Mehmet Özay 11.08.2017
Filipinler 2-8 Ağustos günlerinde, ASEAN dönem başkanlığında Mayıs ayında
yapılan toplantıdan sonra, ikinci önemli toplantıya ev sahipliği yaptı. 8
Ağustos ASEAN’ın kuruluşunun ellinci yılı olması dolayısıyla ayrı bir önem
taşıyordu. ASEAN dışişleri bakanları;
ASEAN ile Çin, ABD, Japonya gibi diyalog ortağı ülkelerle yapılan
toplantıların yanı sıra, Asean bölge forumu (ABF) çerçevesinde 27 ülke temsilcisinin
biraraya geldiği toplantı, birliği küresel gündemin ilk sıralarına taşıdı.
Bu toplantılar, ASEAN’ın bölgesel bir kurumlaşmanın dışında belki de kendi
dışındaki güçlerin yoğun katkılarıyla bugün küresel bir nitelik kazanmış
durumda. Soğuk Savaş’ın hakim olduğu bir dönemde, 1961 yılında üç ülke yani
Malezya, Tayland ve Filipinler’le başlayan ve adına ASA denilen birlik ASEAN’ın
temellerini oluşturuyordu. Birliğin hedefinde ise, bölgede barışı sağlamak
bulunuyordu. Bununla birlikte, geniş çerçevede bakıldığında başta Endonezya
olmak üzere Filipinler, Vietnam, Kamboçya, Laos, gibi ülkelerde o dönem bir
tehdit unsuru kabul edilen komünist partileri ve bu ideolojinin yayılmasının
önünü alma gibi ideolojik bir yaklaşım arz ediyordu. Komünist partiler ve
uzantılarının varlığı ve yaygınlaşma eğilimleri, 2. Dünya Savaşı sonrasında
bölgede egemenliği İngiltere’den devr alan ABD’nin komünizme ön durma
girişiminin bir ifadesiydi.
Kuzey Kore gündemli toplantılar
Dışişleri bakanları toplantıları ASEAN’ın kendi iç ilişkileri ve bölgesel
gelişmeleriyle bağlantılı bir durum arz ederken, ABF katılımcı ülke sayısındaki
artış dikkate alındığında bölgenin küresel bir önem arz ettiğine vurgu yapıyor.
Uzun bir süre sonra toplantılarda, ilk defa Güney Çin Denizi sorunu dışında bir
başka konu yani Kuzey Kore tehdidi damgasını vurdu.
Son birkaç ayda Kore Yarımadası merkezli hızla gelişen ve değişen gündem, ASEAN
dışişleri bakanları toplantısını, olduğundan çok daha önemli hale getirdi. Daha
toplantı öncesi yapılan çeşitli açıklamalarda ortaya konduğu üzere gündeme
Kuzey Kore sorunu damga vurması süpriz olmadı. Bu anlamda, Cumartesi günü
yapılan ASEAN dışişleri bakanları toplantısında Kuzey Kore yönetimini eleştirilirken,
BM kararlarına riayet etmesi isteniyordu. Bununla birlikte, Kuzey Kore’yi hedef
alan açıklama, ASEAN resmi bildirgesi içerisinde yer verilmedi, aksine ondan
bağımsız bir açıklamayla gündeme getirildi.
Açıklamada Kuzey Kore yönetiminden, ABF’de öngörülen bölge barışının sağlanarak
süreklilik kazandırılması ve bölgede dostluk ve kalkınmaya katkı yapması gibi yönündeki
taleplerin sıralandı. Kuzey Kore’nin yanı sıra, Japonya ve Güney Kore’nin de
ABF oluşumunda yer aldıkları hatırlandığında, bugüne kadar Kuzey Kore’nin
tehditvari çıkışları karşısında kayda değer bir tepki vermemiş olan ASEAN’dan
böylesi bir açıklamanın gelmesi anlamlıydı.
ABD’nin beklentileri
ASEAN’ın Kuzey Kore’yle ilgili açıklaması, ABD eksenli bir yönelim olarak
değerlendirilebilirse de, ABD bu açıklamayı yeterince ‘sert’ bulmadı. Kaldı ki,
ABD dışişleri bakanı Rex Tillerson, bazı üye ülkelerden Kuzey Kore’yle olan
ilişkilerini daha da azaltmalarını istemesi, ASEAN içerisinde Kuzey Kore
sorununun farklı değerlendirildiği intibaını ortaya çıkartıyor.
Çin yönetiminin isee, şu anki güvenlik konjonktüründe ASEAN’ın açıklamasına
pek de itiraz etmeyeceği ortada. Ancak bu dışsal faktörlerin ötesinde, ASEAN’ın
Kuzey Kore tehdidini ciddiye alması gerekiyor. Çünkü, Kuzey Kore’nin geliştirmekte
olduğu füzelerin ASEAN içerisinde herhangi bir ülkeyi hedef almayacağının
garantisi olduğu söylenemez. Geçen Şubat ayında Malezya’da yaşanan kimyasal
saldırı sonrasında Kuzey Kore-Malezya ilişkileri gerginleşmesi buna bir örnek
teşkil ediyor.
DEAŞ tehdidi
Asya-Pasifikte başlıca gündem maddesi Kuzey Kore Yarımadası’ndaki gelişmeler
olsa da, toplantıların yapıldığı ülkede, yani Filipinler’de kendini DEAŞ’la
özdeşleştiren bir grubun iki aydır devam eden eylemlerinin gösterdiği terör olayları
da ciddi bir güvenlik sorunu. Ancak bu konuda kamuoyuna yansıyan herhangi bir gelişme
olmadığından hareketle, terör tehdidi karşısında siyasi ve askeri işbirliğinin
gündem de olmayışı da, ASEAN için başlıbaşına bir handikap.
Toplantılar öncesinde Malezya savunma bakanı Hişamüddin Hüseyin Onn, Manila
yönetimi ASEAN’a bu gelişme hakkında bilgi vermeli demesi bile bugüne üye
ülkeler nezdinde bir adım dahi atılamadığını gösteriyor. Malezya ve Singapur’un
Marawi şehrini terk eden veya halen bölgede yaşayan halka yönelik insani yardım
çabası, ortada apaçık duran terör hadisesinin çözümü konusunda bir çaba anlamı
taşımıyor.
Bölgesel güç olmanın şartları
Bu durumda, ASEAN’ın bölgesel bir siyasi güç olarak ortaya çıkma
eğilimlerini içinde barındırdığı söylenebilir mi? Siyaset bilimcilerin bir
ülkenin veya bloğun bölgesel ve küresel güç olmasında ekonomik gelişmişlik
düzeyiyle kurdukları bağlantı bu anlamda ASEAN’da tezahür edip etmediği
sorgulanmaya açık. Tabii bu noktada, ‘güç’ konseptini destekleyen belki de en önemli
unsurlardan biri olan askeri güç yapılanmasının ASEAN’da bir karşılığı olup
olmadığı da üzerinde durulmayı hak ediyor.
Her ne kadar, üyelerinin önemli bir bölümü, ekonomileri sürekli gelişme
gösteren ülkelerden oluşsa da, bu ekonomik güç ne herhangi bir ülkeyi ASEAN
içerisinde liderlik konumuna taşıyor, ne de bir bütün olarak ASEAN Asya-Pasifik
bölgesinde ve küresel ilişkilerde kayda değer bir liderlik rolü ortaya
koyabiliyor.
ASEAN sözleşmesindeki ‘üye ülkelerin iç işlerine karışmama’ kuralı dahi, bu
anlamda blok içerisinde bile siyasi eleştiri, sorgulama sınırlarının özenle
çizildiğini ve bir pragmatik bir yapının hakimiyetinin öngörüldüğü en azından
son elli yıldaki uygulamalarda ortada. Bu noktada, siyasi bir birlik olduğu
iddia edilen ASEAN’ın hangi idealler çerçevesinde örüntülendiği ve bu anlamda
bölge ve küresel sorunları karşısında nasıl ve ne ölçüde katkıda bulunduğu da
sorgulanır hale geliyor.
Yeni işbirliği platformları
Blok üyesi ülkelerin birinde yaşanan siyasi gelişmelere veya soruna bir
başka ülkenin karış/a/mamasına yönelik eleştiriler de yok değil. Özellikle
ASEAN’ı hükümet başkanları kulübü olmaktan çıkarmak ve akademi, sivil toplum,
düşünce kuruluşları, medya vb. oluşumların daha aktif rol aldığı interaktif bir
blok hayalini gerçekleştirme konusunda çaba gösteren kişi ve kurumların gündeme
getirdikleri önemli hususların başında yukarıda zikredilen ‘iç işlerine
karışmama’ maddesi geliyor.
Elli yıl sonra ASEAN, son dönemde yaşanan küresel ekonomik durgunluğa
rağmen, ekonomileri sürekli büyüyen ülkelere ev sahipliği yapıyor. Bu yıl
başından itibaren ekonomi bloğu haline gelen ASEAN’da, üye ülkelerin
ekonomilerinin birbirine daha çok kenetlenmesi hedefleniyor. Bu çerçevede
sadece hükümetler arası işbirliğini değil, altı yüz milyonu bulan bölge
nüfusunu çeşitli platformlarda işbirliğine kapı aralayacak politikaların
gündeme gelmesi bekleniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder