Mehmet Özay 27.08.2021
Kamala Harris, geçtiğimiz Pazar günü Singapur’da başladığı Güneydoğu Asya ziyaretinin ikinci ayağında Salı-Perşembe günleri arasında Vietnam’daydı...
Gecikmeli de olsa
başlayan Vietnam gezisi, ABD açısından olduğu gibi bölge özellikle, ASEAN ve de
Çin Halk Cumhuriyeti için de önem arz ediyor.
Harris ziyaret
vesilesiyle ülkenin üst düzey yetkilileriyle biraraya geldi. Bu çerçevede, devlet
başkanı Nguyen Xuan Phuc, yardımcısı Vo Thi Anh Xuan ile başbakan Plam Minh Chinch
ile yaptığı ikili görüşmelerde iki ülke ilişklieri ve Asya-Pasifik bölgesini
ilgilendiren bazı konuların ele alındığı belirtiliyor.
ABD yönetiminin, özellikle
son dönemde Asya-Pasifik’ten Hint-Pasifik kavramına geçişi gündeme taşırken, Harris’in
ziyaretinde de bu kavrama vurgu ile bölgesel güvenlik olgusu ortaya konuldu.
Vietnam ekonomisinin
dijital döneme adaptasyonu, iklim değişikliği çerçevesinde ülke tarım
sektörünün geliştirilmesi ve yüksek eğitim ve araştırma alanlarında
işbirliklerine yönelik konular gündeme getirildi.
ABD’de öncelik ulusal güvenlik
Harris’in Singapur
ve Vietnam ile sınırlı tutulan ziyaretlerinde temel hedef, her iki ülke ile
ABD’nin genelde Hint-Pasifik ve özelde ise, Batı Pasifik güvenliği ile ilgili
destek arayışları olduğu aşikâr. Bu iki ülkenin seçilmesinin ise oldukça özel
nedeni olduğunu söylemekte yarar var.
Bununla birlikte,
her iki ülkedeki görüşmelerin çerçevesine bakıldığında Singapur ile daha çok
askeri işbirliği üzerinden ilişkilerin geliştirilmesi gündeme getirilirken,
Vietnam’daki görüşmelerde Güney Çin Denizi sorunu Harris tarafından yüksek
sesle güncellenmiş oldu. Burada temel hedefin gayet açık seçik Çin olduğu
ortada...
Öyle ki, Çin Halk
Cumhuriyeti yönetiminin Güney Çin Denizi’ne egemenlik iddialarından doğrudan
etkilenen ve zaman zaman sıcak çatışmanın eşiğine gelinen ülkelerin başında
Vietnam bulunuyor.
Harris’in
ziyaretlerinin iki ülkenin öne çıkartılmasında bazı nedenler bulmak mümkün. Bunun
temel nedeni, Singapur’un ABD deniz ve hava kuvvetleri için gayet önemli bir
lojistik üs olması.
Öte yandan, Ada
ülkesi Singapur’un sınırlı hava sahasına sahip olması hava kuvvetlerinin
harekat kabiliyeti, eğitimler vb. gibi hususlarda tıpkı Avustralya, Tayvan’la
olduğu gibi ABD ile de bu anlamda işbirliklerine ihtiyaç duyması geliyor.
ABD’nin bölge
ülkeleriyle ikili ilişkilerine bakıldığında özellikle ekonomi ve yatırımlar
konusunda, Singapur’la olağanüstü bir yakınlığı olduğu görülüyor. Buna bir
önceki yazımda değinmiştim...
Vietnam açılımı sürecek
Harris ziyaretini
iki ülke ilişkilerinde bir dönem noktası kabul etmesini belki biraz abartılı
kabul edilebilir. Ancak uzun bir aradan sonra bir başkan yardımcısının ziyareti
olması dolasıyıyla sembolik önemi öne çıkıyor.
Öte yandan, bölge
siyasetine yabancı olanlar için ABD’nin komünist siyasi rejimle idare edilen ve
ABD’nin 1970’li yıllarda başarısızlıkla sonuçlanan uzun savaşa konu olan Vietnem’a
özel önem vermesi ilk etapta anlaşılmayabilir.
Çin’le benzer
siyasi ideolojik yapılaşma sergilemesine rağmen, Batı ideolojilerinin henüz
ortada olmadığı kadim dönemlerde başlayan Çin-Vietnam ilişkilerinin doğurduğu
neticeler, iki ülkenin yıldızının bugüne kadar süren modern dönemde de barışmadığına
işaret ediyor.
Buna rağmen, ABD’nin
Vietnamla yakınlaşma girişimlerinden Çin yönetiminin memnun olmayacağı ortada.
Öyle ki, Harris’in
daha başkent Ho-Ching Minh’e inmeden saatler önce, Çin’in Vietnam büyükelçisinin,
başbakan Pham Minh Chinh ile görüşmesi ve görüşmede Vietnam’ın tarafsız kalması
gerektiğine vurgu yapması, Vietnam’a verilmiş bir mesaj olarak
değerlendirilmelidir.
Ancak Vietnam’ın bu
tür tehditler önünde kolay kolay eğilmeyeceğini geçmiş tecrübeler gösteriyor.
Vietnam’dan uluslararası toplum vurgusu
Vietnam başbakanı,
ABD’nin talepleriyle de örtüşeceği söylenebilecek açıklamasında, “uluslararası
toplumun sorumlu bir üyesi olarak, bağımsız ve çok yönlü dış politika
yürütmedeki kararlılığı”na vurgusu bunu gösteriyor.
Bu yaklaşımı,
sadece Vietnam hükümetinin Güney Çin Denizi bağlamında resmi politikası olarak
değerlendirmek hatalı olur.
Öyle ki, Laos ve
Kamboçya gibi birkaç ülke hariç bölgesel olmakla kalmayan, aynı zamanda küresel
bir güvenlik sorununa da dönüşmüş olan bu konuda ASEAN’daki diğer üye ülkelerin
yaklaşımları da benzerlik gösteriyor.
ASEAN içerisinde
tekil ülkelerin ortaya koydukları bu tutum, son dönemde “uluslararası
denizcilik hukuku” ilkelerini hiçe sayma eğilimindeki Çin karşısında, ABD’nin
elini güçlendiren bir unsur kabul edilebilir.
Ancak, Obama ile
başlatılan, bununla birlikte Donald Trump yönetimince bilinçli olarak devam
ettirilmeyen bölge politikası nedeniyle, bu gelişmelerden somut çıktıların
alınabildiğini söylemek güç.
Güney Çin
Denizi’nde giderek arttığı ifade edilen Çin tehdidi, ABD için en önemli
jeopolitik sınama, hatta tehdit unsuru olarak kabul ediliyor.
Bu nedenle, şimdi
Biden yönetiminin ABD’nin uluslararası politikasında yeniden birincil yere
oturtmaya çalıştığı Asya-Pasifik ya da onların deyişiyle Hint-Pasifik bölgesi
ile ilgili söylemlerine tanık olunuyor.
Bununla birlikte,
bölge ülkelerinin özellikle de, ne Çin ne de ABD’yle tek yanlı/taraflı
ilişkiler geliştirme arzusundaki ASEAN ülkelerinin önceliklerini de dikkate
alacak bir yeniden yapılaşmaya gerek olduğu ortadadır.
Obama’nın mirası
ABD’de özellikle,
Barack Obama döneminde (2009-2017), Asya’yı merkeze alan yüzyıl projesinde
siyasal ve ekonomik olarak yakınlaşılmasına karar verilen ülkelerden biri
Vietnam.
Bu ziyaret
öncesinde en önemli gelişme hiç kuşku yok ki, ABD’nin Soğuk Savaş döneminin bir
gerçekliği olarak Vietnam’a uyguladığı silah ambargosunun kaldırılması ve içinde
dini gruplara yönelik unsurların da bulunduğu, insan haklarına yönelik bazı
yasaların yürürlüğe konması oldu.
Başkanlığı
döneminde Obama’nın 2016 yılı Mayıs ayı sonundaki Vietnam ziyaretinin iki ülke
ilişkilerinde bir dönem noktası kabul etmek gerekir.
Obama dönemi
başkan yardımcısı olan şu anki devlet başkanı Joe Biden’la birlikte Vietnam’la ilişkilerde
devamlılığın sağlanması yönündeki politika olduğu izlenimi Harris’in
ziyaretiyle ortaya konuldu.
Bu noktada, ABD’nin
Vietnam gibi ASEAN bünyesinde en azından ekonomik açıdan istikrarlı ve Çin’le
gayet çatışmaya açık bir ülke ile ilişkilerini geliştirmesi, bölgede zamanla
hem ekonomik hem askeri işbirlikleri açısından gayet önemli.
Unutmalayım ki, Vietnam
Güneydoğu Asya topraklarında, bir başka deyişle ASEAN içinde ekonomik
büyümesiyle dikkat çeken ve özellikle, son bir buçuk yıllık pandemi döneminde,
bölgede ekonomik büyüme sergileyen tek ülke konumunda.
Harris ve talihsizlik
Harris’in Salı
günü Singapur’dan Vietnam’a geçişinde yaşanan gecikme akıllara komplo
teorilerini getirdi. Öyle ki, Harris ve ABD heyetindeki diğer bazı kişilerin de
etkilendiği söylenen bir ‘sağlık’ durumuyla ilgili yapılan ilk açıklamalarda
dışardan bir müdahalenin izlerini taşıyor.
Uykusuzluk, hafıza
kaybı vb. semptomların görülmesi üzerine Harris ve heyetteki bazı yetkililere
‘Havana Sendromu’ teşhisi konulması, ilk etapta uzun yolculuğun tesiri olarak
düşünülse de, resmi kaynakların açıklamalarında, “belirli enerji kaynağına
maruz kalma” olarak adlandırılarak bir ülke dolaylı olarak hedef gösterildi.
Bu talihsizlik, ABD
heyetinin bölgeye ziyaretinden çok kısa önce Afganistan’da yaşanan sürpriz
gelişmelerin ardından geliyor. Bu durum, hem dış politikada ismi bugüne kadar
duyulmayan Harris’in söylem ve yaklaşımlarını hem de muhataplarının tepkilerini
anlamlandırmada bazı zorlukların yaşanabildiğine gönderme yapıyor.
ABD Başkanı Joe Biden’ın
henüz ASEAN bölgesine ziyareti gündeme gelmese de, önce savunma bakanı ardından,
başkan yardımcısı marifetiyle bölgedeki bazı ülkelere ziyaretleri bölgeyle
zedelenen ilişkilerin yeniden yapılandırılması açısından önemli.
Bu noktada, ABD merkeze
Çin tehdidini koyarak salt kendi ulusal güvenliği eksenli politikalar yerine,
bölge ülkelerinin talep ve çıkarlarını da gözetecek politikaları gündem
getirmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bu yönde ne gibi gelişmeler olacağını
göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder