20 Aralık 2021 Pazartesi

Hong Kong’da yeni dönem: demokrasiye karşı “vatanseverler” yönetimi / A new era in Hong Kong: rule of patriots-only against democracy

Mehmet Özay                                                                                                                            20.12.2021

Hong Kong’da hafta sonu, yani 19 Aralık Pazar günü yapılan parlamento seçimleri, ‘vatansever’ adayların seçilmesiyle sonuçlandı.

Demokrasi yanlısı veya muhalif adayların seçimlere katıl/a/madığı, sadece Pekin yanlısı veya bir başka deyişle “vatansever” adayların katılmasına izin verilen seçimlere ilgi düşük oldu. Kayıtlı 4.5 milyon seçmenin yaklaşık 1.3 yani, yüzde 30’u oy kullandı. 

Bu çerçevede, Hong Kong’daki parlamento seçimleri, uygulama ve sonuçları itibarıyla şimdiden tarihi bir gelişme olarak anılmayı hak ediyor.

Bu gelişme, 2010’lu yılların başından itibaren Ada siyasal yaşamında giderek artış gösteren ve en son 2019 yılında dev gösterilerle kendini ortaya koyan demokrasi taleplerinin de önüne yasal engellemelerle geçilmesi anlamı taşıyor.

Sadece “vatanseverler”

Yasamı Konseyi (Legistative Council-Legco) adıyla anılan, 90 sandalyeli Ada parlamentosu için yapılan seçimlere bir aday hariç 89 kişi, Ada yönetimince belirlenen “vatanseverlik” kriterlerine uygun olarak seçimlere katılan adaylar teşkil ediyor.

Böylece, geçtiğimiz Mayıs ayında Ada seçimlerinde uyulması gereken ve adayların “vatansever” olup olmadığını belirleyecek şekilde özel bir heyetin onayını alma zorunluluğu getirildiği düzenleme ilk kez hayata geçirilmiş oldu.

Demokratik partilerin veya bağımsız adayların seçime girmediği parlamento seçimlerinde kazanan adayların önemli bir bölümünü -adında ‘demokrasi’ kelimesi geçse de-, Pekin yanlısı Demokratik İttifak (Democratic Alliance for the Betterment and Progress of Hong Kong-DAB) milletvekilleri oluşturuyor.

Ayrıca, Hong Kong Sendikalar Federasyonu, Yeni Halk’ın Partisi, İş Adamları ve Profesyoneller İttifakı da adaylarıyla seçimde yer alan partiler oldu.

Bir aday ise, daha önce Demokrat partiden milletvekili olan ancak, yaşanan siyasal değişimler sonrasında, “orta yol” çözümü içinde yer alan Tik Chi-yuen oldu.

Ada siyasal tarihinde bir ilk anlamı taşıyan bu gelişme, özerk yönetimle anılan Hong Kong’un geleceği açısından da yeni tartışmaları gündeme getirecektir.

İkilem: en düşük katılımlı demokrasi

Ada’nın Pekin yanlısı valisi Carrie Lam Cheng Yuet-ngor ve ana kıta Çin’den bazı üst düzey yöneticiler, “seçimin demokratik doğasına” vurgu yaparak yöneltilen eleştirileri reddederken, Batılı gözlemciler Ada’da özerk yönetimin ve bu bağlı demokratik sistemde yaşanan erozyona dikkat çekiyorlar.

“Alınan seçim sonucundan memnun olduğunu” belirten Carrie Lam’ın açıklamasının devamındaki görüşü ise demokratik anlayışın varlığı konusunda hayli ilgi çekici. Lam, 2019 yılında yaşananları örnek göstererek, “Pekin yanlısı ve karşıtı grupların karşı karşıya gelmesinin Ada toplumunda demokrasinin gelişmesine bir katkısı olmadığı”nı dile getirdi.

Lam, “vatanseverlik” uygulaması ve seçime katılım bağlamında demokratik pratiklerle ilgili olarak, “dünya genelinde uluslararası bir standard olmadığı”na ve “Ada demokrasinin ‘tek ülke iki sistem’ yapılanmasına uyun bir süreç olması gerektiğine” dikkat çekerek gelişmeleri savundu.

Lam’ın açıklamalarından, Pekin yönetiminin 2014 yılında yayınladığı Beyaz Rapor ile Ada üzerinde siyasi egemenliğe sahip olduğu yaklaşımının, böylece kanıtladığını söylemek mümkün.

Ada halkının 4.5 milyonunun oy kullanma hakkına sahip bulunmasına rağmen, Pazar günü yapılan seçimlere sadece, yüzde 30’unu teşkil eden 1.3 milyon kişinin sandık başına gitmesi, 1997 yılından bu yana yapılan seçimlerde en düşük katılım anlamına geliyor.

Demokrasi hareketine darbe

Ada’da bugün yaşanmakta olan parlamentonun teşkili ve demokratik katılım konusundaki gelişme hiç kuşku yok ki, 2014 yılında özellikle üniversite öğrencilerinin öncülüğünde başlayan demokrasi hareketine bir darbe anlamı taşıyor.

Pekin yanlısı politikalar, 2010’lu yılların başından itibaren özellikle, eğitim-öğretim sektöründe başlamıştı.

Bunun ardından, Ada yönetiminde en üst düzey temsil makamı olan valiliğin doğrudan halk oyuyla belirleneceği yönündeki açıklamaların hayata geçirilmemesi üzerine, 2014 yılında “Sarı Şemsiye Hareketi”yle kitle gösterilerine konu olmuştu.

Özellikle, 2019 yılında yaşanan dev gösterilerin ardından, Pekin yönetimi 2020 yılı Haziran ayında, Ada’nın demokratik geleceğine önemli bir darbe anlamı taşıyan, “özel ulusal güvenlik yasası” çıkartılmıştı.

Bu süreç, Pekin yönetiminin doğrudan ve dolaylı baskısı anlamına gelen politikaların, giderek Ada’da demokratik temsil alanını etki altına almasıyla ve Hong Kong’da demokrasi sorununun uluslararasılaşmasına neden olmuştu.

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında demokrasi yanlısı dört milletvekilinin ihracı ve ardından bunlara destek amacıyla diğer 15 milletvekilinin istifası gerçekleşmişti. Öte yandan, aynı süreçte genç aktivistlere verilen mahkumiyet kararları da, Ada sivil yaşamında artık gösterilerin sona erdirilmesi için atılan önemli adımlar olarak dikkat çekmişti.

Seçimlere getirilen ‘vatanseverlik( kriteri aslında yukarıda dikkat çekilen, “özel ulusal güvenlik yasası”nın sadece toplantı, gösteri gibi sivil toplum yaşamıyla bağlantılı süreçlerle sınırlı olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı ülkeler, Ada’nın elli yıl boyunca özerk yönetiminin devamı konusundaki açıklamalarına rağmen, Pekin ve Pekin yönetimine bağlı Ada valiliği yaklaşımlarında değişme bir yana, giderek daha çok müdahaleci bir yönelim sergilemişlerdi.

Pekin yönetimince 2020 yılında çıkartılan “özel güvenlik yasası” ve geçtiğimiz Mayıs ayındaki Ada demokrasisini doğrudan etkileyen “vatanseverlik” ilkesi hiç kuşku yok ki, Ada siyasal yaşamına müdahale ettiği ileri sürülen Batılı çevrelere verilmiş bir mesaj niteliği taşıyor.

Yeni dönem

Hafta sonu yapılan seçimlerin ardından ortaya çıkan tablo, “özerk bölge” adı taşıyan Hong Kong ve Çin Halk Cumhuriyeti için bir ilk anlamı taşıyor.

Sadece “vatanseverlerin” seçimlere katılmasına izin verilen Hong Kong, 1997 yılında İngiliz sömürgesinden Çin Halk Cumhuriyeti’ne geçmesinden bu yana yaşanan siyasal değişimlerin geldiği yeri göstermesi bakımından büyük bir önem arz ediyor.

İngiltere ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında varılan anlaşmaya göre elli yıl boyunca yani, 1997-2047 yılları arasında Ada’nın ‘Özerk Bölge’ statüsü çerçevesinde, demokratik hakların ve yönetim biçiminin korunması konusundaki temel şartın ihlâlinin giderek bariz bir hâl aldığını söylemek gerekiyor.

Öyle ki, yakın geçmişte, demokrasi hareketine destek verdikleri iddiasıyla Ada’nın en önemli basın organı Apply Daily’nin ve en büyük öğretmenler sendikası’nın faaliyetlerine son verilmişti.

Ada demokrasisinde önemli bir siyasal erozyon anlamına gelen katılım oranı ve alternatif partiler veya demokrasi yanlısı adayların katılımının engellenmesi, önümüzdeki dönemde Pekin yönetiminin etkisini giderek daha çok hissedileceği anlamı taşıyor. Bundan bir önceki yani, 2016 yılındaki seçimlere katılım oranı ise yüzde 58.3 olmuştu.

Ada’nın çözüm bekleyen sorunları

Yeni parlamentonun, Ada’nın önemli problemleri olarak belirtilen konut ve ekonomik zorlukların üstesinden gelmeye çalışacağı belirtilirken, bazı çevreler Ada’nın yeniden bilim ve teknoloji merkezi olmasına, yeşil inisiyatife, farklılaşan endüstri alanlarına vurgu yapıyorlar.  

Ada seçimlerinde doğrudan seçimin yapıldığı 10 seçim bölgesinden toplam 20 milletvekili belirleniyor. 30 milletvekili ‘işlevsel’ denilen seçim bölgelerinden, 40 milletvekili ise Seçim Komisyonu seçim bölgelerinden belirleniyor.

‘İşlevsel’ bölgeleri örneğin, ‘eğitim’, ‘sağlık’, ‘işçi’, ‘toplumsal refah’, ‘muhasebe’, ‘hukuk’ vb. adlarla çeşitli başlıklarla anılan seçim bölgelerini içeriyor. Seçim Komisyonu seçim bölgelerinde ise sadece 1448 üye oy kullanıyor.

Pazar günü yapılan seçim sonrasında ortaya çıkan tablo, Hong Kong’da son on yılda yaşanan demokrasi yanlısı siyasal hareketlerin sonu anlamına geldiğini söylemek abartı olmayacaktır.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2021/12/20/hong-kongda-yeni-donem-demokrasiye-karsi-vatanseverler-yonetimi-a-new-era-in-hong-kong-rule-of-patriots-only-against-democracy/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder