Mehmet Özay 05.09.2021
Açe’de akademisyen Saiful Mahdi’ye tartışmalı ceza onandı…
Endonezya’nın
Açe Eyaleti’nde devlet üniversitesi Şah Kuala’da (Universitas Syah Kuala-Unsyiah) 2019 yılında yaşanan gelişmenin ardından,
Dr. Saiful Mahmid aleyhine açılan davada mahkemenin verdiği üç ay hapis cezası onandı.
Saiful Mahdi
üniversite öğretim üyeleri ile sınırlı Unsyiah
Kita adlı whatsapp grubunda 2018
yılında Teknik Fakültesi’ne memur alımıyla ilgili usulsüzlükler karşısında
tepkisini 2019 yılında ortaya koymasının ardından, fakülte dekanı tarafından
açılan dava sonrasında üç ay hapis ve on milyon Rupiah para cezasına
çarptırılmıştı.
Fakülte Dekanı
Taufik’ın, söz konusu paylaşımı şahsına yapılmış bir hakaret ve isminin
“zedelendiği” vehmiyle hareket ederek Saiful Mahdi hakkında davacı olmuştu.
Açe’de geçen yıl
Nisan ayında, eyalet mahkemesinin kararının ardından Saiful Mahdi, Anayasa
Mahkemesi nezdinde temyiz girişimde bulunmasına rağmen, mahkeme 29 Haziran 2021
günü kararda değişiklik yapmayarak onadı.
Üniversitesi ve meritokrasi
Dr. Saiful Mahdi’nin
tepkisi ve aleyhine verilen karar yakından değerlendirilmeyi hak ediyor…
Öncelikle, temel
itibarıyla olan bitene bakıldığında, Dr. Saiful Mahdi, yakın geçmişte kurulan
Teknik Fakülteye 2018 yılında yapılan kadro alımında usulsüzlük karşısında
sağduyuya ve meritokrasi olgusuna vurgu yapmıştı.
Mesaj aslında
bölgede böylesine saygın bir yüksek öğretim kurumu Şah Kuala Üniversitesi’nin bilimsellik
kriterleriyle çelişen bir yapılaşmaya konu olduğu tehlikesine dikkat çekmişti.
Ancak, söz
konusu bu gelişmenin sadece Açe’de saygın olduğu belirtilen bir yüksek öğretim
kurumunda gerçekleşmesiyle sınırlı değil.
Meritokrasi
olgusunun apaçık ihlâli anlamına gelen gelişmenin de sadece, ‘saygın’ akademi
kurumu yani, Unsyiah ile de sınırlı olmadığı ortada.
Saiful Mahdi
kendisi gibi üyelerin Unsyiah akademisyenlerinin oluşturduğu whatsapp grubunda doğal bir hak ve araç
olarak gündeme getirdiği paylaşımın hazmedilememesi de öyle sıradan bir gelişme
değil. Ve sadece söz konusu whatsapp
mesajında adı zikredilmemekle birlikte, tepki veren Teknik Fakülte Dekanı’yla
da sınırlı olmadığı gayet aşikâr.
Sorunlu yasa UU-ITE
Yerel mahkeme
davayla ilgili olarak kararını, 2016 yılında kabul edilen Elektronik
Enformasyon ve İletişim Yasası’nın 27. Maddesi’nin 3 fıkrası (pasal 27 ayat 3
UU ITE) dayandırmış olsa da, uzmanlar mahkemenin bu yasayı
yanlış yorumlandığını ileri sürüyorlar.
Öte yandan, söz konusu iletişim yasası hukukçular ve sivil toplum çevreleri
tarafından ifade özgürlüğünü kısıtlayıcılığı nedeniyle eleştiriliyor. Söz
konusu yasayla ilgili eleştirilere başkan Joko Widodo’nun da (Jokowi) katıldığı
belirtiliyor.
Bu gelişme
üzerine, Endonezya Adalet Derneği’nce yapılan açıklamada, Saiful Mahdi’nin
üniversite öğretim üyeleri ile sınırlı whatsapp
grubunda görüş beyan etme hakkının elinden alındığını belirterek karara itiraz
etti. Söz konusu yaklaşım, sadece sıradan söz söyleme ile ilgili olmayıp,
bundan daha da öte, üniversite bürokrasisinde “hesap verilebilirlik, şeffaflık
ve yolsuzluk karşıtı” duruşla bağlantılı olduğuna dikkat çekiliyor.
Jokowi’ye çağrı
Ayrıca, devlet
başkanı Jokowi’ye çağrıda bulunarak Saiful Mahdi’yi affı gündeme getirmesi
talebinde bulundu. Dernek yetkilileri Saiful Mahdi’din tartışmalı yasa UU ITE’nin kurbanı olduğuna dikkat
çekiyorlar. Başkan Jokowi’ye benzer bir talep daha önce uluslararası af örgütü
tarafından da gündeme getirilmişti.
Saiful Mahdi,
son dönem Açe akademi çevrelerinde, öğretim görevliliğinin yanı sıra,
entelektüel faaliyetleriyle dikkat çeken bir isim. Uzun yıllar sivil toplum ve
düşünce kuruluşlarında etkin olarak faaliyet gösteren Saiful Mahdi, Açe
Eyaleti’nde üniversite yönetiminde yaşanan usulsüzlüklere sessiz kalmamasının
karşılığını böylece hapis cezası alarak ödüyor.
Söz konusu
gelişme, sadece Açe’de değil, Endonezya genelinde de dikkat çeken bir haber
olurken, uluslararası af örgütü de bu gelişmeyi gündemine taşıdı.
Yolsuzluk ve çelişkiler
Bu gelişme
çerçevesinde üzerinde durulması gereken birkaç konu bulunuyor. Bunlardan ilki,
Açe’de yolsuzluk süreçlerine dair uzun süredir dikkat çekmeye çalıştığımız
bağlam. Bir diğeri, Açe Eyaleti’nin 2005 yılındaki Helsinki Barış Anlaşması
sonrasında kazandığı özerk statüye rağmen, bugüne kadar ilgili anlaşma
maddelerinin yürürlüğe konmamasıyla yaşanan gerginlik sadece, ilgili tarafların
masa başı kararlarının uygulanmaması şeklinde tezahür etmiyor.
Bu durum,
özellikle Açe’de ekonomik yaşamı kötürüm bir hale kalmaya mahkum etmenin gizli
adı olarak dikkat çekiyor. Açe’de gerek barış süreci gerekse ekonomik yaşamı
geliştirilmesinde en önemli katkının eğitim kurumlarından ve elbette akademi
çevrelerinden bekleniyor.
Tekelci network ve yönetim
Bununla birlikte,
Açe’deki devlet üniversitelerinde yönetimlerin belirli çevrelerin tekeline terk
edilmişliği konusundaki görüntü, sanki Açe’de bu yönde bilinçli bir çabanın
sergileniyor olduğu düşüncesini akla getiriyor.
Helsinki Barış
Anlaşması’na sahiplendiği konusunda bugüne kadar ciddi bir açılım ortaya
koymayan üniversite çevrelerinde, tıpkı bürokraside karşılaşıldığı üzere yerleşik
yolsuzluk söylemlerinin günlük konular arasında yer almasının en son
örneklerinden biri olarak Saiful Mahdi davasını göstermek gerekiyor.
Bu noktada,
üniversite yönetimlerine hakim olan tekelci zihniyetin usulsüzlükler içeren
icraatlarına yönelik eleştirileri çeşitli bağlantıları ile sindirme
girişimleri, akademisyenlerin kampüs yaşamında karşılaşılan usulsüzlüklerin
üzerini örtme/görmezden gelme şeklinde geçiştirilmesine neden oluyor.
Bugün Açe’de
gündeme gelen Saiful Mahdi davası, sadece tekil bir hadise olmadığı gibi, bu
eyalet ile de sınırlı olmayan kötü yönetim ve yolsuzluklar zincirinin sadece
küçük bir halkası olduğunu söylemek mümkün. Tsunami sonrasında bölgede faaliyet
gösteren ve özellikle Helsinki Barış
Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle paralel yürüyen süreçte bölgede faaliyet
gösteren bazı uluslararası yardım kuruluşlarının yanı sıra yerel bürokraside çeşitli
yolsuzluk iddiaları gündeme gelmişti.
Bugün Endonezya
küresel medyada ve çeşitli uluslararası organlarda yolsuzluk ekonomisiyle
anılmasına rağmen, ne Açe’de ne de genel itibarıyla Endonezya’da bu konuda
kalıcı bir politika ve uygulamanın başarı ile gündeme getirilebildiğini söylenebiliyor.
Bu durum, söz
konusu sorunun üstesinden gelinmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmadığı
anlamı taşımıyor. Ancak bu konuda çaba sergileyen resmi, yarı resmi ve özel
kuruluşların çabalarının yapısal değişim için yeter olduğu söylenemez. Ve bugün
bunun en önemli göstergelerinden biri otonom bölge statüsüne sahip olmasıyla,
diğer eyaletlerden daha iyi yönetilebileceği düşüncesini akla getiren Açe’de
yaşanıyor olmasıdır.
Gerek devlet
kurumlarının Açe Eyaleti’ndeki müdürlüklerinde, gerekse Eyalet’te akademik,
entelektüel yaşamın merkezi konumundaki üniversitelerde genel itibarıyla adalet
ilkesinin özelde de meritokrasi ilkesinin hayata geçirilmesi beklentisi gayet
doğaldır.
Ancak bugüne
kadar, bu yönde gerekli adımların atılmak bir yana, Eyalet yaşamının çeşitli
kurumlarında dikkat çekilen usulsüzlükler ve yolsuzluklar geniş toplum
kesimlerinde gidişata dair umutsuzluğu pekiştirmekten öte bir işlev görmüyor.
Saiful Mahdi’nin
üniversite yönetiminin ve idaresinin meritokrasi temelli, rasyonel bir
bürokratik işleyişe kavuşturulması konusundaki çıkışının bugün olmasa bile, hak
ettiği olumlu karşılığı yakın gelecekte almasını ümit ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder