Mehmet Özay 30.10.2023
Aksine, bu gelişme, halkının kahir ekseriyetini Müslümanların oluşturduğu çeşitli coğrafyalardaki toplumlar açısından da, önemli bir sürece tekabül ediyordu
Bunlar arasında günümüzde, Endonezya adıyla anılan Takımadalar coğrafyasındaki toplumların 20. yüzyılın ilk birkaç on yılında, Anadolu coğrafyasındaki söz konusu gelişmelere yönelik algısı ve anlama çabası gayet önemlidir.
Bu noktada, iki hususa dikkat çekmekte yarar var…
İlki, Takımadalar entellektüellerinin ve Müslümanlarının, Osmanlı ve Yeni Türkiye Cumhuriyeti topraklarında olan biteni anlama çabaları, kendilerini tarihsel ve siyasal olarak ilintili olarak gördükleri bir Müslüman coğrafyada olan bitenle ilişkilendirme yaklaşımıdır.
İkincisi ise, ilkinden bağımsız olacak şekilde, Takımadalar coğrafyasında Hollanda sömürge yönetimine karşı zaten, başlamış ve giderek etkisini güçlü bir şekilde hissettirmekte olan bağımsızlıkçı düşüncenin Anadolu’daki gelişmelerden hareketle, bölge entellektüelleri vasıtasıyla zenginleştirilmesine yönelik bir yaklaşımdır.
Burada kısaca, bir hususa açıklık getirmek gerekiyor. O da, Takımadalar Müslümanları olarak genellemede bulunmanın bazı sakıncaları olduğudur.
Temelde, Osmanlı ve Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ndeki gelişmeleri öğrenme sürecinde siyasal- ideolojik bağlamda, İslamcı kabul edilebilecek çevreler kadar, milliyetçi ve sosyalist çevrelerin de önemli entellektüelleri vasıtasıyla, gelişmelere kendi yayın organlarında yer verdiklerini ifade etmek doğru olacaktır.
Bu süreçte, söz konusu ideolojik yapılar kendi yayın organlarında bazı ana konular ve siyasi liderlere odaklanarak, geniş kamuoyunu bilgilendirme yoluna gitmişlerdir. Bunlar arasında, Halifelik kurum, yeni Meclis gibi kurumsal yapılar ile Mustafa Kemal, Enver Paşa gibi siyasi figürler öne çıkıyor.
Siyasal değişimlerde benzerlik olgusu
Anadolu topraklarında olan biten siyasal ve toplumsal değişimlerin benzerlerinin, Takımadalar coğrafyasında da gerçekleştiğini söylemek mümkün.
Bunun, sıradan ve gelişigüzel bir benzerlik mi olduğu, yoksa kasıtlı ve bilinçli bir benzerlik oluşturma çabasından mı kaynaklandığı, üzerinde durmaya değer bir konudur.
Bu iki temel husus üzerinde mantıksal bir tutum geliştirebilmek için, farklı ideolojik bağlamlarıyla Takımadalar Müslüman entellektüellerinin, Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile Cumhuriyet’in erken dönemine dair, ne tür bir yaklaşım sergiledikleri ve bu anlamda, ne tür bir algının ortaya çıktığına bakmak gerekir.
Siyasal modernleşme aygıtı
Diğer bölgelerde olduğu gibi Takımadalar bölgesinde de, ana dilde yayın yapan gazeteler ve dergiler temelde, siyasal modernleşme aygıtı olarak işlev görmüşlerdir.
Bu çerçevede, Takımadalar coğrafyasındaki ilgili yayın organları, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl ilk birkaç on yılında yayınlanan gazeteler, Osmanlı ve Yeni Türkiye coğrafyasında olan bitine dair haberleriyle bize önemli veriler sunmaktadır.
Öyle ki, bu gazetelerin, Osmanlı ve Türkiye topraklarında olan bitene seyirci kalmak yerine, gelişmeleri oldukça yakından takip ettikleri anlaşılıyor.
Bu takibin bir yerinde, Batı Avrupa basınından ve/ya ajanslar ve telgraf gibi vasıtalarla bölgele ulaşan haberler kadar, bölge entellektüellerinin bu ve benzeri vasıtalarla Vakit, Milliyet, Tanin, Tevhid-i Efkâr ve İkdam gibi gazetelerden de alıntılar yaptıkları görülüyor.
Özellikle, Cava ve Sumatra Adaları’nda örneğin Batavya, Surabaya, Medan, Padang, Açe vb. şehir ve bölgelerde yayınlanan, Malayca gazete ve dergilerden oluşan yayınların, Anadolu coğrafyasındaki gelişmelerle ilgili haberlere periyodik olarak yer verdikleri görülüyor.
Bu yayınların gündeme gelmesinde, teknik olarak gazetecilik bağlamında, bölgedeki İngiliz ve Holanda sömürgeci yönetimlerin oluşturduğu entellektüel, kültürel ve teknik evrenin katkısı ve işlevselliği göz ardı edilemez.
Öyle ki, çeşitli ajanslar vasıtasıyla oluşturulan haber ağları, Avrupa ile Takımadalar bölgesini birbirine bağlarken, hiç kuşku yok ki, Avrupa basınının yakından takip ettiği Osmanlı ve Yeni Türkiye’ye dair haberlerin de çeviriler vasıtasıyla bölgedeki Müslüman entellektüellerin çabalarıyla ortaya konulan gazetecilik faaliyetleriyle halkın ‘haber’ ihtiyacını karşılamaya yönelik bir etkisi olmuştur.
Anadolu’daki gelişmeleri takip etme çabasında, 2. Abdülhamid dönemi resmi politikası kabul olarak, Osmanlı Devleti’nin son çeyrek yüzyılına damgasını vuran pan-islamcı eğilimlerin bir bölümünün Takımadalar bölgesinde kendini göstermesinin etkisi yadsınamaz.
Ancak, Osmanlı siyasi elitince gündeme getirilen söz konusu pan-İslamcı eğilimlerin, büyük ölçüde Osmanlı Devleti’nin siyasal sınırlarının korunmasını hedeflediği ve çabaların da, bu yönde tezahür ettiğini hatırlatmakta yarar var.
Bunun ötesinde, Takımadalar Müslümanlarının özellikle, Halifelik kurumu ile kurdukları ve geçmişi, gayet erken dönemlere kadar uzanan psikolojik, dini ve siyasal ilişkinin, Osmanlı ve Türkiye topraklarında olan biten değişimlerin merkezinde yer aldığı ve bu süreci anlamada, itici bir etkisi olduğu iddiasını ortaya atabiliriz.
Takımadalar coğrafyasında Müslüman entellektüellerin, Anadolu coğrafyasında olan bitene dair algısının bir devamlılık üzere olduğu aşikârdır.
Bu algının oluşmasında, 1. Dünya Savaş sonrasında, İngilizlerin güdümündeki Yunanlılara karşı verilen bağımsızlık savaşının ve ardından, Ankara’da Milliyetçi Hükümetin kuruluşu sürecinde, Osmanlı’dan yeni Türkiye Cumhuriyeti’ne doğru bir kopuş değil aksine, bir devamlılık olduğu yönündeki düşünce etkili olmuştur. Bu da aslında, kendi başına gayet rasyonel bir duruma tekabül etmektedir.
Bunun ipuçlarının temelde, Ankara Hükümeti’ni oluşturan siyasi elitin söylem ve eylemlerinde karşılık bulduğu ve bu çerçevede, belirleyiciliği olduğuna da kuşku bulunmamaktadır.
Kurumsal bağlar anlamında özellikle, Halifelik kurumu üzerinde gelişme gösteren sürecin yakından takip edilmesi, Takımadalar Müslümanlarının bir yandan, dini yönelimlerindeki kararlılığı ve önemi ortaya koyarken, aynı zamanda kendilerinin içinde bulundukları sömürge yönetimi ile ilişkilerinin yönelimiyle de ilişkisi söz konusuydu.
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne evrilmenin Anadolu’daki Türkler için anlamı kadar, bu gelişmenin diğer Müslüman toplumlar için de ne anlama geldiği üzerinde önemli durulması gereken bir konudur.
Bu noktada, Malay Takımadaları’ndaki entellektüel çevrelerin Anadolu topraklarında olan bitene dair yayın faaliyetlerinin incelenmesi, bize ilgili dönemdeki gelişmeleri, iki coğrafya arasında etkileşimler boyutundan okuma imkânı verecektir.