Mehmet Özay 08.05.2017
Malezya’nın Kedah eyaleti başkenti Alor Setar, 5-6
Mayıs günlerinde eğitim alanında tarihi bir hadiseye tanıklık etti. Türkiye
Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) tarafından kuruluşu tamamlanan İbni
Haldun üniversitesi ile Alor Setar’da faaliyet gösteren uluslararası el-Buhari
üniversitesi arasında eğitim işbirliği protokolü imza töreni gerçekleştirildi.
Bu çerçevede İbni Haldun’u temsilen üst düzey delegasyonun yaptığı ziyaret
çeşitli toplantılar, görüş alış verişleri ve etkinliklere konu oldu. Bugüne
kadar, Türkiye’den çeşitli üniversitelerin Malezya ve Endonezya’da eğitim
işbirlikleri yaptığını biliyor ve hatta bazılarına yakınen tanık oluyorduk.
Bununla birlikte, İbni Haldun üniversitesinin bu girişimini farklı kılan
unsurlar nedeniyle hasseten dile getirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Yukarıda ismini zikrettiğim iki üniversite arasında
eğitim işbirliği anlaşması imza töreninden başlayarak iki gün süren etkinliklerde
yer alan konuşmacılar yüksek öğretim ve medeniyet ilişkisi üzerinde durdular.
Bu çerçevede, TÜRGEV yönetim kurulu üyesi ve
İbni Haldun Üniversitesi yönetim kurulu üyesi Bilal Erdoğan, İbni Haldun mütevelli
heyeti üyesi Prof. Dr. İrfan Gündüz, İbni Haldun üniversitesi başkanı Prof. Dr.
Recep Şentürk ile uluslararası el Buhari üniversitesi mütevelli üyesi Muhammed
Zeynel Shaari’nin yaptıkları konuşmalar bu eğitim işbirliğinin medeniyet inşası
yolunda önemli bir inisiyatif olduğunu gösteriyor. Söz konusu iki üniversite
hakkında kısa açıklamadan sonra “medeniyet” vurgusuna aşağıda yeniden
değineceğim.
TÜRGEV tarafından kuruluşu tamamlanan İbni Haldun
üniversitesi İstanbul’daki kampüsünde önümüzdeki eğitim öğretim döneminde
faaliyetlerine başlayacak. Üniversitenin temelde sosyal bilimler alanında
ihtisas sahibi olması öngörülüyor. Prof. Dr. İrfan Gündüz Hoca’nın konuşmasında
dile getirdiği üzere, artık “üniversitelerin alameti farikası olmalı” diyerek
atıfta bulunduğu ‘ihtisaslaşmak’ aslında üniversitenin adında da kendini
sembolik olarak ortaya koyuyor. İbni Haldun gibi dünya sosyal bilimler
dünyasına mal olmuş bir bilim adamının gösterdiği çizgiye paralel bir üst bakış
açısını yakalamak üniversitenin hedefini oluşturuyor. Bu bağlamda, İbni
Haldun’un sosyal bilimler alanında çok yönlü bir bilim adamı olarak öne çıkması
bizlere bu yeni kurulan üniversitenin sosyoloji, felsefe, tasavvuf, tarih gibi
alanlar başta olmak üzere sosyal bilimler sahasında önemli çalışmalar yapmaya
aday olduğunu gösteriyor.
Üniversite yetkililerinin konuşmalarından bu
üniversitenin dinamik bir araştırma üniversitesi olacağını çıkartmak mümkün. Bu
noktada, sadece yüksek lisans ve doktora çalışmalarına konuşlanmayı belirlemiş
olsa da, mevcut mevzuatın zorlamaları nedeniyle lisans öğretiminden de ferâgat
edilmeyecek. Bu plânlamaya uygun olarak toplam öğrencilerin yüzde 25’i lisan,
yüzde 75’i de yüksek lisans ve doktora programlarına katılacak. Bir diğer hususu
ise, üniversiteye kayıt yaptıracak toplam öğrencilerin yüzde 35’inin farklı
milletlerden olması şartı oluşturuyor. Bu üniversitenin kampüs yaşamında ve
araştırma sahalarında uluslararası bir nitelik kazanması için vazgeçilmez bir
özellik olduğuna kuşku yok.
Malezya tarafında işbirliği anlaşmasına konu olan
uluslararası el-Buhari üniversitesi hakkında kısaca şunlara değinmek gerekir.
2010 yılında kurulan üniversite, çeşitli coğrafyalardan farklı milletlere
mensup öğrencileri üniversite kampüsünde biraraya getirmesiyle tanınıyor. Bu
üniversitenin alt yapı imkânları noktasında oldukça donanımlı olması,
işbirliğini cazip kılan unsurlardan biri. Hem içinde bulunduğu coğrafya hem alt
yapı konusunda zenginliği el-Buhari üniversitesinin İbni Haldun üniversitesiyle
işbirliği sayesinde önümüzdeki dönemde çok daha canlı bir nitelik kazanmasına
yol açacağını söylemek mümkün. Hatta bunun bir süre önce başlatılan çeşitli
programlarla Türkiye’den öğrencileri ağırlamaya başlamasıyla bu sürece kısmen
başladığını söylemek bile mümkün.
İbni Haldun üniversitesinin daha kuruluş aşamasında
hem öğrenci seçimi, hem işbirliği anlaşması imzalanan el-Buhari üniversitesiyle
eş zamanlı olarak eğitim öğretime başlayacak olması, üniversite yönetiminin
uluslararasılaşma konusundaki ciddiyetini ortaya koyuyor. Bu inisiyatifin,
yerleşik üniversite kuruluşu ve uluslararası işbirliği olgusunun da dışında
yeni bir inisiyatif olarak ortaya çıktığı görülüyor. Sosyal bilimler alanında
ihtisas sahibi olacak bir üniversitenin daha kuruluş aşamasında geniş Malay
coğrafyasının bir bölümünü teşkil eden Malezya ile bu anlamda işbirliğine kapı
aralaması coğrafyalararası medeniyet inşasına da bir giriş ve başlangıç teşkil
ediyor.
Eğitim, özellikle de yüksek öğretim ile medeniyet
ilişkisi arasındaki ilişki aşikâr. Bu bağlamda, üniversiteye adını veren İbni
Haldun gibi bir bilim adamının gösterdiği çizgide yeni bir medeniyet
perspektifi ortaya koyma çabası bu oluşumu daha başlangıçta dinamik kılan bir
unsur. Medeniyet ve kültür dairesinde bireyler, gruplar ve geniş toplumun hem
özne hem obje olduğu bilinir. Bununla birlikte özellikle son dönemde toplumsal
ve siyasal değişimler kadar medeniyet konusu da gündemimizde giderek canlı bir
şekilde yer alıyor. Bu bağlamda, bir medeniyet iddiasının hakiki temellerini
kampüslerde ve araştırma kurumlarında atılması ve geliştirilmesi önem taşıyor.
Bu medeniyet iddiası ve inşaası olguları İbni
Haldun üniversitesi yönetiminin önceliklerini oluşturuyor.
Toplumsal yaşam ve toplumsal yaşamdaki değişimler
yönetilebilirlik, yönlendirilebilirlikle malul olduğu hatırda tutulduğunda bu
üniversitenin girişimini de dikkate almak ve dikkatle incelemek gerekir. Genç
kitlelerin eğitim alanında salt birer tüketici değil, içinden çıktıkları
toplumsal yapıdan başlayarak küresel daireye kadar genişleyen bir yelpazede ait
oldukları medeniyeti keşfederek, yeniden yapılandırarak kuvveden fiile
geçirilmesi bu anlamda geniş bir coğrafyayı kucaklayıcı bir perspektife sahip
olmalarını gerektiriyor. İrfan Gündüz Hoca’nın konuşmasında vurguladığı üzere,
bu inisiyatif, “gövdesi Anadolu’da olan bununla birlikte bir ayağı, Türk
dünyasında, bir ayağı Amerika’da, bir ayağı Malezya gibi İslam dünyasının diğer
bir köşesinde bulunuyor”. Ve bu anlamda ümmet anlayışı çerçevesinde toplumsal
dinamiği hayata geçirmenin başlangıcını oluşturuyor. İbni Haldun üniversitesi
böyle bir vizyonla hayata geçirilirken, bu yapılanmanın bir yanında
uluslararası üniversitelerle işbirliği bulunuyor. Malezya’daki uluslararası
el-Buhari üniversitesiyle işbirliği bunun somut bir ifadesi olarak karşımızda
duruyor.
Bu noktada, neredeyse her ülkede ciddi toplumsal
sorunların başında yer alan eğitim olgusunu her daim reforma tabi tutmak ve bu
yönde kayda değer adımlar atmak gerekiyor. İbni Haldun’un kuruluşu ve çizdiği
vizyonu bu bağlamda ele almak gerekir. Bireysel değişim, eğitim süreçlerine
tabi olan gençleri erken dönemlerden başlayarak böylesi bir medeniyet kuşağı
içerisinde değerlendirilmesi gelecekte kurulacak yapılaşmalar için önem arz
ediyor. Bu bağlamda, İbni Haldun üniversitesi’nin Malezya’da uluslararası
el-Buhari üniversitesi ile başlatmış olduğu işbirliğibu çerçevede ele alınmayı
hak ediyor. Bununla birlikte, her zaman dile getirdiğimiz üzere Malezya’nın tek
başına geniş Malay dünyasını temsil etmesi mümkün olmadığını bir kez daha
tekrar etmekte fayda var. Bu nedenle bu işbirliğini ‘Malezya’ sınırlarının çok
daha ötesinde sosyolojik ve antropolojik olarak üç yüz milyonluk geniş Malay
coğrafyasına giriş olarak telâkki edilerek, yapılanma bu cihette
geliştirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder