Mehmet Özay 19.05.2022
ABD Başkanı Joe Biden, Güney Kore ve Japonya’yı kapsayan ve beş gün sürecek, ilk Asya-Pasifik gezisine yarın başlıyor.
Başkan
Biden’in 20-24 Mayıs günlerini kapsayacak resmi ziyaretinde konu başlıkları,
seçilen ülkelerden de anlaşılacağı üzere bölgesel güvenlik konusu kadar, Güney
Kore ve Japonya ile yeni ekonomik işbirliklerin gündeme gelmesi de bekleniyor.
Bununla
birlikte, ziyaretin bölge ülkeleri ve özellikle de Güneydoğu Asya İşbirliği
Ülkeleri (Association of Southeast Asian Nations-ASEAN) tarafından
yakından izlenecektir.
Hint-Pasifik
ABD’in hedefinde
Biden’ın
bu ziyareti, hiç kuşku yok ki, ABD’nin Asya-Pasifik veya güncellenmiş haliyle,
Hint-Pasifik bölgesine verdiği önem ve önceliğin hatırlatılması ve yapıcı
olması açısından gayet önemli olduğuna kuşku yok.
Bu
nedenle, geçen hafta Washington’da gerçekleştirilen ABD-ASEAN Zirvesi’nin
ardından, bu sefer başkan Biden’in bizzat bölgeyi ziyaret edecek olması
yakından izlenmeye değer.
Özellikle,
kovid-19 ve ardından ortaya çıkan Doğu Avrupa krizinin, Biden hükümetinin
Hint-Pasifik bölgesine yönelik politikalarının istikrarlı bir şekilde
gerçekleşmesini engellediği dikkate alındığında, bu ziyaret ilk olması kadar, güvenlik
ve ekonomi içeriğiyle de önem taşıyor.
Bu
nedenle, ABD’nin son dönemde zorunlu olarak Avrupa’ya yönelmiş dış
politikasının yeniden arzu edildiği şekilde, Hint-Pasifik’e kanalize edilmesi
noktasında stratejik bir gezi kabul etmekte yarar var.
Tehdit
ve demokratik idealler
Ziyaretin
öncelikli konusunu, Kuzey Kore ve Çin’den kaynaklanan tehditkâr politikalar ve
yapılaşmalara karşı alınacak önlemler oluşturuyor.
Bu
noktada, Kore Yarımadası’nda nükleer tehdidin kontrol altına alınması veya
azaltılması ile Doğu ve Güney Çin Denizleri’nde uluslararası antlaşmalar
çerçevesinde serbest ulaşımın sağlanması, ABD ile bölgedeki en önemli iki müttefiki
Güney Kore ve Japonya için son derece önemli güvenlik konusu olmayı sürdürüyor.
Biden’ın
güvenlik eksenli bu ziyaretinde hedef ülkeler, Kuzey Kore ve Çin olurken,
ABD’nin son dönemde sıklıkla gündeme getirdiği aynı demokratik ve liberal
değerleri paylaşıldığı söyleminden hareketle, Güney Kore ve Japonya’nın dışında
başka ülkelerin de ittifak yapısına katılımı konusunda çabalar gündeme
gelecektir.
Kuzey
Kore ve büyüyen tehdit
Kuzey
Kore’nin, gerek kovid-19 ve gerekse ABD’nin Doğu Avrupa’daki savaş nedeniyle,
Hint-Pasifik bölgesine eğilimin azalmasından hareketle, nükleer füze denemelerine
hız vermesi bölgede var olan krizin yeniden artması anlamına geliyor.
Ayrıca,
Kuzey Kore yönetiminin Doğu Avrupa’daki gelişmeleri yorumlama biçiminin de,
burada önem arz ettiğini söylemekte yarar var.
Bir
yandan, Ukrayna örneğinden hareketle nükleer silahların ulusal güvenlik için
önemi meşrulaştırılırken, aynı zamanda özelde ABD’nin ve genelde, NATO’nun bu
gelişme karşısında verdiği çelişkili tepkiler ve uygulanmakta olan politikalar,
Kuzey Kore’de nükleer silahların geliştirilmesini neredeyse teşvik etmiş
gözüküyor.
ABD’nin
gözünde “Çin sorunu”
Çin’in
merkezinde bulunduğu deniz seyir güvenliği ve teritoryal yayılmacılık konusu
her üç ülkeyle sınırlı olmayan, aksine içinde Hindistan, Avustralya ile ASEAN
ülkelerinin de bulunduğu devletler tarafından dikkatle ve de kaygıyla izlenen
bir durum anlamı taşıyor.
Bu
çerçevede, Çin’in Doğu ve özellikle de, Güney Çin Denizi’nde uluslararası seyir
ve güvenliği tehdit edici ve aynı zamanda ASEAN’a üye ülkelerden beşinin kıta
sahanlığı ile sualtı ve üstü meşru ekonomik varlıklarına erişimi tehdit eden
politikaları ve icraatları ile Tayvan’a yönelik olası bir işgal girişimi
bölgesel güvenlik kadar uluslararası ticaret ve ekonomi noktasında dikkatle
izlenen alanları oluşturuyor.
Çin’in
bölge denizlerindeki agresif yapılaşması karşısında sabık başkan Donald Trump
döneminde gündeme gelen Hint-Pasifik politikaları bu dönemde daha da
pekiştiriliyor.
Bu
noktada, geçen yıl Quad ve Aukus ile Çin’i doğrudan hedef alan
jeo-stratejik yapılar Biden’in bu ziyareti sürecinde, Japonya’nın ev
sahipliğinde kurumsal bir niteliğe büründürülecek. Geçen yıl yapılan
toplantılardan farklı olarak bazı aday ülkelerin de toplantıya katılması
bekleniyor.
Biden’in
önce kovid-19 ve ardından, Doğu Avrupa’daki sıcak gelişmeyle karşı karşıya
kalması, Barack Obama dönemi Asya-Pasifik politikalarına dönüleceği yönündeki
yaklaşımların gerçekleşmesi önündeki engelleri oluşturuyor(du). Bugün Biden,
uzun süredir beklenen Asya ziyaretini ne Çin, ne de daha geçen hafta olağanüstü
denilebilecek bir zirveye konu olan ASEAN ülkelerinden birine yapıyor.
Obama
dönemi politikalarına dönüş sinyali veren Biden yönetiminin aslında yapması
gereken, selefi Donald Trump’ın gayet önemli bir hasarla bıraktığı Çin ile
ilişkilerin yeniden onarılması yönünde ciddi adımların atılması olmalıydı.
Bu
konuda, iki süper güç arasında bazı görüşmeler olsa da, kovid-19 sürecinde
açıkça tanık olunduğu üzere bizatihi, küresel sağlık konusu yeni bir çatışma
alanı olarak gündeme geldi. İki ülke arasında krizi ve güven eksikliğini
derinleştiren bir diğer husus, kovid-19 döneminde üretim-lojistik zincirinde
ortaya çıkan ciddi aksamalar oldu.
Söz
konusu bu ekonomik sorunun aşılmasında başta, Güney Kore ve Japonya olmak üzere
bölge ülkeleriyle yakın işbirliğinin, Biden’in gerçekleştireceği ziyarette ne
kadar büyük önem verileceğine önümüzdeki günlerde tanık olacağız.
Daha
önce de ifade ettiğimiz üzere, ABD’nin merkezinde ASEAN’ın bulunduğu
Asya-Pasifik veya Hint-Pasifik bölgesinde var olan ekonomik işbirlikleri
süreçlerinden çekilmesinin sonuçları bugün yaşanan sorularda kendini ortaya
koyuyor.
Yakın
geçmişteki bu tecrübeye ve hatta Mart ayında Singapur başbakanı Lee Hsien
Lhoong’un ABD ziyaretinde ve artından geçen hafta Washington’da ASEAN devlet ve
hükümet başkanlarıyla yapılan zirvede ekonomi öncelikli politikaların gündeme
getirilmesi konusundaki çağrıya rağmen, bugün ABD bölgelye ilişkilerinde
güvenliği ön plâna alıyor.
Ve
bunu yaparken, Doğu Avrupa’daki gelişmelerden hareketle dünyayı gizli/açık iki
kulübe yani, demokratik-liberal değerlere sahip çıkanlar ve çıkmayanlar
şeklinde ayırma çabasının bölge ülkelerinin çoğunda itibar edilmediğini
söylemekte yarar var.
Ekonomik
işbirlikleri üzerinden ulusal ve bölgesel güvenliğin sağlanabileceğini öngören
bölge liderlerinin Biden’in önümüzdeki beş gün boyunca yapacağı ziyaretin
sonuçlarını merakla beklediklerine kuşku bulunmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder