Mehmet Özay 15.09.2020
Malezya’nın Sabah Eyaleti’nde 26 Eylül’de yapılacak olan eyalet seçimleri, ülke siyasetinin yeniden hareketlenmesi anlamı taşıyor.
Söz konusu seçim,
ülke siyasi tarihine bir kara leke olarak yazılan 24 Şubat 2020 sivil darbesinin
sonuçlarından biri olmasıyla dikkat çekiyor.
9 Mayıs 2018 seçimlerine
kadar ülkeyi 61 yıl boyunca yönetmiş olan UMNO merkezli Ulusal Cephe
hükümetlerinin son döneminde Sabah Eyaleti’nde uzun dönem vali olarak görev
yapan Musa Aman’ın, 24 Şubat darbesi sonrasında daha önce hakkında açılmış olan
46 yolsuzluk davasından aklanmasının ardından gelen gelişmeler, eyalet
siyasetinde belirsizliğe yol açmıştı.
Musa Aman, söz
konusu davaların düşmesinin ardından, 29 Temmuz’da mecliste çoğunluğu
sağladığını iddia ederek yeni eyalet hükümeti kurma girişimlerine başladı.
Bu noktada Musa
Aman’ın, 24 Şubat sivil darbesi sonrasında, diğer bazı eyaletlerde milletvekili
transferleriyle azınlık/çoğunluk süreçleri yaşanarak darbe yanlısı eyalet
hükümetleri kurulması sürecine benzer bir süreci Sabah Eyaleti’nde işletme
çabasındaydı.
Bu karanlık siyasi
oyun karşısında Vali Shafie Apdal, 30 Temmuz’da mevcut eyalet hükümetinin
düşürülmesine karar vermesiyle seçim yolu açılmış oldu.
Vali Shafie Apdal’ın
vermiş olduğu bu karar, açıkçası eyalette ulusal hükümet PN ve özellikle de bu
hükümetin en büyük ortağı UMNO marifetiyle kapalı kapılar ardında gizli siyasi
ilişkilerin önüne geçme anlamı taşıyor.
Bu noktada, Shafie
Apdal özellikle, Malay Yarımadası’nda bazı eyaletlerde 24 Şubat sonrası yaşanan
eyalet hükümet değişikliklerinin bir benzerinin olmaması için verdiği gayrette
başarılı olduğunu söylemek mümkün.
Bu anlamda, son
iki yıldır eyaleti yöneten ve son yıllarda eyaletteki en temiz siyaset yapma biçimini
ortaya koymasıyla dikkat çeken Shafie Apdal, verdiği kararla diğer eyaletlere
ve seçmene bir anlamda demokrasi dersi vermiş oldu.
Çok partili koalisyonlar yarışı
26 Eylül’de
yapılacak seçimde 73 sandalyeli eyalet meclisi belirlenecek. Toplam 16 partiden
447 aday ile 56 bağımsız adayın yarışacağı seçimde, eyalet bazında siyaset
yapan partilerin ötesinde hiç kuşku yok ki, ulusal siyaset açısından kayda
değer bir öneme sahip.
Bu seçimde, üç siyasi
yapı yarışacak. Bunların ilkini, 9 Mayıs 2018 seçimlerinde başarılı olan eyalet
bazlı siyaset yapan ve başında Shafie Apdal’ın bulunduğu Sabah Mirası Partisi (Parti Warisan Sabah) ve ulusal
partilerden Halkın Adaleti Partisi (Partai
Keadilan Rakyat-PKR), Demokratik Eylem Partisi (Democratic Action Party-DAP) ve Emanet Partisi (Partai Amanah) ile yerel
partilerden Birleşik İlerlemeci Kinabalu Organizasyonu (United Progressive Kinabalu
Organisation-UPKO) ittifakı oluşturuyor.
Bu yapı
hatırlanacağı üzere, 9 Mayıs seçimleri sonrasında Dr. Mahathir Muhammed’i
başbakanlığa taşıyan koalisyon yapısıydı.
İkinci yapı, yine
eyalet temelli siyaset yapan Sabah Halk Birliği (Gabungan Rakyat Sabah-GRS) ve şu an gayri meşru bir şekilde federal
hükümeti oluşturan PN unsurları yani UMNO, PAS ve Bersatu ile eyalet bazında
siyaset yapan İlerlemeci Sabah Partisi (Sabah
Progressive Party-SAAP), Sabah Birlik Partisi (Parti Bersatu Sabah-PBS) ve Dayanışma Partisi (Parti Solidariti Tanah Airku-STAR).
Üçüncü unsur ise,
yerli unsurlardan oluşan Güzel Sabah Partisi (Parti Cinta Sabah-PCS). Bu partinin önde gelen ismi ise dışişleri
eski bakanı Anifah Aman.
Muhyiddin Yasin meşruiyet arayışında
Bu noktada, Sabah eyalet
seçimleri, meşru ve seçilmiş Umut Koalisyonu (Pakatan Harapan-PH) hükümetine karşı, 24 Şubat 2020 tarihinde
yapılan sivil darbenin ardından başbakanlık koltuğuna oturan ve ardından adına Ulusal
İttifak (Perikatan Nasional-PN) adı
verilen hükümet yapısını oluşturan Muhyiddin Yasin’in oluşturduğu gayri-meşru
siyasi oluşumun meşruluk arayışı olarak dikkat çekiyor.
Söz konusu siyasi
gayri-meşruluğun meşruluk arayışının kendi içinde bir dikotomik yapısına
rağmen, ülkede yerleşik siyaset kültürü buna karşı gelmek yerine, bunun
üzerinden siyaset yapmayı devam ettiriyor. Sabah seçimleri de bunun bir parçası
olmaya çoktan aday olmuş gözüküyor.
Sabah seçimleri
sadece ulusal hükümeti yani, PN’i oluşturan UMNO-PAS-Bersatu koalisyon
oluşumunun oy oranlarını koruması veya artırması değil, Eyalet’in merkezle olan
ve gizli/açık sorunlu yapısının üstesinden gelinmesi anlamı da taşıyor.
Bu nedenle, Sabah
halkının ulusal partilere desteği, aynı zamanda Federal devlet sistemi
içerisinde iktidarın meşruluğu kadar, Sabah Eyaleti ile merkez arasındaki
birliğin tasdik edilmesi anlamı taşıyor.
Gözlemciler,
Eyalet siyasetinde muhalefette olan bu yapının güçlü ve köklü yapılanmaya sahip
partilerden oluşması dolayısıyla 26 Eylül seçimlerinde avantajlı konumda
olduğuna işaret ediyor.
Aynı zamanda,
federal hükümetin kaynaklarının eyalete aktarılması ve gelecek için gizli/açık
vaatlerin ortaya konması, çeşitli ekonomik zorlukların yaşandığı bu dönemde seçmen
nezdinde olumlu karşılık bulacağını söylemek mümkün. Yani, seçmenin pragmatik
davranarak kısa dönemli çıkar hesapları peşinde sandığa gideceği kendi içinde
rasyonel bir karar olacaktır.
Bununla birlikte, eyalette
iktidar aygıtını elinde tutmak isteyen, eyalet temelli siyasi partilerin
dirençli yapısı ulusal partilerle aday tespiti konusunda anlaşmazlıkların
yaşandığını da ortaya koyuyor. Örneğin, federal iktidarı elinde tutan PN ile
ittifak yapan Dayanışma Partisi, 15 bölgede aday gösterilmesine olanak
tanınmaması halinde koalisyondan çekilme tehdidinde bulunsa da 8 bölge ile
tatmin olduğu görülüyor.
Acil temiz siyaset ihtiyacı
24 Şubat darbesi
sonrasındaki gelişmelerin giderek daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hâl
alması etkisini kuşkusuz Sabah seçimlerinde de gösterecektir.
Darbeden kısa bir
süre sonra, bu girişimin sadece meşru PH hükümetine karşı değil, bir başbakan
olarak bizzat kendisine karşı bir ihanet olarak nitelendiren Dr. Mahathir
Muhammed’in Bersatu’dan ayrılması, bu partinin 2018 seçimlerinde oluşturduğu
sinerjinin Sabah eyalet seçimlerinde ne denli varlık gösterebileceğinin test
edilmesi anlamı da taşıyor.
Bu noktada, Dr.
Mahathir ile yollarını ayıran şu anki başbakan Muhyiddin Yasin’in, Sabah
Eyaleti’nde siyasi varlığı, temelde bölgede siyasi tecrübesiyle öne çıkan ve dengeleri
elinde tuttuğu söylenebilecek olan UMNO sayesinde olacaktır.
UMNO’nun bölgede
uzun dönem eyalet valisi olarak görev yapan ve şu anda partinin eyaletteki
önemli isimlerinden olan Musa Aman, Umut Koalisyonu döneminde hakkında açılan
46 yolsuzluk davasına konu olurken, 24 Şubat sivil darbesinin ardından tüm bu
suçlamalardan aklanması(!), UMNO’nun mevcut PN içindeki siyasi gücünü ortaya
koyan etmenlerden biri olarak dikkat çekmektedir.
Sabah’taki
seçimlerin PN ve koalisyon ortaklarınca kazanılması halinde, gelecek yıl
başlarında yapılması düşünülen genel seçimler için önemli bir moral destek
sağlayacaktır.
Shafie Apdal’ın
başında bulunduğu Warisan merkezli koalisyonun seçimleri kazanması sadece
Shafie Apdal’ın yoluna devam etmesi anlamına gelmeyecek. Aynı zamanda, Şubat
ayından bu yana kaynayan siyaset kazanında Dr. Mahathir tarafından ismi sürpriz
bir şekilde başbakan adayı olarak çıkartılan Shafie Apdal’ın genel seçimler
sonrasında ulusal siyasetteki rolünü de büyük ölçüde artıracaktır.
Tüm bunların
ötesinde, Sabah’daki seçim ulusal siyasetin gidişi kadar, seçmenin temiz
siyasete yönelim ve beklentilerini de ortaya koyacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder