15 Eylül 2020 Salı

Malezya’da Sabah eyalet seçimleri: gayri-meşru iktidarın meşruiyet arayışı / Sabah elections in Malaysia: trying to gain legitimacy of the unlawful political power

 Mehmet Özay                                                                                                                           15.09.2020

Malezya’nın Sabah Eyaleti’nde 26 Eylül’de yapılacak olan eyalet seçimleri, ülke siyasetinin yeniden hareketlenmesi anlamı taşıyor.

Söz konusu seçim, ülke siyasi tarihine bir kara leke olarak yazılan 24 Şubat 2020 sivil darbesinin sonuçlarından biri olmasıyla dikkat çekiyor.

9 Mayıs 2018 seçimlerine kadar ülkeyi 61 yıl boyunca yönetmiş olan UMNO merkezli Ulusal Cephe hükümetlerinin son döneminde Sabah Eyaleti’nde uzun dönem vali olarak görev yapan Musa Aman’ın, 24 Şubat darbesi sonrasında daha önce hakkında açılmış olan 46 yolsuzluk davasından aklanmasının ardından gelen gelişmeler, eyalet siyasetinde belirsizliğe yol açmıştı.

Musa Aman, söz konusu davaların düşmesinin ardından, 29 Temmuz’da mecliste çoğunluğu sağladığını iddia ederek yeni eyalet hükümeti kurma girişimlerine başladı.

Bu noktada Musa Aman’ın, 24 Şubat sivil darbesi sonrasında, diğer bazı eyaletlerde milletvekili transferleriyle azınlık/çoğunluk süreçleri yaşanarak darbe yanlısı eyalet hükümetleri kurulması sürecine benzer bir süreci Sabah Eyaleti’nde işletme çabasındaydı.

Bu karanlık siyasi oyun karşısında Vali Shafie Apdal, 30 Temmuz’da mevcut eyalet hükümetinin düşürülmesine karar vermesiyle seçim yolu açılmış oldu.

Vali Shafie Apdal’ın vermiş olduğu bu karar, açıkçası eyalette ulusal hükümet PN ve özellikle de bu hükümetin en büyük ortağı UMNO marifetiyle kapalı kapılar ardında gizli siyasi ilişkilerin önüne geçme anlamı taşıyor.

Bu noktada, Shafie Apdal özellikle, Malay Yarımadası’nda bazı eyaletlerde 24 Şubat sonrası yaşanan eyalet hükümet değişikliklerinin bir benzerinin olmaması için verdiği gayrette başarılı olduğunu söylemek mümkün.

Bu anlamda, son iki yıldır eyaleti yöneten ve son yıllarda eyaletteki en temiz siyaset yapma biçimini ortaya koymasıyla dikkat çeken Shafie Apdal, verdiği kararla diğer eyaletlere ve seçmene bir anlamda demokrasi dersi vermiş oldu.

Çok partili koalisyonlar yarışı

26 Eylül’de yapılacak seçimde 73 sandalyeli eyalet meclisi belirlenecek. Toplam 16 partiden 447 aday ile 56 bağımsız adayın yarışacağı seçimde, eyalet bazında siyaset yapan partilerin ötesinde hiç kuşku yok ki, ulusal siyaset açısından kayda değer bir öneme sahip.

Bu seçimde, üç siyasi yapı yarışacak. Bunların ilkini, 9 Mayıs 2018 seçimlerinde başarılı olan eyalet bazlı siyaset yapan ve başında Shafie Apdal’ın bulunduğu Sabah Mirası Partisi (Parti Warisan Sabah) ve ulusal partilerden Halkın Adaleti Partisi (Partai Keadilan Rakyat-PKR), Demokratik Eylem Partisi (Democratic Action Party-DAP) ve Emanet Partisi (Partai Amanah) ile yerel partilerden Birleşik İlerlemeci Kinabalu Organizasyonu (United Progressive Kinabalu Organisation-UPKO) ittifakı oluşturuyor.

Bu yapı hatırlanacağı üzere, 9 Mayıs seçimleri sonrasında Dr. Mahathir Muhammed’i başbakanlığa taşıyan koalisyon yapısıydı.  

İkinci yapı, yine eyalet temelli siyaset yapan Sabah Halk Birliği (Gabungan Rakyat Sabah-GRS) ve şu an gayri meşru bir şekilde federal hükümeti oluşturan PN unsurları yani UMNO, PAS ve Bersatu ile eyalet bazında siyaset yapan İlerlemeci Sabah Partisi (Sabah Progressive Party-SAAP), Sabah Birlik Partisi (Parti Bersatu Sabah-PBS) ve Dayanışma Partisi (Parti Solidariti Tanah Airku-STAR).

Üçüncü unsur ise, yerli unsurlardan oluşan Güzel Sabah Partisi (Parti Cinta Sabah-PCS). Bu partinin önde gelen ismi ise dışişleri eski bakanı Anifah Aman.

Muhyiddin Yasin meşruiyet arayışında

Bu noktada, Sabah eyalet seçimleri, meşru ve seçilmiş Umut Koalisyonu (Pakatan Harapan-PH) hükümetine karşı, 24 Şubat 2020 tarihinde yapılan sivil darbenin ardından başbakanlık koltuğuna oturan ve ardından adına Ulusal İttifak (Perikatan Nasional-PN) adı verilen hükümet yapısını oluşturan Muhyiddin Yasin’in oluşturduğu gayri-meşru siyasi oluşumun meşruluk arayışı olarak dikkat çekiyor.

Söz konusu siyasi gayri-meşruluğun meşruluk arayışının kendi içinde bir dikotomik yapısına rağmen, ülkede yerleşik siyaset kültürü buna karşı gelmek yerine, bunun üzerinden siyaset yapmayı devam ettiriyor. Sabah seçimleri de bunun bir parçası olmaya çoktan aday olmuş gözüküyor.

Sabah seçimleri sadece ulusal hükümeti yani, PN’i oluşturan UMNO-PAS-Bersatu koalisyon oluşumunun oy oranlarını koruması veya artırması değil, Eyalet’in merkezle olan ve gizli/açık sorunlu yapısının üstesinden gelinmesi anlamı da taşıyor.

Bu nedenle, Sabah halkının ulusal partilere desteği, aynı zamanda Federal devlet sistemi içerisinde iktidarın meşruluğu kadar, Sabah Eyaleti ile merkez arasındaki birliğin tasdik edilmesi anlamı taşıyor.

Gözlemciler, Eyalet siyasetinde muhalefette olan bu yapının güçlü ve köklü yapılanmaya sahip partilerden oluşması dolayısıyla 26 Eylül seçimlerinde avantajlı konumda olduğuna işaret ediyor.

Aynı zamanda, federal hükümetin kaynaklarının eyalete aktarılması ve gelecek için gizli/açık vaatlerin ortaya konması, çeşitli ekonomik zorlukların yaşandığı bu dönemde seçmen nezdinde olumlu karşılık bulacağını söylemek mümkün. Yani, seçmenin pragmatik davranarak kısa dönemli çıkar hesapları peşinde sandığa gideceği kendi içinde rasyonel bir karar olacaktır.

Bununla birlikte, eyalette iktidar aygıtını elinde tutmak isteyen, eyalet temelli siyasi partilerin dirençli yapısı ulusal partilerle aday tespiti konusunda anlaşmazlıkların yaşandığını da ortaya koyuyor. Örneğin, federal iktidarı elinde tutan PN ile ittifak yapan Dayanışma Partisi, 15 bölgede aday gösterilmesine olanak tanınmaması halinde koalisyondan çekilme tehdidinde bulunsa da 8 bölge ile tatmin olduğu görülüyor.

Acil temiz siyaset ihtiyacı

24 Şubat darbesi sonrasındaki gelişmelerin giderek daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hâl alması etkisini kuşkusuz Sabah seçimlerinde de gösterecektir.

Darbeden kısa bir süre sonra, bu girişimin sadece meşru PH hükümetine karşı değil, bir başbakan olarak bizzat kendisine karşı bir ihanet olarak nitelendiren Dr. Mahathir Muhammed’in Bersatu’dan ayrılması, bu partinin 2018 seçimlerinde oluşturduğu sinerjinin Sabah eyalet seçimlerinde ne denli varlık gösterebileceğinin test edilmesi anlamı da taşıyor.

Bu noktada, Dr. Mahathir ile yollarını ayıran şu anki başbakan Muhyiddin Yasin’in, Sabah Eyaleti’nde siyasi varlığı, temelde bölgede siyasi tecrübesiyle öne çıkan ve dengeleri elinde tuttuğu söylenebilecek olan UMNO sayesinde olacaktır.

UMNO’nun bölgede uzun dönem eyalet valisi olarak görev yapan ve şu anda partinin eyaletteki önemli isimlerinden olan Musa Aman, Umut Koalisyonu döneminde hakkında açılan 46 yolsuzluk davasına konu olurken, 24 Şubat sivil darbesinin ardından tüm bu suçlamalardan aklanması(!), UMNO’nun mevcut PN içindeki siyasi gücünü ortaya koyan etmenlerden biri olarak dikkat çekmektedir.

Sabah’taki seçimlerin PN ve koalisyon ortaklarınca kazanılması halinde, gelecek yıl başlarında yapılması düşünülen genel seçimler için önemli bir moral destek sağlayacaktır.

Shafie Apdal’ın başında bulunduğu Warisan merkezli koalisyonun seçimleri kazanması sadece Shafie Apdal’ın yoluna devam etmesi anlamına gelmeyecek. Aynı zamanda, Şubat ayından bu yana kaynayan siyaset kazanında Dr. Mahathir tarafından ismi sürpriz bir şekilde başbakan adayı olarak çıkartılan Shafie Apdal’ın genel seçimler sonrasında ulusal siyasetteki rolünü de büyük ölçüde artıracaktır.

Tüm bunların ötesinde, Sabah’daki seçim ulusal siyasetin gidişi kadar, seçmenin temiz siyasete yönelim ve beklentilerini de ortaya koyacaktır.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2020/09/15/malezyada-sabah-eyalet-secimleri-gayri-mesru-iktidarin-mesruiyet-arayisi-sabah-elections-in-malaysia-trying-to-gain-legitimacy-of-the-unlawful-political-power/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder