12 Aralık 2021 Pazar

Almanya’da koalisyon iktidarı hazır / Coalition goverment is ready in Germany

Mehmet Özay                                                                                                                            10.12.2021

Almanya’da Merkel-sonrası iktidar hazır… 26 Eylül’deki seçimlerde, herhangi bir partinin tek başına iktidarı kuracak çoğunluğu elde edememesi üzerine başlayan uzun görüşmelerin ardından, Almanya’da ülkeyi önümüzdeki beş yıl boyunca yönetecek iktidar yapısı ortaya çıktı.

Buna göre, Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Özgür Demokratlar’ın (Free Democratic Party-FDP) oluşturduğu koalisyon yapısı, diğer bazı Avrupa ülkeleriyle kıyaslanabilmesine rağmen, köklü demokrasi geleneğine sahip Almanya’da yeni dönemde iktidarın yeni adını teşkil ediyor. Bu çerçevede, yeni iktidar, söz konusu partilerin temsil eden renklerden hareketle, ‘trafık ışığı koalisyonu’ olarak da adlandırılıyor.

Bu koalisyon yapısının büyük ortağı Sosyal Demokrat’ların lideri Olaf Scholz, geçtiğimiz gün içerisinde yemin ederek başbakanlık (Chancelor) ve maliye bakanlığı görevini üstlendi.

Almanya’da yeni dönem

Sosyal Demokratlar seçimleri ilk sırada tamamlasa da, tek başına iktidar olamadı. Bu durum, aldıkları oy oranı bakımından veya temsil bakımından görece düşük olan partilerin anahtar parti olma geleneğinin Almanya’da da ortaya çıktığı anlamı taşıyor.

Sosyal Demokratlar’ın aklında Hıristiyan Demokrat Parti’yle (Christian Democratic Union-CDU) bir koalisyon yapmak yer almıyordu denilebilir. Bu noktada, tercih daha çok Yeşiller gibi sol politikalara yakın denilebilecek parti ile serbest piyasacı Özgür Demokratlar’dan oluşuyor.  

Renkli bir görüntünü oluştuğuna kuşku olmayan yeni iktidar yapısında Sosyal Demokratlar’ın, kendi politikalarını ne denli sağlıklı bir şekilde uygulayabilecekleri ise kuşkulu. Bu nedenle, koalisyon görüşmeleri uzun sürerken, hiç kuşku yok ki, her bir ortak belirli ölçülerde kendi asli politikalarından ferâgat etmek zorunda kaldı.

Acil sorunlar, ağır sorumluluk

Geçtiğimiz günlerde koalisyonun ilân edilmesiyle yapılan açıklamada bu üç partinin, “birbirlerinin farklılıklarını bildikleri, fakat ülkenin acil sorun bekleyen kovid-19’la mücadele, asgari ücretin artırılması ve iklim politikalarının hayata geçirilebilmesi için yeterli ortak paydada buluştukları” açıklaması yapıldı.

Aslında bu kısa açıklama da bile, koalisyonu oluşturan partilerin kendi öz siyasi ideolojilerinin ana başlıkları olarak dikkat çekiyor.

Bu anlamda, Sosyal Demokratlar’ın geniş anlamıyla çalışanların asgari ücretlerine konuşlanan; Çevreciler’in enerji sektöründe başta kömür ve karbon yakıtlardan arındırılması ve yenilebilir enerjiye dönüşe işaret eden; Özgür Demokratlar’ın ise serbest piyasacı ya da iş dünyasını öncelleyen ve bu anlamda, vergi artırımına karşı çıkan politikalarının birbirine başarılı bir şekilde nasıl eklemleneceğini zaman gösterecek.

Derin ideolojik zeminden bakıldığında, serbest piyasacı Özgür Demokratlar ile serbest piyasanın insan ve doğa sömürüsüne karşı çıkma iddiasını sahiplenen Sosyal Demokratlar ve Yeşiller’in iktidar yıllarını normal seyri içinde tamamlayıp tamamlayamayacaklarını ilerleyen dönemde tanık olacağız.

Yeni politikacılar yenilikçi politikalar (!)

Politikalarda bu ana başlıkların yanı sıra, koalisyon mutabakatında yer verilen ve bir yol haritası hükmündeki ifadeler özgürlük, adalet ve sürdürülebilirlik gibi belki çoğu kişi için klasik bir söylem olarak gelebilecek yaklaşımları içeriyor. Bu durum, aslında gelişmiş bir ülkede yerleşik idari, ekonomik yapının yanı sıra, dönüşüm ve değişim süreçlerinin de gayet etkin olduğuna işaret ediyor.

Özgürlükler başlığı altında neler var diye bakıldığında refah toplumuna özgü ve diğer toplumlar için ütopik sayılabilecek şekilde uyuşturucunun belirli alanlarda serbest satımı-tüketimi ile doktorların kürtaj konusunda ilân verebilmeleri gibi tipik bireyselci-materyalist değerler üzerine temellendirilen talepler-politikalar oluşturuyor.

Söz konusu bu kompleks politikaların nasıl hayata geçirileceğine dair ipuçlarını ise, bakanlık dağılımları veriyor. Buna göre, Yeşillerin gayet önemli iki bakanlık üstlendiği görülüyor. İlki partinin, aynı zamanda başbakan adayı da olduğu belirtilen Annalena Baerbock, ülkenin ilk kadın Dışişleri Bakanı sıfatını taşıyacak.

Partinin bir diğer önemli ismi Robert Habeck ise ekonomi ve iklim değişikliği politikalarından sorumlu olması sadece, Avrupa siyasetinde post-modern bir politik gelişme olarak değil, aynı zamanda çevre felsefesi açısından da son derece önemli teori ve pratiği genişletici bir yapı dikkat çekiyor. Özgür Demokrat Parti lideri Christian Lindner ise Maliye Bakanlığı görevini üstleniyor.

Zorlu geçen koalisyon inşası döneminin ardından oluşan hükümetin, iddialı politikalarla gündemi belirleyebileceğini söylemek biraz güç gözüküyor.

Nihayetinde, başta kovid-19 olmak üzere ağır sorunların halen etkisini sürdürdüğü bir ortamda, küresel plânda bekle-gör politikalarının egemen olduğu bir süreçte son 16. yılın tecrübesiyle, yerleşik CDU politikalarından büyük ölçüde sapmalar beklemek mümkün gözükmüyor.

Avrupa takipte olacak

Hıristiyan Demokrat Parti’nin ve özellikle de, partinin başkanı Angela Merkel’in 16 yıllık iktidarının ardından, Alman iç siyasetinde yaşanan bu değişime Alman toplumu kadar Avrupa Birliği de alışmak zorunda olduğunu söylemek gerekiyor.

Yüzyılın başında, yeni oluşmakta olan küresel düzende, çeşitli krizlerle karşı karşıya kalan Avrupa Birliği’nde öncü siyasi gücü belirlemede ve bir lokomotif görevi görmede, önemli çaba sergilemiş olan Angela Merkel artık yok.

Bu durum, aynı zamanda Almanya’nın AB içindeki liderliğinin yerini kimin alacağı sorusu kadar, hem uzun dönemli bir gerçeklik olarak Doğu’dan ve Güney’den gelen göçmen sorunu, iklim değişikliği, Ukrayna krizi gibi var olan hem de oluşabilecek herhangi bir yeni kriz ortamında nasıl bir liderliğin ortaya çıkacağı merak konusu.

Almanya’da Sosyal Demokratların öncülüğündeki iktidarın, Avrupa solunun radarında olduğunu söylemek mümkün. Yaşanan dönüşüm, 16 yıllık muhafazakâr Chancellor’un gidişi ile sınırlı değil.

Aksine, sağa sıkışmış Avrupa siyasetini ve bir bütün olarak Avrupa Birliği’ni yeniden canlandıracak düşünce ve politikaların ortaya konulup konulmayacağı beklentisi yüksek. Başta solun kendini yeniden var etmesinin adı olarak gözüken ve hatta bu anlamda, koalisyon bloğunda küçük ancak, kritik ortak çevrecilerin varlığıyla zorunluluk arz eden bir yaklaşım bekliyor…

 

Söz konusu bu iktidarın hem ikili ilişkiler hem de AB çerçevesinde yanı başındaki komşu ülke Rusya ile ne tür ilişkiler kuracağı da merak konusu. Bu konuda, koalisyon mutabakatında “uluslararası hukuk, insan hakları” vb. gibi değerlerle çevrili yapı üzerinde Rusya ile ilişkiye girileceği söylemi yapısal anlamda doğruluk payı taşıyor.

 

Ancak, pratikte Rusya’nın bu bağlamlara mesafeli duran politikaları olduğu hatırlandığı, Almanya’da yeni iktidarın ‘sosyal demokratlık’ temelinde üretebileceği politikalar olup olmayacağı merak konusu.

 

https://guneydoguasyacalismalari.com/2021/12/10/almanyada-koalisyon-iktidar-hazir-coalition-goverment-is-ready-in-germany/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder