Mehmet Özay 25.01.2022
Endonezya ve Singapur liderleri bugün Endonezya’ya bağlı Batam Adası’nda biraraya geldi.
İki ülke karşılıklı işbirliği sürecinin önemli bir
parçası kabul edilen ve bu anlamda liderler zirvesi olarak da anılmayı hak eden
görüşmeler, her yıl dönüşümlü olarak gerçekleştiriliyor.
Kovid-19 nedeniyle son iki yılda yapıl/a/mayan görüşmeler
bu anlamda, 2019’dan sonraki ilk zirve olmasıyla önem taşıyor.
Aradan geçen iki yıl zarfında, hem iki ülke hem de,
bölgesel ilişkilerde kayda değer gelişmelerin yaşanması, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (Association
of Southeast Asian Nations-ASEAN) bu iki önemli ülkesi arasındaki liderler zirvesine bir başka anlam katıyor.
Heyetler işin ehli
Singapur güçlü bir heyetle görüşmelere katılıyor. Bu
çerçevede, Singapur başbakanı Lee Hsien Lhoong’a eşlik eden bakanlıklara ve
bakanlara baktığımızda aslında, iki ülke ilişkilerinde nelerin öne çıktığının
da bir ifadesi olarak değerlendirmek gerekir.
Başbakan Lhoong, Batam Adası’na tecrübeli siyasetçi
Ulusal Güvenlik Koordinasyon Bakanı Teo Chee Hean, Savunma Bakanı Ng Eng Hen,
Dışişleri Bakanı Vivian Balakrishnan, İçişleri ve Adalet Bakanı K. Shanmugam,
Ulaştırma Bakanı S. Iswaran ile İşgücü Bakanı ve aynı zamanda Ticaret ve Sanayi
Bakan yardımcısı Tan See Leng yer alıyor.
Singapur’un bu ilgili bakanlıklar ile bu bakanlıkların
başında her biri, gayet önemli siyasetçi ve alanında uzman isimlerin heyette
yer alması, Endonezya ile ilişkilerin güvenlik ve savunma ile ticari
ilişkilerinde yoğunlaştığını gösteriyor.
Endonezya tarafında ise Dışişleri Bakanı Retno Marsudi,
Ulaştırma Bakanı Budi Karya Sumadi, Kabine sekreteri Pramono Anung ve Riau
Adaları Valisi Ansar Ahmad yer aldı.
Turizm ve ticaret: vazgeçilmez iki kaynak
Batam Adası’ndaki görüşmelerin görünür yüzünde, pandemi
nedeniyle önemli bir durgunluk yaşanan turizm ve ulaşım gibi süreçlerin yeniden
hayata geçirilmesi bulunuyor.
Bu çerçevede, liderler zirvesi öncesinde Endonezya
tarafında Ekonomik İlişkiler Koordinasyon Bakanı Airlangga Hartarto, bu konuda
yaptığı açıklama ile Singapur ile Batam ve Bintan Adaları arasında turizm faaliyetinin,
tüm tedbirler gözetilerek yeniden başlatılması konusunda hazırlıkların
tamamlandığını duyurdu.
Özellikle, Singapur vatandaşlarının en rahat ve en kolay
ulaşımla Endonezya’nın zengin turizm faaliyetlerine erişiminin kısıtlanması
aynı zamanda, Endonezya için de önemli bir gelir kaybı anlamı taşıyor.
Bunun yanı sıra, yapılan anlaşmalarda Singapur üzerinden
üçüncü ülke vatandaşlarının da turistik faaliyetler çerçevesinde Endonezya’ya
geçebilmelerine olanak tanınıyor.
Endonezyalılar içinse, Ada ülkesine yönelik turizm
faaliyetleri özellikle, sağlık turizmi boyutunda öne çıkıyor.
Bu nedenle, bugünkü liderler zirvesi için başkent Cakarta
yerine, Batam Adası’nın seçilmesinin ayrı bir değeri var. İki ülke sınırını
oluşturan bölgelerin başında gelen Batam bu anlamda, Endonezya ve Singapur için
önemli bir ulaşım ve gümrük noktasını oluşturuyor.
Endonezya’nın serbest ticaret bölgelerinden biri olan
Batam Adası ve hemen yanı başındaki Bintan Adaları aynı zamanda, sahip olduğu
turistik özellikleri nedeniyle, Singapurluların kısa sürede ulaşabilecekleri
bir Ada olması dolayısıyla, rağbet ettikleri bir yer olduğunu söylemek
yanıltıcı olmayacaktır.
Bugün yapılan liderler zirvesinde alınan kararlardan biri
olan iki ülke arasında turizm faaliyetlerinin başlatılması konusunda ilk adımın
Batam Adası üzerinden atılacak olması da, Ada’da yapılan görüşmelerin bir başka
nedenini oluşturuyor.
Ticaret ve yatırım ilişkilerinin, ASEAN üyesi tüm
ülkelerin öncelikleri olmasının doğallığı ortada. Bu noktada, Endonezya’ya
doğrudan yatırımlarıyla ve ticari faaliyetleriyle Singapur hiç kuşku yok ki,
Endonezya için önemli bir kaynak ülke konumunda.
Bu çerçevede, Endonezya’da başkent Cakarta’nın Kalimantan
Adası’na taşınma hazırlıkları ve alt yapı süreçlerinin devam ettiği bir
dönemde, iki ülke arasında hem yatırım hem de ulaşım alanlarının önemli bir
gelişme seyrine konu olacağını söylemek mümkün.
Güvenlik ve savunma işbirliği
Yukarıda dikkat çektiğim üzere heyetler arası
görüşmelerde, savunma ve güvenlikle ilgili bakanlıkların ve bakanların yer
almasını dikkatle değerlendirmek gerekiyor.
Bazı çevreler için geçmişte yaşanan çeşitli nedenlerden
ötürü, bir tür hasım kabul edilebilecek bu iki ülke arasında güvenlik ve
savunma işbirliğinin öne çıkıyor olması, üzerinde durulması gereken bir konu.
Bununla birlikte, güvenlik ve savunma işbirliğinin
sadece, ikili ilişkiler açısından değerlendirmek ise bölgedeki gelişmeleri
okuyamama anlamına geliyor.
Bu noktada, akla hiç kuşku yok ki, Çin Halk
Cumhuriyeti’nin neredeyse tüm Güney Çin Denizi üzerinde var olan teritoryal
egemenlik iddiası ve bu çerçevede sivil ve askeri alandaki çeşitli faaliyetleri,
iki ülke görüşmelerinin gizli/açık bir konusunu teşkil ettiğini söyleyebiliriz.
Batam görüşmeleri öncesinde hazırlık yapılan alanlardan
birinin, 2007 yılında iki ülke arasında imzalanan Savunma İşbirliği Antlaşması
ve Askeri Eğitim Düzenlemesi oluşturuyor.
ASEAN’ın hem birinci ekonomisi ve hem de en geniş
topraklarına sahip ülkesi konumundaki Endonezya’nın kendi sınırları ve bölgesel
güvenlik konusunda yaşayacağı herhangi bir gelişmenin doğrudan komşu ülke
Singapur’u etkileyeceğini unutmamak gerekiyor.
Güney Çin Denizi merkezli olarak ortaya çıkan ve bir
anlamda, sadece bölge ülkeleri için değil, uluslararası denizcilik seyr-ü
seferlerinin güvenliği için de bir tür tehdit niteliği taşıyan Çin’in çeşitli
girişimlerinin, Endonezya sınırlarına gelip dayanmış olması, yakından takip
edilmesi gereken bir husus.
Küresel aktörler, bölgesel güçler
Bu çerçevede, geçen yıl içerisinde Çin’in bölgedeki
siyasi ve askeri egemenlik tesis etme konusunda ortaya koyduğu çeşitli
girişimlere karşı, ABD liderliğinde oluşturulmaya çalışılan yeni ittifak
blokları hiç kuşku yok ki, Singapur ve Endonezya tarafından da yakından takip
ediliyor.
Bu noktada, geçen yıl dikkat çeken iki gelişmeyi
hatırlatmakta yarar var. Bunlardan ilki, Asya’nın NATO’su adıyla da anılan ve
bünyesinde -en azından şimdilik- ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya’nın
oluşturduğu Dörtlü Diyalog (Quad) grubu adı verilen yapının hayata
geçirilmesidir.
İkincisi ise, ABD, İngiltere ve Avustralya’nın
oluşturduğu ve bizim, bölgedeki Anglo-Sakson ittifakı adını verdiğimiz Aukus
(Avustralya-United Kingdom-the United States) adıyla anılan askeri yönü
güçlü yapının dünya kamuoyuyla paylaşılmasıydı.
Bu noktada, ABD’nin bölge ülkeleri arasında özellikle,
Singapur’u söz konusu bu güvenlik işbirlikleri ve ittifak oluşumlarından doğrudan
haberdar etmesi gayet önemlidir.
Bu durum, bazı çevrelerde sadece küçük bir ada ülkesi
olarak değerlendirilen Singapur’un pek de öyle yabana atılır bir ülke
olmadığının belki de, son dönemdeki en önemli göstergelerinden biri. Bu
yaklaşımı destekleyecek bir başka gelişme yine geçen yıl İngiltere’nin ev
sahipliğinde yapılan G-20 zirvesine misafir ülke olarak Singapur’un da davet
edilmesi oldu.
Batılı ülkeler ve yukarıda dikkat çekilen ittifaklar
noktasında Singapur’un önemsenmesinin bu Ada ülkesinin sadece Malaka Boğazı ve
Güney Çin Denizi’ni birleştiren önemli bir kavşak noktasında yer alması
oluşturmuyor elbette.
Söz konusu bölgesel güvenlik olgusu içerisinde hiç kuşku
yok ki, Endonezya’nın da kayda değer bir önemi bulunuyor. Gelişmeleri sadece
Çin’in Endonezya’nın Natuna Adaları’na yönelik genişlemeci ve/ya tehditvari
bağlamıyla değerlendirmemek gerekir.
Başta yanı başındaki komşu ülke Avustralya olmak üzere
ABD ve diğer ilgili ülkelerin Endonezya’nın geniş bir coğrafya üzerine yayılan
varlığını ve bunun güvenlik eksenli önemini göz ardı ettikleri söylenemez.
Bununla birlikte, Endonezya’nın geleneksel dış
politikasında halen varlığını bir şekilde sürdüren ‘tarafsızlık’ ilkesinin
doğrudan ve aktif bir ittifak bloğu içerisinde yer almasına da -en azından
şimdilik- mani olduğu da bir gerçek.
Ancak unutmayalım ki, son dönemde -bazı açılardan
karşılaştırmaya imkân tanıyacak şekilde- Filipinler gayet canlı bir örnek
olarak önümüzde duruyor. Endonezya’nın yine son dönemde, olası tehditler
karşısında ulusal güvenliği öncellediğini ortaya koyacak şekilde silahlanma konusundaki
çok yönlü girişimlerini unutmamak gerekir.
Bunun ötesinde, gayet önemli bir bilimsel ve teknolojik
alt yapısının bulunması, zengin ve verimli araştırma üniversitelerinin ve
kurumlarının varlığı; dünyanın dört bir tarafından çektiği bilim insanlarının
ve uzmanların varlığı ile tüm bunların güvenlik ve savunma alanındaki
yansımaları Singapur’u Batılı ülkeler kadar, belki de en başta komşu ülke
Endonezya olmak üzere, bölgedeki tüm ülkeler tarafından dikkate alındığını
ortaya koyuyor.
Güvenlik konusunun gündeme gelmesinde bu yıl Ekim ayında
Endonezya’da yapılacak G-20 Zirvesi’nin hazırlıklarını da içerdiğini
söyleyebiliriz. Endonezya’nın böylesine önemli bir uluslararası etkinlik
öncesinde -bilinen bazı sebeplerden ötürü- bölgedeki bazı ülkelerin yanı sıra,
Singapur ile de yakın işbirliği içerisinde olacağını beklemek gayet doğal.
Kanımca, bugün Batam’da gerçekleştirilen liderler
zirvesinde, yukarıda dikkat çekilen bakanlıkların ve tecrübeli bakanların
varlığı Singapur ile Endonezya arasında güvenlik ve savunma işbirliğinde yeni
bir döneme girildiğine işaret ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder