Mehmet Özay 30.09.2024
Japonya’da yeni dönem İshiba ile başlıyor...
İktidardaki, Liberal Demokrat Parti (Liberal
Democratic Party-LPD) genel başkanlığı yarışını kazanan Shigeri Ishiba,
yarın mecliste (Diet) yapılacak oturum sonrası başbakanlık koltuğuna
oturacak.
Japonya’da, yeni lider 67 yaşındaki Ishiba, başbakanlık
sürecini beklemeden, ayağının tozuyla erken seçim kararı aldı.
Buna göre, Japon halkı, 27 Ekim’de sandık başına
gidecek...
Yaşanan ekonomik darboğaz ve parti içi skandallar nedeniyle,
kamuoyunda güvenilirliğini yitiren Fumio Kishida’nın başkan adayı olmayacağını
açıklamasının ardından, geçtiğimiz Cuma günü yapılan ve 9 adayın katıldığı LPD başkanlık
seçimini, partinin önde gelen isimlerinden eski savunma bakanı Ishiba kazandı.
Böylece, parti başkanlığı ve dolayısıyla, başbakanlık
için daha önce dört kez aday olan İshiba, siyasi emeline bu kez ulaşmış oldu.
Seçim kabinesi
Son üç gün boyunca yoğun bir çalışmanın ardından, yeni
hükümetin omurgasını oluşturmaya çalışan Ishiba, partinin ağır toplarını bir
araya getirmiş durumda.
Eski kabine sekreteri Katsunobu Kato Maliye Bakanı, eski
savunma bakanı Gen Nakatani’nin yine aynı görevi üstleneceği, Takeshi Iwaya’nın
dışişleri bakanlığı koltuğuna oturacağı
anlaşılıyor.
Seçim hükümeti olarak da anılmayı hak eden kabinenin,
parti içi birliği sağlama gibi önemli bir misyonu içinde barındırdığını
söylemek yanlış olmayacaktır.
Hükümetin, yarınki tören sonrasında resmen açıklanması
bekleniyor..
Ishiba, seçim kabinesini güçlü isimlerden kurmak
suretiyle, sürekli kan kaybeden LDP’yi ayakta tutmaya çalışıyor.
Önemli isimlerin seçim hükümeti de olsa biraraya
getirilmiş olması, parti içi birliğin tesisi ve seçimlerin -kazanılması
halinde- ertesinde, bu siyasi yapının devam ettirilmesi amacını güttüğünü
söyleyebiliriz.
Yeni bir söylem
Yarın mecliste yapılacak oturumda resmen başbakanlık
koltuğuna oturacak olan Ishida’nın, bugün yaptığı basın açıklamasında,
“Japonya’yı yeniden insanların kendini mutlu hissettiği ülke yapmaya çalışağım”
söylemi, açıkçası uzun dönemdir iktidarda yer alan LDP’nin bugün ülke
siyasetinde geldiği yeri göstermesi açısından gayet önemli.
Başkan’ın açıklamasının devamındaki, “doğruları
söyleyerek ve halka inanarak...” ifadeleri de, iktidar süreçlerinde partinin ve
parti yönetiminin niteliklerini yansıtması bağlamında önemle ele alınmayı arz
ediyor.
Başkan’ın farklı bir misyonu gündeme taşıdığının bir
diğer göstergesi ise, muhalefette yakın işbirliğine gireceği ve seçmenin
görüşlerini dinleyeceğini açıklaması oluşturuyor.
Öte yandan, güçlü bir muhalefetin varlığından söz
edilememesi, 27 Ekim seçimlerini yine, LDP ve koalisyon ortaklarının kazanacağı
anlamına geliyor.
Yeni başbakan Ishida’nın, 9 Ekim’de meclisi fesh ederek
seçim kampanyası sürecini başlatması bekleniyor.
İki meclisi temsiliyet sistemine sahip olan Japonya’da 465
sandalyeli alt meclis’te LPD 258 sandalyeye sahip bulunuyor.
2012 yılından bu yana, en düşük temsiliyet oranına sahip
olan LPD’yi iktarda tutan ise, kurduğu siyasi ittifaklar...
Alt meclisteki diğer öne çıkan partiler ana muhalefet
partilerden, Anayasal Demokrati Parti’nin 99; muhafazakâr kimliğiyle tanınan
Japon Yenilikçi Partisi’nin 45, LPD’nin küçük ortağı Komeito’nun (Komei
Party) 32 milletvekili bulunuyor.
Ülkenin en büyük partisi konumundaki LPD’nin, 27 Ekim’de
yapılacak erken seçimde en az 233 oy alması, yeniden iktidar olmasına yetecek.
Ekonomi ve ulusal güvenlik
Japonya’da ekonomide özellikle, büyüme konusunda yaşanan
sorunlar ile Çin ve Kuzey Kore ve son dönemde bu ikiliye eklemlenen Rusya’nın askeri
tehdidini giderek daha çok hissetmesi, ulusal güvenlik konusunu öne çıkarıyor.
Yeni başkan Ishida, deflasyonla mücadeleyi öncellediğini
açıklarken, alt gelir gruplarına ilâve yardımı ve şirketlerin vergi oranlarının
yükseltileceğini söyledi...
Gelir dağılımı kadar, ülkede merkez-çevre dikotomisinin
daha fazla hissedilmesi, Tokyo ve çevresi dışında yeni yatırım ve istihdamların
teşvikini gündeme getiriyor.
Başkanlık görevi sona eren Fumio Kishida’nın özellikle,
ABD başta olmak üzere müttefiklerle ilişkileri geliştirdiği son bir yılda
savunma harcamalarını iki kat artırması, Japonya’nın ne tür bir ulusal güvenlik
tehdidi altında olduğunu gösteriyor.
En azından, Japon yönetimi, gelişmeleri bu yönde okuyarak
ulusal savunma sistemini olabildiğince geliştirmeye ve müttefiklerle
ilişkilerini daha da güçlü tutmayı hedefliyor.
Bu çerçevede, ABD ile “ortaklık” zemininde askeri
ilişileri geliştirmeyi hedeflerken, bunun somut göstergelerinden biri, Guam
Adası’nda tıpkı ABD gibi Japon birliklerinin konuşlandırılması talebi
oluşturuyor.
Saflaşma süreci
Başkan Ishida’nın şahin yönelimli bir başbakan olacağının
bir diğer ifadesi, “... bugün Ukrayna, yarın Asya... ” ifadesiyle hem, Rusya ve
hem de, Çin’in bölgedeki tehdidinin ne denli ciddi olduğuna dikkat çekiyor.
Bu çerçevede, geçtiğimiz Ağustos ayında Tayvan’ı ziyaret
ederek başkan William Lai ile görüşen Ishida’nın başbakanlığı sürecinde Asya-Pasifik
bölgesindeki ve de Avrupa’daki belli ülkelerle savunma işbirliğini artırması
süpriz olmayacaktır.
Yeni başbakan ve LPD başkanı Ishiba’nın, “Asya NATO”su
oluşumuna destek verdiğini açıklaması, savunma politikalarında herhangi bir
değişikliğin olmayacağı aksine, giderek daha da güçlü bir yapısal oluşumun
gündeme gelmekte olduğunun habercisidir.
Ishida’nın, Asya-NATO’su bağlamında en dikkat çeken
yaklaşım ise nükleer silah paylaşımı gelmesi önümüzdeki dönemde hem, Japonya’da
hem de, bölgede yeni tartışmaları gündeme getirecektir.
Ulusal savunma politikası noktasında Ishida, selefi
Kishida’nın izinden gideceğini açıklamış durumda.
Savunma alanında uzman olarak bilinen ve 2007-2008
döneminde savunma bakanı olarak görev yapan Ishida’nın, ABD ile ittifakın yanı
sıra, Japon ordusunu ABD’den bağımsız geliştirme konusundaki istekliliği ve
savunma konusunda bölgede benzer görüşleri paylaşan ülkelerle yakınlaşma
girişimlerine ağırlık vereceğini söyleyebiliriz.
Japonya’da son yıllara damgasını vuran Shinzo Abe’den
sonra kısa dönemli başkanlar dönemi devam ederken, Cuma günü yapılan LPD parti
içi başkanlık yarışına dokuz adayın katılmış olması partideki hizipleşmenin
göstergesi kabul edilebilir.
Seçimi kazanan Shigeri Ishiba’nın Abe ekonomi politikalarını
eleştirmesine rağmen, ulusal güvenlik konusunda ondan geri kalmayacağının
sinyallerini güçlü bir şekilde veriyor.
Yarın, resmen başbakan olarak atanması beklenen Ishiba’nın
ekonomi ve ulusal güvenlik politikalarını yürürlüğe koyması için ulusal
dinamikler kadar, ABD’de yapılacak seçimin de rol oynayacağını söylemek yanlış
olmayacaktır.
Bu çerçevede, 7 Ekim’de seçime gidecek olan Japonya’da
oluşacak güçlü bir iktidar, ABD ve benzeri ülkelerle ittifak ilişkileri kadar, ekonomiyi
rayına oturtacak güçlü bir siyasal zemin oluşturacaktır.
https://guneydoguasyacalismalari.com/japonyada-ishiba-donemi-ishiba-era-in-japan/