31 Ekim 2024 Perşembe

Endonezyalı dostlar ve tarih algımız / Indonesian friends and perception of history

Mehmet Özay                                                                                                                            31.10.2024

Cakarta’da, süpriz sayılabilecek yeni isimlerle tanışmak hem, bugüne hem de, uzun tarihi geçmişe dair bir fikir cimnastiği yapma olanağı tanıdı.

Geçtiğimiz gün, akşam namazı sonrasında, ülkenin dört farklı bölgesini, bir anlamda temsil eden, dört kişiyle buluşmak oldukça ilginç ve heyecan vericiydi.

Sungai Iyu’lu Indra, Pasai’li T. Bustamam, Minang Pagaruyung’dan Bapak Rizal, Orta Cavalı ve Cogca sarayına yakın bir isim olan Bapak Purworo ile kısa ancak gayet anlamlı sohbet etme imkânı buldum

Bu isimleri biraraya getiren, Endonezya Birlik Derneği’nin üyeleri olmalarıdır...

Birbirlerini yakinen tanıyan ve dost olan bu isimlerin, Endonezya birliği gibi bir isim altında birlikte olmalarının da hem, bu topraklara hem de, tarihe bakışlarına yeni bir önem ve ilgi kattığını söyleyebilirim.

Pagaruyung

Sohbetin hemen tanışma safhasında, Bapak Rizal’e, geçmişte ve bugün, Pagaruyung’un sahip olduğu önemden hareketle ve bu bağlamda Minanglıların, Pagaruyung ile bağlarının devam etmesinden ötürü, “king of the kings” yakıştırmam sıradan bir söylem değildi.  

Sohbetin sonlarına doğru Bapak Rizal, “Niçin, öyle bir söylem kullandın?” tarzında yönelttiği sorusu aslında, Pagaruyung’dun tam da, bu söylediğim özelliğinden dolayıydı.

Yani, bugün dahi Minanglılar sadece Endonezya sathında veya Singapur ve özellikle de, Malezya’nın farklı bölgelerinde sıklıkla rastlanan geleneksel lokantalarıyla değil, -içinde Pagaruyung olgusunun da gayet güçlü bir şekilde yer aldığı- sahip olduğu kültürel ve tarihi bilinçleri nedeniyle, bölgedeki geleneksel sultanlıkların devam eden sözlü veya fiili varlıklarının en dikkat çekici boyutunu oluşturuyor.

Merkezde ne vardı?

Sohbetin merkezinde, Malay-Osmanlı ilişkileri yer alıyordu...

Bu buluşmayı sağlayan kıymetli Indra, “Seni bir kaç önemli kişiyle tanıştıracağım. Tarih, ‘bizim tarihi’ konuşacağız!” dediğinde hiç şaşırmamıştım.

Çünkü Indra ile daha öncesinden, tadı damağımda kalan, uzun bir sohbeti tecrübe etmiş olmamın verdiği güvenle, bu sohbet önerisini hemen kabul etmiştim.

Sohbete bir girizgâh olması hasebiyle Indra’nın, Sungai Iyu’nun bölge tarihi ve Malay-Osmanlı ilişkilerinde neye tekabül ettiğine dair kısa anlatısı oldukça yerindeydi.

Sohbetin aktörü

Sohbetin aktörü Teuku Bustamam’dı...

İlerlemiş yaşının getirdiği ve de yukarıda bahsettiğim dernekte aldığı görevden kaynaklanan önem ve ağırlıkla, dikkatli bir şekilde bazı tarihi gelişmeleri ortaya koymaya çalıştı.

Benim pek fazla gevezelik etmeme gerek yoktu...

Nihayetinde Indra’nın, benden bahsetmiş olmasından ötürü ve de susup ‘bizim tarihi’ bir de, Bapak Bustamam’dan dinlemeyi tercih etmem gayet yerindeydi.

Bapak Bustamam’ın, Roma İmparatorluğu’na kadar geriye giden bir dünya tarihi algısına sahip olmasının, Malay dünyasını İslamiyet’in gelişimiyle ilişkilendirme biçimi ve ardından, yine Malay dünyasının Osmanlı ile -bazısı gerçek, bazısı ‘olası’- ilişkiler boyutunu gündeme taşımasının, güçlü bir tarihi hafızanın eseri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Osmanlı’nın varlığı bağlamında ve dolayısıyla Mala-Osmanlı ilişkilerin boyutu noktasında, 1. Selim, 1. Süleyman’ı içine alan ve Osmanlı’nın teritoryal sınırlarına yaptığı gönderme, ardından sürecin nereye geldiğini göstermesi açısından Mustafa Kemal’e yaptığı atıf, Bapak Bustamam’ın uzun tarihi perspektifi ele alışını gayet açık bir şekilde ortaya koyuyordu.

Gelişmelerin Malay dünyası boyutunda, memleketi Pasai’nin tarihini net bir şekilde ortaya koyuşu, Pasai’den başlayan ve Açe Darüsselam ile devam eden bölgedeki siyasi yapılaşmanın ve bu uzun süreci bir anlamda taçlandıran İskender Muda referansı, hiç kuşku yok ki, bölgenin kollektif aklının doğrudan yansımasıydı.

Bunun yanı sıra, anlatılarını kitabi bilgi kadar, belki de bundan daha çok, zamanında ailenin büyüklerinden edinmiş olmasının, Bapak Bustamam’da bir güven duygusu oluşturduğu anlaşılıyordu.

Başvurduğu anlatı kaynaklarına güven kadar, ihtiyatı elden bırakmayacak ve de, önemli bir metodik açılım oluşturacak şekilde, ‘benim anladığım kadarıyla’ vb. eklemelerle ortaya koyduğu söylemin ‘sübjektifliği’ne dair açık bir kapı da bırakıyordu.

Bu noktada şunu söylemeyim ki, Bapak Bustamam’ın bir anlamda, amatör tarihçi olarak sergilediği yaklaşım ve metodun, çevremizde -yaşlısı genciyle- tarihçi olarak geçinen sözde sosyal bilimciler tarafından maalesef henüz fark edilmemiş olması bile aslında, akademi çevrelerinde bölge ile kurulmaya çalışılan tarihi ilişkinin güdüklüğünü ortaya koyması açısından dikkat çekiciydi.

Yerelde nelerin olup bittiğini anlamak ve mümkünse uzun uzun dinlemek gerekiyor.

Bu çerçevede, bireylerin ve de bu bireylerin ait oldukları toplumsal kesimlerin tarihe bakışlarında metodolojik olarak gündeme gelen sözlü kültür ve bunun teşekkül ettirdiği sosyal hafıza ile diğer olası bilgi edinme yöntemlerinin mecdezilmiş olması gayet önemlidir.

Bu durum, söz konusu bu bireylerin içinde bulundukları topluma aidiyetlerinin -yaşanan onca değişim ve kargaşaya rağmen, ne denli güçlü olduğunu ortaya koyuyor.

Bölgede, sıklıklı başvurulan ‘nenek moyang’ kavramının sözlü kültür ile bağı, bireylerin tarihle ve toplumlarıyla kurdukları ilişkinin yakın bağını gösteriyor.

Kendileriyle tanışma imkânı bulduğum yukarıda zikrettiğim isimlerle, özellikle de Teuku Bustamam’ın ortaya koyduğu tarih perspektifi, Malay-Osmanlı ilişkilerini yerelden yaklaşımla yeniden ele alınabilecek boyutları olduğunu gösteriyor.

Bu kısa ancak önemli sohbetin gerçekleşmesini sağlayan kıymetli Indra’ya teşekkür ederim.

https://guneydoguasyacalismalari.com/endonezyali-dostlar-ve-tarih-algimiz-indonesian-friends-and-perception-of-history/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder