Cihan
Kurtaran 06.09.2016
Filipinler’de uzun yıllar Mindanao
Adası’nda Davao şehri belediye başkanlığı yapmış olan Rodrigo Duterte Laos’a
yapacağı ilk yurt dışı seyahati öncesinde, ABD Başkanı Barack Obama’ya yönelik
küfürlü demeciyle gündeme oturdu.
Güneydoğu Asya Ülkeler Birliği (ASEAN)
dönem başkanı Laos’un başkenti Vientiane’de başlayacak zirveye saatler kala,
Filipinler devlet başkanı Rodrigo Duterte’nin ABD başkanı Barack Obama’ya
yönelik adab-ı muaşerete mugayir sözleri gündemi belirledi. Sadece ASEAN’ı
değil, farklı ülke devlet başkanları ve delegasyonlarını da biraraya getirmesi
nedeniyle küresel bir önem arz eden ASEAN toplantıları, daha başlamadan herkesi
şaşırtan olağandışı bir gündeme sahip oldu.
Söz konusu iki liderin Vientiane’de
biraraya geleceği, G-20 zirvesi dolayısıyla Çin’de bulunan Obama tarafından
duyurulmuştu. Obama, Filipinler’in çiçeği burnunda devlet başkanı Duterte ile
görüşeceğini söylemekle kalmamış, görüşmenin içeriği konusunda, yani
Filipinler’de insan hakları konusuna gündeme getireceğini belirtmişti. ‘Üçüncü
dünya’ ülkeleriyle ilişkilerde sadece Başkan Obama’nın değil, genel itibarıyla
ABD politikalarında önemli bir yer tutan ‘insan hakları’ konusu, bu kez Filipinler
bağlamında gündeme getiriliyor. ABD yönetimince Filipinler’e, daha doğrusu
başkan Duterte’nin aşağıda değineceğim bazı uygulamalarına yönelik olarak daha
önce de değişik vesilelerle tepkiler gündeme getirilmişti.
Burada hatırlanması gerek bir diğer husus,
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 26-27 Temmuz günleri Manila’yı ziyaret ederek
Duterte ile görüşmesidir. Kerry’nin kişisel yaklaşımından ötürü olsa gerek,
Duterte’nin ağzından ona karşı kötü bir söz sadır olmamıştı. Ancak Duterte
basına yaptığı açıklamada, “Kerry’le görüşebilirim, ancak onun büyükelçisi
eşcinsel diyerek” ABD yönetimine yönelik hakaret anlamı içerek bir söylemi
gündeme taşımaktan da geri durmamıştı.
Vientiane toplantıları öncesi yaşanan bu
gerginlik, Obama ve Duterte arasında kişisel bir atışmanın ötesinde anlam
taşıyor. Bu noktada Rodrigo Duterte’nin kim olduğu, nasıl bir siyasi geçmişi
olduğunu kısaca ele almak gerekir. 8 Mayıs 2016 seçimleri yapılacağı
duyurulduğunda Filipinler’de başkan adayları arasında adı geçmeyen, ancak kısa bir
süre sonra aday olabileceğini açıklanan Duterte, ülkenin güneyinde Mindanao
Adası’nda uzun yıllar belediye başkanlığı ve il yönetim meclisinde görev yapmış
bir isim. Mindanao Adası’nı, Filipinli Müslümanların tarihsel olarak yaşam
olanı olarak biliyoruz. Son dönemde ise, Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin
(MILF) bağımsızlık ve akabinde özerk yönetim taleplerine konu olan bir bölge.
Ancak çatışma bölgelerinin taşıdığı geri kalmışlık, zorunlu ve gönüllü
göçlerden neşet eden etnik çeşitlilik, suç oranlarının yüksekliği gibi
hususiyetleri de bünyesinde barındırıyor. Filipinler’de suç denilince akla ilk
gelen ise uyuşturucu mafyaları oluyor. Sadece ‘çetelerle’ sınırlı olmayan,
ekonomik kazanımı oldukça yüksek bu ‘işten’ değişik düzeylerde kimi
‘memurların’ da iştirak ettiği biliniyor.
Duterte, Ada’nın önemli şehirlerinden
biri olan Davao’daki 22 yıllık belediye başkanlığı süresince bir yerel yönetici
olmanın ötesinde, bir ‘şerif’ hüviyetiyle şehir ve çevresini uyuşturucu
mafyalarından temizleme uğraşını üstlenmiş ve bunda da başarılı olmuş bir yerel
politikacı. Ancak Duterte’nin bu ‘başarısını’ gerçekleştirirken, uyguladığı
‘gayri resmi’ yöntem, o yıllar boyunca ulusal gündemin dışında pek yer bulmadı.
Gayri resmi yöntemden kastımız, Duterte’nin kurduğu iddia edilen ‘ölüm timleri’
diye anılabilecek bir yapıyla uyuşturucu çetelerini hizaya getirmesi oldu. Bu
sürecin sonunda Davao en güvenli şehir unvanını kazanırken, hiç kuşku yok ki,
Duterte’nin uyguladığı gayri resmilik te o kadar üzerinde durulan bir konu olarak
dikkat çekmedi.
Ancak işler, Duterte’nin devlet
başkanlığına aday olmasıyla ve akabinde kampanya dönemindeki söylemiyle yavaş
yavaş uluslararası gündemde yer işgal etmeye başladı. Öyle ki, Duterte ‘Davao
başarısını’ ulusal düzeye çıkarmaya ant içmesi üzerine, eski başkan Benigno
Aquino ülkenin ‘yasaların ihlâl edileceği’ bir döneme girmek üzere olduğunu
görerek iki güçlü adayı ittifak yapmaya ve Duterte’nin önünü almaya çalıştı.
Aquino bunda muvaffak olamayınca, 71 yaşındaki Duterte 8 Mayıs seçimlerinde
aldığı önemli bir oy oranıyla başkan seçilip 30 Haziran’da resmen göreve
başladı.
Duterte, seçim kampanyası boyunca iç siyasete
yönelik olarak, ülkenin en önemli sorunlarının başında gelen güvenlik olgusuna
yoğunlaştı ve bu yöndeki açıklamalarıyla gündemi belirledi. Aynı Duterte o
günlerde, 1989 yılında hayatını kaybeden Avustralyalı kadın misyoner üzerinden
Avustralya hükümetine ve Papa Francis’in Ocak ayında Manila’yı ziyaretinde
yaşanan trafik karmaşası sonrasında buna sebep olduğu iddiasıyla Papa’ya
yönelik gayr-i ahlaki çıkışı ile uluslararası basının gündemine oturmaya
başladı. Duterte bu türden çıkışlarına dün Barack Obama’yı hedef alan küfürlü
söylemiyle devam etti. Duterte, uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili olarak kısa
bir süre önce bazı uyarıları gündeme getiren ve kendisiyle Laos’da görüşmeyi
talep BM Genel Sekreteri’yle görüşmeyi de reddetmişti.
Filipinler devlet başkanının tüm bu
süreçlerde benzer bir söylemi tekrarlaması nedeniyle sıra dışı bir fenomen olmaya
doğru gittiğini söyleyebiliriz. Ülkesinde suçlarla ilgili mücadelede seçtiği
yöntemi, yerel yöneticilik dönemindeki başarılarına bina ederek
tartışılmazlığına güvenen Duterte, uluslararası çevrelerin bu konudaki
eleştirilerine ise ‘ulusal bağımsızlığımıza müdahale ediyorsunuz’ diyerek geri
çeviriyor. Duterte’nin güvenlik güçlerine çeteleri sorgusuz sualsiz öldürme
hakkı veren uygulaması ile son iki ayda yaklaşık 2000’i aşkın kişi çatışmalarda
öldürüldü ve ülke hapishanelerinin teslim olan uyuşturucu çete mensubu ve
kullanıcılarıyla doldu. Dün Obama’ya yönelik yaptığı açıklamanın bir yerinde
de, “Filipinler sömürgecilikten kurtulalı çok oldu” diyerek, 19. yüzyıl sonu ve
20. yüzyıl ortalarına kadar süren ABD sömürgeciliğine atıfta bulunarak,
Obama’nın insan hakları söylemini reddediyordu.
Duterte’nin yukarıda zikredilen ‘güvenlik
politikasına’ yönelik karşı çıkışlar ülkedeki bazı siyasi çevrelerden de gelse,
genel itibarıyla yüksek bir oyla devlet başkanı seçilen bir lider olması ve
siyasi gücü ele geçirmesi nedeniyle eleştiriler -en azından şimdilik- kurumsal
bir boyut kazanmış değil. Ancak Duterte’nin en son Obama’yı da hedef alan
uluslararası politikacı ve şahsiyetlere yönelik çıkışın ülkelere arası
ilişkileri etkileyecek boyutu olacaktır. Ayrıca, Filipinler’in önümüzdeki yıl
ASEAN dönem başkanlığını üstlenecek olmasıyla, Birliğe üye ülkeler arası
ilişkiler de olumsuz yönde etkilenebilir.
Bunun ötesinde, Filipinler ABD’nin
bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri. 1990’lı yıllarda ülkede ABD
karşıtlığının yol açtığı tepkiler üzerine o dönemki ABD üstleri kapatılır ve
sayısı azaltılırken, son yıllarda Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik iddialarının
neden olduğu anlaşmazlık Filipinler’i ABD’ye yeniden yaklaştırmıştı. Bu
anlamda, bir önceki başkan Aquino döneminde ikili ilişkilerde askeri boyut
yeniden ön plâna çıkmaya başlamıştı. Duterte’nin, Batı Filipinler Denizi olarak
adlandırılan bölgede giderek artan Çin balıkçı ve sahil güvenlik teknelerinin
varlığı karşısında ‘Çin’le masaya oturur hallederiz’ söylemi bugüne kadar somut
bir açılıma konu olmadı. Kaldı ki, benzer sorunlarla yüzleşen bölgedeki diğer
ülkeler de Çin’le tek tek masaya oturmak yerine ABD ile yakınlaşarak politika
geliştiriyorlar.
Duterte’nin Obama’yı hedef alan küfürlü
sözlerinin ABD politikalarını pek etkilemeyeceği düşünülebilir. Ancak burada
Duterte’nin ve Duterte güdümündeki Filipinler hükümetin alacağı kararların
belirleyiciliğini de unutmamak gerekir. Bu süreçte, ASEAN içinde öne çıkan
ülkelerin Duterte yönetimini şu veya bu şekilde ‘hizaya çekme’ çabası olabilir.
ABD ise, bölgede Çin faktöründen hareketle Filipinlerle ilişkileri koparması
söz konusu değil. Ancak iki ülke ilişkilerini daha alt düzeyde sürdürme
politikası izleyerek Duterte’nin uluslararası politikaya ‘adaptasyonunu’
bekleyecektir.
(Not: Cihan Kurtaran arkadaşımıza bloğumuza katkılarından
ötürü teşekkür ederiz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder