Mehmet Özay 03.10.2024
Geçtiğimiz 14 Şubat’da yapılan ve Gerindra (Büyük
Endonezya Partisi) lideri ve Joko Widodo kabinesinde savunma bakanı olarak
görev yapan Prabowo Subianto’nun kazandığı başkanlık seçimlerinin ardından,
Prabowo 20 Ekim’de başkanlık koltuğuna resmen oturacak.
Hatırlanacağı üzere başkanlık seçimleri, üç aday ve
yardımcıları yani, Prabowo Subianto ve Gibran Rakabuming Raka; Anies Baswedan
ve Muhaimin Iskandar; Ganjar Pranowo ve Mahfud MD arasında geçmişti.
Seçim sonuçlarının Prabowo’nun zaferiyle sonuçlanmasında,
başkan Jokowi’nin kayda değer bir desteği olduğu herkesce malum...
Bu durum, 2012 Cakarta Valiliği sürecinden itibaren
Jokowi’yi sürekli desteklemiş olan ‘Endonezya Mücadeleci Milliyetçi Partisi (Partai
Demokrasi Indonesia-Perjuangan-PDI-P) ile Jokowi’nin arasının
açılmasında önemli bir etkendi.
Bununla birlikte, Prabowo’un seçim zaferine karşın,
ulusal parlamentoda birinci parti PDI-P’nin olması ilginç bir siyasal diyaloğa
zemin hazırlıyor.
Demokrasi pratikleri
Endonezya’ya özgü demokrasi pratiklerinin yansımaları, bu
dönemde de, kendini doğrudan hissettireceğine dair ipuçları ortaya çıkmaya
başladı.
İki dönem başkan Jokowi’ye karşı başkanlık yarışında
rakip olan Prabowo, rakibinin ikinci dönem başkanlığında savunma bakanı olarak kabineye
davet edilirken, yakında ülkeyi yönetecek isim olacak.
Prabowo’nun, benzeri bir siyasal yaklaşım takip ederek,
rakiplerini başında bulunduğu İleri Endonezya Koalisyonu’na (Koalisi
Indonesia Maju-KIM) davet etmesi büyük bir ihtimal kabul ediliyor ve hatta
bunun ipuçları ortaya çıkmış durumda.
Bununla birlikte, yukarıda dikkat çektiğim “Endonezya’ya
özgü demokrasi” pratiği sadece, başkanlık seçim süreciyle bağlantılı değil.
Ulusal parlamento
En az başkanlık seçimi kadar önem arz eden husus, parlamentoda
(Dewan Perwakilan Rakyat-DPR) hangi partinin veya partilerin çoğunluğu
sağladığıyla bağlantılıdır.
Tıpkı, Jokowi’nin son iki dönem başkanlığında olduğu gibi
bu dönemde de, ulusal parlamentoda, yaşı epeyce ilerlemiş ancak, hâlâ ulusal
siyasette kayda değer ölçüde söz sahibi olan Megawati Sukarnoputri’nin başında
bulunduğu PDI-P çoğunluğu oluşturuyor.
Bu noktada, PDI-P ile öne çıkan diğer bazı partilerin
parlamentodaki dağılımlarına göz attığımızda, tam da, yukarıda kısaca
değindiğim, Endonezya demokrasisinin klasiğiyle karşılaşmış oluruz.
Partiler ve temsiliyet
14 Şubat’taki başkanlık ve parlamento seçimlerinin
ardından, 580 sandalyeli parlamentoda PDI-P: 16,7% (110 milletvekili); Golkar:
15,3% (102 milletvekili); Gerindra: 13,2% (86 milletvekili); PKB: 10.6% (68
milletvekili); Nasdem: 9.7% (69 milletvekili) oranıyla ilk dört sırayı
paylaşıyor.
Bu dört partiyi takip eden, diğer üç parti var.
Bunlar sırasıyla, PKS: 8,4% (53 milletvekili); Demokrat
Parti: 7,4% (44 milletvekili); PAN: 7,2% (48 milletvekili).
Gözlerden kaçmamıştır...
İki dönemdir devlet başkan çıkartan PDI-P, ana muhalefet
partisi konumuna gerilerken, başkan Prabowo’nun kurucusu olduğu ve başında
bulunduğu Gerindra, bu dönem parlamentoda ikinci parti konumunda.
Peki, parlamentoda partilerin oluşturduğu bu tablo,
başkan Prabowo için ne anlam ifade ediyor?
Bu noktada, Prabowo’yu ve muhtemel kuracağı kabineyi
güçlü kılacak hususun, -yukarıda değinildiği üzere- öne çıkan tüm partilerin
‘büyük koalisyon’ bloğu içinde yer almaları olacağını söylemek yanlış
olmayacaktır.
İktidar-muhalefet dengesi
Milletvekilleri, 1 Ekim’de yapılan yemin töreniyle
milletvekilleri resmen görevlerine başlarken, yapılan ilk resmi oturumda
PDI-P’den Maharani parlamento sözcüsü olarak seçildi.
Parlamento sözcülüğü için yapılan bu seçim, bazı çevreler
nezdinde, Prabowo’nun başkanlığı öncesinde, parlamentoda partilerarası ittifakı,
muhalefeti de içine alacak şekilde genişletiği şeklinde yorumlanıyor...
Bu yaklaşımı güçlendiren unsur, seçim sürecinde kendi
başkan adaylarıyla ve de dolayısıyla, Prabowo karşıtlığıyla ortaya çıkan
Nasdem, PKB, PKS’in Prabowo liderliğindeki İleri
Endonezya Koalisyonu’na katılmalarının da önemli etkisi var.
Bu anlamda, Jokowi’nin iki dönem başkanlığında olduğu
gibi, Prabowo döneminin de başkan ve kabinenin ağırlığı gündeme gelirken,
muhalefetin gayet cılız kalacağı bir meclisle karşılaşılacağı anlaşılıyor.
Söz konusu bu parlamento yapılanması, hükümet-muhalefet
dengesizliğiyle açıklanabileceği gibi, klasik demokrasi tanımlarında bir norm
olarak yer alan, parlamento kontrol mekanizmasının işlerliğinin önemli ölçüde
sınırlandırılacağı anlamına geliyor.
Bu hususu da, “Endonezya demokrasi pratiklerine” son on
yıl boyunca tanık olunan bir boyut olarak eklemek mümkün...
PDI-P, büyük koalisyona mı?
Megawati’nin kızı ve -şimdiden- siyasi mirasçısı olarak
görülen Maharani’nin parlamento sözcülüğü oy birliğiyle kabul edilmesi, siyasi
partiler arasında ilk günden olumlu bir atmosferin oluştuğu izlenimini ortaya
koyuyor.
Bu durum, hiç kuşku yok ki, bir süredir gözlerin Prabowo
ve Megawati arasında nasıl bir diyalog sürecinin başlayacağı sorusunu gündeme
getiriyordu.
Ve bu sorunun, başkanlık değişimine üç hafta kala
cevabını bulduğu söylenebilir.
Yapılan resmi açıklamaya göre iki lider, önümüzdeki
günlerde biraraya gelecek.
Bu toplantıya, ilk önemli tepkinin başkanlığa veda etmeye
hazırlanan Jokowi’den gelmesi de önemli.
Jokowi tıpkı, özellikle, ikinci dönem başkanlığı
sürecinde olduğu gibi pragmatik bir yaklaşım sergiliyor. Ve iki farklı siyasi
parti ve iki farklı siyasetçinin biraraya gelmesini, ulusal siyasetin ve
toplumsal barışın tesisi noktasında olumlu buluyor.
Evet, bu tutum pragmatik olduğu kadar, Endonezya siyasal
atmosferi dikkate alındığında, aynı zamanda rasyonel bir tutumu da içeriyor.
Nihayetinde, PDI-P’nin önemli desteğiyle on yıldır ülkeyi
yöneten Jokowi’nin, son birkaç yıldır Megawati arasında ortaya çıkan siyasi
gerilim yerini belki de, dostane bir ayrılışa terk edecek gibi gözüküyor.
İki lider arasında yaşanan ayrışmanın temel nedeni,
başkanlık seçimlerinde Jokowi ve Megawati’nin farklı adayları desteklemeleriydi.
Bu hususu, daha önceki yazılarda dile getirmiştim.
Jokowi’nin seçimlerde Prabowo’nun önünü açan bir siyaset
izlemesinin, hiç kuşku yok ki, son beş yıllık sürede, Prabowo’nun kabine yer
almasının ötesinde anlamlar içeriyor.
Bunlardan biri, 2016 yılında Cakarta valilik sürecinde
yaşanan siyasal ve toplumsal kaosta lider konumunda yer alan Prabowo’nun,
Jokowi hükümetinde bakan olarak yer almasıyla, Jokowi’nin ulusal siyasette bir
kez daha ağırlığının ortaya çıkmasına yol açmıştı.
Jokowi, bir anlamda, bu yakın geçmiş tecrübesinden ötürü,
Prabowo’ya beslediği “şükran”ı bu seçimlerde, -PDI-P’yi ve de lideri Megawati’ye
rağmen, gizli-açık Prabowo’yu desteklemekle ortaya koydu.
Bugün gelinen noktada, Prabowo, Şubat ayındaki başkanlık
seçimleri öncesinde rakibi konumundaki PDI-P ve lideri Megawati ile aynı safta
yer almanın hesaplarını yapıyor.
Böylece, önümüzdeki beş yılda, parlamentoda ciddi bir
muhalefetle karşılaşmadan başkanlığını güçlendirmeyi hedefliyor.
Önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi beklenen
Prabowo-Megawati zirvesini, bu şekilde değerlendirmek gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder