Mehmet Özay 01.11.2020
Enver İbrahim’in, Malezya’da başbakan olup olmayacağı konusu gündemde yer işgal etmeye devam ediyor.
Ne 9 mayıs 2018
seçimlerinin ardından iktidar olan Umut Koalisyonu’nda (Pakatan Harapan-PH) hükümetinin başbakanı Dr. Mahathir Muhammed’in
kendisine başbakanlığı devretmek istememesi, ne de 24 Şubat 2020 tarihinde
yaşanan sivil darbe ile PH hükümetine son verilmesi Enver İbrahim’i başbakanlık
konusunda yıldırmış gözüküyor.
1 Mart 2020’de
federal sultan Abdullah Ri’ayatuddin tarafından
başbakan olarak atanan Muhyiddin Yasin, bugüne kadar federal mecliste birkaç
milletvekili ile sağladığı çoğunlukla, başında bulunduğu Ulusal İttifak (Perikatan Nasional-PN) hükümetinin
devamını sağlamayı başarmış gözüküyor.
PN hükümetinin 12
farklı siyasi partiden oluşması, Muhyiddin Yasin’in ne denli zorlu bir siyasi
satranç içinde yer aldığının göstergesi durumunda. Bu ittifakın en güçlü
ortağını ise, meclisteki 39 milletvekili ile temsil edilen, Birleşik Malay
Ulusal Organizasyonu (United Malay
National Organization-UMNO) oluşturuyor.
1 Mart’tan bu
yana, UMNO’nun siyasi taleplerine başbakan Muhyiddin Yasin’in gerekli karşılığı
vermediği yönündeki söylem, başbakanı ve hükümetin zor duruma düşürecek
gelişmelere konu oluyor.
Bu noktada,
UMNO’nun başında bulunan Ahmed Zahid Hamidi ile sabık başbakan Necib bin
Rezzak’ın haklarında açılmış olan yolsuzluk suçlamaları ve soruşturmalarında
sürecin lehlerine geliştirilmesi yönündeki taleplerle destek verdikleri PN
hükümetinden ayrıca başbakan yardımcılığı başta olmak üzere önemli bakanlıklar
konusundaki ısrarları mevcut PN hükümetinin zor günler yaşamasına neden oluyor.
Malezya
siyasetinin doğasında bulunan, umulmadık koalisyon oluşumlarının bir benzeri bu
süreçte ortaya çıktı.
Enver İbrahim’in
23 Eylül’de kamuoyuna yaptığı açıklamada 222 sandalyeli federal mecliste,
yaklaşık 120 milletvekiliyle çoğunluğa sahip olduğunu söylemesi, gözleri PN
hükümetine destek veren hangi siyasi partilerin fire verdiğine çevirdi.
Bu sorunun
karşılığı, UMNO genel başkanı Ahmed Zahid Hamidi’nin “Enver İbrahim’e destek
veren milletvekillerini engelleyeceğim” yolundaki açıklaması ile kamuoyuyla
paylaşılmış oldu.
Enver İbrahim’in
büyük bir güvenle “federal mecliste çoğunluğu sağladım” açıklamasının, federal
sultan tarafından yakından takip edilmek yerine sürüncemeye bırakılması, Enver
İbrahim’in başbakanlığı yolundaki bir başka engel olarak tezahür etti.
Federal sultanın
sağlık sorunu bahane gösterilerek Enver İbrahim’in talep ettiği görüşme talebi
13 Ekim’de gerçekleştirilmesi bunun göstergelerinden biriydi.
Aradan geçen süre
zarfında, başbakan Muhyiddin Yasin’in başbakanlıktan istifasına meydan
vermeyecek ve dolayısıyla PN hükümetine sona erdirmeyecek şekilde yine kapalı
kapılar ardında yapılan görüşmeler, UMNO’da Enver İbrahim’e desteğin çekilmesi
şeklinde zuhur etti.
Bu süreçte
örneğin, UMNO gibi çeşitli siyasi partilerin kendi çıkarlarının belirleyici
olma çabası ile aktif siyaset dışı aktörlerin, yeni koalisyon oluşumlarına
yönelik tepkileri ve siyaseti yönlendirme gayretlerine tanık olunduğunu
söylemek gerekiyor.
Bu noktada,
özellikle başta federal sultanın ve çevresindeki yapıların bu yönde girişimleri
olduğu, özellikle son bir aydaki gelişmelerde gayet açık bir şekilde
okunabilmektedir.
Enver İbrahim’in
başbakanlık talebi ve bu konuda yeni bir koalisyon yapısı oluşturma gayretinin
ardında hiç kuşku yok ki, 9 Mayıs 2018 tarihinde demokratik yollarla seçilmiş
PH hükümetinin gaspedilmiş siyasi hakkını yeniden elde etmek bulunuyor.
Mevcut başbakan Muhyiddin
Yasin’in kurduğu hükümetin devamı konusunda sergilediği çaba ise, yukarıda
dikkat çekildiği üzere çoklu ittifak yapısı nedeniyle son derece kırılgan bir
özellik sergiliyor.
Bu noktada,
Muhyiddin Yasin ve çevresindeki küçük bir grubun, iktidarlarının devamlılığı
için siyaset dışı mekanizmaları gündeme getirmeyi bile göze almış olmaları,
olsa olsa siyasetin göz karartıcı yapısıyla ilintilendirilmeyi hak ediyor.
Bu çerçevede,
Muhyiddin Yasin’in 23 Ekim’de federal sultanla görüşerek, giderek artan kovid-19’la
etkin mücadele için “olağanüstü hal
ilanı” talebinde bulunması bunun en iyi örneğini teşkil ediyordu.
Ülkenin modern
tarihinde, 1969 yılı Mayıs ayında yaşanan ve hiç de hatırlanmak istenmeyen bir
dönemi anımsatmasıyla siyasi çevrelerde ve kamuoyunda büyük bir tepkiyle
karşılanan bu talep federal sultan tarafından da geri çevrildi.
Kovid-19’un bahane
edilerek, oluşacak olağanüstü durumda başta meclis olmak üzere siyaset ve
bürokrasi kontrol altına almayı ve iktidarını devam ettirmeyi amaçlayan Muhyiddin
Yasin’e saraydan hayır cevabının gelmesi, siyaset dünyasında hükümetin sonu
olarak değerlendirilmesine neden oldu.
Ancak federal
sultanın hayır kararıyla birlikte, mevcut PN hükümetinin 6 Kasım’da meclise
getireceği 2021 yılı bütçe görüşmelerinin, “tüm siyasi partilerce fire
verilmeden desteklenmesi” çağrısı bir çelişki de içinde barındırıyordu.
Federal sultanın,
ülkenin değişik eyaletlerindeki sembolik önemleriyl edikkat çeken diğer 8
sultanla 25 Ekim’de yaptığı görüşmenin ardından gelen bu açıklama sonrasında,
başbakan Muhyiddin Yasin’in istifaya hazırlandığı yönündeki görüşler yukarıdaki
tahmini doğruluyordu.
Saraydan gelen
açıklamanın birinci bölümü Muhyiddin Yasin’e hayır anlamı taşırken, ikinci
bölümü “gitme, kal” mesajı içeriyordu.
Federal sultanın
“firesiz destek” çağrısında hedef ise, hiç kuşku yok ki, Enver İbrahim’in
oluşturacağı bloğun 2021 bütçe görüşmelerini bloke etmesi ve hükümetin
düşürülmesiyle alâkalıdır.
Enver İbrahim, ne
23 Eylül’de yaptığı açıklamada ne de 25 Ekim’de federal sultanın açıklaması
sonrasında sultanı karşısına alma gibi bir girişimde bulunmuş değil.
Aksine, gerek
görüşmede, gerekse bütçe görüşmelerinde tüm partilerin destek çağrısında
federal sultanın söylemini zekice yorumlamak suretiyle ülkede temiz siyaset ve
halkın talep ettiği reformları yerine getirecek bir hükümetin gerekliliğine
dikkat çekmeye devam ediyor.
Federal sultanın
bu açıklamasında mevcut PN hükümetinin bütçe görüşmelerine desteğin nedeni
olarak “kamusal refah” ve “ulusal kalkınma” ve tüm siyasilerin bu konudaki
desteğine vurgusu aslında tam da, 2018 seçimleri sonrasında iktidara gelen PH
hükümetinin reform programının temellerini oluşturuyor.
Ancak, Muhyiddin
Yasin’in ortaya koyacağı bütçenin ne kovid-19’la mücadele, ne salgın nedeniyle
yoksulluk sınırında yaşamaya başlayan geniş kitlelerin sorunlarına çözüm, ne de
bu süreçte önemli yara alan ulusal ekonominin rehabilitasyonu için kayda değer
açılımlar sağlayacağı şüpheli.
Bu nedenle, Enver
İbrahim, federal sultanın 25 Ekim’de yaptığı önemli açıklamadaki hususlara
dikkat çekerken, bunların PH hükümetinin reform programından hiç de farklı
olmadığını söyleyerek açıkça bir mesaj veriyordu.
Enver İbrahim,
siyasilerin sorumluluğunu Anayasal temellere ve halka karşı besledikleri
sorumluluğa bağlıyor; adaletsizlikle ve yolsuzluklarla mücadelede federal
meclisin ne denli önemli bir kurum olduğuna dikkat çekiyordu.
Bu ifadeler, 24
Şubat’tan bu yana ulusal siyasette yaşanan sorunların nereden kaynaklandığına
dair gizli/açık göndermeler taşımasıyla, bir tür istihza içerikli bir ton da
taşıdığını söylemek mümkün.
Enver İbrahim,
federal sultanın “olağanüstü hâl” talebini geri çevirmesini takdirle
karşıladığını söylerken, “anayasal monarşi ve parlamenter demokrasiyi”
güçlendiren bir etki yaptığını ve “geniş toplum kesimlerinin taleplerini
yansıttığına” dikkat çekiyordu.
Şubat ayının
sonundan bu yana Malezya siyasetinde yaşananlar, 2018 yılı seçimlerinin
ardından meşru ve demokratik yollarla iktidara gelen PH hükümetine son verilen
sürecin farklı açılımlarına konu olmasıyla dikkat çekiyor.
Bir yandan,
gizli/açık hesaplarla yürütülen siyasi koalisyonlar öte yandan yeni bir boyuta
ulaşına kovid-19 süreci ile mücadele Malezya’nın güçlü ve reformcu bir lider ve
hükümete ihtiyacı olduğunu giderek daha çok ortaya koymaktadır.
Söz konusu süreçte
yaşanan gelişmeler, Enver İbrahim’in başbakanlığını engellemeye yönelik çabalar
olduğuna şüphe bırakmıyor. Öte yandan, bu sürece sebep olanların gerek
kovid-19’la mücadele gerekse Malezya toplumunda giderek artan sayıda kitlenin
daha zorlu bir ekonomik yaşama sürüklenmesine neden olduklarına kuşku
bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, 6
Kasım’da yapılacak bütçe görüşmelerini Muhyiddin Yasin hükümetiyle devam edilip
edilmeyeceğinin belirleneceği bir süreç kabul etmek gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder