8 Ekim 2024 Salı

Norbert Elias ve Sosyolojisi’ne dair / Norbert Elias and his Sociology

Mehmet Özay                                                                                                                            10.09.2024

“Sosyoloji ve sosyal teorisyenler bize ne söyler?” sorusu önemlidir.

19. yüzyıl dinamiklerinde ortaya çıkan sosyoloji ile, 20. yüzyılın dinamiklerinde gelişme kaydeden sosyolojinin bizatihi, farklı toplumsal gerçekliklerle yüzleşmelerin sonucu olduğu ortada.

Elias

Bu çerçevede, bu yazıda, Norbert Elias ve sosyolojisinden kısaca bahsedeceğim...

Norbert Elias, 20. yüzyıl sosyolojisinde iz bırakan isimler arasında yer alıyor. Onu, belki bütüncül anlamda, bir sosyal bilimci kabul etmek de mümkün...

Nihayetinde, akademik yaşamının erken evrelerinden itibaren, tıp alanından felsefeye ve psikolojiye oradan da, sosyolojiye evrilen önemli aşamaları geçirmiş ve tecrübe etmiş olması, onu benzer sosyologlardan ayıran özellikler olarak dikkat çekiyor.

Almanya’daki gerçeklik

Norbert Elias’la yapılan ve bir anlamda, onun biyografisini ortaya koyan mülâkatı okurken, sadece modern dönemde öne çıkan bir sosyologla karşılaşmıyorsunuz.[1]

Belki de, buna hazırlık anlamında, Yahudi bir göçmen aileye mensup bir bireyin, Batı Avrupa’da yaşadığı bireysel serüveni, kendi azınlık grubunu, bunun dışındaki çoğunluk grubu, analitik bir bağlamda ele almasına tanık oluyorsunuz.

Almanya Yahudilerinden olduğunu dile getiren Elias’ın, 1. ve 2. Dünya Savaşları’na tanıklığı ile modernitenin yaşadığı derin sorunları ve açmazları anlama çabasının onu, sosyolojiye yönlendirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Babasının, tıp okuması yönündeki ısrarı üzerine bu alanda başladığı yüksek öğreniminde, aynı zamanda felsefeyi de bir yandan, idare edilebileceğine kaanat getirse de, sonunda akademi ibresi ikincisinden yana yani, felsefeye dönüyor.

Sosyal bilim ısrarı

Felsefe’nin yanı sıra, psikoloji eğitimi de alması, onu bir anlamda, tıp’dan başlayıp sosyal bilimlere doğru seyreden bir akademik serüveni yönelttiği ortada.

Felsefe’den Sosyoloji’ye geçişini, yine yukarıda dile getirdiğim yaşadığı şartların özelliklerinde aramak gerekiyor.

Öyle ki, 1920’li yıllar dikkate alınacak olursa, sosyolojinin yeni yeni yeşermekte oluşu karşısında felsefenin, daha dinamik ve köklü bir sosyal bilim olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bununla birlikte, Elias’ın kendini bir felsefeci olarak da gördüğüne tanık olmak onun, temelde felsefe ve sosyoloji arasında, -en azından, erken dönemlerde- yakın bağı olduğuna kanaat getirdiğini ortaya koyuyor.

Sosyolojiye ilgisinin yukarıda dile getirdiğim üzere yaşadığı bireysel gerçeklik alanı kadar, yüksek öğrenimini tıp braşında başlaması, kendi ifadesiyle ‘insan anatomisi’nin, ‘sosyal anatomi’ ile doğrudan benzerliğini keşfetmesinin belirleyici bir yanı olduğu söylenebilir.

Buna ilâve edilebilecek bir diğer neden ise, felsefe öğrenimi sonrasında akademide karşılaştığı hatta yan yana olduğu, Alfred Weber ve Karl Mannheim gibi sosyologların bulunması ve o dönem itibarıyla, -İngiltere ve Fransa’da olmasa da, Almanya’da Max Weber etkisinin varlığını yabana atmamak gerekir.

Sosyoloji: sorun çözer

“Görüşlerimin, bugünün sorunlarını çözebileceğine inanıyorum” şeklindeki ifadesi onun hem, kendine olan güvenini hem de, içinde Almanya, İngiltere ve Fransa’nın yer aldığı Batı Avrupa toplumlarına yönelik gözlem ve ilgisini açıkça ortaya koyuyor.

Sosyal realitenin görünür ve anlaşılır gerçekliğini kavramış olmanın, sosyoloji problemlerini çözümüne yol açacağını söylemesi belki bize, -bugün itibarıyla- sıradan gelebilir.

Ancak, tam da, bu yaklaşım yani, toplumda olan biten ilişkileri anlama ve çözümleme yetisi sosyologları, toplumsal sorunları çözmeye yakınlaştıran unsurların başında geliyor.

Elias’ın doktora ve sonrasında yaşadığı dönemin, 1. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasına denk gelmesi, Avrupa Kıtası’nda yeni savaş olasılığının ortaya çıkmakta oluşu gerçeğine karşı, nasıl bir tutum takındığını da sormak gerekiyor.

Elias’ın bu sosyolojik yaklaşımına, aynı ortamı paylaştığı diğer sosyal bilimcilerde pek de rastlamaması üstüne üstlük, onlara çatışması kendine özgü bir sosyolojik gerçeklik bakış açısını ortaya koyma sürecinde olduğuna işaret ediyor.

Kötürüm mitoloji ve partizanlık

Ötekilere yönelik suçlayıcı değil belki ancak, onlardan ne denli ayrıştığını ortaya koyacak şekilde, “toplum imgesi üzerine çekilen mitoloji(ler) örtüsünü yırtma arzusu”nda olduğunu söylüyor.

Böyle yapmak suretiyle toplumda bireylerin daha rasyonel hareket edebilecekleri iddiasında bulunuyor.

Burada mitolojileri, ‘dini’ boyuta tekabül eden bir olgu olarak görenler olabilir. Elias’ın, ‘din’le arasının iyi olduğunu söylemek mümkün değil.

Ancak, Elias burada bir açıklama getirerek derdinin, “partizan bakış açısının, insanların toplumsal olguları görmelerine mani olduğu”nu söylemesiyle gayet açıklık getiriyor.

Burada ‘partizanlığı’, “.... kisvesi altında eylemde bulunmak” tarzında anladığını söylemesi de, ilginç.

Nihayetinde, partizanlık ve buna içkin olan ideolojik tutum ve tavırların kaçınılmazlığı ile bu partizanlığı, bir kisve altında ortaya koymak arasında ince bir farka dikkat çekiyor.

Yine burada durup, Elias’ın kendi ait olduğu Yahudi kimliği ve kültürü ile bu kimliğe ve kültüre karşı Almanya’da gelişmiş olan tepkinin, “partizan” olarak tanımlanmasıyla bir sosyolojik bakış açısı geliştirdiğini de söylemek mümkün...

Aslında, yazının başından itibaren anlaşıldığı üzere, Elias’ın Almanya toplumsal şartları içerisinde ve Alman Nazizmi’nin geliştiği bir sosyolojik yapı içerisinde olduğunu unutmamak gerekiyor.

Öyle anlaşılıyor ki, Elias’ın üzerinde ısrarla durduğu husus, toplumsal imgelemin ideoloji olmadığı yönünde...

Tersinden bir okuma yaptığımızda, o dönem itibarıyla kendisi dışındaki sosyal bilimcilerin, toplumsal imgelemi ideolojiler bağlamında okumaları, onların birer ‘kisve’ içerisine bürünmelerini ve toplumsal gerçekliği kamufle ettiklerini gösteriyor demek de gayet mümkün...

Elias’ın sosyolojik yaklaşımı üzerinde durmaya devam edeceğim.

https://guneydoguasyacalismalari.com/norbert-elias-ve-sosyolojisine-dair-norbert-elias-and-his-sociology/



[1] Norbert Elias. (1994). Reflections on a Life. (Biographical Interview with Norbet Elias). (Tr.: Edmund Jephcott), Cambridge: Polity Press.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder