Mehmet Özay 27.07.2022
Malay Takımadaları veya Nusantara olarak da anılan bölgedeki pek çok şehir gibi, Kuzey Sumatra’daki Medan şehrinin de, çok kültürlü çok dinli yapısı bize sıradan bir anlatı gibi gelebilir…
Ortak hedef: çok kültürlü çok dinli
Bu noktada, genel itibarıyla çok kültürlülük çok dinlilik
olgusu, farklı dini ve kültürel yapıların birbirinden ayrışık yapılar halinde
kamusal mekânı paylaştıkları intibaı uyandırıyor.
Bu yaklaşımda haklılık payı olmakla birlikte, Medan
şehrinde karşılaşılan örneklerden biri, aslında bunun istisna olmadığını, hatta
konu üzerinde daha çok araştırdıkça, bunun istisna olmaktan çıkabildiğini
gösteren başka unsurların da olduğuna işaret ediyor.
Burada dikkat çekmek istediğim örnek, Çon Afe’nin (Tjongg
A Fie) yaşamı ve kişiliği… Adının da ortaya koyduğu üzere bir Çinli’den
bahsediyoruz…
Bu örnek bize, kendisi de bir dışarlıklı olan Tjong A Fie’nin, geniş bir toplumun merkezinde nasıl olabildiğini bir başka deyişle, farklı bir toplumdan ve dinden olup da onun yerli toplumlar ile dışarlılıklı toplum kesimlerine nasıl ulaşabileceğini gösteriyor.
Bu yapıyı bize kanıtlayan, birbirinden güzel fotoğraf
kareleriyle bir belgesel işlevi gören Tjong A Fie’nin müze haline dönüştürülmüş
olan muhteşem konağıdır…
Güney Çin’den Kuzey Sumatra’ya
19. yüzyıl sonlarında Sumatra Adası’nda endüstriyel
tarımın gelişmesine paralel olarak tıpkı benzerleri gibi Tjongg A Fie de Çin’in
Güney bölgesinden, Hakka toplumuna mensup, Sumatra Adası’na göç etmiş bir kişi.
Daha doğrusu önce abisinin bölgeye gelmesi ve ardından kendisinin sürece dahil
olması bir aile sürecinin de varlığına işaret ediyor.
Tjong A Fie’nin hikâyesinin tamamını bu kısa yazıda ele
almak mümkün değil. Ancak, Tjong A Fie’yi benzerlerinden ayıran husus, onun
salt bir iş adamı değil, aynı zamanda ve bunun da ötesinde bir kültür ve toplum
müteşebbisi olmasıdır.
O zamanlar varlıkları hâlâ devam eden Deli, Serdang,
Asahan, Langkat gibi bölgenin asli unsurların teşkil eden sultanlıkların egemen
olduğu bölge genel itibarıyla Kuzey Sumatra olarak adlandırılırken, başta
Hollanda sömürge yönetimi olmak üzere yerli sultanlar ve iş çevrelerinin de
tütün (tembako), çay (teh), kahve (kopi), kauçuk (karet),
Hindistan cevizi (kelapa) gibi endüstriyel ürünlere konu olan
plântasyonlar şeklinde yatırımları gündeme gelmiştir.
Medan şehri de, hem Ada’nın örneğin Minangkabau, Nias
Adası, Karo, Toba-Batak, Açe gibi farklı bölgelerinden, hem de Güney Hindistan,
Çin, Java Adası gibi dışardan aldığı göçlerle gelişen bir şehir niteliği
taşıyordu.
Söz konusu bu dış göçlerin özellikle Penang Adası ve
Singapur Adası üzerinden olduğunu belirtmekte yarar var. Tjong A Fie’nin
Medan’a gelişi de, tastamam böylesi bir sürecin ürünü veya sonucu diyebiliriz.
Geleneksel-dini yapı: Konfüçyüscülük
Güney Çin’in fakir ve yoksul köylülerinin nasıl olup da,
Takımadalar bölgesinde ticaretin odağına yerleşebildikleri meselesi ayrı bir
çalışma konusu olsa da, neredeyse Çinlilerin kahir ekserisinin ortak niteliği
disiplinli ve çalışmaya tutkun olmalarıdır.
Aslında bu tipik göçmen kitlelerinin özelliği gibi gözükse
de, Takımadalar bölgesinde Çinlilerin neredeyse her noktada bu özelliği
sergilemiş olmaları, oldukça dinamik bir sürecin varlığına işaret ediyor.
Tjong A Fie de, bu süreçte gayet aktif bir şekilde yer
alan bireylerden biri…
Yukarıda çalışkanlıklarına ve disiplinli yaşamlarına
dikkat çektiğim Çinlilerin geleneksel ve kültürel olarak aidiyetlerinde
Konfüçyüscülüğün etkisi bugün bile akademik dünyada gündeme getirilmektedir.
Sosyal yatırımcı
Tjong A Fie de, ticaret ve yatırım süreçlerinde elde ettiği önemli gelirini kendisi ve ailesi için tüketmek yerine, eğitim başta olmak üzere toplumsal dayanışma ve refah için harcamaya yönelmesi onun tipik bir Konfüçyüscü özelliğine sahip olduğunu ortaya koyuyor.
İş dünyasındaki başarısı, onun gayet önemli bir idareci
niteliği taşıdığını ortaya koyarken, dönemin önemli bankalarından biri olan
Deli Bankasının kurucusu olması onun aynı zamanda bir ekonomist olarak da
gündeme geldiğine işaret ediyor.
Tjong A Fie, iş dünyasında sergilediği bu hususiyetlerini
sosyal yaşama da taşımasını bilmiş. Bunun somut ifadelerinden biri Tjong A
Fie’nin Medan’daki Çin toplumunun liderliğini yapmasıdır.
Bu durum, hem Çin toplumunun onu benimsediğini, hem de bu
topluma önderlik etmek suretiyle gerek sömürge yönetimiyle gerekse sultanlık
çevreleriyle ilişkilerini karşılıklı anlayış ve çıkarlar doğrultusunda
geliştirebildiğini gösteriyor.
Toplumsal çevresini, Konfüsyüscü ve/ya Çin kökenlilerle
sınırlamayan aksine, aralarında Müslümanların da olduğu farklı etnik ve dini
grupların sosyal refahı için de okullar, tapınaklar, hastaneler ve gibi kamusal
kurumlara yatırım yapan, bir anlamda tam bir ‘hayratçı’ kişiliği ile öne çıkan Tjong
A Fie aslında yaşadığı toplumun tam da odağında yer işgal ediyor.
Bu özelliğinin bir diğer yansıması, Tjong A Fie’nin
bölgedeki sultanlık aileleri ile Avrupalı sömürgeci yöneticiler, iş çevreleri
vb. gruplara da yakın etkileşim halinde olmasıdır.
Tarihi konak ve gerçeklik
Tjong A Fie’nin konağı günümüzde halen şehrin merkezinde
varlığını koruyor…
Bir müzeye dönüştürülmüş olan muhteşem konakta, ana cadde
ile konağı ayıran geniş bahçesinden ve mimari unsurlarından başlayarak, farklı
odalarının üstlendikleri işlevleri ve tasarımlarında Malay dünyasından,
Avrupa’dan, Çin’den gelen çok kültürlü bir yapının birarada yer aldığı ince bir
zevke tanık olmak mümkün.
Çalışma odası, misafir kabul salonu, yemek salonu, günün
yorgunluğunun giderildiği küçük bahçe, mutfak vb. birimler işlevleri kadar,
farklı konuklara yönelik unsurlarıyla da ortaya çıkıyor. Örneğin, dönemin Deli
Sultanı’na saygısı üzerine odalardan birini Malay inceliği ve zevkine göre
donatmış olması bunlardan biri.
Yemek salonu ise, renkli Çin porselenleri ile donatılmış
geniş ve uzun masa aslında Tjong A Fie’nin gayet yoğun bir sosyal yaşamı
olduğunun bir başka ifadesi. Neredeyse bütün odalardaki eşyalar yüzyılı aşan
dönemdeki yapılarını koruyor…
Konağın her bir odası, her bir koridor geçişi, küçük
avluları, balkonları zevk ürünü olduğu aşikar çeşitli objelerle süslenmiş.
Aslında süslenmiş demek yerine, Tjong A Fie’nin yaşadığı dönemin doğrudan bir
ifadesi olacak şekilde korunmuş demek daha doğru olur.
Duvarları süsleyen siyah-beyaz fotoğraflar sadece bir
ailenin değil, 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında Medan şehrinin öz bir
anlatısı gibi. Bu fotoğraflar, yukarıda kısaca dikkat çekmeye çalıştığım Tjong
A Fie’nin sosyal yaşamı zenginleştiren yardımsever kişiliğinin nasıl farklı
kesimlerle biraraya geldiğini kanıtlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder