19 Nisan 2022 Salı

Türk siyasetini anlama, popülerlik ve gerçeklik ilişkisi: Özal dönemi örneği / Relations between understanding of Turkish politics, popularity and reality

Mehmet Özay                                                                                                                            16.04.2022

Türk siyasi tarihini oluşturan gelişmeleri anlama çabalarını, salt ulusal gelişmeler çerçevesinde değerlendirme yönünde popüler medyanın ortaya koyduğu söylem, var olan doğrulara kısmen işaret etmektedir.

Gerçeklik inşası ya da manipülasyon

Bu durum, söz konusu medyanın popüler yanının içkin olduğu şekilde, ulusal dinleyici kitlesine hitap etme arzusu ve bu yönde var olduğu iddia edilebilecek bir talebi karşılamaya yönelik işlevine tekabül ediyordur.

Ancak bu yaklaşım, siyasal tarihin yakın geçmişini ve bu geçmiş dönemde sergilenen ekonomi-politiğin ulusal, bölgesel ve uluslararası bağlamları gibi gayet kapsamlı bir çerçevede ele alma yeterliliğinde ol/a/maması gayet önemli bir eksiklik olduğu gibi gerçeklikleri ortaya koyamama gibi bir duruma da yol açabilmektedir.

Söz konusu bu durumun, yakın geçmişte yaşanmış siyasal gelişmeleri yerli yerine koyma, gelişmeleri ve süreçleri birbirine ekleme, bunlar arasında neden sonuç ilişkisi kurma noktasında gayet önemli bir eksikliği içinde barındırdığını açık seçik ortaya koymakta fayda var.

Popüler medyanın geniş kitleleri kontrol etme yönelimi ve istencinde ve yakın tarihsel geçmişi ve bu süreçte ortaya çıkan siyasal gelişmeleri belirli amaçlar doğrultusunda kanalize edebilme yeteneğinde oluşu, ortaya koyduğu çabaları haklı ve geçerli kılmaya yettiğini söylemek güçtür.

Popüler medyanın bu icraatı, yakın geçmişteki siyasal gelişmeleri anlamamıza imkân tanımayacak ölçüde darlaştırılmış bir alan sunmaktadır. Buna ilâve olarak ortaya çıkan kısıtlılık, bu alana dair söz söyleme yeterliliğine sahip akademi dünyasının, araştırma kurumlarının biraraya getirdiği verileri doğru ve etkin bir şekilde kullanılmadığını da akla getirmektedir.

Bu noktada, ortada bir bilgisizlik mi, istenmedik bir manipülasyon mu yoksa, doğrudan bir kasıt mı olup olmadığı konusu ayrıca incelenmeye değerdir.

İç politikayı anlamada kısır bakış açısı

Türk siyasal tarihinde kilometre taşları olarak kabul edilecek örneğin Tek Parti, Demokrat Parti, darbeler, Özallı yıllar vb. gibi dönemsel başlıkları ortaya koyarken, sadece ulusal düzeyde var olan siyasal tartışmalar, hesaplaşmalar üzerinden değerlendirmek gayet yanıltıcıdır.

Bu durum, Türkiye dışında, dönemsel özelliklerin uluslararası ve küresel bağlamlarından arındırılmış olduğu izlenimini güçlü bir şekilde ortaya konulduğuna işaret eder.

Oysa, Türkiye Cumhuriyeti gibi kendini, -kabul edenler ve etmeyenler olduğunu göz ardı etmeden- Osmanlı Devleti’nin varisi/devamı olduğu iddiasındaki bir ulus-devlette ya da geçmişle var olan siyasal ve toplumsal bağını ve ilişkisini ‘paranteze almış’ ve bu noktada kendini “yeniden doğmuş bir ulus” olarak tanımlama çabasındaki bir siyasi yapıda dahi, ulusal siyaset çerçevesinde olan biteni bölgesel, uluslararası ve küresel gelişmelerden bağımsız okumak gayet hatalı ve sakıncalıdır.

İşte bu nedenle, yukarıda “popüler medyanın… ,” diyerek atıfta bulunduğumuz durum, eleştirel bir tutuma tabi tutulmaya muhtaçtır.

Merhum Özal’ın başbakanlık, cumhurbaşkanlığı dönemlerine yakından tanık olmuş bir neslin mensupları olarak, aradan geçen kırk elli yılın ardından, bugün söz konusu bu dönemi Özal bağlamında tanıma, anlama çabasını ortaya koyma iddiasındaki popüler medyatik söylemin, “bir lider üretme” çabası gerçekliklere tekabül ettiğini söylemek gayet güçtür.

Aslında, söz konusu popüler medyatik söylemin bu çabasını dikkate aldığımızda, Özal dönemine dair bu yaklaşımın, bu dönem öncesinde lider/ler üretme çabasından farklı olmadığı dikkate alındığında, Türk siyasal tarihinin evrelerini, toplumsal ve siyasal gerçeklikler üzerinden anlama çabasından bir şekilde uzaklaşıldığı yönünde bir düşüncenin doğmasına sebep olmaktadır.

Ulusal politika ve bütüncül yaklaşım ihtiyacı

Özallı yılları, diyelim ki başbakanlık döneminin gündeme geldiği 1983 yılından hayatını kaybettiği 1993 yılına kadar geçen süreyi ele almak suretiyle, bu dönemi “öncü bir lider” kavramsallaştırmasına oturtmak, hem ulusal ve bölgesel ve hem de, özellikle bu dönemin bizatihi öne çıkan hususiyeti olan uluslararasılaşma ve küreselleşme etkilerini, nüfuzlarını, etkileşimlerini göz ardı etmek anlamına gelmektedir.

Popüler medyanın bu çabasında ortaya konulan ürünün, sınırlarının belirlendiği konusunda bir izah gündeme getirilmemiş olması kadar, izleyici/dinleyici ekseninde gelişmeleri bütün boyutlarıyla anlama, -böyle bir amaç var mı yok mu ayrı bir tartışma konusudur- konusunda bir talebi veya bu talebin var olabileceğinden hareketle bunun giderilebildiğini söylemekte güçtür.

Özallı yıllara yönelik bu ilginin, mühendis/ekonomist profiline oturtulan bir lider olgusunda doğruluk payı yok değildir. Ancak, bu yaklaşım, bütün bir resmi görme noktasında gayet önemli bir eksikliği içinde barındırmaktadır.

Ekonomi politik küreselleşme

Söz konusu bu dönemde Türkiye’yi, 1960’ların ve 1970’lerin ekonomi politik evreninden bir başka ekonomi politik evrene sıçrama yapmasını sağlayanın, salt bir liderin ekonomi-politik yaklaşımı ile açıklanamayacak boyutları vardır. Ve bunun temel bağlamı ise hiç kuşku yok ki, tüm nüfuz ve etkileriyle küreselleşmedir.

Özallı yılları tanımlamanın başat unsurları arasında en önde yer alan, Türkiye’nin kapılarını ‘dünyaya açması”, küreselleşmenin ne demek olduğunun Türkiye’de bu dönemi tasvir etme amacını taşıyanların gizli/açık ortaya koydukları söylemin bir parçasını oluşturur.

Buradaki eksiklik, ‘dünyaya açma’ olgusunun ortaya çıkışında temel nedenlerin bir kişi ve/ya kurum ile sınırlı olduğu yönünde ortaya çıkmaktadır. Dönemin ekonomi politiğinde belirleyici olgu olarak, ‘dünyaya açılmanın’ tek bir karar aşaması, tek bir lider bağlamı ile olmadığı, bunun küresel belirleyicilerinin olmasıyla anlaşılabilir.

Merhum Özal’ın Amerika’daki eğitim ve çalışma süreci, onun bir yandan Soğuk Savaş yıllarını dönemin küresel güçlerinden biri olan ABD perspektifinden algılamasına imkân tanıdığı gibi, dünyanın o dönemki gidişatında Türkiye’ye nasıl bir yön biçilebileceği sorusuna aranan cevaplara da karşılık gelecek bir sürece tekabül etmektedir.

Burada gözden kaçırılmaması gereken husus, Özallı yıllar ile bu yıllar öncesindeki dönemi karşılaştırdığımızda, Türkiye’de sadece ekonomi-politik dilin/söylemin değil, bunun alt yapısını teşkil eden kurumsal yapının ve bu kurumların işleyişini sağlayacak yasaların, yönergelerin oluşturulması sürecidir.

Yani değişimin, kurumsal bir bütünlük içerisinde gündeme getirilmesidir. Söz konusu bu kurumsal bütünün oluşturulmasının bir tek lider aklının değil, ulusal düzeyde diğer aktörlerin varlığı kadar, dönemin küresel belirleyicilerinin de talep, istek ve hatta zorlamalarına tekabül eden boyutlarını göz ardı etmemek gerekir.

Böylesi bütüncül bir yaklaşım, medyanın görevini daha sağlıklı bir şekilde yerine getirmesine yok açabileceği gibi, aynı zamanda dinleyicinin/izleyicinin Türk siyasal dönemlerini anlama talebi ve isteğinin de karşılanmasına hizmet edecektir. Aksi halde, ortaya konulan gerçekliğin tekil bir liderlik eksenli okumanın toplumsal ve siyasal değişmeleri anlamayı kısırlaştıracağını unutmamak gerekir.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2022/04/17/turk-siyasetini-anlama-populerlik-ve-gerceklik-iliskisi-ozal-donemi-ornegi-relations-between-understan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder