Mehmet Özay 15 Nisan 2013
Malezya, yüzyılın seçimine hazırlanıyor. Aslında bu hazırlığın, 2008
yılındaki seçimlerin hemen ardından başladığını, iktidar ve muhalefet
partilerince reform/değişim çağrıları ile bugüne değin şu veya bu şekilde
sürekli gündemde yer aldığını ileri sürmek mümkün. Eyalet ve Federal Parlamento
milletvekillerinin belirleneceği 13. Genel Seçimler 5 Mayıs 2013 Pazar günü
yapılacak. Bu seçim, hem iktidar hem muhalefet sözcülerinin sürekli
dillendirdikleri şekilde ülke modern siyasi tarihinin en önemli siyasi gelişmesine
kapı aralayacak boyutta. Bu nedenle, seçim sonuçlarının netlik kazanacağı 6
Mayıs günü iktidar aygıtı hangi siyasal eğilimin eline geçerse geçsin
Malezya’da ortaya çıkacak siyasal tablo bir dönemin bitişi yeni bir dönemin
başlangıcı olacak. Güneydoğu Asya kalkınmacı ekolün önde gelen ülkelerinden biri
olan Malezya’da olası bir değişim nedeniyle, sadece bölge nüfusunun yarısını
teşkil eden Malay dünyasında değil, ASEAN ve genel itibarıyla dünyanın önemli
güç merkezlerince yakından takip edilen bir seçim hüviyetinde. Bu nedenle bu
seçim, Malezya’da ‘Yüzyılın Seçimi’ olmayı hak ediyor.
Malezya siyaset haritasında hangi politik unsurların yer aldığı yapılacak
seçimde ne tür ittifakların gündeme getirileceğinde de belirleyici olacak. Bu
çerçevede Ulusal Cephe (Barisan Nassional-BN) adıyla anılan ve içinde ülkenin
en köklü Malay siyasi partisi Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu (UMNO), Çin
azınlığı temsil makamındaki Malaya Çin Birliği (MCA) ve Hint azınlığı temsil
eden Malaya Hint Topluluğu (MIC) yer alıyor. Ulusal Cephe bununla mı sınırlı?
Hayır, değil elbette. Bu ortaklığın diğer on küçük siyasi oluşumu da bünyesinde
barındırıyor. Bunlar arasında Çin ve Hint kökenli ancak yukarıdaki ana akım
siyasi yapılanmanın dışında kalmayı tercih eden unsurlar kadar, özellikle Sabah
ve Saravak’daki Dayak, Iban vb. Borneo Adası yerlilerinin siyasi uzantıları ile
Yarımada’da çeşitli siyasi ekollere mensup Çin ve Hint azınlıklara hitap eden
siyasi oluşumlar. Bu çerçevede Ulusal Cephe toplam 13 partiden oluşan bir
ittifak gücü.
5 Mayıs seçimleri, UMNO önderliğindeki Ulusal Cephe ittifakının yeniden
toparlanma çabasının başarıyla gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin de
sınanacağı bir seçim olacak. Kimi çevrelerce 2008’desi siyasal gelişmelerde
yaşanan tsunamiye kurban gittiği ifade edilen UMNO, bir anlamda yeniden
yapılanma süreci olarak geçen Başbakan Necib liderliğindeki son dört yıllık
süre zarfında, sadece Malay seçmen kitlesine yönelik açılımlar değil,
muhalefete yönelmiş ve ‘kayıp’ addedilen Çin oylarının yeniden kazanılması
konusundaki çabalar da büyük önem taşıyordu. Bu süreç, ekonomik çıkarların yanı
sıra, eğitim alt yapısı ve olanaklarının yeniden gözden geçirildiği bir
etkileşime konu oldu. Çin okullarına devlet desteği, bu okullarda Malayca
eğitimin yeniden yapılandırılması vb. süreçte üzerinde durulan önemli
konulardı. 5 Mayıs seçimleri sadece Ulusal Cephe koalisyonunun kaderini değil,
Başbakan Necib’in de siyasi geleceğini
etkileyecek. Bu noktada siyasal gözlemciler üçte iki çoğunluğun sağlanamaması
halinde Necib’in, tıpkı selefi Abdullah Badawi gibi hem başbakanlığı ve UMNO
liderliğini kaybedebileceğini ileri sürüyorlar. Bu çevreler yorumlarına, ‘İşte
bunun farkında olması dolayısıyladır ki, Başbakan Necib, var olan tüm imkânları
harekete geçirerek seçimden hem kendisinin hem de Ulusal Cephe’nin başarısını
oluşturacak bir sonuç alma hedefiyle hummalı bir çaba içerisinde’ şeklinde
devam ediyorlar.
Malezya siyasetinde muhalefet olgusu nedir? Kısaca bu hususa değinelim.
Muhalefet derken, tıpkı Ulusal Cephe ittifakına benzer bir ittifak blogunun
varlığı dikkat çekiyor. Bu noktada Kalkınma ve Adalet Partisi (PKR), Malezya
İslam Partisi (PAS) ve Demokratik Eylem Partisi (DAP) ittifakı ve bu ittifaka
destek veren örneğin Sabah ve Saravak gibi eyaletlerdeki azınlık etnik
gruplarının temsilcisi konumundaki görece az nüfuza sahip siyasi oluşumlar.
Halk Cephesi (Pakatan Rakyat) adıyla da anılan bu muhalefet blogu, ülkede 55
yıldır iktidarı elinde tutan Ulusal Cephe’nin siyasi varlığı karşısında varlık
göstermenin ötesinde ülkede iktidara talip. Değişim (ubah) ve dönüşüm sloganını seslendiren ittifakın oluşumunda “Enver
İbrahim faktörü”nün başat rol oynadığı ve bu anlamda açıkça ifade edilmese de de facto lideri olduğu ayan beyan
ortada. Hiç kuşku yok ki, Enver İbrahim, ittifakın kurucu figürü olmasıyla
modern Malezya siyasetine farklı bir ‘ton’ taşıyan kişi olarak tarihe
geçecektir. İbrahim’in bu girişimi, bağımsızlık öncesinde İngilizlerin ülkedeki
etnik yapıların birlikteliğini öngören yaklaşımı sonrası ortaya çıkan Ulusal
Cephe’nin bir benzerinin siyaset sahnesine taşınması anlamı taşıyor. İbrahim,
söz konusu ittifak girişimini gündeme getirdiğinde son derece pragmatik bir
gerekçeden hareket ediyordu. O da, PAS ve DAP tek başlarına seçimlerde
özellikle de Federal Parlamento’da temsil kabiliyetlerinin olamayacağı
gerçeğiydi. Bu ittifakın bir yanında her ne kadar etnik ayrıma dayalı olmadığını
ilân etmiş olsa da, Çin kökenli siyasetçilerin hakimiyetinin gözlendiği DAP, öte
yanda geleneksel Malay Müslümanlığının temsilcisi konumundaki PAS’ın yer aldığı
dikkate alındığında teoride ve de pratikte biraraya gelmesi pek de mümkün
görülmeyen siyasi hareketleri birleştiren ‘siyasi akıl’ Enver İbrahim’dir.
Seçimin olası sonuçlarına dair kanaatlerimizi paylaşmakta fayda var. Bu
bağlamda, seçimlerden mevcut iktidar Ulusal Cephe’nin (Barisan Nasional-BN)
Federal Parlamento’da üçte iki çoğunluğu sağlayacak bir sonuç alması, ülke
siyasi iktidar geleneğinin devamı; öte yandan, bu sonuç kaçınılmaz olarak
muhalefetin umutlarını yitirmesiyle, bu oluşumun vizyon daralması yaşayacağı
anlamına gelecek. Bu bağlamda, siyasi geleneğin devamcısı olacak yeni hükümetin
geleceğe daha umutla bakacağı, 2020 Vizyonu’nu gerçekleştirmeye odaklanacağı
kesin. Ancak bu süreç, son birkaç yıldır hem teori hem pratikte uygulamaya
konulmaya çalışılan ‘reform’ çabalarından geri dönüş değil, aksine devamı
bağlamında yeni bir Malezya toplumu inşası olgusu önem kazanacak. Yazının
ilerleyen bölümlerinde dile getirileceği üzere hem genç seçmen kitlesinin
varlığı, hem seçimlere ‘yeni yüzlerle’ girme talebi ve bir anlamda baskısı ülke
siyasal yaşamını şekillendiren BN tarafından, değişen zaman ve koşulların
zorlamalarına direnme değil, aksine bu talepleri olabildiğince pragmatik bir
şekilde gündelik yaşama adapte etme olarak karşılık bulacaktır.
Bu yöndeki açılımları 2010’dan bu yana Ortadoğu’da yaşananların ve ülke
siyasal yaşamında ‘muhalefet’ görevi üstlenen sivil toplum ve siyasal
partilerin çıkışlarının mevcut iktidar tarafından ülke gerçekliğine uygun bir
dizi değişim/dönüşüm sürecine dönüştürüldüğüne tanık olduk. Peki iktidar
değişir mi? Bu soru ülke kamuoyunda ve uluslararası çevrelerde sorulan önemli
bir soru. ‘Şimdi Değişim Zamanı’
sloganıyla meydanları dolduran kalabalıklara hitap eden muhalefetin üst düzey
kadrosu 2008 yılındaki kazanımın ardından bu seçimin elbette ki ölüm kalım
anlamı taşıdığının idrakinde. Bu durum, muhalefetin lider kadrosunun biyolojik
ömrü hem de mevcut uluslararası ‘dalgalanmalar’ muvacehesinde bir ‘son şans’
telâkki ediliyor. Kimi çevreler muhalefetin bir iktidar değişikliği boyutunda
başarı sağlayacağını küçümser bir eda takınsa da, siyaseti beş yılda bir
teneffüs eden toplumların ne yapacağının kestirilemeyeşini dikkate almakta
fayda var. Muhalefetin, yani Halk Cephesi’nin (Pakatan Rakyat) hükümeti kuracak
çoğunluğu sağlaması ise, bir siyasal devrim olarak adlandırılmayı hak edecek
bir gelişme olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder