10 Mayıs 2022 Salı

Filipinlerde 36 yıl sonra yeni bir ‘Marcos’ iktidarı / A new ‘Marcos’ era after 36 years in the Phillipines

Mehmet Özay                                                                                                                            10.05.2022

Filipinler’de 9 Mayıs’ta yapılan başkanlık seçimleri sonrasında, Bombong lâkaplı ‘küçük’ Ferdinand Marcos kazandı. Bu seçim sonucu, Filipinler’de 36 yıl aradan sonra yeni bir ‘Marcos’ iktidarı dönemi anlamına geliyor. 

Marcos kayıtlı seçmenin yaklaşık 30 milyonunun desteğiyle, en yakın rakibi insan hakları avukatı ve Duterte dönemi devlet başkan yardımcısı Leni Robredo’dan yaklaşık iki kat daha fazla oy almış oldu.

Duterte-Marcos ittifakı

64 yaşındaki Marcos’un bu seçim zaferinin bir sürpriz olduğunu söylemek güç. Öyle ki, kampanya döneminde ulusal medyada öne çıkarılan ve rakipleriyle arasındaki çekişmede sürekli önde gösterilen küçük (junior) Ferdinand Marcos’a devlet başkanı Rodrido Duterte’nin desteğinin ve siyasette etkin, köklü bir aile geleneğinin de bu sonuçta önemli rolü bulunuyor.

Bu çerçevede, Duterte’nin geçmişte tıpkı kendisi gibi Davao belediye başkanı olan kızı Sara Duterte-Carpio, Marcos ile ittifak kurarak devlet başkan yardımcısı olarak seçimi kazanması, Duterte-Marcos yakınlaşmasını en iyi açıklayan unsurlardan biri.

Marcos’un seçim zaferi, Filipinler’de köklü ve güçlü aile merkezli siyasetin devamı anlamına gelirken, söz konusu bu gelişme, devlet başkanlığı için daha çok demokrat çevrelerin adayı konumundaki ve aynı zamanda insan hakları avukatı olan Leni Robredo’nun başarısızlığının da nedenini oluşturduğunu söyleyebiliriz.

İktidar ve belirsizlik

Filipinler’de küçük (Junior) Marcos’un seçimi kazanmasının ardından, bölge ve uluslararası basında Marcos’un pek çok sorunla yüz yüze bulunan Filipinler toplumuna ne tür politikalarla çözüm konusunda katkıda bulunacağı tartışmasına rastlanmıyor.

Bunun yerine, dikkatler nedense 1970’ler ve 1980’lerde ‘diktatör’ lâkaplı babasına Ferdinand Marcos ve annesi Imelda Marcos’a yapılan hiç de iç açıcı olmayan referanslara başvuruluyor.

Bu durum, küçük Marcos iktidarında Filipinler’de demokrasi, temiz siyaset, yolsuzluklarla mücadele gibi geniş toplum kesimlerinin menfaatine siyasetin kapsamlı bir şekilde ortaya konulup konulamayacağı şüphesini de beraberinde getiriyor.

Babadan oğula Marcoslar iktidar

36 yıl önce, baba Ferdinand Marcos ‘halk devrimi’ adı verilen kitle eylemleri sonucu iktidarı bırakıp ülkeyi terk etmek zorunda kalırken, bugün ‘Bombong’ lâkaplı oğul ‘Marcos’ demokratik yollardan iktidara taşınması gayet önemli bir değişim kadar çelişkinin varlığına işaret ediyor.

Söz konusu çelişki, Marcos ailesinin ulusal siyasette demokratik idealleri benimsediğinin mi yoksa, Filipinler toplumunun demokratikleşme yolunda önemli adımlar attığının mı göstergesi olduğunu kanımca önümüzdeki dönem tanık olarak görüp anlayacağız.

Seçim sonuçlarına ulusal borsanın verdiği olumsuz tepkinin, Marcos iktidarının ne tür ekonomi politikalar uygulayacağının ve hangi ekiple çalışacağının bugüne kadar belirsizliğinden kaynaklanması, daha önceki yazılarımızda da dile getirdiğimiz üzere, Filipinler’de siyasetin belirli aile odakları ve bunların, siyasetin merkezi başkent Manila’daki çeşitli güç odaklarıyla işbirliği üzerinden sürdürülmesinin bir kez daha kanıtlanması anlamı taşıyor.

Seçim kampanyası sürecinde ve seçim sonuçlarının ilânıyla birlikte özellikle, uluslararası medyada ‘baba’ Marcos dönemine yapılan atıflar, küçük Marcos’un tecrübesiz bir politikacı veya ulusal politikaya yeni girmiş bir kişi olduğundan kaynaklanmıyor. Aksine, küçük Marcos senatörlük tecrübesi bulunan ve senato’da belirli bir grubu temsil makamında bulunması onu, babasından ayırt edici bir politik zeminde bulunabileceğini akla getiriyor.

Öte yandan, küçük Marcos yerine, babasının iktidar olduğu döneme yapılan atıflar sadece, baba-oğul aynı isim taşımalarından kaynaklanıyor da olamaz.

Bu tür bir benzerlik kurulması karşısında, küçük Marcos’un itiraz ettiğine de rastlanmıyor. Aksine, Marcos iktidarına yönelik şüphelerin önemli bir yerinde seçim kampanyası döneminde destekçilerinin baba Marcos dönemini “altın dönem” olarak adlandırmasının da bir rolü var.

Öyle ki, sanki ortaya çıkan bu durum, siyasal iktidarda bir aile hanedanlığının devamı niteliğinde kabul edilebilecek bir yaklaşımın gizli/açık var olabileceği türünden bir anlayışın da hakim olmasına sebep oluyor.

Filipinler siyasetinde belirleyici olan aile hanedanlıkları sürecinin bu sefer ibresi Marcos’lardan yana dönerken, örneğin Arroyo ve Aquino ailelerinde olduğu gibi demokratik siyasal yapıya bağlılık, en azından mevcut sistem içerisinde en iyisini yapma yönünde bir kararlılık gözlemlenirken, bugün oğlu Marcos’un ‘diktatör’ lâkabıyla anılan babası Marcos’dan ne denli ayrı politikalar ortaya koyacağını zamanla göreceğiz.

Bu noktada, dikkate alınması gereken bir diğer husus, ‘diktatör’  devlet başkanı bir babanın oğlu olan küçük Marcos ile siyasetçi ‘küçük’ Marcos arasında bir ayrımın ortaya çıkıp çıkmayacağını beklemek olacaktır.

“Ulusal birlik” söylemi ne kadar gerçekçi?

Küçük Marcos seçimi kazandığının kesinleşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “ulusal birlik” mesajı verse de, bu mesajın nasıl ve hangi süreçlerle işletilebileceği konusunda kampanya döneminde kamuoyuna doğrudan açıklamalara -en azından basında çıkan haberler dikkate alındığında- rastlanmazken, yeni seçilmiş bir başkan olarak önümüzdeki altı yılda ne tür politikaları hayata geçireceği, nasıl bir kabine kuracağı gibi konulara detaylı bir şekilde ortaya koyma gereği de hissetmiş gözükmüyor.

Konuyla ilgili açıklamalar yapan bazı siyaset bilimciler ise, Marcos’un “ulusal birlik” söylemini pratiğe geçirebilmesi için epeyce bir çaba harcaması ve toplumun geniş kesimlerine bunu inandırması gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Marcos yönetimi mercek altında olacak

9 Mayıs seçimlerini kazanarak devlet başkanlığı koltuğuna oturacak olan Ferdinand Marcos önemli bir halk desteğini alsa da, seçim sonuçlarına tepkiler gündemde yer etmeye devam edecek.

Bunun temel nedenlerinden biri, yeni dönemde ülkede ne tür siyasal, ekonomik ve toplumsal değişimler ve/ya reformlar ortaya konulacağı konusunda bugüne kadar genç Marcos’dan herhangi bir açıklamanın yapılmamış olmasıdır.

Bir diğer önemli neden ise, seçim kampanyası sürecinde babasının 1970 ve 80’li yıllarda uyguladığı baskı ve şiddet içerikli politikalarına dair açıklamalar yapmayan, aksine babasını bir ‘dahi’ olarak niteleyen genç Marcos karşısında demokrasi yanlısı kesimleri bulacağını söylemek mümkün.

Bunun yanı sıra, özellikle, seçim yarışını kaybeden Leni Robredo’nun açıklamaları dikkate alınacak olursa, ülkede reform yanlısı görüşlerin yapısal bir nitelik kazandığı ve önümüzdeki süreçte bu yapının temsilcisi kurum ve grupların Marcos iktidarı karşısında söylem ve etkinliklerini sürdürecekleri anlaşılıyor.

Bangsamoro barış süreci yakından izlenmeli

Bangsamoro Özerk Yönetimi’nin geçiş döneminde olmaya devam edeceği 2022-2025 yıllarının da, Filipinler’in güneyindeki Müslüman toplum için önemli bir sınav olacağına kuşku yok.

Marcos, yaklaşık üç aylık seçim kampanyası sürecinde Bangsamoro Barış süreci gibi sadece Filipinler’in değil, ASEAN içerisinde önemli bir güvenlik olgusuna dair herhangi bir açıklama yapmaması bu noktada gayet dikkat çekici.

Bu durum, önümüzdeki dönemde söz konusu barış sürecinin, özerk yönetim geçiş sürecinin tamamlanması ve sürdürülebilir özerk yönetime geçilmesi süreci uluslararası çevreler tarafından yakından takip edilmelidir.

Bangsamoro Adalet Partisi (United Bangsamoro Justice Party-UBJP) başkanı Hacı Murad İbrahim kampanya döneminde desteklerini başkanlık adayları arasında Leni Robredo’ya olduğunu açıklamıştı.

Bu durumu, hiç kuşku yok ki, yukarıda sıklıkla atıfta bulunduğumuz ‘diktatör’ Marcos dönemi baskı ve şiddet olaylarından Filipinler Müslümanlarının da pay almış olmasında aramak gerekir.

Filipinler’de 1970’li ve 80’li yıllarda devlet başkanı olarak görev yapan Ferdinand Marcos, 1986 yılında dev gösteriler sonrası iktidarını bırakıp, ailesiyle birlikte Hawaii’ye sürgüne gitmek zorunda kalmıştı.

Marcos, iktidarını uzun yıllar uyguladığı sıkıyönetimle idare eder ve Bangsamoro Müslümanlarına ve sol direnişçilere yönelik baskıcı yöntemlere başvururken, aynı zamanda dünya çapında ses getiren yolsuzluklara neden olmuştu. Bugün baba Marcos iktidarının sona ermesinden 36 yıl sonra oğul Marcos devlet başkanlığı koltuğuna oturmaya hazırlanıyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2022/05/10/filipinlerde-36-yil-sonra-yeni-bir-marcos-iktidari-a-new-marcos-era-after-36-years-in-the-phillipines/

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder