30 Ekim 2013 Çarşamba
Endonezya’da Jokowi Seçeneği / Jokowi as an Alternative Political Figure in Indonesia
Mehmet Özay 28
Ekim 2013
Endonezya’da seçim tarihi yaklaştıkça, potansiyel
başkan adayları konusunda yapılan kamuoyu araştırmaları da giderek sıklaşıyor.
Ancak adaylar konusunda siyaset arenasının köklü ve iddialı partilerine mensup
güçlü rakipler yerine kamuoyunda alternatif bir adayın adı öne çıkıyor ki, o da
Cakarta Valisi Joko Widodo ya da yaygın şekilde tanındığı adıyla Jokowi.
Jokowi’nin ülke siyaset gündemine damgasını vurması Cakarta Valilik seçimleri
öncesinde gündeme gelmişti ve yükselişi önlenemez bir şeklide devam ediyor. Bu
çerçevede, ülke genelinde, sürekli yolsuzluklarla birlikte anılan Eyalet ve
merkez yönetim yapılanmasının mağdur ettiği geniş halk kesimlerinin beş yılda
bir önlerine gelen seçim sandığına yansıtabildikleri tepkilerde bu dönem
Jokowi’nin adı gündemde.
Cava Adası’nın doğusunda Solo, tarihi adıyla
Surakarta Belediye Başkanlığı’nda sergilediği performans onu Valiliğe taşıyan
en önemli süreçti. Siyasal partilerin seçim öncesi popüler adaylara yönelik
transferlerinin belki de son dönemde görülen en önemli örneği Jokowi. Solo’dan
sadece ülkenin başkenti değil, Üçüncü Dünya denilen coğrafyanın sorunlarla
yüzen şehirlerinden Cakarta’nın yönetimine getirilmesi bağlamında gündeme
gelmesi de böyle oldu. Öyle ki, Jokowi’nin Solo’ya Belediye Başkanı olurken,
Megawati Sukarnoputri’nin başında olduğu Endonezya Demokratik Mücadale Partisi
(PDI-P)’nin Doğu Cava’da güçlü olması süreçte belirleyiciydi. Ancak Cakarta
gibi kozmopolit bir şehirde PDI-P’nin tek başına seçimlere katılmak yerine, o
dönem yıldızı parlayan eski general Prabowo Subianto’nun lideri olduğu Büyük
Endonezya Hareketi (Gerindra) ile ittifak kurarak Jakarta’da ses getiren bir
başarıya imza atmıştı.
‘Peki Jokowi üzerinden yapılmak istenen ne?’ diye
sorası geliyor insanın. Bu noktada akla ister istemez 1999 seçimlerinden
itibaren yüzü pek de gülmeyen ve giderek oy kaybedene Megawati’nin önce
partinin, özellikle seçmen nüfusunun yoğun olduğu Başkent’ten başlayarak oy
oranını artırma, ardından da kendisi olmasa bile, partinin çıkaracağı Başkan
adayının şansını artırmaktı. Bunun yansıması, Cakarta özelindeki politikaları
ve bu politikaların yavaş yavaş icraata dönüşmesiyle parlayan Jokowi’nin PDI-P
tarafından başkan yardımcılığı için adının geçmesinde görülüyor.
Benzer bir sürecin, özellikle de kamuoyu yoklamalarında
Jokowi adının Cakarta valilik seçimleri öncesine kadar popülaritesinin
alabildiğine yükseldiği Prabowo’nun önüne geçmesi şaşkınlığın yanı sıra, bir
başka siyasi kanalı harekete geçirdi. Şaşkınlıktı çünkü belediye başkanlığından
valiliğe uzanan serüvende ortaya sivil mi sivil bir siyasi figür çıkıyordu. Ve
bu figür general Başkanlar silsilesinin Prabowo üzerinden yenileneceği
izleniminin edin/dir/ildiği bir dönemde ortaya çıkıyordu. Kanaldan kasıt ise,
eski generalin, yani Prabowo’ya başkan yardımcılığında eşlenmesi istenen
Jokowi’nin adının öne çıkartılmasıydı.
Peki bu siyasi rollerde kim nereye oturuyor? Aslında
olan bitene Jokowi’nin şaşırdığı söylenemez. Genç yaşına rağmen, kendinden emin
duruşuyla ve Valiliğin ilk gününde başladığı performansda azalma olmamasından
hareketle kamuoyunun takdirini kazanması doğal. Burada doğal olmayan ise bu
sürecin hızlı işlemesi veya belli çevrelerce işletilmesi. Bunda belki de
halkın, adına ‘reform’ denilen dönemin bir türlü arzu edilen siyasi ve
toplumsal istikrara yol açmamış olmasından kaynaklanan güven eksikliğinde
yatıyor. Halkta nükseden bu ‘sabırsızlık’, kimi zaman ‘Suharto dönemine özlem’
şeklinde yansıyan karamsarlığa alternatif, Jokowi ile birlikte, bir ‘Endonezya
Obaması’ keşfini ortaya çıkararak, genç, sivil ve halktan birine beslenen
umutla sembolleşiyor.
Burada modern Endonezya siyasetinde olağandışı olan
ise, Solo’daki başarıları bir yana, Cakarta’daki görevinde henüz bir yılını
yeni doldurmuş bir Vali’nin tüm iyi niyet ve gelecek projeksiyonuna rağmen,
şehir halkının yaşamını kolaylaştıracak, bu devasa şehre medeni bir görünüm
kazandıracak ve gerekli tüm alt yapı hizmetlerini sunacak yapının hasıl
olmamasına rağmen, adının başkan adayları arasında en sıraya çıkması. Bu
noktaya ulaşmasını aradan geçen süre zarfında beklemek elbette haksızlık olur.
Ancak Jokowi’nin doğru yolda gittiğine dair ipuçları arasında başkent
çevresindeki barajların onarılması, başkent caddelerini baştan başa kaplayan
envai türden satıcıların yerleşkelerine çeki düzen verme adına işe Tanah
Abang’dan başlaması, fakirlere yönelik ücretsiz muayene hizmetini başlatmasıni
vb. zikredebiliriz. Şehrin önemli sorunlarından biri olan nehir boylarındaki
gecekonduların kaldırılması ise halkla buluştuğu noktayı gösteriyor. Düne
kadar, merkezi hükümetin her girişiminde halkın büyük tepkisini çeken böylesi
bir sosyo-coğrafi değişimde Jokowi bizzat bu bölgelerde yaşayan halkın ‘gönlünü
kazanarak’ icraatını yapıyor. Peki bu süreçte yapabilecekken geciken
icraatlarının gerçekleşmemesinin önündeki engeller nedir? Ülke gözlemcilerince
istisnasız bir şekilde ortaya koyduğu üzere, ‘yolsuzluğa endeksli’ bürokrasinin
varlığı başta geliyor. Yukarıda sayılan icraatları bir yana, özellikle en son
olgu, yani yolsuzluğa endemik bir kamu yönetimini aşması Jokowi için bir
sıçrama taşı olacak. Bu noktada yapması gereken daha çok iş var.
Halkın büyük maddi varlıkları ile öne çıkan adaylar
yerine, ülkenin başkentinde herkesin gözü önünde gündeme gelen icraatlarından
başka sermayesi olmayan Jokowi’ye yönelmesi, ülke siyasetinde yeni bir döneme
işaret ediyor. Bu hiç kuşku yok ki, Suharto’nun 1998’de iktidarını bırakmasının
ardından alternatif güçler olarak ortaya çıkan siyasi partilerin aradan geçen
sürede ülke siyasetine çözüm olma konusunda katkılarının da sorgulanması
anlamına geliyor. Bundan, sadece son iki dönemdir Devlet Başkanı çıkarmış
Demokrat Parti değil, adı İslamcı parti olsun ya da olmasın muhafazakâr
kesimlere hitap eden partilerle, liberal yaklaşımları hedefleyen sağcı partiler
de payını alıyor.
Şahsiyetinin ve bir kamu görevlisi olarak rolünün
kamuoyunda bulduğu olumlu yankı karşısında şımarmaması ve başkanlık veya başkan
yardımcılığı konusundaki basının yönelttiği tüm soruları spekülasyondan uzak
şekilde karşılık vermesi onun kendisine yönelik tüm yönlendirmelerden bağımsız
hareket edebilecek kabiliyette olduğunu ortaya koyuyor. Bununla birlikte,
siyasetin ‘profesyonelleri’ olan isimlerin kendi yanlarında ‘yardımcı’ olarak
adını anmaları, Jokowi gibi orta ve uzun vadede sadece Cakarta’ya değil, ülkeye
mal olacak hizmetlerini gerçekleştirmeden ülkenin geniş siyaset kulvarında yok
edilmesi ihtimalini akla getirmiyor değil.
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=278518
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder