Mehmet Özay 28.10.2020
Malezya’da siyasi kaos ortamı devam ederken, yeni liderlik biraz da sürpriz bir şekilde federal sultana geçmiş durumda.
23 Ekim Cuma günü yani bundan bir hafta önce, mevcut Ulusal İttifak (Perikatan Nasional-PN) hükümetinin başbakanı Muhyiddin Yasin, federal sultan Abdullah Ri’ayatuddin’le görüşerek, artan kovid-19 vakaları karşısında etkin mücadele amacıyla “olağanüstü hâl ilânı” talebinde bulunmuştu.
Sultan siyaseti yönetiyor
25 Ekim Pazar günü
sultanlar konseyince bu talebin reddedilmesinin ardından yaşanan gelişmeler,
federal sultanı ülke siyasetinde etkin bir karar merciine getirmiş durumda.
Sultanlar konseyinin
aldığı karar açıkçası, Muhyiddin Yasin’in saray ve çevresi tarafından güvenoyu
olarak yorumlanmaya elverişli bir duruma işaret ediyordu.
Bu nedenle Pazar
akşamı istifaya hazırlanan Muhyiddin Yasin’in bekle-gör politikasıyla bu kararı
vermediği ortada.
Öte yandan,
federal sultanın açıklamasında mevcut siyasi ortamın, açıkçası hükümet
değişikliğine yer olmadığı vurgusu, mevcut PN hükümetinin tüm siyasi partilerce
desteklenmesi çağrısıyla ortaya konmuştu.
Federal sultanın
bu açıklaması ‘nazik’ bir uyarı niteliği taşırken, özellikle PN hükümetinin en
büyük destekçisi Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu’nda (United Malay National Organization-UMNO) Muhyiddin Yasin gitsin
ve/ya başbakan yardımcılığı başta olmak üzere bazı önemli bakanlıkların UMNO’ya
verilmesi talebi hâlâ gündemde olmaya devam ediyor.
Kan kaybeden PAS
UMNO ile siyasi işbirliğini geçen yıl varılan anlaşmayla (muafakat) resmileştiren Malezya İslam Partisi’nin (Parti Islam SeMalaysia-PAS), sultanın çağrısı karşısında şartsı/koşulsuz PN hükümetine desteğini verdiğini hemen açıkladı.
Bu durum, PAS’ın 24
Şubat 2020 tarihindeki sivil darbe girişimi neticesinde, halkın oylarıyla
seçilmiş meşru, demokratik hükümetin alaşağı edilmesine sessiz kalması bir
yana, uzun süredir statükonun koruyucusu bir siyaseti benimsemesinin son örneği
olarak değerlendirilmeyi hak ediyor.
Sultana saygı ile
ortaya çıkan siyasi etik-dışılık ve kaos ortamında çözümün demokratik yollarla ortaya
konması ilkesini göz ardı eden PAS, ülkede sadece Müslüman olmayan çevrelerin
değil, aynı zamanda siyasi etiği öncellemiş Müslüman çevrelerden de
inandırıcılığını yitiriyor.
İlkesizliği ilke
edindiği izlenimi veren PAS yönetiminin, en azından partinin isminde yer alan
kavramlar üzerinden kendini sigaya çekmesi için daha ne türden hatalar yapması
gerekiyor, açıkçası bekleyip görmekten başka seçenek bulunmuyor.
“Gitme, kal” ve kriz sendromu
Siyasi
inandırıcılığını yitirmiş gözüken Muhyiddin Yasin, federal sultanın gizli açık
bir şekilde gündeme getirdiği “gitme, kal” çağrısının ardından, başbakanlık
koltuğunda oturmaya devam etse de, PN kabinesini oluşturan siyasi kompozisyonun
değişmeden devam edebilmesi mucizelere bağlı.
Bu süreçte, başbakan
için bir sonraki en önemli imtihan 6 Kasım’da yapılacak olan bütçe görüşmeleri.
UMNO bütçe
görüşmelerinde vereceği desteği, PN hükümetinde alacağı bakanlıklarla ölçme
eğilimi, bugün federal sultanın yeniden ulusal siyasetin merkezinde yer almasına
neden olacak bir açıklama yapmasına neden oldu.
Federal sultan, 6
Kasım’daki bütçe görüşmelerine mecliste “fire verilmeden” desteklenmesi çağrısı,
onu siyasi karar mercii noktasına getirmiş durumda.
UMNO-Muhyiddin
Yasin çekişmesinden hasıl olan krizde, ayrıca Enver İbrahim’in 23 Eylül’de “çoğunluk
desteğini sağladım” açıklamasının ardından uygun adımları atmayan/atmakta
geciken federal sultanın yeni bir hükümet olasılığının önünü tıkaması sonrasında
ülke yönetimi gizli/açık federal sultana geçmiş durumda.
Açıkça ifade edilmese de, son bir haftadır yaşanan gelişmeler, başbakan Muhyiddin Yasin’in siyasi meşruiyetinin iyice dejenere olduğu ve istifanın eşiğinden döndüğü dikkate alındığında bu durum daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Federal Sultan’ın Pazar günü yaptığı açıklamada, olağanüstü hâl ilânını reddetmekle birlikte, başbakan Muhyiddin Yasin’e ve PN hükümetine destek olunması yönündeki çağrısı, açıkça Enver İbrahim’e başbakanlığın verilmemesi yönünde bir başka işaret olarak okunmalıdır.
Enver İbrahim’den bütçe görüşmelerine ‘adil’ destek!
Tüm bu gelişmelerin “müsebbibi!” olan Enver İbrahim gelişmelere nasıl tepki veriyor acaba?
Bütçe
görüşmelerinden başlayalım... Federal sultanın “firesiz destek” çağrısı
sonrasında Enver İbrahim, PN hükümetine ve de başbakana “tarafsız bir bütçe
çalışması” önerisi gayet rasyonel bir çıkış.
Bütçe ile, hiç kuşku yok ki, tıpkı diğer bölge ülkeleri gibi, kovid-19’la mücadele ve ekonominin yeniden yapılandırılması çerçevesinde alınacak kararlar anlaşılıyor.
Malezya genelinde giderek artış gösteren böylesine önemli bir sağlık krizi ve bunun ekonomiye ve hatta bundan da öte çok etnikli, çok dinli bir toplumsal yapıya sahip ülkede sosyal barışa olumsuz yansımalarının önüne geçebilmenin yolu, federal meclisteki tüm partilerin ortak kararlarıyla alınacak bir bütçe olmalıdır.
Enver İbrahim de böylesi bir talepte bulunuyor. Mevcut PN hükümeti, 26 Eylül’deki Sabah
Eyalet seçimleri
sürecinde kovid-19’la etkin bir mücadele sergileyemediği gibi, hemen akabinde
Sabah Eyaleti’nden Malay Yarımadası’na sıçrayan salgının giderek artış
göstermesi karşısında da eli kolu neredeyse bağlı durumda.
Ayrıca, bugün sadece emniyet genel müdürlüğüne mensup sayısı on bini bulan polisin kovid-19 nedeniyle karantinaya alınması ulusal güvenlik sorunu olarak nüksetmesi yine mevcut hükümetin ülkenin güvenlik omurgasını oluşturan polislerin kovid-19 sürecinde nasıl bir koruma tedbirlerine konu olduklarını da açıkça sorgulatmaktadır.
Enver İbrahim, tüm bu gelişmeleri dikkate alarak, kovid-19’la mücadele başta olmak üzere işsizlik ve yoksullukla mücadelede bütçenin partilerüstü bir anlayışla ele alınması önerisinin görünürde yadsınır bir yanı bulunmuyor.
Bütçe görüşmelerine az bir süre kala federal sultan ve mevcut hükümet çevrelerinin bütçeye destek çağrılarına rağmen, muhalefetin “koşulsuz evet” demeyeceği ortada. Bu konudaki görüşler, Enver İbrahim’in açıklamasında açık seçik ortaya koyduğuna şüphe yok.
Bam teli
Gelinen bu noktada çatışan görüşler açıkçası, Malezya siyasetinin bir anlamda “bam teli” ile bağlantılıdır. Federal bütçenin hangi kalemlerden oluştuğu, hangi toplumsal kesimlere ne yardımı yapıldığı, hangi kurumların ve iş çevrelerinin bu bütçeden pay aldığı vb. konular hiç kuşku yok ki, aylardır gündeme getirdiğimiz siyasi ahlâk, kriz ve kaos ortamının nedenlerinden en önemlisini oluşturuyor.
UMNO’nun, PN hükümetinde çok daha önemli pozisyonlarla temsil edilme arzusu, PAS’ın 2019’da UMNO ile resmileştirdiği siyasi ittifak, Muhyiddin Yasin’in bir anlamda siyasi kader ortağı Dr. Mahathir Muhammed’i siyasi kumpasın kurbanı yapması vb. gelişmeleri bu anlamda değerlendirmek gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder