Mehmet Özay 13.06.2024
Singapur’un çiçeği burnunda yeni başbakanı Lawrence Wong, dün yani 12 Haziran Çarşamba günü ilk resmi ziyaretini Malezya’ya yaptı.
Wong’un, Malezya’ya söz konusu bu ziyareti, iki
ülke ilişkilerinde yeni dönemin başlaması anlamına geliyor.
Başbakan Lawrence, Malezya başbakanı Enver
İbrahim’le birlikte gerçekleştirdikleri basın toplantısında yaptığı açıklamada,
“iyi ilişkilerin inşasına odaklanacaklarına” dikkat çekti.
Bu yaklaşımın, iki ülke arasında problem/lerin
varlığına değil, öncelikle iki ülke toplumlarına ve ardından, bölge ülkelerine
yönelik pozitif bir mesaj içeriği olduğunu söylemek yanlış olmayacak.
Öncelik güven
İki başbakanın ortak basın açıklamasında güven
olgusu öne çıktı...
Wong yukarıda dile getirdiğim görüşüne açıklık
getirerek, iki ülke arasında stratejik projelerden ziyade, mevkidaşı Enver
İbrahim’le, “insani ilişkilere odaklanma ve iyi ilişkiler geliştirmeyi
hedeflediklerini” söylemesi önemliydi.
Son dönemdeki küresel gelişmeler bakıldığında, bu
yaklaşımın sadece, Güneydoğu Asya ülkeleri arasında değil, küresel bağlamda da
ikili ve bölgesel ilişkilerde çokça ihtiyaç duyulan ve özlemi duyulan bir olgu
olduğu ortada.
Kimileri, bu ve benzeri açıklamaları romantik
veya Wong’nu yaklaşık bir ay önce Singapur’da başbakanlığı devr almasının
getirdiği bir tür konforla açıklayabilir.
Ancak, iki ülke ilişkilerinin, 1965-1967
birlikteliğinin ertesinde başgösteren gerginliğin zamanla, birbirinden
ayrılması mümkün olmayan ve varoluşsal derecede öneme sahip ikili ilişkilere
evrildiği hatırlandığında, Wong’un yaklaşımı ve Enver İbrahim’in bu söyleme
verdiği destek bize, uluslararası ilişkilerde ortaya, yeni bir siyaset dilinin
getirilmekte olduğunu gösteriyor.
İkili ilişkiler
Her iki ülke, kısa ve orta vadede, ne tür
ilişkiler geliştirebilecekleri ve birbirlerinden ne ölçüde istifade
edebileceklerine değinmekte yarar var.
İki ülke arasında her dönem var olan yakın bağın
ki, bunun en önemli ayağını ekonomik ilişkiler oluşturuyor, önümüzdeki dönemde
artarak devam edeceğine kuşku yok.
Singapur gelişmiş ülke statüsünde olması, Malezya
için gayet önemli bir kazanımken, doğal kaynaklardan mahrum Ada ülkesi
Singapur’un, Malezya gibi önemli yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip bir
komşusu olması büyük bir nimet...
İki ülkedeki yeni hükümetlerin bu temel ekonomik
ve teknolojik işbirliğinin yanı sıra, özellikle toplumlar arası ilişkileri
geliştirmeye yönelik adımlar atmaları bekleniyor.
Bunun en temel yolu ise, Singapur-Kuala Lumpur
arasında yapılması plânlanan hızlı tren projesinin hayata geçirilmesi
olacaktır.
Yeni dönem ve ASEAN
Açıkmaların ilerleyen bölümlerinde, Singapur ve
Malezya yönetimlerini yeni gelmiş iki başbakanın ve hükümetin önümüzdeki
dönemde çeşitli alanlarda yapıcı ilişkiler geliştirmeye yönelik vurguları yer
alıyordu.
Bu yönde iki ülke siyasi ilişkilerinin yapıcılığı
(constructive), yenilikçi (innovative) özellikleri sadece, iki
yeni başbakanın vizyonuyla bağlantılı değil.
Bunun yanı sıra hem, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (Association
of Southeast Asian Nations-ASEAN) içerisinde hem de, daha geniş bölgesel
birlik anlamında Asya-Pasifik bölgesinde var olan sorunlara çözüm odaklı
siyasal perspektiflerin geliştirileceği anlaşılıyor.
Malezya’nın 2025 yılında ASEAN dönem başkanlığını
üstlenecek olması ve bu bağlamda geçen günlerde başbakan Enver İbrahim’in, ASEAN
içerisindeki sorunların çözümü için agresif politikaya ihtiyaç olduğu yönündeki
açıklamasını hatırlatmakta yarar var.
ASEAN içerisinde Malezya dönem başkanlığına en
önemli yapıcı desteğin, Endonezya ile birlikte Singapur’dan geleceğini söylemek
yanlış olmayacaktır.
Bunun ilk açılımın dünkü ziyaret sürecinde
başbakan Wong’un ASEAN’ın gelecek yirmi yılını belirlemede birlikte hareket
edecekleri açıklaması böylesi bir beklentinin olduğu ve bu anlamda, Singapur’un
yapıcı bir partner olarak göreve hazır olduğu görülüyor.
Bu durum hem, Singapur ve Malezya için kazanım
anlamı taşırken hem de, kendi içinde liderlik sorununu ciddi anlamda yaşayan
ASEAN’ın yeni dönemde daha dinamik politikalara hazırlanmakta olduğunu ifade
edebiliriz.
Bu anlamda, Wong’un dün Kuala Lumpur’a yaptığı
resmi ziyareti ve yukarıda dikkat çektiğim siyasal vizyon ve vurgularını ikili
ilişkilerin yanı sıra, ASEAN bağlamında da gerçekliği olduğu aşikâr.
ASEAN merkezlilik
Bu anlamda, bazı küresel dış aktörlerin de
varlığıyla, bölgenin siyasal gerçekliğinin hassas bir noktaya gelmesinin
belirleyiciliği bulunuyor.
Bununla kastettiğimiz, Güney Çin Denizi, Tayvan,
suyolları güvenliği, gıda güvenliği, tedarik zinciri, iklim değişikliği vb.
gibi son dönemin ağırlıklı olarak gündeme gelen sorunlu alanlarıdır.
Her iki ülke başbakanının, yapıcı politika
vurgusunu iki ülke ilişkilerinden başlayarak bunu başta, ASEAN üye ülkeleri
arasında olmak üzere, ASEAN-Çin, ASEAN-Amerika ilişkileri boyutunda görmek
gerekiyor.
Tarihsel ve kültürel olarak Malay Yarımadası ile
ayrışmayan Singapur Adası’nın, modern ulus-devletler döneminde de, bizatihi
ulus-devlet olmanın getirdiği sorunların dışında problem yaşadıkları
söylenemez.
Singapur başbakanı Wong’un dün yaptığı resmi
ziyarette ipuçlarına tanık olunduğu üzere iki ülkede, yeni siyasi liderlerle
birlikte, yeni bir siyasal söylem ve eylem plânının ortaya konulacağını
söyleyebiliriz.
Bunda hem, Singapur’da yaşanan başbakan değişimi
hem de, Malezya siyasetine ve hükümet etme biçimine yeni bir soluk getiren
Enver İbrahim’in bireysel çabaları ile hükümetlerinin sürece katkısını dikkate
almak gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder