Cihan Kurtaran – Kuala Lumpur 30 Ocak 2016
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry
sırasıyla Laos, Kamboçya ve Çin’i kapsayan bir haftalık resmi ziyaretler
gerçekleştirdi. Kerry’nin ziyaretleri, ABD’nin ‘Asya açılımının’ bir parçası
olmasıyla dikkat çekiyor.
Ziyaretler çerçevesinde ABD’nin
ilgili ülkelerle ikili ilişkilerinin yanı sıra, ASEAN, Güney Çin Denizi’ndeki
adalar ve Kuzey Kore nükleer denemeleri gibi bölgesel konular da gündemeydi.
Laos ve Kamboçya’nın siyasi
rejimleri ve bunun doğurduğu ekonomik ilişkiler noktasında Çin’le yakınlıkları
dikkate alındığında Kerry’nin ziyaretlerinin ABD’nin Hint-Çin’inde bir güç
dengelemesi inisiyatifi olarak da okunabilir. Bu noktada Kerry, özellikle Güney
Çin Denizi’ndeki gelişmelere karşılık olarak bu iki ülkeden arzu ettiği desteği
aldığı söylenemese de, bu ziyaretler ABD’nin bölgede var olma isteğinin halen
devam ettiğini ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Çin’li yetkililerle
yapılan görüşmeler de ise, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan
arındırılması konusunda mutabakata varıldığı belirtiliyor. Ancak bunun ne
şekilde hayata geçirilebileceğini ise, bekleyip görmek gerekiyor.
Laos ve Kamboçya, son dönemde
bölgede ekonomisi hızla büyüyen iki ülke olması da ABD’nin Hint-Çin’indeki
ekonomik gelişme ve yatırımlar konusunda alanı tamamıyla Çin’e bırakmama
politikasına da işaret ediyor. Öte yandan, Çin ziyaretinde ana başlık Kuzey
Kore’nin gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeye devam edeceği izlenimi veren
nükleer denemelere karşı ortak bir platform oluşturulması konusu oluşturdu.
Kerry’nin Laos’un başkenti
Vientiane’ye yaptığı bir günlük ziyaret son altmış yıllık süre zarfında ABD’li
üçüncü dışişleri bakanının ziyareti anlamı taşıyordu. Laos gezisinin en önemli
gündem maddesini önümüzdeki ay Los Angeles’ta gerçekleştirilecek olan ABD-ASEAN
zirvesi hazırlığı oluşturdu. Laos’un bu yıl ASEAN dönem başkanlığını üstlenmesi
nedeniyle başta Dışişleri Bakanı Kerry olmak üzere ABD’li yetkililer Laos’lu meslektaşlarıyla bu önemli
toplantının detayları ele alındı. Barack Obama’nın geçen yıl Kuala Lumpur’da
yapılan ASEAN Genel Kurul toplantısında ASEAN liderlerini ABD’de ağırlama
daveti bir ilk olmasıyla da dikkat çekiyor. Ve bu davetin resmi olarak
takipçisi ise Laos. Bu ilişkinin bir diğer vechesini ise, yaz aylarında Laos’un
başkenti Vientiane’de yapılacak ASEAN Zirvesi’ne Barack Obama’nın katılacak
olması da bir ilk anlamı taşıyacak.
ABD’nin Laos’la pek de sıkı fıkı
olmayan ilişkilerinin temel nedeni, Hint-Çin’i bölgesinde küçük bir ülke olan Laos’un
komünist rejimi idaresinde oluşudur. Bu yakınlığın söz konusu adalar krizindeki
karşılığını ise, Çin lehine gelişme gösteriyor. Bu ‘ideolojik yapı’, ABD’nin
1970’lerde bölgede giriştiği askeri harekatta yaşananların bir anlamda gündemde
yer aldığını da ortaya koyuyor. Bu nedenledir ki, ABD yönetimi, Laos ile
ilişkilerini geliştirme kararı aldığında, ilk adımlardan biri olarak söz konusu
savaş döneminden kalan patlamamış bombaların temizlenmesi konusunu gündeme
getirdi.
ABD’nin Laos’la ilişkilerinde
öne çıkan bir diğer husus, Güney Çin Denizi’ndeki adalar sorunundaki tutumu
oluşturuyor. Kerry ve Laoslu meslektaşı arasındaki görüşmelerde de ABD’nin
Güney Çin Denizi politikasını destekleyici bir sonucun çıkmaması şimdilik bu
küçük ülkenin halen Çin’in ‘yörüngesinde’ olduğunu ortaya koyuyor.
Kamboçya gibi Laos’un da ucuz iş
gücü gibi yatırımlar noktasında kimi olanaklarıyla öne çıkması, Çin’le tüm
yakınlaşmasına rağmen, kalkınmacı ekonomilerin ihtiyaç duyduğu teknik ve
eğitimsel alt yapının aşılmasında ‘Batıya’ duyduğu ihtiyacı da ortaya
çıkarıyor. Bu bağlamda, ABD bu gelişmeden mümkün olduğunca istifa etmenin
yollarını arayarak eğitim, sağlık, gibi alanlar başta olmak üzere Laos’a girme
eğilimi sergiliyor. Bunun karşısında, Laos’un da ekonomik kalkınma sürecinde şu
veya bu şekilde ‘dünyaya açılma’ çabasında yolu ABD’ye düştüğü de bir gerçek. ASEAN
dönem başkanlığı süreci, ABD’nin Laos’la öncelikle ekonomik ardından siyasi
ilişkilerini geliştirmesi için bulunmaz bir fırsat kaynağı.
Kerry’nin ikinci durağı
Kamboçya’da yaklaşık otuz yıldır iktidarda olan Halk Partisi ve lideri Hun
Sen’e karşın iki yıl önce yapılan seçimlerde muhalefetin önemli sayıda
milletvekilliği kazanması ülkede sivil hareketleri tetikleyici bir etkisi oldu.
Bu gelişme, aynı zamanda Batı kamuoyunun Kamboçya’ya ilgisini de artırdığını
söyleyebiliriz. Kerry’nin işte böyle bir ortamda gerçekleyen gezisinde ekonomik
ve bölgesel siyasi ilişkiler kadar, iç politikaya dair de bazı temaslar
yapıldı. İktidarın muhalefet liderine yönelik suçlama ve yargılama süreci
sürerken, Kerry muhalefet partisi genel başkan yardımcısı ve sivil toplum
kesimleriyle bir araya gelmeyi ihmal etmedi.
Ziyaretin üçüncü ayağında Kerry
Çin’deydi ve Başkan Şi Cinping, Dışişleri Bakanı Vang Yi ve Devlet Müşaviri
Yang Cieçı ile görüştü. Çin gezisinde öne çıkan başlıklar ise, Kuzey Kore’de
gerçekleştirilen nükleer denemelerin önünün alınmasının ötesinde Kore
Yarımadası’nda nükleer başlıklardan temizlenmesi hedefine matuftu. Bu noktada,
BM’de karar mercii olan daimi ülkeler arasında bulunan Çin’in ‘veto’
girişimlerinin önüne geçilmesi gerekiyor. Bu bağlamda, Kerry’nin Çin’li
muhataplarıyla görüşmelerinde de bu husus öne çıkıyordu.
Ziyaret öncesindeki genel
görüntü, Çin’in ABD’nin Kuzey Kore’ye yönelik politikalarını benimsememesi
şeklindeydi. Özellikle, Çin’in Kuzey Kore’nin petrol ihtiyacını karşılaması bu
noktada, ABD’nin enerji konusundaki yaptırımlarının hayata geçirilememesi
anlamı taşıyor. Görüşmeler sonunda her iki ülkenin Kore Yarımadası’nın nükleer
tehlikeden uzaklaştırılması konusunda mutabakata varıldığı açıklandı. Bununla
birlikte, daha önce de benzer ’mutabakat’ söz konusu olduğundan şimdi bunun ne
şekilde ve ne zaman pratiğe geçirileceği meselesi bulunuyor.
Ziyaretin bir diğer önemli
görüşmesi ise, Güney Çin Denizi’ndeki anlaşmazlık konusu olan Adalar sorunu.
Çin’in mercan kayalıkları üzerine inşa ettiği suni adalarda sivil ve askeri
inisiyatifler geliştirmeye başlamış olması ABD ve bölgedeki müttefikleri
tarafından bir tehdit olarak algılanıyor. Ancak Çin, zaman zaman yaptığı
‘barışçıl’ açıklamalarına karşın, Adalar konusunda geri adım atmadığı gibi, ABD’nin
bölgedeki ülkelerle bu anlamda geliştirmekte olduğu bir tür ‘güvenlik ekseni’
gelişmesinden de rahatsız ve eleştirilerini açıklıkla dile getiriyor.
Bununla birlikte, Çin tarafı bu
konuyu ABD ile görüşmeye devam ettiği de bir gerçek. Söz konusu Adalar üzerinde
Tayvan, Bruney, Malezya, Vietnam ve Filipinler’in de hak iddia ettiği
biliniyor. Bu noktada Çin, “bölgeyle ilgili, şayet ortada bir sorun varsa bunun
ilgili ülkeler nezdinde teke-tek yapılacak görüşmelerle halledilmesi”
taraftarı. Bu durumda, ABD’nin bölgedeki hem diplomatik hem askeri
girişimlerini bir tehdit unsuru kabul ediyor.
Kerry’nin ‘ideolojik
benzerlikler’ gösteren üç ülkeye yaptığı ziyaret, aslında yeni yılda bir
başlangıç anlamı taşıyor. Yıl içerisinde ASEAN, G-20, APEC gibi toplantılarda
biraraya gelecek taraflar için uygun bir hazırlık zemini olduğuna kuşku yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder