13 Şubat 2022 Pazar

Quad dışişleri bakanları toplantısı Avustralya’da gerçekleştiriliyor / Quad meeting of the foreign affairs ministers in Australia

Mehmet Özay                                                                                                                            10.02.2022

ABD Dışişleri bakanı Anthony Blinken 11 Şubat Cuma günü yapılacak olan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (Quadrilateral Security Dialogue) dördüncü dışişleri bakanları toplantısı için Melbourne’de.

Söz konusu toplantıya ABD dışişleri bakanı Blinken’in yanı sıra, sırasıyla Avustralya, Japonya ve Hindistan dışişleri bakanları yani Marise Payne, Yoshimasa Hayashi ve Subrahmanyam Jasihankar katılıyor.

Blinken’in bölgeye sadece, Quad toplantısı için gelmediğini de belirtelim. Bunun ardından, Blinken’in Hawai’ye geçerek Japonya-Güney Kore dışişleri bakanlarıyla ayrı bir görüşme gerçekleştirecek.

ABD’nin Asya-Pasifik yönelimi

ABD, Japonya, Avusturalya ve Hindistan’ın devlet başkanları ve başbakanları katılımıyla geçen yıl ilk zirvesi gerçekleştirilen ve kısaca Quad olarak da adlandırılan, Dörtlü Güvenlik Diyaloğu dışişleri bakanları toplantısı, ABD’nin Asya-Pasifik/Hint-Pasifik politikaları bağlamında ve de özellikle, Çin’e bölgedeki yayılmacı ve tehditkâr politikaları karşısında, bölge ülkelerine vermek istediği ‘yanınızdayız’ söyleminin bir kez daha ve güçlü bir şekilde yinelenmesi anlamı taşıyor.

Blinken’in en son geçtiğimiz Aralık ayının ortalarında Endonezya, Malezya ve Tayland’ı kapsayan bölge ziyaretinden sadece iki ay sonra gerçekleşmesi, -her ne kadar bu ziyaretlerin özellikle, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (Association of Southeast Asian Nations-ASEAN) bünyesinde somut taleplere ne denli karşılık gelip gelmediği meselesi bir yana, ABD’nin ‘yanınızdayız’ söyleminin somut bir yansıması olarak görmek gerekir.

Bu çerçevede, Quad dışişleri bakanları dördüncü toplantısının, ABD’nin Pasifik bölgesindeki en önemli müttefiki konumundaki Avustralya’da yapılmasıyla ayrı bir önem taşıyor.

Bölgeselden küresele

Bununla birlikte, söz konusu bu toplantıyı, sadece Çin’in Güney Çin Denizi’nde egemenlik iddiaları ile Tayvan’a yönelik olasılığı küçümsenmemesi gereken ‘ilhak’ girişimi karşısında, ABD’nin Asya-Pasifik veya Hint-Pasifik politikaları çerçevesinde değerlendirmemek gerekiyor.

Özellikle son dönemde, Doğu Avrupa’da yeniden nükseden Ukrayna Krizi; geçtiğimiz ayın hemen başlarında Kazakistan’da yaşananlar; Çin-Hindistan arasında gerginliğin zaman zaman arttığı ve 2020 Mayıs’ında Ladakh bölgesinde olduğu gibi, çatışma boyutuna ulaştığı Himalayalar sınırındaki gelişmeler; Kuzey Kore’nin sürekli yenilerini eklediği ve bu yılbaşından bugüne kadar yedi kez gerçekleştirdiği nükleer füze denemeleri ile kovid-19 gibi sağlık sorunları, ABD’nin ve müttefiklerinin bu ve benzeri küresel gelişmeler karşısında yeni stratejik işbirlikleri çalışmaları olarak değerlendirilmelidir.

Bu anlamda, Quad’ı örneğin, Çin’in merkezinde olduğu, tekil bir çatışma potansiyeli karşısında yapılan bir görüş alış verişi olarak görmemek gerekir. Aksine, Çin-Rusya-Kuzey Kore gibi ABD’nin ve müttefiklerinin bölgesel ve küresel çıkarlarına engel teşkil eden yapıların aralarındaki gizli/açık işbirliği veya yakınlaşmalarının dikkatle ele alındığı görülüyor. Henüz ABD yönetimi, bu ülkeleri tasvire yönelik olarak, bir “şer üçgeni” tanımı ortaya koymamış olsa da, hem Melbourne’deki toplantı hem de Blinken’in süreçte gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği ziyaretler hedefteki ülkelerin hangileri olduğu yönünde güçlü bir intiba vermektedir.

Köklü ve yenilikçi değerler

Quad bünyesinde yer alan ülkelerin ortak özellikleri demokrasiyle yönetilmeleri olarak öne çıkartılıyor.

Bunun yanı sıra, bu ülkelerin jeo-stratejik ve jeo-ekonomik olarak sahip oldukları önemleriyle, ABD tarafından belirlenmiş ve kökleri 2. Dünya Savaşı sonrasına dayanan uluslararası düzeni ve özellikle de, dünya denizlerinde egemenlik, seyir güvenliği ve dolaşım hakkı gibi yapıların sürdürülebilirliğine hizmet edecekleri varsayılıyor.

Bunlara günümüz sorunları veya temel olguları açısından uluslararası yasaların üstünlüğü, demokratik değerler, iklim değişikliği gibi konuları da eklemek gerekir.  

Quad adıyla, ABD eksenli yeni bir ittifak grubunun oluşturulması bile aslında, içinde yaşadığımız 21. yüzyıl başlarındaki gelişmelerin nasıl bir yeni dünyanın oluşmakta olduğu konusunda bir fikir veriyor.

Var olan çelişkiler

Bu durum, statik ikili ve bölgesel işbirlikleri ötesinde gayet dinamik ve her an yenilenmeye muhtaç bir ilişkiler ağını ortaya koyuyor. Bu noktada, büyük güçler için dünyanın sadece, bir bölgesinde ortaya çıkan herhangi bir sorunu, salt o bölge ile sınırlı olarak değerlendiremeyeceklerinin açık bir kanıtı hükmündedir.

Öte yandan, yine Quad örneğinde görüldüğü üzere yapılaşmasını tamamlamamış bir ittifakın siyasi etkinliğinin sorgulanabilir olduğu da ortada. Bu nedenledir ki, yapılmakta olan görüşmeleri sadece, ABD’nin liderliğini gözü kapalı kabul etmiş ABD yedeğindeki ülkeler olarak görmek de yanlış.

Örneğin bu noktada, Hindistan dışişlerinden yapılan açıklamalar dikkat çekici. Öyle ki, güvenlik ve siyasi işbirliklerinin geliştirilmesi bir yana, kovid-19’la mücadelede aşı konusunda ortak karar ve süreçlerin henüz ortaya konulmamış olması, oluşumun yapısal bir sorunu olarak kendini ortaya koyuyor. 

Daha önceki yazılarımızda dile getirdiğimiz üzere, ABD’nin Quad’da daha çok destekçi ülke çekmek. Bununla birlikte, son iki yıldır gündemde olan Quad’ın ne tür somut politikalar ürettiği ve karşılığında ne türden somut karşılıklar aldığı üyeler arasında da sorgulandığını söylemek mümkün.

Dışişleri bakanları düzeyindeki oluşumu 2017 yılında gerçekleşse de, liderler zirvesinin geçen yıl Eylül ayında yapılması, Quad’ın halen yapılanma aşamasında olduğunu ortaya koyuyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2022/02/10/quad-disisleri-bakanlari-toplantisi-avustralyada-gerceklestiriliyor-quad-meeting-of-the-foreign-affairs-ministers-in-australia/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder