9 Mayıs 2024 Perşembe

Şi Cinping’in ziyareti ve Çin – AB ilişkileri / Xi Jinping’ visit to France and China – EU relations

Mehmet Özay                                                                                                                            09.05.2024

Çin devlet başkanı Şi Cinping’in hafta başında Fransa ile başlayan ve Macaristan ve Sırbistan ile devam eden ziyareti, Batı ile Çin arasındaki ilişkilerin seyri açısından gayet önemli bir anlam taşıyor.

Cinping’in Fransa ziyareti iki ülke ilişkilerinin 60. yılı vesilesiyle gerçekleşirken, Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını devr alacak olan Macaristan ziyareti ise ikili ilişkiler kadar, Çin-AB ilişkileri bağlamında da önem arz ediyor.

Cinping’in Avrupa ülkelerine yönelik bu ziyaretleri, geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde Alman Fransa devlet başkanı Macron ile Alman şanyölyesi Olaf Scholz’ın Çin ziyaretlerinin ardından, AB ile Çin arasında gelişmekte olan olumlu etkileşimin devamlılığı anlamı taşıyor.

AB ülkeleri ile Çin arasında son dönemde gelişmekte olan ilişkiler, küresel güç paylaşımında ABD dışında, AB ile Çin’in yeni bir söylem ve politika ile gündeme geldiklerini ortaya koyuyor.

Bu gelişmenin hem, AB açısından hem de, Çin açısından siyasal ve ekonomik kazanımı yüksek bir açılım olduğuna kuşku yok.

Fransa’da sıcak karşılaşma

İki ülke devlet başkanı ve heyetler arası görüşmelerin odağında ticari ilişkiler belirledi.

Bazı ürünlerin karşılıklı olarak, ilgili ülke pazarlarına girmesi konusunda varılan anlaşma ve/ya yakın dönemde çözüme kavuşturulması beklenen girişimler süreç açısından önemli gelişmeler olarak yorumlamak gerekir.

Bu çerçevede, özellikle Çin üretimi elektrikli araçların ithaline AB bünyesinde onay verilmesi konusunda Macron’un çaba sergileyeceğini açıklaması, Fransa ile sınırlı olmayan aksine, Avrupa kıtası boyutunda bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.

Görüşmelerde dikkat çeken nokta, Fransa tarafının ticari ilişkilerde duruşunun örneğin ABD’nin yaklaşımıyla benzerlik taşımasıydı. Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, Çin’in uluslararası ticaret ilişkilerine ve var olan normlara bağlılığına dikkat çekmesiydi.

Yapılan görüşmeler ve anlaşmalar temelinde, Çin yönetiminin uluslararası normlara tabi olup olmayacağını, iki ülke ile AB-Çin arasında gerçekleşeceği ümit edilen ticaret ilişkilerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinde test edilecektir.

Çatışma bölgeleri

Cinping’in Fransa’daki temaslarında küresel çatışma bölgeleri konusu da gündeme geldi.

Avrupa’nın ortasında devam eden Rusya’nın Ukrayna işgal süreci ile Ortadoğu’da İsrail’in Filistin’e yönelik soykırımı görüşmelerde ele alındı.

Cinping, Ukrayna konusunda Avrupa liderlerini ve toplumunu memnun eden açıklama yaparken, Filistin’e dair de uluslararası camiada yanlışlaşmadığını kanıtlayacak bir tutum sergiledi.

Çin devlet başkanının sergilediği bu yaklaşım, kendi bölgesinde tehdit algısı oluşturan Çin’in, küresel barışa dair yaklaşımını netleştirmesi açısından önemlidir.

Bu iki temel uluslararası sorunda, Fransa ve AB’nin katkılarıyla Çin’in uluslararası antlaşmalar ve konsensüslere verilen demeçlerle yakınlaşma arzusunu yabana atmamak gerekir.

Bu çerçevede, Ukrayna sorununda taraf olmadığını belirten Cinping, sorunun çözümü için uluslararası toplumla hareket edeceğini söylemesi önemliydi.

ABD ve AB’den geçtiğimiz dönemde Rusya’ya verilen askeri yardımla eleştirelere hedef olan Çin’in ‘barış konusunda’ kararlı söylemini önümüzdeki dönemde dikkatle takip etmek gerekir.

Ukrayna sorununun AB içerisinde hayati öneme sahip olması, Fransa başta olmak üzere, AB ile Çin arasındaki ticari ilişkilerin yeniden yapılandırılmasında bu konunun bir ‘baraj’ niteliği taşıdığını söyleyebiliriz.

ABD yönetiminin Ortadoğu politikasındaki İsrail bağımlılığının doğurduğu tıkanmışlığın Fransa özelinde, Avrupa ülkelerinde görülmemesinin ve Çin’in de benzer bir söylemle gündemi belirleme çabasının, ABD’nin Ortadoğu ile ilgili yaklaşımında yanlızlaşması anlamı taşıyor.

 

AB-Çin ilişkilerinde genişleme

Bu noktada, Almanya ve Fransa’nın AB içerisindeki belirleyiciliklerinin hem, AB-Çin hem de, genel anlamda, Batı ve Çin ilişkilerinin yeniden yapılandırılması sürecinde, kayda değer önemi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

AB ülkelerinin Çin ile ‘yakınlaşma politikaları’nın temelde, ABD ile karşılaştırıldığında ‘muhafazakâr’ dış politikalara sahip olduğu söylenebilecek AB ülkelerinin aslında, içinde bulunduğumuz dönemde, ABD’ye alternatif bir küresel güç yapılaşması sergilemektedir.

Burada ABD ve AB arasında geniş anlamda bir kopuştan söz edilemese de, özellikle, 2016 yılından itibaren sabık başkan Donald Trump politikalarıyla gerginleşen ABD-AB ilişkilerinde, AB’nin küresel politikalar noktasında kendi rotasını çizme kararını aldığı ortadadır.

Bunun en açık göstergesi ise, hiç kuşku yok ki, küresel liderlik yarışında öne geçmeye namzet Çin’le ilişkileri Soğuk Savaş formu ve normundan eşit ve sürdürülebilir boyuta taşıma niteyidir.

Macaristan’dan katalizör görevi

Cinping’in Macaristan ziyaretine kısaca değinelim...

Bu ziyaret iki ülke ilişkilerinin 75. yılı vesilesiyle gündeme gelse de, bu Batı Avrupa ülkesinin genelde Batı ve özelde Avrupa Birliği (AB) içerisindeki konumu Çin’le var olan sorunlu ilişkilerin yönetilebilirliğine ve sürdürülebilirliğine dair ipuçları taşıyor.

Bu noktada, Şi Cinping’in üç gün süren Fransa ziyaretinin ardından, AB dönem başkanlığını devralacak olan Macaristan’ı ziyaretini, aslında yukarıda dikkat çektiğim özelliğin bir devamı mahiyetinde değerlendirmek gerekir.

Fransa ve Almanya gibi Birlik’in iki güçlü üyesinin desteğini alan bir Macaristan’ın AB dönem başkanlığı sürecinde AB-Çin ilişkilerini yeniden yapılandırılmasda kayda değer rol oynayacaktır.

Şi Cinping’in Fransa, Macaristan ziyaretlerinde gözlemlendiği kadarıyla AB bünyesinde oluşturduğu olumlu bir atmosfer bulunuyor.

Bu durum, yakın geçmişte Fransa ve Almanya devlet başkanlarının Çin’e yaptıkları ziyaretle önemli bir evreye geçerken, bugün Çin Devlet Başkanı’nın Avrupa’ya ziyareti tarafların birbirlerini anlama konusunda siyasal niyetlerini ortaya koyuyor.

Bu gelişmenin, küresel açılımları noktasında ABD’nin belirleyici olduğu söylenebilecek politikalarına en azından alternatif süreçlerin gündeme  gelmesine hizmet ettiği açıktır.

Küresel barış açısından gayet önemli olan bu süreci, yeni dönemde ABD tarafının da destekleyici politikalar geliştirmesinin son dönemde Doğu-Batı ilişkileri kadar, küresel politikada da egemen olan çatışmacı söylem ve süreçlerin yerini, daha rasyonel ve yapıcı ilişkilerin alacağını ileri sürebiliriz.

https://guneydoguasyacalismalari.com/si-cinpingin-ziyareti-ve-cin-ab-iliskileri-xi-jinping-visit-to-france-and-china-eu-relations/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder