Mehmet Özay 27
Ekim 2014
Enver İbrahim, hayatında ikinci kez ‘livatalık’ suçlamasıyla 28 Ekim yani
yarın Malezya’nın yönetim merkezi Putrajaya’da yargıç önüne çıkacak. 29 Ekim
günü hakkında karar verilecek. Yargıçların suçlamaları kabul etmesi halinde
Enver İbrahim beş yıl hapis cezasına çarptırılacak. Sadece Malezya’da değil,
Malay dünyasında ve Güneydoğu Asya’dan başlayarak Japonya’ya, İngiltere,
Avustralya ve ABD’ye kadar ses getiren bir siyasi lider olması hasebiyle Enver
İbrahim’in siyasi yaşamına kısaca değinen bir yazı almakta fayda var. Bu
yazının akabinde, Enver İbrahim’le yargılanmasından bir gün önce, yani bugün yaptığım
röportajı en kısa sürede okuyucularla paylaşacağımı umuyorum.
Enver İbrahim, kimilerinin gözünde bir öncü lider, kimilerinin gözünde bir
şarlatan. Kişiler yaşadıkları dönemin ürünüdür sözünün Malezya ortamında
karşılık geldiği bir siyasi figür. 1960lı yılların Milliyetçilik-İslamcılık
ekseninde süren yoğun tartışmaları ortamında kendini ‘Malezya’ gibi bir ülkede
bulan Enver İbrahim, lise yıllarından başlayarak sosyal/siyasi ve dini
meselelerle haşır neşir oldu. Bu dönem, bir yanda, Hindistan ve Çin, öte yanda
Endonezya gibi Malezya’yı çevreleyen sosyo-kültürel ve siyasi atmosferin
karşılığı olarak açıkçası oldukça renkli bir sivil tartışma ortamına zemin
hazırladığı söylenebilir. İngiliz sömürgeciliğinden miras kalan ve de modern
dönemde kimi ‘Malay’ liderlerin tekrarladığı ‘tembel Malaylar’ tabirinin pek de
üzerine yakışmadığı bir genç olarak dönemin ilgi alanlarının tümü içinde yerini
aldı Enver İbrahim.
Önce, Kuala Kangsar Malay Koleji -ki ülkenin saray çevresinin çocukları
için açılan ve ardından toplumun görece alt tabakalarına mensup ailelerin
çocuklarının da alındığı meşhur okulda öğrenim gördü. Üniversite yılları
kökleri gene sömürge dönemi Singapur’una dayanan ‘University Malaya’da (UM)
geçti. Bu, üniversitenin ‘Malezya’ topraklarında kendi ayakları üzerinde
yükseldiği bir döneme tekabül eder. ‘Malaylılık’ olgusunun siyasi, sosyal
boyutlarının yanı sıra eğitimde de kendini ortaya koyma, bir anlamda kanıtlama
çabası ‘UM’de kendini bulur. Malezya Çalışmaları bölümünde öğrenim gören Enver
İbrahim, bireysel kimliğini tesisin yanı sıra, ülkenin doğuşundan itibaren var
olan toplumsal gerçekliği olan Malay-Çin-Hint kökenlilerin yani çok etnikli/çok
dinli sosyal gerçekliğinden neşet eden sorunları anlama, anlamlandırma sürecine
tanıklık etti. Üniversite yıllarında Malay-Müslüman kimliğinin inşasında hiç
kuşku yok ki, o dönem üniversitede Dekanlık yapan Prof. Dr. Naqib Al-Attas’ın
‘sohbet halkalarında’ yer alması göz ardı edilemez. Bu süreç aynı zamanda
örgütlü yapı içerisinde yer aldığı ve bugüne kadar devam edecek liderlik
vasfının öne çıktığı yıllardır. 1960 yılında kurulan, ‘Malezya Müslüman Öğrenci
Ulusal Birliği’ (Persatuan Kebangsaan
Pelajar-Pelajar Islam Malaysia) ve ‘Malaya Üniversitesi Malay Dil
Topluluğu’ (Persatuan Bahasa Melayu
Universiti Malaya)’ya eklemlenişi işte böylesi bir döneme tekabül eder.
Enver İbrahim’i ulusal düzeyden uluslararası İslami hareketler zinciri
içerisinde kayda değer bir lider olarak anılmasına neden olan ise yukarıda
zikredilen iki öğrenci birliğinde birlikte hareket ettiği isimlerle 1969
yılında kurduğu Malezya Müslüman Gençlik Hareketi’dir (Angkatan Belia Islam Malaysia-ABIM). Bugün adları siyaset ve
akademi çevrelerinde önemle zikredilen isimler o dönem Enver İbrahim’le yanyana
hareket ederek bugüne kadar varlığını sürdürmüş olan hareketin bel kemiğini
oluşturuyordu.
Enver İbrahim sosyo-dini hareket içerisinde kendine önemli bir alan
kazanırken, dönemin İslamlaşma hareketlerinin tamamında gözleneceği üzere,
giderek artan bir şekilde hükümet politikalarına karşı da eleştirel bir tavır
geliştirmeye başladı. Ağırlıklı olarak kırsal kesimde yaşam süren Malay
Müslüman kitlelerin sosyal ve ekonomik geri kalmışlığına hükümet kimi çözümler
ararken, Enver İbrahim ve çevresi hem bu çevreyi ‘aydınlatma’ hem de içinde
bulundukları koşullara birinci elden tanık olma adına kırsal bölgelerde eğitim
faaliyetleri organize ettiler. Bu süreç, Enver İbrahim’in kampüsten-kırsala
yani halka yönelişi olarak yorumlanması yanlış olmayacaktır.
Enver İbrahim, o günlerde hükümetin eğitim politikaları nedeniyle yurt
dışında eğitim imkanı bulan yakın çevresindeki arkadaşlarının aksine bu
imkandan yararlanmamıştır. Öyle ki, bir gençlik hareketi lideri olarak
forumlarda, meydanlarda boy göstermesi dönemin başbakanı Razak bin Hussein
(bugünkü Başbakan Necib bin Razak’ın babası) tarafından keşfedilmesine ve yurt
dışında ‘Hukuk’ eğitimi alması önerisine neden oldu. Tabii Enver İbrahim’in
İngilizce eğitim veren Kuala Kangsar Malay Koleji’ndeki öğrenimi onu ‘sömürge
diline’ hakim kılması o dönem uluslararası arenada söz sahibi Müslüman
entellektüel ve akademisyenlerin eserlerine ulaşma olanağı tanıyordu. Bu
tanışıklığı sağlamlaştıran bir diğer faktör ise, yurt dışında eğitim imkanı
bulan yandaşlarıyla yazışmaları, sohbetleri ile bu çevrelerin düşünce iklimine
nüfuzuna imkan sağlıyordu. Kimd ibu isimler diye sorulduğunda aslında hiç de
yabancı değil: Fazlur Rahman, Muhammed Iqbal, Seyyid Kutup, Hasan el-Benna,
Ismail al-Faruqi. Tabii bu ve benzeri isimleri okuma, anlama süreci ‘yerli bir
süzgeçten’ yani Naqib Al Attas’ın felsefi/dini bağlamından geçtiğini görmek
gerekir. Bu anlamıyla, Enver İbrahim, yaşıtları gibi tabiri caizse doğu ve batı
düşünce ikliminde yetişmiş Müslüman entellektüel çevreyi yerli bir solukla,
sürekli dile getirdiğim üzere son yüzyılın en önemli Malay sosyal bilimcisi
Naqib Al-Attas’ın yorumları ve katkılarıyla içselleştirdiğini söyleyebilirim.
Enver İbrahim’i 1982 yılında dünün ve bugünün ülkedeki yegane ‘hükmeden’
siyasi organı “Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu”na (UMNO) taşınmasında işte
bu birikimi yegane nedendir. 1981 yılında Başbakanlık koltuğuna oturan Dr.
Mahathir Muhammed, genç liderler arasından Enver İbrahim’i seçmekte
zorlanmayacaktır. Liderlik vasfı, entellektüel kapasitesi, halkla iç içe oluşu
gibi özelliklerinin yanı sıra, o dönem tüm dünyada etkisini hissettirdiği gibi
Malezya toplum şartlarında da karşılık bulan İslamcılık olgusunun somut
temsilcisi konumundaki Enver İbrahim, UMNO gibi seküler bir yapılanma olması,
Çin ve Hint kökenli azınlıklara yaslanan siyasi varlığı gibi özellikleriyle
‘karizmatik’ bir Malay lider/ler arayışını en azından Dr. Mahathir gibi
pragmatik bir lider elinde kaçırmamıştır.
Sorumluluk üstlendiği çeşitli bakanlıklar sürecinde gençlik yıllarının
idealistliğini pratiğe geçirme imkanı bulmuştur. Ardından, Başbakan
Yardımcılığına kadar yükselen Enver İbrahim, 1998 yılında siyasi hayatı akamete
uğradı. O dönemde neler olduğu konusunda pek çok yazar görüş beyan etmiştir.
Kimileri UMNO içerisinde güç kavgası, kimileri 1997-8 Güneydoğu Asya ekonomi
krizi gibi sebepler ileri sürmüşlerdir. Ancak nihayetinde Enver İbrahim’in
bireysel hayatında ve siyasi yaşamında yeni bir dönemin başlangıcı olduğuna
kuşku yok. 1998 yılında olanları bir de
UMNO’nun kuruluşundan kısa bir süre sonra başgösteren parti içi siyasi
fraksiyonların mücadelesinden bağımsız değerlendirmek te hata olur. Öyle ki,
Enver İbrahim’in Başbakan yardımcılığı görevinden alınmasında ve ardından
yargılama süreçlerinde en önemli ‘organ’ olarak hareket eden Dr. Mahathir
Muhammed’in kendi bireysel siyasi tarihinde UMNO’dan ‘tard edildiği’, 1980’li
yılların ikinci yarısında, yardımcılarıyla anlaşmazlığı, ‘şeffaflık izlerinin’
kaybolduğu parti içi seçimlerini hatırlamak yeterlidir.
Enver İbrahim’in Başbakan yardımcılığı, ardından partiden ihracı yolsuzluk
suçlaması kadar, sadece onun bireysel benliğini değil, neredeyse ülkedeki tüm
Malay Müslümanların sosyal benliğini zedeleyen bir ‘suçlama’ ile karşı karşıya
kaldı. Hakimler önce yolsuzluk suçlamasına altı yıl hapis cezası verdi. 2000
yılında görülen mahkemede ‘livatalık’ suçlaması ile dokuz yıl hapsi istendi.
Ancak livatalık suçlaması bir süre sonra kanıtların yetersizliğine hükmedilerek
bozuldu. Altı yılın sonunda 2004 yılında Enver İbrahim yeniden özgürlüğe
kavuştuğunda çektiği tüm acılara ve işkencelere rağmen, güçlü bir siyasi lider
olarak sadece Malezya’da değil, Güneydoğu Asya’da tanınan bir kişilik oldu.
Kendisine yöneltilen suçlamaların ardından hapse girmesi kesinleşince,
toplumda ortaya çıkan tepkiler siyasi bir hareket yani ‘reformasi’ olarak karşılığını buldu. Bu oluşum, ülkede o güne kadar
görülmemiş bir toplumsal/siyasi hareket olarak ortaya çıktı ve bugüne kadar
varlığını sürdürüyor. Enver İbrahim’in hapiste geçirdiği yıllarda ‘reform
hareketi’nin şekillendirmeye başladığı ‘muhalefet’ oluşumunda liderlik eşi
Azize tarafından yürütüldü. Bu hareket, karşılığını “Halkın Adaleti Partisi”nin
(PKR) 2003’de kuruluşu ve bu partinin Çin etnik azınlığının partisi kabul
edilen ve “Demokratik Eylem Partisi” (DAP) ile 1950’li yılların başında
UMNO’dan ayrılan dini eğilimleriyle öne çıkan “Malezya İslam Partisi” (PAS)’ı
masa etrafında biraraya getirdi. Burada şunu söylemekte fayda var.
PKR, ülke siyasi partilerinde hakim olan ‘etnik’ temelli parti değil,
aksine her etnik yapıdan üyeleriyle dikkat çeken kendine has özellikler taşıyan
bir siyasi harekettir. Bu noktadan hareket ederek, yaklaşık yarım asır önce
1940’ların sonunda ülke toplumsal yapısının gereklerinden hareket ederek ‘etnik
parti’ oluşumuna karşı çıkan ve buna alternatif olarak ‘UMNO’ya diğer etnik
unsurlardan üyelerin alınması görüşünü ortaya atan Dato Onn bin Cafer’in siyasi
mirasını taşıdığını söyleyebilirim.
Öte yandan bu süreç, Enver İbrahim’in gençlik ve üniversite yıllarında
sergilediği liderlik vasfının, hükümette yer aldığı ve ara dönem kabul edilecek
1982-1998 yıllarının ardından yeniden gündeme gelmesi şeklinde tezahür etti. Sadece
bir lider değil, ülkedeki muhalefeti temsil eder diğer önemli siyasi oluşumları
biraraya getirme başarısı ile ülke modern tarihinde önemli bir siyasi başarıya
imza attı. Tabii bu noktada pek çok şey söylemek mümkün. Ancak bu oluşumun
‘hak’, ‘adalet’, ‘demokrasi’ gibi sadece Batı siyasi terminolojisine
hasredilemeyecek değerlerin Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu, ancak farklı
dini/etnik yapıların da ‘yaşam ortamı’ bulmayı hedeflediği Malezya gibi bir
toplum için önemli bir kazanım olduğuna kuşku yok. Aynı zamanda, bu hareket
adının ortaya koyduğu gibi, bir reform hareketi olarak statükoya karşı verilmiş
bir mücadeledir. Bu oluşum, pratikte siyasi başarısını da kanıtlamış bir hareket
olarak şimdiden ülke siyasi tarihinde yer almıştır. 2008 ve 2013 Genel Seçimlerinde
oylarını ve parlamentodaki temsil gücünü giderek artıran muhalefet bloğu tüm çelişkilerine
rağmen, ülke siyasal yaşamında her alanda aktif olarak varlığını sürdürmektedir.
Enver İbrahim’in iddia ettiği üzere, 2013 Genel Seçimleri’nde muhalefet bloğu genel
oyların %52’ini almakla birlikte, seçim yasası ve kimi usulsüzlükler dolayısıyla
iktidar olamamıştır.
Enver İbrahim, bugün ikinci kez ‘livatalık’ suçlamasıyla yargılanıyor. 2008
yılında hakkında açılan dava, aradan geçen beş yıl boyunca değişik aşamalardan geçti.
2012 yılında görülen mahkeme, Enver İbrahim’in suçsuzluğuna hükmetti. Ancak kimi
çevrelerin yüksek mahkemeye yaptığı itiraz nedeniyle yeniden yargılanma süreci başladı.
Bu süreci, siyasi manipülasyon olarak değerlediren Enver İbrahim suçsuz olduğunu
ve mahkemeye delil olarak sunulan unsurların karşılığının olmadığını ileri sürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder