Mehmet Özay
Cakarta Valilik seçimlerinde pek de
sürpriz olmayan bir sonuçla Jokowi-Basuki ikilisinin zaferiyle sonuçlandı. Joko Widodo’nun aldığı 52.97’lik oya
karşılık, rakibi ve bir önceki vali Fauzi Bowo 47.03’lük oyda kaldı. Bununla
birlikte kesin sonuçlar Cakarta Seçim Komisyonu’nca 29 Eylül’de ilân edilecek. Seçimler
öncesinde başabaş gideceği tahmin edilen ve bu anlamda rekabetin az bir farkla
sonuçlanması halinde seçim sonrası itirazların yükseleceği ve bir tür kaos
ortamının doğacağını ileri sürenler yok değildi. Ancak bu yönde beklenti içinde
olanlar yanıldı. Seçimlerin yaklaşık %10’luk farkla Jokowi lehine tamamlanmış
olması böylesi bir olasılığı ortadan kaldırdı. Kaldı ki, vali Fauzi’nin oy
sayımının başlamasından birkaç saat sonra Jokowi’yi arayarak tebrik etmesi iki
aday arasındaki siyasi nezaketi ortaya koyması açısından dikkat çekiciydi. Cakarta’da
kayıtlı 6.9 milyon seçmenden %67’sinin itibar gösterdiği seçimlerin sakin bir
atmosferde geçmesi ülkenin tecrübe etmekte olduğu demokratikleşme hanesine artı
bir puan olarak yazıldı. Cakarta seçmeninin geri kalan %30’unun sandık başına
gitmemesi ise, halen önemli sayıda kitlenin siyasi partilere siyasetçilere
karşı güven yitiminin devam ettiğinin göstergesi telakki ediliyor.
Cakarta Valilik seçimlerinin sadece bu
başkent önem taşımakla kalmıyor, öte yandan ülkenin genelsiyasal yaşamında bir
dizi ilkleri ortaya koyması nedeniyle önem arzediyor. Ayrıca, kimi
gözlemcilerin ileri sürdüğü üzere, parlamento ve başkanlık seçimlerinin
yapılacağı 2014 öncesinde siyasi yaşamda yeni yapılanmalara kapı aralayıp
aralanmayacağı şimdiden konuşlamaya başlandı bile. Bu konudaki görüşlere
değinmeden önce kısaca valilik seçimlerine ve sonuçlarına değinelim.
İki turlu seçimlerin Temmuz ayında
yapılan ilk turuna bağımsız adayların da yarışa katılması, yerel yönetimlerde
siyasi parti adaylarının yanı sıra, “bağımsız adayların” varlığı siyasette
farklı yaklaşımların ortaya çıkması başlandığının bir ifadesi olarak dikkat
çekiyordu. Her ne kadar, ikinci tura bağımsız aday kalmasa da, Cakarta dışında -Orta
Cava’nın önemli şehri Solo’da- yerel yöneticilik yapmış bir ismin, yani Jokowi’nin
vali seçilmesi büyük önem taşıyor. Gözlemciler Cakartalıların Solo yerel
yönetiminde önemli işler yapmış ve bu anlamda çalışkan, dürüst ve halkı gözeten
politika ve icraatlarıyla öne çıkan bir lideri desteklediğinin altını
çiziyorlar. Öyle ki, ülkenin bu türden siyasetçilere, hem yerel hem de ulusal
siyaset arenasındaki ihtiyacının bir göstergesi olarak Cakarta valilik seçim
sürecinin ve sonucunun ülkenin kısa ve orta vadeli siyasi yaşamına örnek olmasını
güçlü bir şekilde vurguluyorlar.
Bu sürecin bir başka önemli unsurunu,
Jokowi’nin yardımcısı vasfıyla Çin kökenli Endonezyalı bir Hıristiyan olan Basuki “Ahok” Tjahaja Purnama’nın yarışa katılması
oldu. Cakarta gibi nüfusunun büyük çoğunluğunu Müslüman kitlenin oluşturduğu
bir şehirde, seçim arefesinde sosyal medya üzerinden kimi çevrelerce yapılan
‘negatif kampanyada’, 1988 yılı Nisan ayında Cakarta’da Çin’li azınlığı hedef
alan etnik saldırılara atıflar yapılıyor, Ahok’un seçilmesi halinde yeni bir
etnik çatışmaya kapı aralanacağı uyarısı yapılıyordu. Yeni dönemde Cakarta’yı
yönetecek Jokowi gibi yardımcısı Ahok da yerel yönetimde tecrübeli bir isim.
Sumatra ile Cava Adası’nı ayıran Sunda Boğazı’ndaki adalardan Belitung’da
belediye başkanlığı yapmış olan Ahok, başkent yönetiminde bir ses olarak kalmayacak.
Bu bağlamda, kimi grupların çekincelerine rağmen, Endonezya’nın etnik bütünlüğü
içinde katılımcı ve katkı payı yüksek bir değer olarak yükselme potansiyeli
taşıyor. Ahok’un seçilmesi, başkent seçimlerinde güç gösterisi veya siyasi
angajmanların ‘dini aidiyetler’ üzerinden yürütülmediğinin de bir kanıtı
olmasıyla dikkat çekiyor.
Başarılı bir yerel yönetim lideri
olmasına rağmen, Jokowi’yi Cakarta’da bekleyen önemli sorunlar var. Bu sorunlar
salt şehrin bir metropolitan olmasından neşet eden problemlerle sınırlı değil.
Endonezya siyasetinin güç-para odaklı yönelimi burada dikkatlere sunulmalıdır.
Ülkenin ana arter siyasetinde ve yerel yönetimlerinde bugüne kadar geniş toplum
kesimlerini memnuniyetsizliğine sebep olan parti, aile vb. çıkar ilişkileriyle örülü
siyaset yapma biçiminin pek de değişmemiş olmasından kaynaklanıyor. Bu bağlamda
önemli bir bütçeye sahip ve büyük projelerin sırada beklediği Cakarta’da bugüne
kadar olduğu gibi şehir meclisindeki her siyasi çıkar grubunu “tatmin edecek” ihâle
şekillenmelerine tanık olunup olunmayacağı merak konusu.
Cakarta Şehir Meclisi’de Jokowi’ye
destek veren PDI-P ve Gerindra’lı üyelerin 94 sandalyeli meclisten sadece
17’sini teşkil etmesi yeni valinin yanlızlaştırılabileceği kaygısını da
beraberinde getiriyor. Şehir meclisinin bugüne kadar alışkanlık haline
getirilmiş uygulamaları Jokowi ile hangi değerler üzerinden sürdüreceklerini
zaman gösterecek. Bununla birlikte, meclis’in gücü karşısında valinin karar
süreçlerinde ağırlığının olması, yeni valinin elini güçlenidren bir unsur olsa
gerek. Söz konusu bu üyelerin yukarıda dile getirilen siyaset yapma biçiminin,
yerel aktörleri olmaları yeni yönetimin tecrübelerinden hareketle, Cakarta
şehir yönetimini reforme edecek düzenlemelerine yeşil ışık yakıp
yakmalayacağını pek fazla beklemeye gerek kalmadan, ilerleyen aylarda göreceğiz. Hemen burada bir önceki Vali
Fauzi’nin, merkez güçlere yakınlığına rağmen, reformcu çıkışlarının nasıl
önünün alınmaya çalışıldığını hatırlatarak Jokowi’nin pek de üstesinden kolay
kolay gelinemeyecek “tuzaklarla” karşı kalacağını unutulmamalı. Bu süreçte, Jokowi’nin
şehir bütçesinin “daha şeffaf kullanımına” vurgu yapması, meclis-siyasi
parti-çıkar çevreleri üçgeninin bulaştığı kemikleşmiş yapıyı ortadan kaldırma
konusunda kararlı bir duruş sergileyeceğinin ipuçlarını veriyor. İşte zaten
Cakartalıların kahir ekresiyetinin Jokowi’ye şans tanımalarının ardında da
böylesine siyasi etik sahibi bir duruşunun ve hattı zatında tecrübesinin olması
geliyor. Aynı Cakartalı seçmen, gerek meclisteki siyasi parti üyeleri gerekse
bürokrasinin güçlü yapısı karşısında Jokowi’nin ardındaki asıl itici güç
olacağına kuşku yok. Bu anlamda, Jokowi, tıpkı seçim kampanyasında yaptığı
gibi, oldukça rasyonel davranan seçmeni “reaktive” edici ve sivil oluşumları
öncelleyen açılımlara kapı aralayacak atraksiyonlarda bulunacaktır.
Solo gibi nüfusun altmışbinlerde olduğu
bir şehir yönetiminden nüfusu 12 milyon civarındaki metropolitan bir şehir olan
Cakarta yönetimine sıçrayan Jokowi’nin valilik görevi kendi siyasi yaşamı için
de büyük önem taşıyor. Jokowi ilk değişiklik sinyallerini şimdiden vermeye
başladı bile. Örneğin, Endonezya siyasi geleneğinden kazanan adaylar
çevrelerine “seçim kutlamalarının” bir parçası olarak para dağıtırken, Jokowi
bunu yapmadı.
Bu
seçimlerin 2014 ulusal parlamento ve başkanlık seçimlerine yansıması ne olur
diye sorulabilir. Çünkü bugün Cakarta seçim kompozisyonu bir anlamda iki yıldan
az bir sürenin kaldığı bu ulusal seçimler için önemli ipuçları taşıyor. Bir
yanda PDI-P ve Gerindra gibi ultra-milliyetçilik sınırlarında dolaşan iki
partinin desteklediği bir adayın seçilmesi; PKS gibi sözde İslamcı partilerin
Cakarta seçimlerinde istikrarsız ve strateji yoksunu politik yönelimleri;
mevcut devlet başkanı Susilo Bambang Yudhoyono’nun Suharto sonrası reform
döneminin insan hakları ihlâllerinin ortadan kaldırılması konusunda en
başarısız başkan ilân edilmesi ve bunun başında bulunduğu Demokrat Parti’ye
yansıması; Golkar’ın başkanı ve muhtemel adayı multi-milyoner Bakri ailesinin
önemli ismi Aburizal Bakri’nin “Lapinto” hadisesinden dolayı hâlâ halkın unutmamış
olması vb. gelişmeler 2014 seçimlerinde genel atmosferinin şimdilik griye boyacağını
ihtimalini güçlendirirken, Jokowi gibi idealist ve ilkeli bir siyasetçinin
varlığının merkezdeki güç yapıları arasında kendini gösterme çabası, orta sınıf
seçmenin parti muhazakârlığından kurtulma yönündeki eğilimi yeni ve genç
değerlerin ortaya çıkabileceğini ortaya koyuyor.
http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=228299&q=mehmet+özay
http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=228299&q=mehmet+özay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder