2 Ağustos 2021 Pazartesi

Malezya’da siyasi krizde yeni safha / A new phase in the political crisis in Malaysia

Mehmet Özay                                                                                                                           01.08.2021

Malezya’da kovid-19’la ilgili politikalarda gelinen nokta siyasi krizden anayasal kriz düzeyine çıktı.

Başbakan Muhyiddin Yasin ve Adalet Bakanı Takiuddin Hasan’ın son bir hafta içinde yaptıkları açıklamalar ülkede krizin parlamento düzeyinden, hükümetle federal sultan düzeyine çıkmasına neden oldu.

26 Temmuz’da hükümette de facto adalet bakanı görevini yürüten Takiyuddin Hasan, federal sultanla görüşme yapılmadan ve onayı alınmadan hükümetin mevcut olağanüstü hâli iptal ettiğini açıklamıştı.

Bunun ardından, geçtiğimiz Cumartesi günü iktidardaki, Ulusal İttifak (Perikatan Nasional-PN) koalisyon hükümeti başbakanı Muhyiddin Yasin, daha önce plânlandığı üzere pandemiyle ilgili politikaların  federal parlamentoda özel gündemle yarın yani Pazartesi günü ele alınacağı görüşmenin yapılmayacağını duyurdu.

Başbakandan anayasa ihlâli

Başbakan Muhyiddin Yasin’in, Perşembe günü parlamentoda yapılan kovid-19 test sonuçlarını -ki sadece yüzde 0.9’luk orana tekabül eden sonucu- gerekçe göstererek, tek taraflı olarak federal parlamentonun toplanmayacağını açıklaması, ülkede siyasi krizden anayasal krize geçildiğini gösteriyor.

Kovid-19’la mücadele amacıyla Ocak ayından bu yana görevini yapamayan federal parlamento, bu süre zarfında uygulanan olağanüstü hâl konusunu görüşmek amacıyla toplanması kararlaştırılmıştı.

Olağanüstü hâlin konuşularak karara bağlanması beklenen görüşmelerin yapılmaması, muhalefet tarafından olduğu gibi federal sultan tarafından da eleştiriliyor. Bu konuda ortak görüş, hükümetin ve başbakan Muhyiddin Yasin’in anayasayı ihlâl ettiği yönünde.

Federal sultan’dan ağır eleştiri

Başbakanın, vaka oranını bahane ederek federal parlamentonun toplanmayacağını açıklaması ancak, bunu federal sultan Abdullah Ahmed’in onayını almayarak gündeme getirmesi bu gelişmenin anayasal kriz olarak yorumlanmasına neden oluyor.

Saray yetkililerinin yaptıkları açıklamalarda federal sultanın hükümetin aldığı bu tek taraflı kararı onaylamadığının açıklanması durumu gayet net olarak özetliyor.

Daha önce hükümet ve federal sultan arasında yapılan görüşmelerde, sultanlık makamı olağanüstü hal kararının parlamentoda ele alınması yönünde görüş beyan etmişti. Bugün yaşanan anayasal krizin temelini de, başkakanın bu görüşe muhalif hareket etmesi oluşturuyor.

Bu durum, bu yılın Ocak ayında pandemiyle mücadele amacıyla Ağustos ayına kadar geçerli olacak olağanüstü hâl kararını onaylayan Federal Sultan ile hükümetin yollarının ayrıldığına işaret ediyor.  

Alınan olağanüstü hâl kararının federal parlamentonun işlevinin askıya alması, tüm eksikliğine rağmen, ülke demokrasisinin sürdürülebilirliği adına büyük bir darbe anlamı taşıyor.

Bu nedenle, Ocak ayından bu yana parlamento oturumlarına ara verilmesi ve bu sürenin son iki ayının tam kapanmaya konu olması siyasi partiler ve kamuoyunda tepkilere yol açmış durumda.

Sultanın hayal kırıklığı ve anayasal kriz

Dün sona eren, iki aylık kapanmanın ardından özel gündemle Pazartesi günü toplanmasına karar verilen parlamentonun bu kez başbakanın aldığı kararla yeniden ertelenmesi hükümet ile federal sultan arasında ayrışmaya yol açması nedeniyle, krizin farklı bir boyuta ulaştığını ortaya koyuyor.

Federal sultan Abdullah Ahmed’in, “son derece hayal kırıklığına uğradığını” belirtmesi ortada anayasal krizin bir ifadesi olarak kendini gösteriyor.

Sultan bu gelişmeye zemin hazırlayan hükümeti ve üst düzey bürokratları yasa dışı hareket etmekle itham ediyor.

Öte yandan, başbakanın merkezinde bulunduğu bu gelişme üzerine, siyasi parti liderleri kadar sivil toplum kuruluşları da tepki gösteriyor.

Dr. Mahathir: Muhyiddin Yasin ve hükümeti istifa etmeli

Son gelişmelere tepki gösteren çeşitlis iyasi parti liderleri arasında Dr. Mahathir Muhammed en ağır eleştiriyi gündeme taşıdı. Başbaan Muhyiddin Yasin’in parlamentoya yalan söylediğini ileri süren Dr. Mahathir başbakanı ve hükümeti istifaya davet etti.

Öte yandan, bir grup muhalefet partisinin oluşturduğu Umut Koalisyonu liderleri gelişmeyi anayasal kriz olarak yorumladı. Yapılan açıklamalarda, başbakanın federal parlamentoda özel oturumu engelleme girişimi, kendisi ve hükümet yönelik bir meşru girişimin önüne geçme olarak değerlendiriliyor.

Halkın Adaleti Partisi (Partai Keadilan Rakyat-PKR), Demokratik Eylem Partisi (Democratic Action Party-DAP) ve Emanet Partisi’nin (Partai Amanah) oluşturduğu Umut Koalisyonu’nca yapılan açıklamada, hükümetin aldığı karar eleştiriliyor.

Hükümetin parlamentonun açılmamasına gerekçe gösterdiği kovid-19 salgını konusunda da gerçekçi ve rasyonel bir tutumun takınılmadığına vurgu yapılıyor.

Hükümetin kararına gerekçe olarak, sağlık bakanlığı genel müdürünün vekiller ve parlamento çalışanlarının sadece yüzde 0.9’unun kovid-19 testinin pozitif çıkması, Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization-WHO) yüzde 5’lik oranıyla çeliştiği belirtilerek, kararın ardında siyais nedenler olduğuna dikkat çekiliyor.

Koalisyonun lideri konumundaki PKR lideri Enver İbrahim yaptığı açıklamada “Başbakanı, bakanlık ve kurumları manipüle etmemesi konusunda şiddetle uyarıyoruz” dedi.

Enver İbrahim, bu açıklamasıyla özellikle, sağlık bakanlığının verilerinin yanlış değerlendirilmesi ve hükümetin bunu manipüle etmesine gönderme yapıyor.

Sivil toplum meydanlara çıkıyor

Uzun bir aradan sonra başkent Kuala Lumpur’un merkezinde Merdeka Alanı’nda (Dataran Merdeka) yüzlerce kişinin katıldığı protesto gösterisinde başbakan Muhyiddin Yasin istifaya davet edildi.

Göstericiler, hükümetin bugüne kadar pandemiyle mücadelede başarısızlığını eleştirirken, federal parlamentonun görevini yapmasının engellenemisin de protesto etti.

Peki bu durum ne anlama geliyor?

24 Şubat 2020 tarihinde başlayan sivil darbe girişiminden bu yana ortada meşruiyeti gayet sorgulanmaya açık Ulusal İttifak adıyla bir hükümet Malezya’yı yönetmeye çalışıyor.

Federal parlamento’da çoğunluğun mevcut hükümeti destekleyip desteklemediği sorunu hükümetin kurulduğu 1 Mart 2020 tarihinden bu yana gündemde yer etmesine karşılık, Muhyiddin Yasin başta olmak üzere, hükümeti oluşturan çeşitli partilerin ve grupların temsilcilerinin desteği ve yönlendirmesiyle  bugüne kadar parlamentoda güvenoyu süreci gündeme getiril/e/medi.

Muhyiddin Yasin hükümeti, aradan geçen yaklaşık bir buçuk yıla yakın süre zarfında kovid-19 salgınını bahanesi ile bugüne kadar gelmesi açıkçası büyük bir başarı. Bu süreçte, gizli/açık siyasi partilere ve sivil toplum kesimlerine alınan kararlara karşı çıkılmaması, toplu gösterilerin yapılmaması uyarıları yapıldı.

Mevcut Ulusal İttifak hükümetinin en büyük ortağı konumundaki Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu (United Malay National Organization-UMNO) içerisinde yaşanan güç mücadelesi bugüne kadar Muhyiddin Yasin’in işine yaramış gözüküyor.

Yolsuzluklarla boğuşan UMNO liderliğine havuç-sopa yöntemini açıkçası başarıyla uygulayan Muhyiddin Yasin, kendisine hükümete yönelik herhangi bir girişimi bugüne kadar manipüle edebildi.

Bu süre zarfında, UMNO’da kendine yakın isimleri önemli bakanlıklara getirmesi, hem UMNO’da hem de koalisyonun küçük ancak önemli bir ortağı olan ve mevcut hükümetin hâlâ Malay hakları ve İslamın temsilcisi olduğuna inanan Malezya İslam Partisi’nde (Parti Islam SeMalaysia-PAS) belirli isimlere yönelik yolsuzluk suçlamalarında mahkeme kararlarında aklanmaları hiç kuşku yok ki, sürecin nasıl işlediğinin bazı ana hatları olarak dikkat çekiyor.

Olağanüstü hâl ve tam kapanma gibi alınabilecek tüm tedbirleri almasına rağmen, Mayıs ayından bu yana kovid-19 vakalarındaki artış ve ölümcül vakalardaki yükseliş karşısında da görüldüğü üzere Malezya hükümeti başarılı sonuç elde edebilmiş değil. Temmuz ayı başlangıcında günlük vaka sayısı 6988 iken ayın son günü Cumartesi, vaka sayısının 17.786’a yükselmesi bunu açıkça ortaya koyuyor.

Hükümet değişir mi?

Daha önceki yazılarımızda da dikkat çektiğimiz üzere, kovid-19’la mücadele bahane gösterilerek bu yılın Ocak ayından Ağustos ayına kadar olağanüstü hâl ilân edilmişti.

Aradan geçen süre zarfında pandemiyle mücadelede arzu edilen başarı yakalan/a/madığı gibi, Mayıs ayı sonlarında vaka sayılarının artmasıyla bu sefer Haziran ve Temmuz aylarında tüm ülkede kapanma kararı alınmıştı.

Kapanmaya rağmen, vaka sayılarındaki artış rekor düzeylere ulaşırken, parlamentonun görev yapamaması siyasilerde ve kamuoyunda tepkilere yol açmıştı.  

Bugün gelinen noktada, hükümetin meşruiyetinin sadece parlamento içinde değil, federal sultanlık makamınca da sorgulandığı ortada.

Hükümetin görevini devam ettirip ettirmemesi, federal sultanın meclis çoğunluğu desteğine bakarak yeni bir başbakan ataması veya seçim kararı almasıyla mümkün gözüküyor. Ancak pandemi dolayısıyla seçime gidilmeyeceği aşikar.

Bu gelişmeler, mevcut Ulusal İttifak hükümetinin sadece birkaç kişilik çoğunlukla sahip olduğu belirtilen desteğin sona ermesi yeni gelişmelerin olacağı anlamına geliyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2021/08/01/malezyada-siyasi-krizde-yeni-safha-a-new-phase-in-the-political-crisis-in-malaysia/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder