Mehmet Özay 7 Eylül 2013
What did the leader
of ‘Gerakan Aceh Merdeka’ pen down throughout his life? Since he passed away
already, and the ‘mother land’ experiencing peace, whose works deserve to be taken
into consideration as sources pertaining to academic and intellectual background
by variety types of circles without any prejudice. The translation of Atjeh Bak
Mata Donja by Haikal Afifa should be regarded as the initial initiative to
revive di Tiro’s political ideologies for the new generations. Here it is neutrally
asserted that di Tiro’s works refer to not only the Acehnese society, as seen and
proved in his salient work titled ‘Demoracy’ but also Indonesia and similar
socio-political entities in the region and other parts of the globe...
Açe Özgürlük Hareketi lideri merhum Tengku Hasan Muhammed
di Tiro’nun kaleme aldığı yirmi yedi eserden biri olan “Dünyanın Gözünde Açe”
(Aceh di Mata Dunia) adlı eser Açe dilinden (Atjeh Bak Mata Donja)
Endonezyacaya çevrildi. Bu yılın Haziran ayında piyasa çıkan eser, Açe kültür
dünyasının aktif isimlerinden ve ‘Açe Medeniyet Enstitüsü’ (Institut Peradaban
Aceh) adlı bir oluşumun kurucusu Haikal Afifa’nın özenli çalışmasının bir
sonucu olarak okuyucuyla buluştu. Son dönemde önemli kitaplar yayınlayan Bandar
Yayınevi tarafından yayınlanan eser 110 sayfa olup, aynı zamanda eserin sonunda
Hasan di Tiro’nun biyografisinden detaylara da yer verilmiş. Böylece, uzunca
bir süredir gerek Türk gerek Açeli dostlarla hasbihalimizde vurgulayageldiğimiz
üzere Tgk. Hasan di Tiro’nun eserlerinin yeniden gün yüzüne çıkmasının ilk
örneği verilmiş oldu. Tiro, bu eserini ilk olarak 1968 yılında New York’da,
ardından 1977 yılında Açe’de, 1984 yılında da Stockholm’de yayınlamış.
Apa yang pimpinan ‘Gerakan Aceh Merdeka’ tintakan
sepanjang hidupnya? Karena ia telah wafat, dan tanah air telah damai, karya
siapakah yang layak dipertimbangkan sebagai sumber akademik dan dasar
intelektual oleh berbagai kalangan tanpa prasangka. Terjemahan Aceh Bak Mata
Donja yang diselesaikan oleh Haikal Afifa patut diakui sebagai inisiatif untuk
merevisi ideologi keluarga Tiro demi generasi-generasi baru. Disini secara
alami telah diyakini bahwa karangan-karangan Tiro merujuk tak hanya kepada
masyarakat Aceh sebagaimana terlihat dan terabsahkan dari tulisannya berjudul ‘Demokrasi’
tapi juga kepada Negara Indonesia dan entitas-entitas sosio-politik yang sama
di wilayah ini dan wilayah-wilayah lainnya didunia…
Yedi bölümden oluşan eserin ilk bölümünde Tiro, eserin
yazılış serüvenine üzerine kısa bilgiler veriyor. Bu bağlamda Açe tarihini konu
alan eserlerin İngilizce, Portekizce, Fransızca, Almanca, Hollandaca,
İtalyanca, Arapça kaleme alındığına değinerek, bu çalışma için Lizbon, Madrid,
Paris, Londra, İstanbul (!), New York ve Washington’da araştırmalar yaptığı
ifade ediyor. İkinci bölümde Açe Sultanlığı’nın siyasi ve teritoryal varlığına
değiniliyor. Eserin ana bölümleri diyebileceğimiz üç, dört ve beşinci
bölümlerde Hollanda Savaşı üç safhada ele alınmış. Aslında Açe tarihini konu
alan akademik eserlerde pek de dikkat çekilmeyen bir husus olduğu görülüyor. Bu
da, savaşın üç safhada işleniyor oluşu.
Beşinci Bölüm, aynı zamanda savaşın bilfiil liderliğini
yürüten Hasan di Tiro’nun atalarına değinilmesiyle dikkat çekiyor. Bu
liderlerden sonuncusu Teungku Chik Majet di Tiro’nun şehit edilmesi Hollanda
Sömürge yönetimi savaşın dönüm noktasında liderliği yürüten Tiro ailesinin tüm
erkek fertlerini ortadan kaldırma hedefini neredeyse gerçekleştirdiği anlamına
geliyor. Bu nedenledir ki, Majet di Tiro’nun 1911 yılında şehit oluşu, kimi
tarihçiler tarafından savaşın sona erişi olarak değerlendirilmektedir. Eşlerinin
yanında savaşta bilfiil iştirak eden Açeli kadınların zikre değer olduğu dikkat
çekiyor. Hollandalı subaylar Açeli kadınların bu cesaretperverliklerine saygı
gösterdiklerini bizzat Hollanda kaynakları yazıyor. Hasan di Tiro, buradan
hareketle Açe vatanı üzerinde tarih boyunca -ki bu 1511’de Portekizlilerin
bölgeye nüfuzuyla başlar- sürdürülen mücadelenin büyüklüğüne gönderme yaparak,
bu mücadele sayesindedir ki, bu toprakların her daim bağımsızlığı güttüğünü ve
bunu korumayı başardığını belirtir (s. 81).
Altınca Bölüm, ‘Savaş’ın Açe Halkı Üzerine Tesirleri’
başlığını taşırken, ‘Bağımsızlık ve Kalkınma (Mağmur)’ başlığını taşıyan
Yedinci Bölüm, güçlü bir argümanla başlıyor: “Bağımsızlık olmadan mağmur
olunamaz”.
Tgk. Hasan di Tiro’nun 1968 yani ‘özgürlük hareketi’
projesini fiiliyata geçirmesinden yaklaşık on yıl önce kaleme alması nedeniyle
siyasi ideolojisini şekillendiren önemli safhalardan biri niteliğini taşıyor.
Bu vesileyle eseri Açe dilinden Endonezyacaya çeviren Haikal Afifa ile
yaptığımız röportajdan alıntılarla bu çalışma üzerine düşüncelerimizi ortaya
koymak istiyoruz. Bu çerçevede mütercim hakkında kısa bir bilgi vermenin
yerinde olacağını düşünüyorum. Mütercimle ilgili bu kısa anlatının, sadece
bireysel bir yönü olmadığını, yakın geçmişte aynı akibeti paylaşmış bir neslin
ortak anlatısı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamalıyım. İlk etapta,
Haikal’ı bu eseri yeniden bugüne taşıyacak çalışmaya imza atmasına iten neden
çok önemli. Haikal, ebeveyni “Açe Özgürlük Hareketi” içinde yer almış ve şehit
olmuş bir aileden geliyor. Bu anlamda, Haikal, bir anlamda Hasan di Tiro’nun
eserleri üzerinden merhum anne-babasının böylesi bir harekete girme nedenlerini
de keşfetmeye çalışıyor.
Bu bağlamda, Haikal Afifa kimdir kısaca bir göz atalım.
Çünkü çevirmenin kimliği ve aidiyeti bu eserin ve yazarının önemiyle örtüşen
bir yönü var. İlköğretimini Açe’de tamamladıktan sonra, Endonezya Ordusu’nun
‘zorlamaları’ karşısında, tıpkı o dönem özellikle genç neslin bir bölümünün
yaptığı gibi Açe sınırlarını terk etmek zorunda kalıyor. Doğu Cava’da eğitimi
ile dikkat çeken Gontor’da liseyi tamamlıyor ve akabinde Tefsir alanında yüksek
öğrenim görmek amacıyla Malezya’ya gidiyor. Ancak bu olgunlaşma yıllarında
Haikal belki de geleceğini şekillendirecek bir karar veriyor. Tefsir alanında
öğrenimi yürütmek yerine, Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne geçmeyi yeğliyor ve
Endonezya’nın önemli üniversitelerinden ‘University of Indonesia’da öğrenimini
tamamlıyor. 2004 yılında Açe’ye dönen Haikal, bu sefer farklı bir tecrübeye yani
tsunamiye tanık oluyor. Tıpkı yaşıtları gibi o dönem Açe’ye akın eden
uluslararası yardım kuruluşlarında görev yapıyor. Bu süreçte, bizzat içinde yer
aldığı ve birinci elden tanık olduğu sosyal değişimler bağlamında Açe kimliğine
ve aidiyetine dair önemli bir bilinçlenme süreci geçiriyor. Bu anlamda, söz
konusu bu sürecin Haikal’ın, Hasan di Tiro’nun eserlerine eğilmesinde kayda
değer bir etkisi olduğunu ve önemli bir bilinç erişimini tecrübe ettiğini ileri
sürebiliriz. Zaten o da, “Açe’de tsunami sonrasında dışarlıklıların etkisiyle,
genel anlamda Açe’de bir kültürel değişimden ve de özellikle genç nesilde bir
kimlik erozyonunun” ortaya çıktığını ileri sürüyor. Bunda, sadece Hıristiyan
unsurları değil, Ortadoğu kökenli kimi ‘girişimlerin de’ rolüne dikkat çekmekte
fayda var. Bunun temel nedenlerinden biri, bizzat yakinen şahit olduğumuz,
belge ve kanıtlarıyla ortada durduğu üzere, söz konusu oluşumların Açe
toplumunu, iyi niyetli olarak başlasa da, süreçte ilgili toplumun kültürel
kodlarına yabancı edimleri gündeme getirmeleriyle yaşanan ‘kültür erozyonuna’
bilerek veya bilmeyerek katkı yapmaları oluyor. Haikal’ın ifadesine başvurarak
dile getirirsek, “çatışma döneminde ‘birlik’ ruhunun çok daha ön plânda olduğu,
oysa tsunami sonrasında barış sürecine girilmesiyle birliğin yerini kimileri
‘çatışma’ boyutuna varan toplumsal ‘farklılaşmaların’ gündeme geldiği
gözlemleniyor”.
Haikal, bu çeviri çalışmasını yaparken, Tiro ailesinin
bazı fertlerinden, -örneğin Musanna Tengku Abdul Wahab Tiro- izin aldığını ve
bunun yanı sıra, örneğin bazı dil faktörleri gibi bazı yardımlar da aldığını
ifade ediyor. Bu çalışmanın iki temel amacı var. İlki Hasan di Tiro gibi bir
dava adamını, siyasetçiyi ortaya koyduğu eserlerle sadece Açe toplumuna değil,
Endonezya ve Malezya’yı da içine alacak geniş kitlelere tanıtmak. İkincisi, son
dönemde önemli toplumsal değişimlere konu olan Açe toplumunda, özellikle de
genç nesilde ‘Açelilik kimliği ve aidiyetine’ dair güçlü hatırlatmalarda
bulunmak ve böylece geliştirilmesine dair bir bilinç gelişimine vesile olması.
Bu tercüme eser, ilginç bir şekilde tarihi işlev
benzerliğine gönderme yapıyor. Tiro’nun, daha özgürlük mücadelesine başlamadan
yıllar önce bu eseri kaleme almak suretiyle vermek istediği önemli bir mesaj
vardı. Benzer şekilde, bu çalışma da, yukarıda dile getirdiğimiz ‘kültürel
çözülme’ sürecine konu olan genç nesil Açelilerde kimlik, kültür, tarih ve din
kavramları üzerinden yeni bir bilinç inşasına el verecek bir teşebbüs olarak
değerlendirilebilir. Haikal’ın görüşüne baş vurarak ifade edersek, “Önemli bir
kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmış olan Açe’nin bunu hatırlamasının
vaktidir”. Bu bağlamda sorduğumuz soruya Haikal’ın verdiği cevabı hatırlamak
gerekiyor: “Bu kitabı tercüme etmesinin amacının, yozlaşma sürecine giren genç
nesle Tiro’nun güçlü ideolojik yapısı ve ifade gücüyle ‘kimliğini’ hatırlatmada
önemli bir araç işlevi göreceğini” umuyor.
Bu çalışma, Tiro’nun siyasi görüşlerindeki gelişmeyi
ortaya koyması açısından önemli bir eser. Dönemin Açe lideri Teungku Daud Beuereh
ve Endonezya’nın kurucu babalarından Muhammed Hatta’nın teşvikiyle önce
Cogcakarta’da üniversite öğreniminin ardından Birleşmiş Milletler’e konsolos
olarak gönderiliyor. Tiro’nun yaşamında Hatta’nın bulunması son derece önemli.
Bu tek başına ele alınabilecek bir hadise olmayıp, Açe lideri Davud Beureuh’in
Cakarta’da siyasi karşılığını bulduğunun bir ifadesidir. Yani, ‘Endonezya’
adıyla bağımsızlığa giden süreçte Sukarno’nun Açe’yi birkaç kez ziyaret ettiği
ve Daud Beureuh’le görüştüğünü biliyoruz. Bunun ötesinde, ‘Endonezya’nın
bağımsızlığını dünyaya ilan edecek girişim, yani bayrağın göndere çekildiği yer
Açe topraklarıdır. Dolayısıyla, Cakarta siyasetinde Daud Beureuh’in önemli bir
yeri olduğuna kuşku yok. Öte yandan, Tiro’nun Beureuh’in Sigli’de açtığı
“Madrasah Sa’adah Al-Abadiyyah’ adlı ilköğretim okulunda öğrenim gördüğünü ve
Beureuh’in altın çocuğu olduğunu daha önce yazmıştık...
Tiro, Açe dilinde kaleme aldığı bu eserde Açe
Sultanlığı’nın tarih sahnesinden çekilişine neden olan Hollanda Savaşı’nı o
dönem çeşitli ülkelerdeki önemli medya organlarında gündeme gelen yayınlar ve
Savaş döneminde ve sonrasında yapılan kimi akademik çalışmalara referanslar
üzerinden değerlendiriyor. Bunlar arasında, The New York Times’ın 1873 yılı
yayınları, Harper’s Magazine (1905), Amerika Başkanı Ulysses S. Grant’ın
konuşması (1874), Hollandalı Paul Van’t Veer (De Acheh-Oorlong); W. A.
Goudoever ve H. C. Zentgraaf (Sumatraantjes); J. Kreemer (Aceh); H. J. Schmidt
en M. H. Du Croo (Marechaussee in Atjeh)’yi saymak mümkün. Bu nedenledir ki,
eserin adı ‘Dünyanın gözünde Açe’. Yani, Açe’de verilen vatan mücadelesinin,
İslami ve milli karakterinin yanı sıra, bölgesel ve küresel etkileri olan kayda
değer bir yönü bulunuyor. Yeri gelmişken ifade etmekte fayda var. Açe’nin tarihsel
ve sosyo-dini yapısı dikkate alındığında İslami ile ‘milli’ duruşu birbirinden
ayırmanın mümkün olmadığı görülür. Bunu daha iyi anlayabilmek için Tiro’nun bu
eserinden başlayarak tüm eserlerine ‘göz atmakta’ fayda var. Bu anlamda, farklı
coğrafyalarda ‘negatif’ algılara neden olabilecek böylesi bir ayrımın Açe
özelinde karşılığının olmadığını söylemekte fayda var.
Bu süreçler, özelde Türkiye’de ve genlede İslam
dünyasında hak ettiği yeri alacak araştırmalara konu olmadıysa da, o dönem
dünya tarihini şekillendiren güçlerin Açe’deki gelişmelere kayıtsız
kalmadıkları anlaşılıyor. Tiro’nun amacı da böylesine önemli bir coğrafyada
verilen mücadeleyi şu veya bu şekilde ‘unutmaya yüz tutmuş’ yeni nesillere
anlatmak ve hatırlatmak. Bunun için seçtiği yöntem de, içe kapanık, yerli
kaynakları gündeme taşımaktan ziyade Avrupa ve Amerika’da konuyu ele alan
yayınlar üzerinden bir bakış geliştirmek. Bu, aynı zamanda Tiro’nun Açe’nin geçmişini ve kaleme aldığı
dönemdeki varlığını içinde yer aldığı ulus devlet, yani Endonezya bağlamında
haklılığını ortaya koymayı hedeflediği düşünülebilir.
Hasan di Tiro’nun eserlerinin yeniden gün yüzüne çıkmaya
başlaması sevindirici. Umarız bu çalışmalar başta Türkçe olmak üzere diğer
dillere de çevrilmekle kalmaz, aynı zamanda çeşitli alanlarda akademik
çalışmalarla da zenginleştirilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder