Mehmet Özay 29.08.2021
Malezya’da yeni bir koalisyon hükümet kurulurken gözler, kovid-19’la mücadele iktidar ile muhalefet arasında varılan işbirliği sürecinde.
Malezya’da, Birleşik
Malay Ulusal Organizasyonu (United Malay
National Organization-UMNO) genel başkan yardımcılarından İsmail Sabri Yaakob
9. başbakan olarak atanması ve 21 Ağustos’da yemin ederek görevine başlamasının
ardından, 27 Ağustos Cuma günü yeni hükümeti ilân etti.
Federal parlamentoda
güvenoyu süreci öncesinde, başbakanın muhalefete yaptığı çağrının karşılık
bulması, çok erken olmakla birlikte, ülkede yeni bir siyaset yapma biçiminin
pratiğe geçirilmekte olduğuna işaret ediyor.
Bu gelişme, 24
Şubat 2020 tarihinde gerçekleşen sivil darbe sonrasında, bir buçuk yıla varan
olağanüstü dönemin sona ermesi olarak değerlendirmek için gayet önemli bir
neden.
Muhalefet
partilerine kabinede yer verilmemekle birlikte, kovid-19’la mücadelede işlev
görecek iki temel kurum Ulusal Düzenleme Konseyi ve Özel Komite’ye muhalefetten
isimler bulunacak. Bu iki kurumun icra yetkisi bulunmuyor, sadece hükümete
ilgili konularda politika önerilerinde bulunma işlevi sergileyecekler.
Yeni dönem ve umut
Arka plânda
federal sultan Abdullah Ahmed’in yönlendirmesinin olduğu iktidar ve muhalefet
arasındaki işbirliği söz konusundaki gelişme, yeni bir hükümet kurulmasının
ötesinde ülke siyasetinde yeni bir süreç anlamı taşıyor.
Hükümetin önünde
çok acil halletmesi gereken iki temel konu bulunuyor: İlki kovid-19 salgının
önüne geçmek ve ekonomik yaşamı yeniden normal düzeyine getirmek. Son bir buçuk
iktidardaki Ulusal İttifak (Perikatan
Nasional-PN) hükümetinin kovid-19’la politikasının başarısızlıkla
sonuçlanması, artık kaybedilecek zaman olmadığını ortaya koyuyor.
Başbakan İsmail
Sabri Yaakob federal parlamentoda güvenoyu öncesinde gayet önemli bir adım
atarak muhalefetle işbirliği söylemini yazılı hale getirerek, hem güvenoyu
sürecinin sorunsuz geçmesi, hem de geniş toplum kesimlerini rahatlatacak bir
mesaj vermiş oldu.
Bugüne kadar
tanınmayan bir siyasetçi olan İsmail Sabri Yaakob’un ve hükümetin varlığı da
aslında bu işbirliğinin başarıyla sonuçlanmasına bağlı.
Normalleşme
Cuma günü ilân
edilen kabineyi oluşturan üyelere bakıldığında, 2018 Mayıs’ndaki 14. genel
seçimleri kaybeden UMNO, son birkaç yılda yaşanan olağanüstü gelişmelerin
ardından, yeniden iktidarı perçinlediğine işaret ediyor.
Bununla birlikte,
‘normalleşme’den kastımız, UMNO’nun yeniden iktidar olması değil elbette...
Aksine, bu haliyle bile Malezya’da siyasal yaşamın hâlâ, seçilmiş/meşru
hükümeti sona erdiren 24 Şubat 2020 sivil darbesinin gölgesinde kalmaya devam
ettiğini bir kez daha belirtelim.
Öyle ki, ülkede
siyasal yaşamı belirleyen geleneksel ve siyasal dinamikler, 2018 seçimlerini
kazanan Umut Koalisyonu’nun (Pakatan
Harapan-PH) yeniden iktidar olmaması için güç birliği yaptığı aşikâr.
‘Normalleşme
süreci’, çiçeği burnunda başbakan İsmail Sabri Yaakob’un muhalefete yaptığı
işbirliği teklifinin hemen kabul edilmiş olmasıdır.
Muhalefet, yani
Umut Koalisyonu bloğunu oluşturan Halkın Adaleti Partisi (Partai Keadilan Rakyat-PKR), Demokratik Eylem Partisi (Democratic Action Party-DAP) ve Amanah
Partileri’nin oluşturduğu yapı...
Muhalefetin yeni
başbakanın kovid-19’la mücadele ve ekonominin rayına oturtulması konusunda
“işbirliği” çağrısına, hemen olumlu cevap vermesi gayet anlamlı.
Burada muhalefeti
böylesine önemli bir kararı acil olarak almasında temel sebep nedir diye
sorulduğunda hiç kuşku yok ki, geniş toplum kesimlerinin maruz kaldıkları
sağlık ve ekonomik kayıplar...
Bu noktada,
muhalefeti verdiği bu kararla, sorumlu siyaset örneği sergilediğini söylemek
gerekir.
Peki, iktidar ve
muhalefet arasında varılan işbirliğinden ne murad ediliyor diye sormak
gerekir. Kabinede yer almayan muhalefet,
öyle anlaşılıyor ki, bu konuda ısrarcı da olmamış.
Öte taraftan,
başbakan ülkenin en temel sorunu olan kovid-19’la mücadelede iki temel kurum
olan Ulusal Düzenleme Konseyi ve Özel Komite’ye muhalefetten isimlerin yer
almasına olanak tanıyor.
Anlaşmanın diğer
iki önemli maddesine yani parlamento kurumunu güçlendirmek ve adalet
mekanizmasında bağımsızlığın tesisi gibi can alıcı noktalara bakıldığında,
muhalefetin aktif olarak görüşlerini masaya getirdiği ve kabul ettirdiği
anlaşılıyor.
Kaybeden halk
Söz konusu sivil
darbenin hemen ardından, 1 Mart 2020’de başbakan olarak atanan Muhyiddin
Yasin’in meclisten güvenoyu almaksızın ülkeyi bir buçuk yıl boyunca yönetme
çabasının ardından, sadece kovid-19’la mücadele değil, temelde bunun arkasına
sığınarak sürdürmeye çalıştığı siyaset yapma biçiminin ülkeye bir fayda
getirmediği şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Bu noktada,
Muhyiddin Yasin’i iktidara taşıyan sürecin odağında, bugün iktidara daha güçlü
bir şekilde kenetlenmiş olan UMNO’nun bulunması, bir başka handikap olarak
değerlendirilmelidir.
‘Malezya ailesi’ ve yapıcı muhalefet
Sabık başbakan
Muhyiddin Yasin’in de bundan sadece birkaç hafta önce, muhalefet cephesine benzer
bir işbirliği talebiyle gelmesine rağmen, muhalefetin bu talebe itibar etmezken
bugün, yeni başbakanın talebini geri çevirmemesinin sebebi olmalı...
Yukarıda değindik,
federal sultan gizli/açık gücünü kullanarak, kovid-19’la mücadelede işbirliği
talebi önemli. Ancak sadece sultanın talebiyle sınırlı olmayan muhalefetin de
taleplerinin dikkate alındığı bir süreç söz konusu.
Bu noktada, düne
kadar ‘Malay birliği’nin en önemli sözcüsü olan UMNO’da başkan yardımcısı ve şu
an başbakanlık koltuğunda oturan İsmail Yaakob’un, “Malezya ailesi” kavramıyla muhalefete
ve kamuoyuna seslenmesi gayet önemli.
‘Malay ailesi’
yerine ‘Malezya ailesi’ söylemi, ülkede siyaset yapma biçimini ve söyleminde kapsayıcı
ve bütünleştirici bir yaklaşımı ortaya koyuyor.
Bu gelişme aynı
zamanda Yerli Birlik Partisi (Parti Pribumi
Bersatu Malaysia-Bersatu) başkanı olarak başbakan Muhyiddin
Yasin’in başında bulunduğu Ulusal İttifak (Perikatan
Nasional-PN) hükümetinin -UMNO ve PAS’ın desteğiyle birlikte- daha
kuruluşundan itibaren gündemini ‘Malay birliği’ eksenine oturtarak, bunu söylem
ve icraatlarıyla ortaya koyması, kovid-19 gibi ‘can alıcı’ bir süreçte
toplumsal birliği sağlamaya yetmediğine tanık olundu.
Şu an kurulan
hükümette bakanlık koltuklarına oturanların siyasi kimliklerine bakıldığında
muhalefetten herhangi bir siyasetçiyi içinde barındırmasının, bir gizli ‘Malay
hükümeti’ çağrışımını ortaya koymuş olsa da, başbakan İsmail Yakoob’un siyaset
dili şimdilik bu hükümet yapısının önüne geçmiş gözüküyor.
İktidardan reform söylemine destek
Son birkaç yıldır ciddi
anlamda yönetim sorununun yaşandığı ülkede, bugün başbakan İsmail Sabri’nin,
reform kavramını en azından şimdilik sözlü olarak gündeme getirmesi, muhalefet
kanadının siyasetinin temelini oluşturan yaklaşımla buluştuğuna işaret ediyor.
Olumla yankı bulan
bu söylem, iktidar ve muhalefetin reform çabasında birlikte hareket edecekleri
bir ortamın oluşturulabilmesi anlamına geliyor. Taraflar arasında belirli bir
konsensus üzerinde varılan anlaşmanın imzalanması da ilk adımın atıldığını
gösteriyor.
Bu gelişme,
toplumsal yapıda oluşan son derece ümitsiz ve hatta gergin atmosferin yerini
sukünete bırakması anlamı taşıyor. Şimdi beklenti, geniş halk kesimlerinin
taleplerinin karşılanması çerçevesinde yapıcı icraatların ortaya konması
yönünde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder