Mehmet Özay 16 Eylül 2013
While the armed
attacks is still ongoing, hope for peace continues, too... It is salient to observe
and witness partly the developments in Patani. The Patani National Revolution Front
(BRN) made some claims on some issues such as withdrawal of troops, and closing
the entertainment centers serving for Thai and Chinese minorities in the
Southern Provinces. Owing to the failure of the central government, though agreed
on ceasefire during the last Ramadhan, there were some armed attacks emerged. Currently,
the National Security Council is working on the demands of BRN to reach a
conclusion before the next talks in the third week of coming October. Meanwhile
it is also salient to ask whether Turkey can play a role in the peace process?
There is great opportunity since the Prime Minister of Thailand paid a visit at
the initial days of the last July to Turkey. She tries to construct a new image
of Thailand visiting variety of countries including Turkey to develop economic
and political relations. Turkish authorities should consider and transform this
opportunity into a concrete policy including involving the peace building
process in Patani...
Geçen Ekim ayından bu yana gündemde olan Patani Barışı görüşmelerine Ekim
ayının üçüncü haftasında yeniden başlanacak. Bu nedenle gelişmeleri yerinde
izlemek ve kimi görüşmelerde bulunmak amacıyla Patani’ye bir ziyarette
bulunduk.
Önce yakın geçmişte neler yaşandı bir bakalım... Ramazan ayı öncesinde
Patani Ulusal Devrimci Cephesi (Barisan Revolusi Nasional-BRN) ve Bangkok
Yönetimi’nce karşılıklı yapılan açıklamalarda Ramazan ayı vesilesiyle
çatışmaları sona erdirmek amacıyla tarafların birbirlerinden bazı talepleri
olmuştu. Bu çerçevede, BRN Bangkok Yönetimi’nden askerlerin en azından bazı
bölgelerden çekilmesi, bölgede yaşayan Tay ve Çin azınlığa hitap eden eğlence
yerlerinin kapatılması gibi önerileri gündeme gelmişti. Ancak bu taleplerden
tamamının hayata geçirilmemesi nedeniyle Ramazan ayında da saldırılar sürmüştü.
Bu çerçevede, kapsamlı barış görüşmelerine başlanabilmesinin ilk aşaması kabul
edilen bazı hususlar BRN tarafından Bangkok Yönetimi’ne ulaştırıldı.
Bu hususlar beş madde altında toplanıyor: 1)BRN’ın ayrılıkçı grup olarak
değil, özgürlükçü sıfatıyla anılması; 2)barış sürecinin yürütüldüğü ülke olan
Malezya’nın işlevinin ‘arabulucu’ olarak
tanımlanması; 3)ASEAN ve İslam Konferansı İşbirliği’nin görüşmelerde gözleci sıfatıyla yer alması; 4)Patani
topraklarında ‘Patani Malayları’nın haklarının tanınması; 5)Hapishanelerde
tutuklu bulunan Patanili siyasi suçluların serbest bırakılması.
Patani’de bulunduğumuz günlerde, Merkez’in bu talepleri ‘kabul ettiği’
yönündeki açıklamaların medyada yer bulması üzerine, Tayland Ulusal Güvenlik
Konseyi Genel Sekreteri General Paradorn Pattanatabut yaptığı açıklamada, bu
maddeler üzerindeki çalışmalarının Başbakan yardımcısı ve aynı zamanda ‘Güney
(Patani) sorunundan birinci elden sorumlusu Pracha Promnok başkanlığında devam
ettiğini, henüz maddelerin kabul edilmesinin söz konusu olmadığını açıkladı.
Söz konusu bu maddelerden, özellikle son ikisinin Merkezi Hükümet
çevrelerinde kabul edilebilirliği noktasında şüphelerin arız olduğu
bildiriliyor. Bu bağlamda, Pattanatabut yaptığı açıklamada, bu maddelerden
dördüncüsünün Bangkok’da rahatsızlığa neden olduğunu da sözlerine ekliyordu. Tabii
burada sorun defaatle dile getirdiğimiz üzere, Bangkok’daki çok aktörlü iç
siyasi hesaplaşmalardan bağımsız görülemez. Bununla birlikte, iki yıl önce
Başbakanlık koltuğuna oturan Yingluck’ın Patani sorununu çözme konusunda çaba
sarfedeceği yolundaki açıklamalarının pratikte ‘ağır aksak da’ olsa bir
karşılığı olduğu söylenebilir. Tabii bu noktada Malezya’nın üstlendiği
inisiyatifi de unutmamak gerekiyor.
Merkezin ileri sürdüğü nedenlerden biri de ülkenin ‘hukuk kurallarına’
uyulması. Hukuk kuralları denilen bütünün sadece Tayland’da değil, tüm bölge
ülkelerinde zaten etnik unsurlarla yaşanan problemlerin en önemli dayanak
noktası olduğu biliniyor. II. Dünya Savaşı sonrasının ve devamındaki ultra
milliyetçi çevrelerin merkez yönetimlerindeki monopol yapılaşmalarının ürünü
olan bu ‘hukuk kuralları’nın sadece azınlıklar bağlamında değil, tüm ülke
halkını içine alacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekiyor. Açe’de,
Mindanao’da, Myanmar’da ve Patani’de Merkez yönetimlerin arkasına sığındıkları
Hukuk Kuralları’nın dayandığı felsefi, ideolojik köklerinin öncelikle incelenmesi
ve anlaşılması gerekiyor.
Barış’ın geldi geliyor dendiği Patani’de bulunduğumuz süre zarfında
çatışmaların ortaya çıktığına şahit olduk. Bu saldırıları gerçekleştirenlerin
gerçek niyetleri konusunda açıkçası net bir fikir olmamakla birlikte, bölgede
sadece Özgürlük Hareketi’nin var olmadığı, ‘çatışma ortamının’ doğurduğu ‘imkânlardan’
kendilerine pay tahsis eden çevrelerin de olduğu malum... Kimi çevreler
Özgürlük Hareketi’nin askerleri hedef alan son dönem saldırılarını Barış
sürecinde Merkez’i köşeye sıkıştırma amaçlı olduğunu ifade ederken, bu ve
benzeri saldırılarla Barış imkânının zora sokulduğu gözlemi de yapılmıyor
değil. Özellikle Merkez güçlerde yer aldığı izlenimi uyandıran ikinci
gruptakilerin Dış İşleri ve Ordu’nun barış görüşmelerinin dışında
tutulmalarından endişe etmeleri Bangkok’da hâlâ ‘ultra milliyetçi’ çevrelerin
Barış sürecinden memnuniyetsizliğinin bir ifadesi olarak düşünülebilir. Öte
yandan, BRN’in barışta Patani adına yer almasına rağmen, ‘sahada’ BRN’den
bağımsız hareket eden grupların varlığının da olduğu dikkate alınmalı. Bu anlamda,
daha önce yazılarımızda da vurguladığımız üzere Patani’de Barış’ın yolu tüm
gruplarla temas ile gerçekleştirilebileceğini unutmamak gerekir.
Gelelim işin
Türkiye boyutuna… Birkaç gündür Patani’ye yaptığımız ziyarette çeşitli
çevrelerle görüşmelerimiz, gözlemlerimizden hareketle Türkiye’nin Patani
Barışı’na katkısı konusunda önemli bir beklentinin olduğunu açık seçik ifade
etmek isterim. Örneğin, beş eyaletten sorumlu “Güney Sınır Eyaletleri Yönetim
Merkezi”nde görevli Vali yardımcısı –ve de tek Patanili Malay olan- Dr. Maroning
Salaming ile yaptığımız görüşmede bu husus açıkça gündeme geldi. Yingluck’un
Temmuz ayı başında Türkiye’ye yaptığı ziyarette de yer alan Dr. Maroning
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yakın gelecekte Tayland’a yapacağı olası bir ziyarette
Patani’ye de beklediklerini ifade etti. Bu süreçte Ankara çevrelerinde Patani
gerçeğinin iyice anlaşılması gerekiyor. Hazırlıksız yapılacak bir girişim,
potansiyel olanakları ortadan kaldırmaya yarayacaktır sadece. Öyle ki, bu
noktada küçük bir örnek vermekte fayda var. Dr. Maroning, Türkiye’de ‘İslam
İşbirliği Teşkilatı’ Genel Sekreteri ile de görüştüğünü, Sekreter’in bazı
tavsiyeleri olduğunu ifade etti. Öyle anlaşılıyor ki, Genel Sekreter’in ağzını
‘yetim’ açmamış her nedense… Açe’de gündeme getirilen ‘pilot’ sıfatıyla anılan
yetim projesinin bir benzerinin niçin Patani bağlamında konuşulmadığını sormak
ve cevabını beklemek başta Patanililer olmak üzere, ümmetin hakkı. Hiç kuşkunuz
olmasın, tıpkı Açe’deki gibi yerel birimler tarafından yetimler, dullar,
sakatlarla ilgili datalar çoktan hazırlanmış bile Patani’de. Ancak burada gene
tıpkı Açe’de yapıldığı gibi yerel birimlere ‘güvenmek’ ve onların rehberliğinde
çalışmalar yapmak yerine Cidde’den, İstanbul’dan hesaplarla yola çıkmak
Açe’deki başarısızlığı getirir olsa olsa. Kimi gözlemcilerin ifade ettiği
üzere, Genel Sekreter’in ya da başkalarının Dr. Maroning’e veya herhangi bir
Patanili yetkiliye ‘kimliğinizi koruyun’ yollu tavsiyelerde bulunmanın hiçbir
anlamı olmadığı gibi, bu yaklaşım Patani’nin pek de hakkıyla tanınmadığının
göstergesi olarak okunabilir. Onlar yani Patanililer zaten yüzyıldır bu Patani
Malay Müslüman kimliğini korumak için tüm olanaklarını yeterince seferber
etmiyorlar mı? Burada sorulması gereken dışarlıklıların Patani’yi anlayıp anlamadıklarıdır.
Es geçilmemesi gereken bir de şu husus var… Patani’de ‘barış umudunu’ görüp,
Patani topraklarında ‘faaliyet’ hedefleyen kimi gruplara söylenecek birkaç
cümle olmalı… Gerçekten Patani’yi düşünüyorsanız samimi ve gerçekçi
olunmalıdır. Öyle zenginlerin evlerinde iftar sofları kurup Patani’den bir
şeyler devşirmeyi ummak Patani’ye yapılacak en büyük haksızlıktır.
Görüşmelerimizin
bir diğer ayağını oluşturan geleneksel dini okul temsilcileriyle olan bölümünde
önemli bir niyetin ortaya çıkmaya başladığını görmek sevindiriciydi. Patani
topraklarının olmazsa olmazı bu geleneksel dini okullar, öyle kimilerinin
zannettiği gibi içe kapalı kurumlar değil. Yüksek öğrenim dahil günün
koşullarında ‘aktörlük’ edebilecek kapasite ve niyete sahipler. Bu çerçevede,
köklü bir geleneksel dini okulun başında bulunan Tok Guru Abdurrahman Bey’le
görüşmemizde üniversite kurma niyetlerini hayata geçirme noktasında bazı
çalışmaları olduğunu ifade ettiler. Patani coğrafyasında akademik ve
entellektüel yaşamına önemli katkısı olacağına kuşku olmayan bu kurumun bir an
önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Bangkok Yönetimi’nin onay vermiş olması
büyük bir avantaj. Bu noktada, Başbakanlığa bağlı kimi birimlerin bu noktada
destekçi olmaları beklentisi vardır. Türkiye’nin imkanlarının böylesi akademik
alanlarda varlık göstermesi hiç kuşku yok ki, orta ve uzun vadede çok daha
önemli olanakların geliştirilmesine vesile olacaktır. Tayland Başbakanı’nın
Türkiye’ye yaptığı ziyaret, iki ülke arasında sadece ticareti değil, siyasi işbirliğini
de geliştirmeyi hedefliyor(du). Sayın Başbakan’ın bölgeye yapacağı bir
ziyarette bu iki eksenli gelişmenin bütün vecheleriyle gündeme getirilmesi ve
Patani Barışı’na aktif ve katılımcı şekilde destek olunmasında yarar var. Bunun
için Sayın Başbakan’ın çok iyi hazırlanmış bir programla Patani’ye ziyaretinin
mutlaka gerçekleştirilmesi gerekiyor… 2011 yılında Sayın Cumhurbaşkanı’nın Açe
ziyaretinin engellendiği gibi, Merkez güçlerin ‘güvenliğinizi’ koruyamayız gibi
safsataları bir kenara bırakmak gerekir ve sahaya gitmek Patanililerle yüzyüze
görüşmek gerekir. Patani ziyaretine dair yazmaya devam edeceğiz…
Not: Açe’de günümüzün önde gelen Hocalarından
Bireun’lı Teungku Hacı Muhammed Wali al-Khalidi geçenlerde vefat etti. Sadece
Hoca değil, bir entellektüel ve siyaset adamı da olan Tgk. Al-Khalidi 2009
Parlamento seçimlerinde Açe Eyalet Parlamentosu’na millekvekili olarak
seçilmişti. Allah’dan Rahmet diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder