31 Ocak 2022 Pazartesi

ABD-Rusya arasında Ukrayna sorunu: Yeni bir Soğuk Savaş olgusu / The issue of Ukraina between the U.S. and Russia: A new Cold War phenomenon

Mehmet Özay                                                                                                                            27.01.2022

Bir süredir, Doğu Avrupa’da yaşanan gelişme, Rusya’nın Kırım işgali sonrasında gözlerin yeniden ve büyük bir dikkatle bölgeye çevrilmesine neden oluyor.

Bir yanda Rusya’nın Belarus’u ve Ukrayna’daki ayrılıkçı veya Rusya yanlısı güçlerle işbirliği öte yandan, ABD öncülüğünde NATO’nun Ukrayna’da demokratik yönetim başta olmak üzere Baltık bölgesinin savunmasına dair attığı adımlar ortada, tam da bir Soğuk Savaş sorununun var olduğuna işaret ediyor.

Dün’ün işgalleri

Rusya’nın Doğu Avrupa barış bölgesine halel getirecek yaklaşımı, Soğuk Savaş günlerinin sıcak günlerini hatırlatıyor. O dönemki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) özellikle, yaklaşık on yıl arayla Macaristan ve Çekoslavakya işgali Batı’da bir şok etkisi yaratmıştı. Ancak, gelişmeler karşısında, Batı herhangi ciddi bir girişimde bulun/a/mamıştı.

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in, Soğuk Savaş dönemi yetiştirmesi olduğu hatırlandığında, bugün Rusya’nın Ukrayna üzerinde sergilemek istediği siyasi kontrol, belirli bir anlama oturmaktadır. Yani Rusya açısından bakıldığında ortada, gayet önemli bir tecrübeden bahsetmek mümkün gözüküyor.

Soğuk Savaş dönemi ideolojisi zihninde yer etmiş olan Putin özelinde bu tecrübe, komşu ülkelerdeki demokratikleşmeye yönelik kuşku şeklinde karşılık bulurken, Batı’nın siyasal ideolojisi ile bütün bir eski SSCB toplumlarını dönüştürme ve/ya kendine eklemleme arzusuna tepkisellik ile somutlaşıyor.

Ukrayna bir ‘çıkış’ kapısı

Bu noktada, sorun tek başına Ukrayna’ymış gibi gözükse de aslında, bundan çok daha geniş ve büyük bir alanı kapsıyor. Bugünkü gelişmede, “Niçin Ukrayna?” sorununun cevabı ise, 2013 yılındaki benzer bir egemenlik hakkını gasp girişimi sonrasında Ukrayra’da, Batı ile entegrasyon konusunda hem kamuoyunda hem de siyasi çevrelerde önemli bir gelişmenin ortaya çıkmış olmasıdır.

Rusya cephesinden bakıldığında, hiç kuşku yok ki, yanı başındaki bir ülkenin, yani Ukrayna’nın Batı kulübü- yandaşlığına çekilmekte oluşuna tahammül gösterememesi sorunun görünür yönünü oluşturuyor.

Şayet Moskova yönetimi, Ukrayna’daki siyasal ve toplumsal değişimi bu şekilde değerlendiriyor ise, mevcut sorunu tastamam 1989 dağılma sürecinde yaşanan değişime karşı olmasıyla ortaya koyuyor demektir. Bu noktada, güvenlik meselesinin sadece Ukrayna ile sınırlı olmadığını, aksine Doğu Avrupa’da ve Kuzey Avrupa’da eski SSCB’nin güdümündeki tüm ülkelerde, Putin etkisinin göründüğünü gizli/açık ortaya koyuyor demektir. 

Çelişkili açıklamalar ya da bekle-gör politikası

Öte yandan, Moskova’dan yapılan açıklamalarda, Ukrayna’ya yönelik bir işgal niyetinde olunmadığı yönündeki yaklaşıma karşın, böylesi bir işgalin olmayacağını bir şarta bağlamış olması gözlerden uzak tutulmamalı. O şart da, Ukrayna’nın olası bir AB üyeliğinin ve/ya NATO üyeliğinin gerçekleşmesidir.

Rusya’nın işgale yanaşmayacağı yönündeki söylemine karşın, Ukrayna’nın ve Batı ülkelerinin tedbiri elden bırakmamakta ısrarcı oldukları görülüyor. Bu tedbir, Rusya’nın fiziki olarak askeri gücünü, Batı’sındaki Ukrayna sınırına taşımasıyla, gayet rasyonel bir temele dayandığını söylemek gerekiyor.

Moskova yönetiminin, sayısı 100 bin’i bulan askeri gücü sınıra hareketlendirmesi karşısında Putin’in, Ukrayna’da ulusal egemenliği işgale yönelik bir teşebbüsümüz olmayacak açıklaması çelişkili bir duruma işaret ediyor.

Söz konusu bu yaklaşım, Rus yönetiminin, hele bir de ağır kış şartlarında askeri birliklerinin hareketliliğiyle, orduyu dayanıklılık testine tabi tutmak gibi bir amacı olduğu yönünde naif bir yaklaşıma sürükleyebilir.

Belki de, şimdilik bu ikinci görüşün haklılığını, Ukrayna yönetim çevrelerince yapılan açıklamalardaki, Rus birliklerinin ‘savaş konumunda olmadıkları’ yönündeki görüşle kendini ortaya koyuyor. Ancak, her halükârda ortada bir tehdit algısının gayet yüksek olduğunu da söylemek gerekiyor.

Söz konusu tehdidin gerçekliği ile hissedilen boyutu arasındaki fark, Kuzey Avrupa’da yani, Finlandiya ve Baltık ülkeleri Litvanya, Estonia, Latviya gibi ülkelerde bile askeri hareketliliğin ortaya çıkmasında kendini ortaya koyuyor.

Bu yaşananlar, sorunun salt Ukrayna ile ilgili olmadığını, aksine, yukarıda dikkat çekildiği üzere, Avrupa’da Soğuk Savaş döneminin sancılı günlerini anımsatan bir dönemin yaşanmakta olduğunu ortaya koyuyor.

Görüşmeler ve talepler

Rusya’yı, Ukrayna üzerinde askeri bir harekâta girişmekten men edecek siyasi görüşmelerin bugüne kadar sonuçsuz kalmasında ABD ve NATO bağlamının inandırıcılığındaki zafiyet kadar, bu sürece eşlik eden bir başka boyutun yani, yaptırımlar meselesinin ne denli ciddi bir karara tekabül ettiğiyle alâkalıdır.

Bu çerçevede, ABD liderliğindeki NATO veya Batı ittifakının Rusya’ya yönelik yaptırım söyleminin, daha önce bazı ülkelere benzer yaptırımlarla ortaya konduğunu hatırlamakta yarar var. Örneğin Myanmar’a, Kuzey Kore’ye, İran’a uygulanagelen ve halen devam eden yaptırımlara rağmen, söz konusu bu ülkelerdeki rejimlerin ve liderlerin bu yaptırımlardan –bir ölçüde, İran hariç olmak üzere- pek de etkilendiklerini söylemek mümkün gözükmüyor.

ABD’nin bu yöndeki uluslararası politikalarını yakından takip eden Moskova yönetiminin, kendine yönelik böylesi bir tehdidi ciddiye almayacağı ortadadır. Kaldı ki, adı geçen ülkeler ile Rusya’yı yaptırımlar konusunda aynı kefeye koymak da, pek mümkün gözükmüyor.

Küresel bir siyasal ve ekonomik istikrarsızlığın yeni bir göstergesi olarak dikkat çeken gelişme, ABD açısından, Afganistan sonrası NATO’nun düştüğü durumun, yeniden ve ciddi bir şekilde değerlendirilmesini gerektirdiğini söylemekte yarar var.

Öte yandan, Doğu Avrupa’daki bu gelişmenin, ABD’nin müttefik ülkelerle Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı askeri hareketliliği hatırlandığında Joe Biden yönetiminin birden fazla cephede özellikle askeri açıdan güç sergileme arzusu ve buna yeter bir kabiliyetinin de üzerinde durulmasını gerektiriyor. 

https://guneydoguasyacalismalari.com/2022/01/27/abd-rusya-arasinda-ukrayna-sorunu-yeni-bir-soguk-savas-olgusu-the-issue-of-ukraina-between-the-u-s-and-russia-a-new-cold-war-phenomenon/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder