Mehmet Özay 18.01.2022
Endonezya’da Kalimantan Adası’nda kısmen inşasına başlanan ve sürecin bu yıl hızlanması beklenen yeni başkentin adının ne olacağı konusu da netlik kazandı.
Buna göre, devlet başkanı Joko Widodo’nun
(Jokowi) kendisine sunulan isimler arasında Nusantara’yı yeni
başkenti adı olarak belirlediği açıklandı.
Sadece eski ve yeni başkente mekân olan
yerlerde değil, şu veya bu şekilde ülkenin de çehresini değiştireceği ve
küresel bir model ortaya koyacağı düşünülen smart city projesinde isim
konusu da sembolik olmanın ötesinde, ülke kimliğini yansıtması dolayısıyla
dikkat çekiyor.
Jokowi tarihe geçecek
Kalimantan Adası’nın doğusunda Kuzey Penajam Paser
ile kısmen Kutai Kartanegara’yı içine alan bölgede inşa çalışmalarının kısmen
sürdüğü bir dönemde, isim konusunda kararın verilmesi, bu gelişmenin 2024 parlamento
ve başkanlık seçimleri öncesinde, Jokowi’nin ulusal tarihe geçmesini sağlayacak
önemli projelerinden biri olduğunu gösteriyor.
Bugün, Ulusal Kalkınma ve Plânlama Bakanı
Suharso Monoarfa tarafından yapılan açıklamada, başkan Jokowi’nin, geçtiğimiz
Cuma günü Nusantara isminde karar kıldığını ifade etti.
Endonezya’da, Cava Adası’nın kuzeybatısındaki mevcut
başkent Cakarta’nın önemli sorunlarının başında gelen doğal afetler
karşısındaki korunmasızlığı karşısında başkan Jokowi, ikinci dönem başkanlığı
sürecinde, yani 2019’da yeni başkent kurulması konusunda önemli bir karar
vermişti.
Toplam 32 milyar Dolar’a mal olacağı tahmin edilen yeni
başkent projesinde bu maliyetin yüzde 19’u devlet bütçesinden karşılanması,
kalanının ise kamu-özel işbirliği ve özel yatırımlarla gerçekleştirilmesi plânlanıyor.
Yeni başkent projesine, 2020 yılında hızla başlanması
düşünülürken kovid-19 engeline takıldı. Maliyeti dikkate alındığında,
ultra-proje olarak kabul edilen yeni başkent sürecinde, başkan Jokowi’nin
uluslararası çevrelerden fon bulmaya çalıştığına da tanık olunuyor.
Sorunlu başkent
Özellikle, yıl içerisinde iki dönemde etkili olan muson yani,
yağış mevsimi birkaç açıdan başkent Cakarta’da etkili oluyor. Birincisi, başkenti
baştanbaşa geçen Ciliwung Nerhi’nin taşması; ikincisi, şehrin deniz
seviyesindeki bölgelerinde drenaj yetersizlikleri ve akışkanlığın olmaması yer
alıyor.
Özellikle, başkentin iç bölgedeki Bogor ve çevresinden neşet
eden Ciliwung Nehri’nin sahile doğru oluşturduğu delta üzerinde kurulu bulunması
belki de sorunun en önemli yönünü teşkil ediyor.
Geçmişte söz konusu bu nehir etrafında kümelenen
sağlıksız yapılanmaların etkisiyle başkentin deniz seviyesindeki bölgelerinde
sürekli yol açtığı seller alınmaya çalışılan tüm tedbirlere karşın devamlılık
arz ediyor.
Aşağıda değinileceği üzere, daha sömürge döneminde
Hollandalıların bu ve benzeri sorunlara çözüm olacağını düşünerek inşa
ettikleri gayet geniş kanalların varlığına rağmen, bugün dahi çeşitli
düzeylerde ortaya çıkan söz konusu doğal afetle başa çıkmada başarılı
olunabilmiş değil.
Buna ilâve olarak, başkentin kuzey bölgesindeki sahil
şeridinin su seviyesine eşit olması, küresel iklim değişikliği denizlerin
yükselmesi gibi sorunlar nedeniyle giderek içinden çıkılmaz bir sorun olarak
kendini ortaya koyuyor.
Engellenemeyen kötü yapılanma
Bu doğal nedenlerin ötesinde, 20. yüzyıl ikinci yarısı
başlarından itibaren düzensiz şehirleşmeye konu olan Cakarta’da trafik ve konut
başta olmak üzere şehir yerleşiminde yaşanan kaos, gelişmekte olan bir ülke
olan Endonezya’ya yakışmayan görüntülerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Ülke bürokrasisinin merkezi konumundaki başkentte
bakanlıklar ve ilgili kurumların çeşitli bölgeler dağılmış halde bulunması, etkin
bir yönetimin gerçekleştirilmesi önündeki engellerden birini oluşturuyor.
Başkent Cakarta’da yaşayan veya kısa süreliğine de olsa
bulunma şansı yakalayanların yakinen bildiği sorunlar yoğun nüfus, trafik
karmaşasına neden olan yetersiz yollar, yayın gecekondu mahalleleri vb.
sorunlar bütün bu birbirine eklemlenmiş sorunların bugüne kadar aşılamamış
olması gerçeği karşısında, aslında verilen kararın ne kadar yerinde olduğunu
ortaya koyuyor.
Öyle ki, 2004 yılındaki deprem ve tsunaminin büyük zarar
verdiği Açe Eyaleti’nin batı ve kuzey bölgelerinde yeniden inşa süreci
sonrasında bölgeye kazandırılan geniş ve nitelikli otoban, köprüler karşısında
dönemin devlet başkan yardımcısı Yusuf Kalla’nın, “Bu yollar Cakarta da bile
yok” diyerek karşılaştırma yapması ulusal başkent ile çeperde kalmış bir
eyaletteki alt yapı arasındaki farkı gayet net bir şekilde ortaya koyuyordu.
Putrajaya modeli
Tüm bu ve benzeri sorunlar karşısında Endonezya’nın
önünde komşu ülke Malezya’nın 1990’lı yılların ikinci yarısında yönetim merkezi
adıyla başkent Kuala Lumpur’a 25 km mesafede, yeni bir yerleşim inşa etmesi
gibi önemli bir tercüme ve model bulunuyor.
Malezya’da Dr. Mahathir Muhammed’in birinci başbakanlığı
döneminin önemli dev yatırımlarından biri kabul edilen Putrajaya kamu ve konut
binalarının yanı sıra, çok çeşitli alt yapı imkânlarıyla bir turizm merkezi
haline gelmiş durumda.
Bu anlamda, sadece gelişmiş bir ülke başkentini
yansıtmakla kalmayan, aynı zamanda Malay Yarımadası’nın farklı köşelerinden
başta mimari olmak üzere çeşitli geleneksek, kültürel dokuların sergilendiği
geniş bir mekânsal düzenleme olarak da anılmayı hak ediyor.
Başkent Kuala Lumpur, bir şekilde Cakarta ile
karşılaştırıldığında görece daha idare edilebilir bir yerleşim sunsa da, Dr. Mahathir,
Malezya’yı Putrajaya’yı küresel platforma taşıyacak projelerden biri olarak
düşünmüştü. Bunda da başarılı olduğu bugün çok daha iyi anlaşılıyor.
Malezya’nın çeşitli açılardan göz kamaştıran
gelenekselcilik ile yenilikçiliği bağdaştıran şehir mimarisi tecrübesi 2000’li
yıllara doğru Kazakistan’ın yeni başkenti Astana’nın yeniden inşasına da ilham
kaynağı olmuştu.
Endonezya’nın, tıpkı diğer bölge ülkeleri gibi, son
birkaç on yıldır sergilediği ekonomik modernleşmenin şehirleşme süreçlerine
yansıtılması konusundaki kararlılık kendini, yeni başkent düşüncesiyle ortaya
koyuyor.
Kadim geçmiş ve kimlik
Söz konusu bakanlık bünyesinde kurulan komite tarafından
bir süredir yapılan çalışmada yeni başkent için aday isim listesinde sayı 80’i
bulurken, bunlar arasında Nusantara’nın yanı sıra, Negara Jaya (Görkemli
Ülke), Nusantara Jaya (Görkemli Takımadalar) ve Nusa Karya (Anayurt
Oluşumu) isimleri öne çıkıyordu.
Başkan Jokowi’nin, kulağa gayet ahenkli gelen bu isimler arasında
Nusantara’yı tercih etmesinin tarihsel ve geleneksel nedenleri bulunuyor.
Nusantara kavramı, kadim dönemlerden bu yana Takımadalar
coğrafyasını tanımlamak için kullanılan bir kelime.
Bir başka ifadeyle, Portekizlilerin Malaka Sultanlığı’nı
ele geçirdikleri 1511 yılından itibaren bölgede tedrici olarak belirginleşmeye
başlayan sömürgecilik sürecinde, Hindistan’ın doğusundaki adalar kast edilerek
“Doğu Hint Takımadaları” (East Indies) kullanılırken aslında bölgenin
yerli halklarınca genel bir yaklaşım olarak bütün Takımadaları içine alan
coğrafyaya atıfla Nusantara adı belirginlik kazanmıştı.
2020 yılı başından bu yana etkili olan kovid-19 sürecinin
pek çok konuda olduğu gibi yeni başkentin inşası sürecini de bir şekilde
akamete uğrattığını söylemek mümkün.
Bununla birlikte, 2024 seçimleri öncesinde en azından
büyük bir bölümünün tamamlanması konusunda Jokowi’nin gayet istekli olduğunu
söylemek gerekiyor. Yeni başkentin bir şehir mi yoksa, ülkedeki yönetim biçimi
olan eyalet statüsünde mi olacağı konusunda henüz karar verilmiş değil.
Tüm bu teknik çaba ve çalışmalara karşın geniş toplum
kesimlerinin yeni başkent konusunda nasıl bir yaklaşıma sahip olduğu konusu da
gayet önemli.
Kalkınmayı Doğu’ya taşımak
Kalimantan Adası’nın doğusundaki Doğu Kalimantan eyaleti
sınırlarında inşa edilmekte olan yeni başkentin, bölge halkı için genel anlamda
olumlu bir gelişme olduğuna kuşku yok.
Aslında bunun bilinçli bir seçim olduğunu söylemek
gerekiyor. Başkentin başka bir Ada’ya taşınması konusu daha önce de gündeme
gelmişti. Ancak büyük bir aksilik olmazsa, bunu hayata geçirecek olan başkan Jokowi
olacak…
Bağımsızlıktan bu yana, özellikle Suharto iktidarı
döneminde (1967-1998) kalkınmacı ekonomi modelinde, öncelikli olarak yer alan Cava
Adası ve doğal olarak başkent çevresinde yoğunlaşan yapılaşmalar, ortaya
dönemin ifadesiyle çarpık bir üçüncü dünya başkenti çıkarırken, bunu
tetikleyecek şekilde önemli bir nüfus akışına/iç göçe de konu oldu.
Bununla birlikte, sadece 1945 yılındaki bağımsızlıktan bu
yana değil, Hollanda sömürgeciliğinin 1641 yılında sömürge başkenti ilân
etmesinden itibaren, uzun bir geçmişe sahip olan Cakarta’nın hem başkent içinde
ve çevresinde hem de genel olarak Cava Adası’nda önemli bir kayıp olacağına
kuşku yok.
Bu kayıp, en başta bir prestij kaybı anlamına geliyor. Bununla
bağlantılı olarak, ülkenin modern tarihi boyunca siyasi iktidarın aklı ve
merkezi konumunda olan Cava Adası’nın bu gelişmeden nasıl etkileneceğini ise
zamanla göreceğiz. Resmi makamlar Cakarta’nın ticaret ve finans merkezi olmaya
devam edeceğine işaret ediyorlar. Bununla birlikte, bu noktada dikkat çekilmesi
gereken bir başka husus, başkent ve çevresinde örüntülenen pek çok iş ve meslek
kolunun da bu gelişmeden etkilenecek olmasıdır.
Cakarta’nın hem bağımsızlık sürecinde hem de öncesinde
uzun sömürgecilik dönemlerinden kalan önemli yapıların zamanla yapılacak
yıkımlar, renovasyonlar, yenileştirmeler sayesinde kendini daha çok öne
çıkaracağı ve bu anlamda bir kültür ve turizm merkezine dönüşeceğini düşünmek
mümkün.
Endonezya’da başkent Cakarta’nın hem yönetim hem toplum
kesimleri için büyük açmazlara neden olan sorunların aşılması, başkentin Kalimantan
Adası’nın doğusunda neden oldu.
Bu gelişme, bir yandan günümüz teknolojik gelişmeleriyle inşa
edilecek başkentle Endonezya’nın küresel arenada görünür yüzü olacağı
düşünülürken, bu durum Kalimandan ve Cava Adaları’ndan başlayarak ülke geneline
yayılan önemli sosyo-ekonomik ve kültürel değişimlere de kapı aralayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder