Mehmet Özay 19.09.2020
Malezya’da 26 Eylül’de Sabah Eyaleti’nde eyalet yönetimini belirleyecek seçimlere az bir süre kala, bu eyalet seçiminin giderek ulusal siyasette daha da belirleyici bir nitelik kazanmakta olduğu ortaya çıkıyor.
Malezya’da darbe
hükümeti başbakanı Muhyiddin Yasin, geçen Cuma günü yaptığı açıklamada, 26
Eylül’de Sabah eyaleti’nde yapılacak eyalet seçimlerinde başarı kazanmaları
halinde, en kısa sürede erken seçim kararı vereceğini söyledi.
Açıkçası, başbakan
Muhyiddin Yasin’in bu açıklaması, Sabah Eyaleti’nin kritik bir bölge olduğunu
bir kez daha ortaya koyuyor.
Meşruiyet tartışması yok, arayışı var
Bu durum, iktidarı
oluşturan Ulusal İttifak (Perikatan
Nasional-PN) koalisyonunun ülke çapında kabul edildiği gibi bir izlenim
oluştursa da, bunun böyle olduğu ancak somut bir gelişmeyle yani, genel seçimle
kanıtlanabilir.
9 Mayıs 2018, 13. genel
seçimlerinde başarı kazanan Umut Koalisyonu’nun (Pakatan Harapan-PH), iktidarı sürecinde halk desteğini kaybederek daha
iki yıl dolmadan iktidardan uzaklaştırılmış değil. Aksine, bu meşru PH
iktidarına karşı gerçekleştirilen sivil bir darbenin bir sonucu olarak ortaya
çıkmıştır.
Şayet Muhyiddin
Yasin’in başında bulunduğu hükümete halk desteği ya da bunun ulusal mecliste
karşılığı olarak siyasi desteği söz konusu olsaydı, 24 Şubat 2020’de yapılan
sivil darbeden bu yana meclisin toplanarak ulusal sultan tarafından atanan ve
hükümet kurdurtulan Muhyiddin Yasin’e desteğin ortaya konmuş olması gerekirdi.
Ancak bugüne kadar
böyle bir durum ortaya çıkmış değil. Kaldı ki, ulusal mecliste yapılacak olası
bir güven oylamasının, ne denli kritik bir durum teşkil ettiği aleni bir
şekilde ortada. Bu noktada, darbe hükümeti PN’in iddialara göre, bir ya da iki milletvekilliği
ile bunu sağlayabildiği görüşü bunu kanıtlıyor.
PN hükümeti ve koalisyon ortakları
Sabah
seçimlerinden umutlu olduğu anlaşılan Malay Birlik Partisi’nde (Parti Pribumi
Bersatu Malaysia-Bersatu) başkanı ve
başbakan Muhyiddin Yasin’e destek veren siyasi partiler, 2018 seçimlerini
kaybetmiş olan, Ulusal Cephe koalisyonunun omurgasını oluşturan Birleşik Malay
Ulusal Organizasyonu (United Malay
National Organization-UMNO), bu koalisyon içinde yer alan Malezya Çin
Birliği (Malaysia Chinese Association-MCA),
(Malezya Hint Kongresi (Malaysia Indian
Congress-MIC) ile UMNO ile 2019 yılında ‘siyasi ittifak’ (muafakat) yapan Malezya İslam Partisi
(PAS).
Ve UMNO’nun Sabah
Eyaleti’nde ittifak yaptığı eyalet temelli siyaset yapan siyasi oluşumlar.
Bu siyasi blokta
en güçlü yapı hiç kuşku yok ki, UMNO. PAS’ın bölgede siyasi varlığının olmaması
kadar, MAC ve MIC’in de bölge seçmenini temsil edecek yapıda bulunmaması, bu
anlamda Sabah Halk Birliği (Gabungan
Rakyat Sabah-GRS), İlerlemeci Sabah Partisi (Sabah Progressive Party-SAAP) ve Dayanışma Partisi (Parti Solidariti Tanah Airku-STAR) gibi
yerel partileri öne çıkartıyor.
Sabah’tan Putrajaya’ya ulusal siyaset
1 Mart’tan bu yana
başbakanlık koltuğunda oturan Muhyiddin Yasin’in ilk defa seçim sözünü söyleminde
yer vererek ve kayda değer bir siyasi cesaretle, “Sabah seçimlerini kazanmaları
halinde genel seçime gitme kararı alacağı” yönünde kararı bölgenin seçmen niteliğinden
kaynaklanıyor.
Daha önceki seçim
süreçlerinde Sarawak Eyaleti ile birlikte, omurgasını UMNO’nun oluşturduğu Ulusal
Cephe’nin oy deposu olan Sabah Eyaleti’nde gerçekleştirilecek olan bu seçim,
özellikle UMNO seçim mekanizması işletilerek mevcut hükümetin seçimi önde
bitirmesi beklentisi bulunuyor.
Başbakan Muhyiddin
Yasin’in erken bir genel seçim kararı açıklamasına sevinen başka çevreler de yok
değil. Örneğin, UMNO bunların başında geliyor...
UMNO’nun sivil
darbenin gelişimindeki rolüne rağmen, federal sultan marifetiyle kurdurtulan hükümet
içinde sadece belirli bakanlıkları alabildi. Şimdi ise UMNO siyasi eliti, bir
erken seçimler iktidarda büyük pay sahibi olacağı ve doğrudan hükümeti
yönetebileceği bir siyasi hayal peşinde.
Bu çerçevede,
Sabah Eyaleti’nde kazanılacak bir seçim ve ardından gelecek bir erken genel
seçim kararı, UMNO siyasi elitinin ulusal iktidarı yeniden ele geçirme hesapları
arasında yer alıyor.
Muhyiddin Yasin belirleyici olabilir mi?
Böylesi bir genel
seçimde Dr. Mahathir Muhammed’i ve önde gelen bazı milletvekillerini partiden
ihraç etmiş olan Bersatu’nun sadece Muhyiddin Yasin ile büyük bir başarıya imza
atabileceğini düşünmek saflık olur.
Muhyiddin Yasin’in
son altı aylık süre zarfında ulusal mecliste güven oyu kararı alma yönünde
girişimde bulunmamış olması, 24 Şubat sivli darbesi sonrasında oluşan siyasi ortamı
soğutmaya yönelik bir girişimdi ve kovid-19’la mücadele de bir anlamda buna
hizmet etmiş oldu.
Halkın önceliğinin
tabiri caizse ölüm/kalım olduğu bir dönemde, siyaset ortamının gizli/açık
mücadelelerinin ikincil sıraya düştüğü de bir başka gerçek. Bu durum, Sabah
seçimleri öncesinde açıklanan bazı kamuoyu yoklamalarına da yansıdığı
gözleniyor.
Buna göre, başbakan
Muhyiddin Yasin’e halkın desteği yüzde 69 olarak belirtilirken, başında yer
aldığı PN koalisyona destek ise, yüzde 50’nin altında bulunuyor. Açıkçası, bu
çarpıcı bir farklılığı ortaya koymasıyla kamuoyu yoklamaları üzerindeki
şüpheleri akla getiriyor.
Muhyiddin Yasin’in
örneğin, Dr. Mahathir, Enver İbrahim gibi karizmatik bir siyasetçi olmadığını
söylemeye gerek yok.
Ekonomik vaatler ve seçmen pragmatikliği
Burada, kovid-19
ile mücadele nedeniyle mevcut hükümetin toplumun farklı kesimlerine yönelik “yardım
faaliyetlerinin” öne çıktığını söylemek mümkün. Ancak, bu yardımların halk
nezdinde hükümet yerine, başbakana yönelik bir tevcihe yol açması gayet ilginç.
Kamuoyu
yoklamasından alınan bir diğer veriyse, halkın yüzde 51’nin Malezya’nın “doğru
yolda olduğu” görüşü. Bununla birlikte, yolda oluşun neye araştırmada neye
tekabül ettiği belirtilmiyor.
Söz konusu bu
yüzde 51’lik sonuç, Umut Koalisyonu hükümetinin son birkaç ayında alınan yüzde
25’lik sonucuyla kıyaslanmak suretiyle mevcut iktidarın meşruiyetinin bir
göstergesi olarak sunuluyor.
Hiç kuşku yok ki, bu
rakamlar başbakan Muhyiddin Yasin’in yüzünü güldürmeye yetiyor. Ancak, başbakan
bununla yetinmek istemiyor. Aksine, Sabah halkının PN hükümetine desteğini 26
Eylül seçiminde göstermesiyle neler kazanabileceklerine dair vaatlerle teşvik
etmekten kaçınmıyor.
Zengin eyalete fakir edebiyatı
Bu noktada, Sabah
Eyaleti’nin ülkedeki 13 eyaletten ikinci en büyük eyalet olması doğal ve
ekonomik kaynaklarının görece çok olması anlamına geliyor.
Başbakan Muhyiddin
Yasin bu gerçekliğe dikkat çekerek, “eyalete kalkınmanın getirilebilmesi için
kendisine ve başında bulunduğu hükümete destek olunması gerektiğini” söylüyor.
Ancak Sabah
Eyaleti’nin ülkenin en fakir eyaletleri arasında yer alması tezatının neye
tekabül ettiğini açıklama gereği duymuyor. Sabah, tıpkı Sarawak gibi uzun
yıllar UMNO destekli yerel partilerce yönetilirken, yine aynı yer altı ve yer
üstü zenginliklerine sahipti.
Ve bu iki eyaletin
son dönemde merkezi federal yapıdan ayrılma talepleriyle gündeme gelmesinin yegâne
sebebi ekonomik modernleşme konusunda hak edilen ilgilin kendilerinden
esirgenmesi gerçeğine dayanıyor.
Muhyiddin Yasin’in,
Sabah halkını PN koalisyonunu seçmesi konusundaki teşviklerinden biri de, “artık
Umut Koalisyonu’nun merkezi iktidarda olmadığı” gerçeğine vurgu yapması.
Başbakan, bu
söylemle Umut Koalisyonu ile ittifak yapan Warisan’ın ve de bu partinin
başındaki Shafie Apdal’ın yeniden seçilmesinin bir anlam ifade etmediğini
gizli/açık ortaya koyuyor. Bu noktada, Sabah Eyaleti’nin kalkınmasında rol
alacak temel etkenin merkezi/federal siyasal yapının kimin hakimiyetinde
olduğuyla ilişkilendirilmesi dikkat çekiyor.
Peki, Sabah
Eyaleti seçimlerinde PN dışındaki koalisyon yapısı başarılı olursa? Böyle bir
olasılığın ya da sonucun gerçekleşmeyeceği iddia edilemez.
Öyle ki, eyalette son
iki yıldır yönetimi elinde bulunduran, ancak darbeci ulusal hükümet
çevrelerinin -diğer bazı eyaletlerde olduğu gibi, milletvekili transferleriyle-
eyalet yönetimini değiştirme girişimleri karşısında seçim kararı alan Sabah
Mirası Partisi (Parti Warisan Sabah) ya
da kısaca Warisan’ın başında bulunan tecrübeli siyasetçi Shafie Apdal’ın önemli
bir siyasi gücü olduğu unutulmamalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder