleştirilmiştir.
Öte yandan, Kamboçya’nın dönem başkanlığından hareketle
bazı çevreler, başbakan Hun Sen’in otuz altı yıllık iktidarının da bir darbeye
dayanmasını ve her iki ülkenin Çin’e yakınlığını dikkate alarak, Myanmar’ı bir
şekilde ASEAN toplantılarına katılmasını sağlayarak, bir tür politik ve de ideolojik
kazanım elde edecekleri öngörüsü de gerçekleşmemiş oldu.
Ancak ASEAN’da gizli/açık karar mercii konumundaki
ülkelerin kararlı duruşlarının, gündemi belirleme yönünde önemli bir adım
olduğunu söylemek mümkün. Buna göre, darbeci Myanmar yönetiminden talep edilen
husus, geçen yıl Nisan ayında genel itibarıyla ülkede uzlaşmayı öngören beş
maddenin uygulanmasından başka bir şey değildi.
Ülkenin çeşitli bölgelerinde devam eden çatışmaların
durdurulması, ASEAN özel elçisinin ziyaretine izin verilmesi ve insani yardımın
ulaştırılması gibi maddeler General Min Aung Hlaing başkanlığındaki darbeci
yönetim tarafından uygulamaya geçirilmiş değil. Myanmar’da yönetimin söz konusu
bu şartları yerine getirmeye yanaşmaması, tüm çabalarına rağmen, Kamboçya’nın
da elini kolunu bağlamış gözüküyor.
Cunta rejimi ve politikaları
Myanmar’da cunta yönetiminin ASEAN’ın taleplerini göz
ardı ettiğine dair bazı somut gelişmeler bulunuyor. Bunların başında, bir dönem
‘demokrasi ikonu’ olarak bilinen, Ulusal Demokrasi
Birliği’nin (National League for
Democracy-NLD) lideri ve 2015-2020 yılları arasında dışişleri bakanı olarak görev yapmış olan Suu
Kyi’nin yargılandığı ilk dava süreçlerinde hapis cezası alması.
Bir diğer gelişme ise, ülkede ulusal orduya karşı (tatmadaw)
çarpışan çeşitli etnik yapıları ve geçtiğimiz yılın 23 Mayıs’ın kurulan, sürgün hükümetine bağlı Halk Savunma Gücü’nü (People’s Defence Force-PDF) grupları
“terörist” ilân ederek uluslararası destek çağrısında bulunması oldu. Interpol’ün
bu talebe olumsuz karşılık vermesi, darbeci yönetimin uluslararası arenada
meşruiyet arayışının sonuçsuz kaldığını ortaya koyuyor.
Öte yandan, ülkenin farklı bölgelerinde süren çatışmalarda Tatmadaw’ın
soykırım yaptığı iddiaları gündemde yer alıyor.
Bu çerçevede, yeni yıl arefesinde Karen Eyaleti’nde aralarında kadın ve
çocukların da bulunduğu otuzu aşkın kişinin öldürülmesi ve yakılması sonrasında
sürgün hükümeti konuyu uluslararası suçlar mahkemesine götürmeye hazırlanıyor.
Dışişleri bakanları toplantısından bir gün önce
Myanmar’daki gelişmeler üzerine çalışmalar yapan bir kuruluş tarafından
açıklanan raporda da aynı soykırım iddiaları yinelendi.
Buna göre, tatmadaw, Karen bölgesindeki
çatışmalarda soykırım yaptığı belirtilerek, Birleşmiş Milletler’i Myanmar’daki
cunta yönetimine karşı aldığı uluslararası silah ambargosu kararı almaya
çağırdı.
Kamboçya’nın dönem başkanlığında gerçekleştirilen
dışişleri bakanları toplantısına Myanmar’ın katılmamasına karşı, sorunun çözümü
için önümüzdeki süreçte taraflar arasında görüşmelerin devam edeceğini
söyleyebiliriz.
Özellikle, ASEAN ekonomi topluluğunun sağlıklı ve
sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması, kovid-19’un neden olduğu ekonomik
durgunluk gibi gelişmeler karşısında daha güçlü bir oluşuma duyulan ihtiyaç
Myanmar sorununun da bir an önce çözülmesini gerektiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder