Mehmet Özay 02.07.2022
Endonezya, Kasım ayında Bali Adası’nda gerçekleştirilecek olan G-20 zirvesi hazırlıklarını aralıksız sürdürüyor.
Bu çerçevede, devlet başkanı Joko Widodo’nun (Jokowi), geçtiğimiz
günlerde Ukrayna ve Rusya’ya gerçekleştirdiği ziyaretlerle, küresel siyasette gayet
önemli bir adım atmış durumda.
Başkan Jokowi, geçtiğimiz Çarşamba günü Kyiv’de Ukrayna
devlet başkanı Volodymyr Zelensky ile görüşürken, ardından Perşembe günü de Moskova’da
Vladimir Putin’le bir araya geldi.
Jokowi’den dünya siyaseti
Beklenmedik bir gelişme olduğuna kuşku olmayan Ukrayna ve
Rusya ziyaretleri, Endonezya’nın uzun bir geçmişi olan, “bağımsız ve aktif” (bebas
aktif) kavramı üzerinden geliştirilen dış politikasının, doğrudan bir
yansıması olarak kabul etmek gerekir.
Başkan Jokowi’nin, Asya-Pasifik bölgesinden Ukrayna ve
Rusya devlet başkanlarıyla görüşen ilk lider olması da, Endonezya adına olduğu
kadar özellikle de, ASEAN adına önemli bir gelişmedir.
Bu noktada, Ukrayna devlet başkanı Zelensky’nin ülkesini
ziyaret eden Endonezya devlet başkanı için, “Jokowi’ hem G-20 hem de ASEAN’ı
temsil etmektedir” ifadesini dikkatten kaçırmamak gerekir.
Jokowi’nin bu iki önemli ziyareti, iki taraf arasında
bugüne kadar gündeme gelen barış çabalarına bir yenisi olarak kabul edilirken,
aynı zamanda Kasım ayında yapılacak G-20 zirvesi öncesi tarafları Bali
Adası’nda çatışan iki tarafı buluşturmanın bir ön safhası olarak da görmek
mümkün.
Öyle ki, Jokowi’nin Ukrayna devlet başkanının bir
mesajını Rusya devlet başkanı Putin’e iletmesini bu çerçevede ele alınmalıdır.
Batı’nın ayrıştırıcı söylemi
Endonezya’nın, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin
Doğu Avrupa krizi karşısında sergiledikleri yaklaşıma destek vermediği gayet açık
olduğuna kuşku yok.
Batılı ülkelerin krizle baş etme yönündeki politik
açılımlarına, başta ASEAN olmak üzere, çeşitli ülkelerin şüpheci
yaklaşmalarının, başkan Jokowi’nin alternatif ve etkin bir uluslararası
politika izlemesine yol açıyor.
Bu noktada örneğin, Kanada dışişleri bakanı Melanie
Joly’nin, Nisan ayında Endonezya’ya yaptığı ziyaret sırasında, önümüzdeki Kasım
ayındaki zirve toplantılarında Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov ile aynı
masayı paylaşmayacağı yönündeki açıklamasına karşılık, Endonezya hem başkanlık,
hem dışişleri bakanlığı her iki tarafı da masada buluşturmayı öncelleyen bir
politika izliyor. Bugüne kadar da Endonezya siyasi aklı bu çabasından taviz
vermezken en son örneğini başkan Jokowi’nin Ukrayna ve Rusya ziyaretleri ile
göstermiş durumda.
G-20 alternatif politikalara gebe
Doğu Avrupa’da başgösteren krizin, bugüne kadar çeşitli
söylemlere karşın barış yönüne evril/e/memesi, başkan Jokowi’nin G-20 zirve
sürecini bu noktada önemli bir fırsata çevirme amacı taşıyor.
ABD öncülüğünde Batı’nın, Rusya’yı dışlayıcı bir politika
izlemekle kalmıyor. Aynı zamanda diğer ülkeleri kendi safına çekme çabası ve
kendi siyasi ideolojik yapısını dayatan bir söylem tarzı geliştirmesi,
uluslararası politikada alternatif arayışlarını gündeme getiriyor.
ABD ve diğer Batılı ülkeler bu noktada, Kasım ayında
yapılacak G-20 zirvesini de yine kendi politikalarına alet edecek şekilde
yapılandırmayı hedefliyorlar.
Endonezya siyasi eliti ise, G-20 zirvesi vesilesiyle
uluslararası arenada ulusal dış politikaları kadar ASEAN’ı da bağlayıcı olacak
şekilde alternatif bir söylem ve eylem peşinde. Kasım ayında Bali Adası’ndaki
zirvenin de böylesi bir ortama zemin hazırladığına kuşku yok.
Bu çerçevede, söz konusu bu süreci, uygun bir politik
dile tercüme etmesini, Endonezya adına olduğu kadar, ASEAN adına da bir kazanım
olarak değerlendirmek gerekir.
Kovid-19’dan Doğu Avrupa krizine
Aslında, başkan Jokowi’nin G-20 zirvesi ev sahipliğini
üstlenmesinden bu yana, öncelikle küresel ekonominin öncü yirmi ülkesinin
alacağı kararlarla kovid-19’un açtığı yaraların, küresel ortakların
işbirliğiyle bir an önce ortadan giderilmesi konusundaki açıklamalarına tanık
olmuştuk.
Bu çerçevede, Kasım ayında gerçekleştirilecek olan
zirvenin konseptinin, ‘Birlikte iyileşme, birlikte güçlenme’ olarak seçilmesi,
bunun açık bir göstergesidir.
Bu yöndeki çabalar, küresel sağlık sektöründe adil
olmayan uygulamalara son verilmesi, ABD-Çin arasında yaşanan ticaret
savaşlarının etkisinin ortadan kaldırılması özellikle, Doğu ve Güneydoğu
Asya’dan mal tedariklerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması gibi konuları
içeriyor(du).
Ardından, 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı istilasıyla
neredeyse, kovid-19’u geride bırakan yeni bir jeo-politik ve jeo-ekonomik süreç
olarak baş gösterdi.
Jokowi’den realist yaklaşım
Bu durum, başkan Jokowi’nin G-20 zirvesi ev sahipliğini
daha da önemli kılarken, pek de alışık olmadığımız bir şekilde, küresel
siyasetin merkezini etkileyen açıklamalar ve icraatlarıyla dikkat çekmeye
başladı.
Bu noktada, Jokowi’nin Endonezya’nın devlet başkanı
sıfatıyla olduğu gibi, belki de bundan daha çok, ASEAN’ın taleplerini küresel
siyasete tanıtma ve aktarma işlevini gördüğünü söylemek pekâla mümkün.
Başkan Jokowi’nin G-20 zirvesine kısa bir süre kala Kiev
ve Moskova ziyaretleriyle ortaya koyduğu inisiyatif aslında, pek çok kez dile
getirdiğimiz üzere, ASEAN’ın ve bu bölgesel birlik içerisinde Endonezya’nın
küresel siyasette söz sahibi olabileceği konusundaki görüşlerimizi destekleyen
gelişmelerdir.
Savaş ve ekonomik kriz
Jokowi’yi böylesi bir uluslararası siyaset izlemeye sevk
eden temel nedenlerden birinin de, Doğu Avrupa’daki savaşın açtığı ekonomik
krizin, Güneydoğu Asya’ya ve bununla birlikte Endonezya’yı da etkileyecek
boyutta seyretmesidir.
Bu noktada, diğer benzeri ülkelerde olduğu gibi,
Endonezya’da da özellikle, gıda ürünlerindeki artış ve genel anlamda
enflasyonun yükselişi gelişmekte olan ülkeler açısından siyasi iktidarlar ve
geniş halk kesimleri arasında bir açığın oluşması anlamı taşıyor.
Ukrayna ve Rusya’nın özellikle tahıl ve gübre ürünlerinde
küresel aktör olmaları, savaş nedeniyle ihracatın gerçekleştirilememesi, üretim
süreçlerinin küreselleştiği bir ortamda hiç kuşku yok ki Endonezya’yı da
yakından etkiliyor.
Bu nedenle, başkan Jokowi hem Kiev, hem de Moskova’daki
görüşmelerinde bu konuya dikkat çekti. Aslında bu durum, sıradan bir ticaret
ortamının oluşturulmasından ve geliştirilmesinden ziyade, küresel siyaset ve
toplum adına önemli bir girişim olarak değerlendirmek gerekir.
Bu gelişmenin, Güneydoğu Asya toplumlarının ve siyasal
yapılarının kendine özgü kritik noktalarıyla birleştiğinde aslında, üstesinden
gelinmesi gereken, gayet önemli bir sorunun gizli/açık kendini hissettirdiğini
söylemek mümkün.
Bugün Jokowi’nin Ukrayna ve Rusya’ya yaptığı ziyaretlerin
özüne bakıldığında, Kasım ayında Bali Adası’nda yapılacak olan G-20 Zirvesi’nin
sadece küresel ekonomiyi ilgilendiren boyutlarıyla sınırlı olmayacağını
öngörmek mümkün.
Bu zirve, Endonezya’nın ve bu ülkeye destek veren güçlerin
küresel politikada yeni adımlar atılmasına vesile olacak stratejik gelişmelere
konu olabilir.
Doğu Avrupa krizinin doğrudan tarafları olan Ukrayna ve
Rusya’ya bugüne kadar ilk ziyareti gerçekleştiren Asya-Pasifik lideri sıfatını
taşıyan başkan Jokowi’nin bu çabasını desteklemek hiç kuşku yok ki büyük önem
taşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder