Mehmet
Özay 22.10.2021
ASEAN’da yılın ikinci zirvesi yaklaşırken, gözler yeniden son dönemde bölgenin en önemli sorunu olarak gündemde yer alan Myanmar’a yönelmiş gözüküyor.
Güneydoğu Asya Ülkeleri
Birliği’nde (Association of Southeast
Asian Nations-ASEAN) bu yıl dönem başkanlığını yürüten Bruney
Sultanlığı’nda, 26-28 Ekim tarihlerinde yapılacak liderler zirvesi öncesinde, Myanmar’da
darbeci general Min Aung Hlaing’e gelme çağrısı yapıldı.
1 Şubat
2021’deki darbenin ardından Myanmar’da sivil yönetime geçiş bir yana, ülkede
güvenlik ve barış ortamının tesis edilememiş olması karşısında ASEAN’da
Myanmar’daki darbeci yönetime tepkinin bir gerginlik mi yoksa, ASEAN içinde bir
değişim anlamına mı geldiği üzerinde düşünülmeyi hak ediyor.
Söz konusu
darbenin ardından, general Min Aung Hlaing özellikle sivil çevrelerden gelen
tüm tepkilere rağmen, Nisan ayının sonlarında Cakarta’da düzenlenen zirveye katılmıştı.
Zirvede, birliğe
mensup üye ülkelerin Myanmar’da barış ortamının tesisine yönelik yumuşak baskı anlamındaki
taleplerine ve özellikle özel elçi atanması ve ilişkilerin elçi vasıtasıyla
yürütülmesi taleplerine, Nya Pyi Taw yönetiminin bugüne kadar olumlu karşılık
vermemesi, bugün darbe yönetiminin dışlanmasına yol açmış gözüküyor.
ASEAN’da
tepki
Varlığını
geleneksel olarak bölgesel barış ortamına bağlamış olan ASEAN, söz konusu zirve
ile darbeci generallere işbirliği olanağı tanırken, bugün bu yolun kapanmakta
oluşu alternatif yaklaşımları gündeme getiriyor.
Bu noktada, geçtiğimiz
günlerde dönem başkanı Bruney Sultanlığı’nda yetkililerin yaptıkları
açıklamada, Myanmar’da darbeci generallerin zirveye davet edilmeyecekleri
açıklamasına Nya Pyi Taw yönetiminden gelen tepkide, kararın Birliğe üye
ülkelerin tümünün onayıyla gerçekleşmediğine vurgu yapılarak bir anlamda kabul
edilemez bir karar olduğuna dikkat çekildi.
Buna rağmen, Singapur,
Malezya, Endonezya gibi üye ülkelerin darbeci general Hlaing’a, bu ay sonuna
doğru yapılacak zirveye “gelmeyin” çağrısı tekrarlanması önemli.
Öyle ki, ASEAN’ın
iki önemli üyesi Malezya ve Endonezya dışişleri bakanları hafta başında
Cakarta’da yaptıkları görüşmede, geçen hafta ASEAN üst düzey diplomatlarınca
alınan karara destek verdiklerini açıkladılar.
Bu kararın
ardında, Şubat ayından bugüne kadar geçen süre zarfında darbeci yönetimin
ülkede düzen ve istikrarı sağlamaya yönelik adımları atmaması gösteriliyor.
Söz konusu
zirvede Myanmar’ı, mevcut darbe yönetimine alternatif olarak “siyasi olmayan
bir temsilcinin” davet edilmesi gündemde.
Bunun adı henüz
konulmamakla birlikte, örneğin sürgün hükümeti olarak adlandırılan sürgündeki ‘Ulusal Birlik Hükümeti’ (Myanmar’s National Unity Government-NUG), olup
olmayacağı ise belirsiz.
Myanmar
yönetiminin ASEAN’dan gelen karara itirazda, bugüne kadar ASEAN’da alınan
kararların konsensüse dayalı olmasına vurgu yapıldığı ortada. Aslında, ASEAN’da
bugünlerde konuşulan konu da tam da bununla ilgili.
Birlik’te
değişim mümkün kü?
Bir süredir, ASEAN’a
yönelik olarak uluslararası çevrelerden ve ASEAN üye ülke sivil toplum
çevrelerinden gelen eleştirilerin başında, ASEAN’ın “iç işlerine karışmama”
maddesine yönelik olduğu biliniyor.
Bundan
özellikle, 2012 yılından bu yana Myanmar’ın batısında Rakhine Eyaleti’nde yaşam
süren Arakanlı Müslümanlara yönelik etnik soykırıma varan şiddet karşısındaki
herhangi etkin bir adım atılamamış olmasının payı büyük.
Bugün bu
eleştiri, çok daha güçlü bir şekilde ve hem de ASEAN’da yetkili ağızlardan
gelmesi gayet önemli bir gelişme. Bunda hiç
kuşku yok ki, ASEAN’ı var eden koşulların devam ettirilmesi amacı öncelikli bir
konu.
Bu noktada,
Güney Çin Denizi, ABD-Çin çekişmesi ve son olarak Aukus gibi geniş
kapsamlı ittifak oluşumlarının ASEAN bölgesinde istikrarı etkileyecek süreçler
olarak değerlendirilmesi karşısında Birlik üyeleri, kendi aralarında çok daha
etkin siyasal karar mekanizmaları öngörüyorlar.
Myanmar’da
çözümsüzlük
Myanmar’da
darbeci generaller 1 Şubat’tan bu yana, ülke yönetimini sınırlı bölgelerde
tutmaya çalışırken, yaşanan gelişmelerin geniş toplum kesimleri nezdinde kabul
gördüğünü söylemek mümkün değil.
Ancak bu
kesimlerin ortaya koyabilecekleri tepkinin boyutlarının sınırlı olduğunu da
görmek gerekir.
Gelinen noktada
bir açmaz olduğuna kuşku yok. Bunun temel sebebi de ülkenin yakın tarihinde
yaşananlarla ilgili.
Öyle ki, Myanmar
ulusal ordusu Tatmadaw’ın, 20. yüzyıl ikinci yarısı boyunca tam
anlamıyla egemen olduğu siyasi sistemde, neredeyse hiçbir şekilde gelişme şansı
bulamamış olan sivil toplum, bugün de kendini var edip etmeme sorunuyla karşı
karşıya.
Bu durum, egemen
bir güç olarak Tatmadaw’ın varlığını, bu süreçte tek egemen güç olarak
varlık sürmesine neden oluyor.
ASEAN
alternatif geliştirebilir mi?
Bununla
birlikte, bugün yaşanan sorun, bölgesel önemi çerçevesinde, örneğin 20. yüzyıl
süreçlerinde yaşananlardan farklılık taşımaktadır.
Öyle ki, Myanmar
gibi toplumsal, ekonomik ve siyasal gelişmeye tabiri caizse aç; öte yandan,
zengin yer altı ve üstü kaynaklara sahip bir ülkenin ASEAN için hem bölgesel kalkınma,
hem kendine özgü bir iç pazar nitelikleriyle öne çıkmaktadır.
“Myanmar’lı bir
ASEAN mı yoksa Myanmar’sız bir ASEAN’mı?” sorusu gündeme getirilecek olursa,
hiç kuşku yok ki, ASEAN liderleri Myanmar’ı içlerinde görme eğilimi
sergileyeceklerdir.
Bugün ASEAN ile
Myanmar cunta yönetimi arasında yaşanan gerginlik, aslında tam da bunun bir
göstergesidir.
ASEAN gerek iç
siyasi ve ağırlıklı olarak ekonomik yapılaşması, gerekse uluslararası arenada
ittifak yaptığı ve/ya yakınlaşma eğilimleri sergilediği Batı ile Asya Pasifik
bölgesinde Japonya ve Avustralya gibi ülkelerin de verdiği gizli/açık destekle,
Myanmar’da sivil yönetime geçişin yollarını aramaktadır.
Bu süreç, birden
fazla alanda güven tesisinin veya güvensizliğin tesisi anlamına gelmektedir. Şunu
görmekte yarar var: ASEAN için Myanmar sorunu sadece Arakanlı Müslümanlar
sorunu olmaktan çıkmış, ulusal boyutta seyreden bir üst boyuta taşınmıştır.
Bu durumda,
Myanmar’da demokrasiye geçiş süreci, aynı zamanda ülkenin önemli bir sınavdan
geçtiği anlamı taşımaktadır.
Kaldı ki, bu
süreci giderek daha da olumsuz yönde körükleyecek gelişme, zaten Myanmar merkezi
yönetimiyle çatışmacı ilişkilere sahip olan sınır boylarında Kachin, Karen,
Mon, Shan vb. gibi eyaletlerdeki otonom yönetim arayan yapılarla ilişkilerin de
kendi haline terk edilmesi anlamına gelmektedir.
Myanmar’da
yaşanan yönetim sorunu ASEAN için birincil anlamıyla güvenlik ve ardından
ekonomik olarak gayet önemli bir sürece tekabül etmektedir.
Bu durumu
giderek ASEAN için içinden çıkılmaz ve fazlasıyla bir yük haline getirecek olan
ise yaşanan ve giderek daha fazla yaşanabilme ihtimalini içinde taşıyan insani
boyuttur.
Tatmadaw’ın
çeşitli bölgelerde sivillere yönelik girişimleri neticesinde yaşanan göçler bir
iç göç özelliği taşıdığı gibi, Tayland sınırındaki hareketlenmede de görüldüğü
üzere, sınır ötesi bir nitelik kazanmıştır. Bugün ABD’li yetkililer, Tayland
yönetimiyle görüşmeler yaparak belki de, önemi ve de bölgeye tehdidi giderek
artacak göç sürecinde insani yardım arayışlarında bulunmaktadır.
Myanmar’da 1
Şubat’ta yaşanan darbenin ardından yaşanan gelişmeler, ASEAN yönetiminde bu
soruna yeni yaklaşımlar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Bunların başında,
Birlik sözleşmesinde yer alan önemli maddelerden “iç işlerine karışmama” maddesi
geliyor.
Bu ayın sonunda
yapılacak ASEAN zirvesi öncesi ve zirve sürecinde bu noktada bir gelişme olup
olmayacağı merak konusudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder