Mehmet Özay 27.06.2022
Endonezya’da başkanlık seçimlerine bir buçuk yıla yakın bir süre kalırken, mevcut başkan Joko Widodo (Jokowi) kendi dönemini en iyi şekilde sonuçlandırma çabası sergilerken, olası adayların koalisyon görüşmelerinin de başladığı görülüyor.
2014 ve 2019 seçimlerini, rakibi eski general Prabowo
Subianto karşısında kazanmak suretiyle, son iki dönemdir başkanlık koltuğunda
oturan Jokowi’nin, en zorlu yönetiminin kovid-19 süreci olduğuna kuşku yok.
Kovid-19 sürecine değin, Jokowi yönetiminin en önemi
vurgusu, ülke ekonomisini daha ileri noktalara taşımak ve bunun temel
araçlarından biri olan alt yapı faaliyetlerine ağırlık vermekti.
Böylece, başkan Jokowi, kendisinden önceki altı devlet
başkanıyla benzer önemde tarihe geçmesini sağlayacak politikalarıyla öne
çıkıyordu.
Gerek, 270 milyonluk nüfusa sahip olmanın iç piyasa
kazandırdığı dinamizm gerekse, ASEAN bünyesindeki ekonomik işbirliğinin
kapısının özellikle, 2015 yılında ASEAN Ekonomi Topluluğu (ASEAN Economic
Communty-AEC) aralanmış olması Endonezya ekonomisinin gelişmesinde önemli
rol oynuyor.
Endonezya’nın ASEAN ülkeleri içinde, son on yılda
doğrudan dış yatırım çekme noktasında Vietnam, Singapur ile birlikte ilk üçte
yer alması ekonomi alanında atılan adımların ve yukarıda dikkat çekilen
süreçlerin katkısı olduğuna kuşku yok.
Dış yatırıma vurgu
Bununla birlikte, çok farklı yatırım özelliklerine sahip
ülkenin dört bir yanında yoksulluk ve geri kalmışlıkla mücadelede de önemli bir
enstrüman olan, doğrudan dış yatırımın yeterli olduğu söylenemez.
Öyle ki, başkan Jokowi’nin hem uluslararası
ziyaretlerinde ve uluslararası toplantılarda dış yatırımı öncelikli bir konu
olarak gündeme getirmesi bir yandan, ülke kalkınmasında var olan zorluğu ortaya
koyduğu gibi öte yandan, bir siyasi lider olarak bu konudaki azminin de bir
göstergesi kabul etmek gerekir.
Bu çerçevede, örneğin yeni başkentin kurulması, hava ve
deniz limanlarının yenilenmesi gibi çeşitli alt yapı çalışmalarıyla ulusal
kalkınmaya katkısı anlamına gelecek bu yöndeki politikalarının akamete uğraması
bu döneme, yani kovid-19 sürecine rastlıyor.
Bu noktada, başkan Jokowi’nin son iki buçuk yıla varan
kovid-19 sürecinde, 270 milyonluk nüfusa sahip Endonezya’yı en iyi biçimde
yönetebildiği yönündeki görüşler de bu anlamda dikkat çekiyor.
2024 seçimleri
2014 ve 2019 seçimlerini rakibi Prabowo Subianto
karşısında kazanmak suretiyle, son iki dönemdir başkanlık koltuğunda oturan
Jokowi’nin, seçim yasasına göre aday olamayacağı dikkate alındığında,
Endonezya’da ulusal siyasette yeni bir dönemin başlayacağı anlamı taşıyor.
Jokowi’nin Doğu Cava’da Solo şehri belediye
başkanlığından itibaren destekçisi olan Megawati’nin başında bulunduğu Endonezya Mücadeleci Demokrasi Partisi (Perjuangan Demokrasi Indonesia-PDI-P),
henüz bir aday belirlememiş gözüküyor.
Bunun yanı sıra, iki dönemdir iktidarda söz sahibi olan
PDI-I’nin hangi adayla yarışa devam edeceği merak konusu. PDI-P çevrelerinde ne
artık iyice yaşlanmış Megawati’nin adaylığı ne de, geniş halk kesimlerinde
popülerliği bulunmayan kızı Maharani’nin aday gösterilmesinin beklendiğini
söylemek güç.
2014 ve 2019 başkanlık seçimlerinde Jokowi’nin rakibi
olarak siyaset sahnesinde yer alan eski general ve Gerindra partisi başkanı
Prabowo Subianto’nun başkan olma arzusu devam ediyor.
2019 seçimlerinin ardından, Jokowi’nin bir anlamda ulusal
birliğin tesisi adına Prabowo’yu savunma bakanı olarak kabineye alması, muhalif
söylemin bir şekilde yumuşatılması anlamı taşıyordu.
Bugün ise, bakan Prabowo’nun 2024 seçimleri öncesinde
bazı siyasi parti liderleriyle lobi faaliyetleri yaptığı biliniyor.
Son dönemde PDI-P lideri Megawati ile Gerindra lideri
Prabowo arasında görüşmeler yaşansa da, 2014 ve 2019’da rakip olmuş bu iki
siyasi yapının birleşmesi ihtimal dahilinde olsa da, büyük bir sürpriz olarak
değerlendirmek gerekir.
Bu süreçte, PDI-P’nin yine tıpkı, Jokowi gibi yerel
yönetimle önemli tecrübe kazanmış bir ismi başkan adayı olarak çıkartmaları
mümkün gözüküyor. Bu noktada, Orta Cava Eyalet valisi Ganjar Pranowo’nun adının
bir süredir gündemde olduğunu söyleyebiliriz.
PDI-P’nin üst lider kadrosunun yanı sıra, süreçte
Jokowi’nin de başkan adayı belirlenmesi sürecinde inisiyatif kullanacağını
düşünmek mümkün. Bu noktada, Jokowi’nin kendisi gibi sivil eğilimleri güçlü,
demokratik yapıyı öncelleyen bir adayı desteklemesi daha doğal bir gelişme
olacaktır.
NAS-DEM önemi çıkıyor?
2011 yılında kurulan Ulusal-Demokratlar (Nasional
Demokrat-NASDEM) lideri Surya Paloh, en azından şu anki gelişmelere
bakıldığında kendisi başkan adayı olmayı düşünmediği anlaşılıyor.
Geçtiğimiz dönemde Jokowi’ye destek veren NAS-DEM’in
önümüzdeki seçim sürecinde önemli koalisyon ortaklarından biri olacağını
söylemek mümkün.
Bu noktada, NASDEM’in, 2002’de dönemin Megatawi
Sukarnoputri iktidarında güvenlikten sorumlu bakanlık yapmış olan eski general
Susilo Bambang Yudhoyonu’nun (SBY) partisi Demokratlar’ın rolünü üstlenmeye
hazırlandığı ileri sürülebilir.
Bir yandan, son iki dönem başkan adayı olup kazanamamış
aşırı milliyetçi ordu çevrelerinin temsilcisi kabul edilen Prabowo ile
demokratik idealleri milliyetçilikle birleştiren NASDEM liderinin biraraya
gelmesinin olası bir koalisyon zemini oluşturmak kadar, seçimlerin barışçıl bir
süreçte geçmesi için bir siyasal sadakat konusunda anlaşmaları olarak
yorumlanıyor.
Açıkçası bu görüşme içeriği bile güçlü aday konumundaki
Prabowo’nun karşısında NAS-DEM’in güçlü bir parti olarak çıktığı şeklinde
anlamak da mümkün.
Prabowo&Anies
Adaylar noktasında, bugün isimleri öne çıkan isimlere
bakıldığında, Gerindra lideri Prabowo Subianto, Jakarta valisi Anies Baswedan
isimlerinin ülkenin seçim borsasında önemli bir yeri bulunuyor.
Bu iki siyasetçi arasında belirleyici husus hiç kuşku yok
ki, Prabowo’nun ordudan gelme bir siyasetçi olması; Anies’in ise daha önce kısa
süreliğine de olsa eğitim bakanı olması ve ardından, özellikle Jokowi karşıtı
bir şekilde İslamcı denilebilecek çevrelerin desteğiyle Jakarta valiliğini
kazanmasıdır.
Bununla birlikte, İslamcı partilerin kendi aralarında
bütüncül bir siyasal yapı oluşturamamaları, Anies’in milliyetçi kökenli
partilerden en azından bazılarının desteğini almadan tek başına aday olabilecek
bir çoğunluğu sağlamasının zor olduğunu gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder