Mehmet Özay 08.11.2020
Myanmar genel seçimler için bugün sandık başında. Ulusal parlamento ve 13 eyalet parlamentosu seçimleri kovid-19 salgını altında gerçekleştiriliyor.
Ülke, 2011 ve 2015’deki
seçimlerin ardında üçüncü kez demokratik seçime konu olurken, Suu Kyi’nin
başkanı olduğu iktidardaki Ulusal Demokrat Parti’nin (National League for Democracy-NLD) 35 milyon kayıtlı seçmenin
katılacağı seçimi kazanması bekleniyor.
Mecliste çoğunluğu
elinde bulunduran iktidardaki NLD ile ordu destekli Birleşik Dayanışma ve
Kalkınma Partisi’nin (Union Solidarity and
Development Party-USDP)
yanı sıra, yeni kurulan ve Birleşik Siyasal Partiler İttifakı (United Political Parties Alliance-UPPA) ‘Halkın
Partisi (People’s Party) ve Ulusal
Politika Demokratik Parti de (Democratic
Party of National Politics) parlamentoda temsil edilmeye çalışacak.
Söz konusu bu seçim,
ülkenin bir yandan demokrasi sınavı olarak öne çıkarken, aynı zamanda, kovid-19
sürecinde böylesine önemli bir kamusal hareketliliğin nasıl gerçekleştirileceği
konusundaki şüpheleri de üzerinde taşıyor. 8 Eylül’de başlayan seçim
kampanyasına rağmen, çeşitli muhalefet partilerinin seçim iptal çağrısına
iktidardaki NLD’den olumlu karşılık bulmadı.
Bununla birlikte, ülkede
son dönemde yapılan ikinci demokratik seçim olma özelliği taşıyan bu seçim, ne NLD’nin
protesto ederek katılmadığı 2011 süreci ne de 2015 seçimleri kadar uluslararası
medyada yer alıyor.
Uluslararası gündemden düşen Myanmar
Myanmar’daki
seçimin daha önce yapılan iki seçimden farklı olarak uluslararası gündemde
yeterince yer aldığını söylemek güç.
Bunda, Myanmar’da
reform hedefiyle iktidara gelen NLD lideri Suu Kyi’nin, 2015 seçimlerinden bu
yana geçen süre zarfında, özellikle Arakan Müslümanları konusunda izlediği politika
ve ülke genelinde demokratikleşme süreçlerinde yaşanan sorunlar nedeniyle uluslararası
çevrelerden aldığı tepkilerin önemli bir rolü bulunuyor.
Suu Kyi, ülkede
Arakan sorunu kadar, çeşitli etnik yapılarla anlaşma süreçlerinde yaşanan sorunlara
rağmen, özellikle Bamar etnik
çoğunluğun desteğiyle yeniden seçilme şansı bulunuyor.
Ülke nüfusunun yaklaşık
yüzde 70’ini oluşturan Barma etnik çoğunluğunun oyları, diğer geri kalan yüzde
30’lık bölümü oluşturan etnik yapıların oylarının kendi siyasi oluşumları
arasında bölüşüldüğü dikkate alındığında belirleyici olacağı ortada.
Zayıflayan demokrasi umudu
Kaldı ki, geçen
beş yıllık süre zarfında tüm beklentilere rağmen, merkezi hükümet ile çatışma
ve anlaşmazlıkların sürdüğü çeşitli etnik yapılar arasında kalıcı barışın
sağlanamamış olması, bu seçimde de etkisini gösteriyor.
Ülkenin
demokratikleşme sürecine ve iktidardaki NLD’nin bu konudaki söylemlerine
rağmen, çatışmaların sürmesi nedeniyle Rakine, Kayin, Kaçin, Shan ve Chin
eyaletlerindeki kitlelerin oy kullanamayacak olması durumun vahametini ortaya
koyuyor.
Öte yandan,
özellikle 2017 yılındaki etnik soykırım sonrasında yedi yüz bini ila dokuz yüz
bin arasında Arakanlı Müslüman ülkeyi terk ederken, hâlâ ülke sınırlarında
olduğu ve özellikle de çeşitli kamplarda yaşam süren, ancak kesin sayısının
bilinmeyen Arakanlı Müslüman’ın oy kullanma hakkı bulunmuyor.
Bu durum, ülkede
yapılacak seçimlere gölge düşürdüğüne ise kuşku olmadığı gibi, seçimlerin
yapılacağı ve çeşitli etnik yapıların hakim olduğu eyaletlerde NLD’nin eyalet
parlamentolarında kayba uğrayacağı belirtiliyor.
Mevcut NLD
yönetiminin demokratikleşme konusundaki zaafiyetini, bir ölçüde hâlâ etkin olan
askeri yapıyla açıklamak mümkün.
Sivil idarenin başındaki
devlet başkanı Win Myint’en ziyade, perde arkasındaki lideri Suu Kyi, geçen
süreçte askerleri karşısına almak yerine onlarla birlikte siyaset yapma zorunda
kalması ülkenin halen bir geçiş döneminde olduğuna işaret ediyor.
2008 anayasasına
göre, ordu mensuplarının ulusal parlamentoda yüzde 25’lik oranı temsil etmesi
ve üç bakanlığı yani savunma, iç işleri ve sınır işleri bakanlıklarını elinde
bulundurması, ordunun sivil siyasetteki gücüne işaret ediyor.
Bununla birlikte, seçimde
NLD’nin politikalarından memnun olmayan çevrelerin kurduğu yeni partilere tanık
olunacak. Bunlar arasında, 1980’li yılların ikinci yarısında Suu Kyi’nin
yanında olan U Ko Ko Gyi gibi dönemin öğrenci liderinin kurduğu ‘Halkın Partisi’
de (People’s Party) bulunuyor.
Suu Kyi’nin
demokrasi hareketinin iktidar olmasına rağmen, ülke yönetiminde gizli/açık söz
sahibi olan askerlerin varlığı zaman zaman gündeme getiriliyor.
Bu yapının, sivil
uzantısı olan ve 2010-2015 yıllarında ülkeyi yöneten USDP, seçimde yer alacak
bir diğer önemli parti görünümünde.
NLD’den kovid-19’a rağmen seçim
Ülkede özellikle,
Ağustos ayından itibaren etkili olan kovid-19 salgını karşısında iktidardaki
NLD seçimleri iptali gündeme
getirmezken, artan vakalar karşısında Eylül ayı sonunda 24 muhalif parti
seçimlerin ertelenmesi çağrısında bulundu.
Ekim ayı
ortalarında, yaşanan artışlar Myanmar’ı ASEAN bölgesinde vaka sayısında ASEAN
bölgesinde ilk sıraya taşıması, hükümetin söz konusu salgın karşısında bir
anlamda elinin kolunun bağlı olduğuna işaret ediyor.
Seçimlerin ertelenmesine
yönelik olarak yapılan taleplere NLD çevrelerinden yapılan açıklamalarda, olası
bir ertelemenin ülkede zaten kırılgan bir yapıda olan demokratik sürecin
akamete uğratılabileceği gibi bir endişenin varlığı dikkat çekiyor.
Bundan kasıt, hiç
kuşku yok ki, böylesi bir gelişmeyi bir imkâna dönüştürme heveslisi ordu
çevrelerinden gelecek bir hareket olarak değerlendiriliyor.
Gözden düşen Suu Kyi
20. yüzyıl ikinci
yarısı boyunca ülkeyi yöneten askeri cunta rejimlerine karşı özellikle 1980’lerin
ikinci yarısından itibaren demokrasi mücadelesi veren Suu Kyi, 2015 yılından bu
yana iktidarda olmasına karşın beklenen demokratikleşme adımlarını atamadı.
Ayrıca, önemli doğal
kaynaklara sahip olan ülkede ekonomik kalkınma konusunda da arzu edilen
iyileşmeler olmaması, geniş kitlelerin mevcut hükümete yönelik yaklaşımı etkileyen
faktörler arasında bulunuyor.
Suu Kyi, 2010
seçimlerini protesto ederek seçimlere katılmamış olan Suu Kyi, Arakanlı
Müslümanlara yönelik devlet şiddetinin soykırım boyutlarına ulaşmasının ilk
örneklerinin görüldüğü, 2012 yılı Haziran ayındaki gelişmelerden başlayarak, bu
konu karşısında sergilediği tavır, onu Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (Association of Southeast Asian Nations-ASEAN)
içerisinde ve Batılı ülke liderleri ve sivil toplum kuruluşları nezdinde
eleştirilmesine neden oldu.
Öte yandan, ülke
demokrasinin kırılgan bir nitelik arz etmesinde, ülkenin sınır boylarını
oluşturan bölgelerdeki çeşitli etnik yapılarla merkezi hükümet arasındaki
çatışma ve anlaşmazlıklarda bugüne kadar kapsayıcı anlaşmalar yapılamamamış
olmasının rolü büyük.
Siyasi ve ekonomik
yapılaşmada mevcut sorunlara rağmen, bugün yapılacak seçimlerde NLD’nin başarı
kazanmasını engellemese de, önümüzdeki dönemin zorlu geçeceğine kuşku
bulunmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder