Mehmet Özay
23 Eylül 2013
Malezya’da seçim
sonrasında oluşan yeni siyasi atmosferin ve çeşitli toplumsal kesimlerin
talepleri ile bir dizi gerginliklere evrilmiş görünüyor. Bu noktada daha önce
birtakım önemli gelişmelerin olacağına vurgu yapmıştık. Elbette bu gelişmelerin
sadece siyasi elit ve dolayımıyla sınırlı olduğunu söylemek mümkün değil.
Ülkenin etnik çoğulcu kimliği, siyasi ve sosyal tabanlardaki her türlü açılımın
doğrudan öteki üzerinde etkisini göstermekte gecikmiyor.
Yeni oluşmuş
parlamentoda hükümetin ve muhalefetin ‘rutin’ işlerini yapacakları savı, yerini
seçim sonuçlarının ‘meşruiyeti’ noktasındaki dolayısıyla bunun toplumsal yaşama
etkisi 5 Mayıs seçimleri sonrası siyasi yaşamda gerginliklerin bitmek yerine
mevcutları üzerine yenilerinin eklendiği gözleniyor. Bir diğer açıdan
bakıldığında söz konusu gerginliklerin bir tür değişim sancısı olarak
değerlendirmek de mümkün. Bir yanda Ulusal Cephe koalisyonunun Parlamentoda çoğunluğu
kazanmasına rağmen, aldığı oy oranı nedeniyle meşruiyet bağlamı sadece
muhalefet, yani Halk Cephesi’nin sokak gösterileri, alternatif medya üzerinden
cephe alışıyla sınırlı kalmadı ve kalmıyor. Aynı zamanda, Dr. Mahathir
Muhammed’in ve UMNO içerisinde sesi gür çıkan kimi ‘eski tüfeklerin’ hükümete
yönelik ‘dozu ayarlanmış’ eleştirileri de devam ediyor.
Sondan
başlayacak olursak Dr. Mahathir’in UMNO’nun yenilenmemesi, yani
gençleştirilmemesi halinde biteceği yollu açıklaması gündeme bomba gibi
düşüyordu. Bu öneri aslında reform niteliği taşıyor. Bu noktada “UMNO’nun ne zaman
yaşlandığı” gibi bir sorunun yöneltmesi de mümkün… Üst düzey yönetime
baktığımızda UMNO Başkanı Necib, pek öyle ‘yaşlı’ da sayılmaz. Dr. Mahathir’in
bu mesajı Ekim ayında yapılacak UMNO genel kurulu öncesinde denk düşmesi
önemli. Genel kurul çalışmalarından önce yapılacak genel başkan, başkan
yardımcıları, kadın ve gençlik kolları gibi sadece UMNO içerisinde değil, aynı
zamanda Ulusal Cephe koalisyonunda da önemli rol oynayacak siyasetçileri belirleyecek
parti için seçim bir kilometre taşı. Dr. Mahathir’in bu uyarı ya da öneriyle ne
demek istediğini anlamak için önceki genel kurul toplantılarında yaşananları
hatırlamak gerekir.
Bu çerçevede, 2008
seçimlerinde yaşanan siyasi erozyon sonunda 2009 yılındaki UMNO Genel Kurul
toplantısında dönemin Başbakanı Abdullah Badawi, UMNO içi ittifakların yeniden
şekillenmesinin bir sonucu olarak seçim yenilgisinden sorumlu tutulan isim
olmuştu. Bu süreç, Badawi’nin yerine Necib’in UMNO dolayısıyla Ulusal Cephe
hükümeti Başbakanı olmasının yolunu açmıştı. Acaba şimdi de benzer bir süreç mi
gerçekleşecek sorusu gündemde. Seçimler öncesinde Dr. Mahathir, ulusal
parlamentoda üçte iki çoğunluğun kaybedilmesi halinde Başbakan Necib’in
meşruiyetinin sorgulanacağı üzerinde durmuş ve bir lider değişiminin
kaçınılmazlığına vurgu yapmıştı. Ancak ne olduysa, seçimlerin hemen ardından Başbakan
Necip-Dr. Mahathir görüşmelerinden sonra Başbakan Necib’in ‘rahat bir nefes’
aldığı yollu haberler medyada yer etti. Ne tür hesaplaşmaların olduğu konusunda
‘dışarıya’ bilgi sızmazken, son dönemde Dr. Mahathir’in yukarıda aktardığımız
görüşünü sarf etmesi yeniden rota belirleme sürecine referans yapıyor. Gözlemcilerin,
5 Mayıs 2013 genel seçimlerinde ortaya çıkan tablonun ülke siyasetinin ‘Ulusal
Cephe’ bağlamında ortaya çıkan görece bütünlükçü yapısından, etnik bağlam
üzerine oturan bir yapıya doğru evrildiğinden pek de kuşkusu yok. İlginçtir,
mevcut siyasi partiler de zaten birbirlerine yönelttikleri eleştirilerde
birinci madde ‘karşı tarafın etnik temele dayalı siyaset yaptığı’ argümanı
oluyor.
Açıkçası, Dr.
Mahathir’in önceki hükümet döneminde Uluslararası Ticaret ve Endüstri Bakan
Yardımcısı olan ve seçimlerin ardından Kedah Eyaleti Başbakanı olarak göreve
başlayan oğlu 49 yaşındaki Mukhriz’in UMNO Genel Başkanı yardımcılıklarından
birine seçilmesi konusunda lobi yaptığı konusu gündemde. Bu çaba sonuç verdi ve
Mukhriz, başkan yardımcılıklarından birine seçilebilmek için yarışacak. Göz koyduğu
sandalye ise üç başkan yardımcısından Hişamuddin Hüseyin Onn. Bu noktada
gözlemciler, Başbakan Necib’in mevcut üç başkan yardımcısından ‘memnuniyetini’
dile getirerek stakükonun korunmasından yana olduğunu ve yardımcılarının yeniden
seçilmesini arzu ettiğini açıkça ifade ediyor. Başbakan Necip ile Savunma
Bakanı Hişamuddin Hüseyin Onn’un akbaralık bağı dikkate alındığında başkan
yardımcılığı çekişmesi daha da önem kazanıyor. Dolayısıyla, Dr. Mahathir’in bu
çıkışının Başbakan’ın yakın ve orta vadeli hesaplarını alt üst etmeye yönelik
bir plânın izi olduğu yollu değerlendirmeler yapıyorlar.
Anılarında “Başbakanlığım
süresince ailemden hiçbir ferdin politika yapmasına izin vermedim” diyen Dr.
Mahathir, Başbakanlığı bırakmasının ardından oğullarından Mukhriz siyasete
girmişti. Genç ve dinamik bir siyasetçi olarak tanınan ve belli çevrelerde
sempati de bulan yaklaşımı ile Dr. Mahathir’in UMNO saflarında yükseliş
yıllarını akla getiriyor. Bugün ilerlemiş yaşına rağmen, ülke siyasi ve ekonomi
yaşamına verdiği demeçlerle rota çizmeye devam eden Dr. Mahathir, hiç kuşku yok
ki ülkenin geleceğinin ‘sağlam ellerde’ kalması konusunda sonuna kadar
mücadelesini sürdürecek. Bu noktada ‘aileden’ birinin yakın gelecekte bu görevi
üstlenmesinin ne Malezya siyasi geleneği ne de bölge ülkeleri siyasi eliti
gerçekliği bağlamında hiç bir mahzuru yok.
Temelde yukarıda
zikredilen gelişmelerle ilintili olduğuna kuşku olmayan bir başka husus ise
ülkede siyaset yapma tarzının ‘etnik milliyetçilik’ üzerine kurulu izlenimi
veren gelişmeler. Her ne kadar hükümet ve ilgili çevrelerce tarafından
‘yalanlansa da’ gündeme getirilen politikalar ve geleceğe matuf kimi öneriler
bu konuda ciddi sıkıntıların halen mevcut olduğunu ortaya koyuyor. Bu
politikalar arasında geniş kitleleri ilgilendiren hiç kuşku yok ki, eğitim
alanında Malay Müslüman gençlere tanınan haklar ile Çin ve Hint azınlıkların
gerek kendi okullarını yönetme gerekse öğrencilerinin üniversitelere kaydedilmesi
konusunda yaşadıkları sıkıntılar geliyor. Burada da ‘eski tüfeklerin’ yanı
sıra, UMNO içerisinde aşırı milliyetçi eğilimliler olarak anılan grup
içerisinden seçim ‘kayıplarının’ birinci derecede sorumlusu tutulan Çinli etnik
kitleye yönelik bir tür ‘siyasi intikam’ söylemi kendini belli ediyor. Zaten
seçim öncesinde Başbakan Necip, yeniden oylarını kazanmaya çalıştığı Çin etnik
kitlelerine yönelik vaadlerinin önemli bir kısmını -tıpkı Kelantan ve
Terengganu’da Malay Müslüman seçmene yönelik seçim kampanyası söyleminde olduğu
gibi- seçim sonrası oluşacak atmosphere göre belirleneceğinin işaretini çok
açık seçik bir şekilde ortaya koymuştu.
İşin ekonomi
boyutunda ise her yıl bütçeden belli bir payın Malay (bumiputra) işadamları
çevrelerine tahsisinin mevcut siyasi ve sosyal gelişmeler içerisinde
değerlendirilmeyi hak etmesi. Bu yıl, Bumiputra Ekonomik Kalkınma Planı
çerçevesinde otuz milyar Ringgit (yaklaşık on milyar Dolar) ‘bumiputra’ iş
çevrelerine gitti. Bu paranın ekonomide bir karşılığı var mıdır sorusunun
anlamı üzerinde durmak yerine, bunu sömürgecilik döneminden nükseden ‘ırkların
ekonomi temelli ayrımları’ ile modern dönemde ülkenin siyasi dinamiğini elinde
tutan UMNO içerisinde güç dağılımının bir ifadesi olarak okumak gerekir.
Dolayısıyla bugün yaşananlar, meseleye vakıf olanlar için hiç de süpriz değil. Dikkatlere
sunulması gereken ise hiç kuşkusuz 13 Mayıs 1969 tarihinde yaşanan anarşi olayları…
Bu önemli gelişmeye sebep, 30 Ağustos 1957 tarihinde kazanılan bağımsızlıktan
sonra, Malayların bir türlü arzu edilen eğitim ve ekonomi alanındaki geri
kalmışlıklarının halline gidilememesiydi. Ardından yasal değişiklikliklerle
Malayları, yani Bumiputra’yı öncelleyen ve bugüne kadar uygulanagelen ekonomi
politikalarının bu kitle arasında plânlanan ekonomik varsıllığa neden olmadığı söz
konusu politikaların halen sürdürülmesinden anlaşılabilir. Zaten, Başbakan
Necip, seçimler öncesinde buna atıf yapmıştı. Başbakan, elbette bu işi rasyonel
temellere oturtma adına, Bumiputra’ya yapılan ‘devlet yardımının’ Malezya
toplumundaki diğer kesimlere de etkisi olacağını ileri sürüyor. Malayların
eğitim donanımı, çeşitli sektörlerdeki profesyonellikleri vb. dikkate
alındığında, bumiputra şirketlerinin bu maddi desteği somut olarak
kullanmalarında eni konu Çinli iş çevrelerine ihtiyaç duyacağı kesin. Zaten
yetkililer de buna vurgu yapıyorlar… Yani ayrımcılık değil, paylaşım!
Aslında, yukarıda
zikrettiğimiz Dr. Mahathir’in ‘güçlü bir UMNO inşası’ süreci olarak
yorumlanabilecek girişiminin ardında da bu etnik yapının, yani Malay
etnisitesini temsil makamındaki UMNO’da vaki olan zaafiyetin giderilmesine
yönelik. Hiç kuşku yok ki, Dr. Mahathir seçim sonuçlarını oluşan siyasi
dağılımı, bunun toplum kesimleri üzerindeki etkisini okuyabiliyor. 2008
ardından 2013 seçimlerinin getirdiği kayıpların, doğrudan UMNO ile bağlantısını
kurmakta zorluk çekmiyor. Çünkü siyasetin ve dolayısıyla ülke yönetiminin
motoru konumundaki UMNO’nun ‘siyasi varlığını’ tehdit eden her gelişmenin
ülkeyi tehdit anlamı taşıdığını medya ve toplum ile paylaşmaktan da geri
durmuyor. Bu nedenledir ki, gelecek seçimlerin neye gebe olabileceğini tahmin
edebilen bir siyasi akıl olarak Dr. Mahathir, bir lider değişimi olacaksa onun
şimdi olması gerektiği yolundaki kanaatini açıkça ortaya koyuyor. Zaten oğlu
Mukhriz de yaptığı açıklamada, genel başkanlık yardımcılıklarından birine
seçilmesinin 14. Genel Seçimlere hazırlık olduğunu açıklaması bunu teyid
ediyor.
Öte yandan, UMNO
ve hükümet çevrelerinin Hint kökenli seçmene hitap eden partileri bir tek parti
çatışı altında toplanması çağrısı dikkat çekiyor. Bu gelişme, Ulusal Hükümet’te
yer almakla birlikte geçen seçimlerde
büyük yara alan MCA (Malaya Çin Partisi)’nin bir diğer Çin azınlık partisi olan
‘Hareket Partisi’yle (Gerakan) birleşmesi
siyasi arenada safların sıklaştırılmasının bugün itibarıyla ancak etnik
ayrımlara dayalı olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koyuyor. Temelde, bu
önerinin dahi kendi içinde bir çelişkiyi barındırdığı ileri sürülebilir.
Tam da bu
noktada altmış yıl öncesine baktığımızda Dato Onn bin Cafer’in her ırktan
katılımlarla kurulacak bir siyasi parti gibi dönemine göre son derece ileri
siyasi projesinin bugün dahi ülke siyasi elitince gündeme getiril(e)meyişini
nasıl izah etmeli?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder