Mehmet Özay 21.01.2021
Bir el, bir gönül, bir
yardım olmasa kopuşun bitişle sonuçlanacağına şüphe yoktur. İşte böylesi bir
el, böylesi bir gönül, böylesi bir yardım onunla gelmişti. O, Şeref Abi...
Şeref Abi bugün hakkın
rahmetine kavuştu.
İki kıymetli dostun öğleden
sonra peşpeşe arayarak, “Şeref Abi hayatını kaybetti.” cümleleri gündelik
koşuşma ve meşguliyet içinde durup o kopuş anlarını yeniden yaşamama neden
oldu.
İnanıyorum ki, yolu Avustralya’ya,
Malezya’ya, Endonezya’ya düşen azımsanmayacak sayıda insanın Şeref Abi’yle
ilgili kıymetli anıları vardır.
Bugün siyasetin
zirvelerinde yer alanlardan, üniversite hocalarına ve iş adamlarına kadar birbirinden
farklı çevreler her daim güleryüzlü bu yaşlı adamla oturmuş, sohbet etmiş,
yemeğini yemiş çayını içmiş, dertleşmiştir...
İnanıyorum ki, bu kişiler
arasından onu çok daha iyi tanıyan, çok daha iyi anlatacak kişiler vardır.
Sadece Türkler değil... Malaylar,
Endonezyalılar arasında da onu hayırla yad eden azımsanmayacak insan vardır.
Benimkisi, anılardan
yaşanmışlıklardan belki de bir başka türlüsü... Kaybetmenin, kopmanın,
ümitsizliğin kol gezdiği bir dönemde yoksunluğun, yoksulluğun en onulmaz
anlarını tecrübe ettiğim üç ay, tam tamına üç ay...
O günlerde, hiçlikte
bulunduğum bir dönemde evinde misafir edip sabah çayını akşam ekmeğini paylaşmasıyla,
hâl hatır sormasıyla, dönüşümün yardımcısı olmuştu.
Kendisi hakkında
konuştuğuna pek tanık olmadım. İşini yapar, hem de en iyi şekilde yapmaya
çalışır, kendisinden yardım talep edeni ise geri çevirmezdi... Bilmediğim,
bilmediğimiz, gizli kalmış yaşanmış birtakım zorluklardı çileşini çektiği belki
de.
Şeref Abi’yle tanışmam, Açe’de
oldu...
2004 yılı sonlarında Açe’yi
vuran tsunami dalgalarının ardından Leung Bata’da Türk merkezi olarak da
bilinen mekânda Türk, Açeli çalışanların Şeref Abi’si... Agus’u, Fitriani’si, Ivan’ı,
Suryani’si ve isimlerini unuttuğum diğer pek çoğu.
Yardım dönemlerinin en
önemli işi açları doyurmaktır... Şeref Abi de böylesi en önemli işin bir
parçasıydı. Mutfak ona emanetti... Mutfak ondan sorulurdu...
Sabah namazından sonra
başlaan gece geç saatlere kadar devam eden uzun bir süreç. Dışarda bekleşen Açelilere,
Türk çalışanlara ve gönüllülere, köylerdeki öğrencilere... dokunmadığı kimse
kalmamıştı...
Daha erken dönemlerde
bölgede bulunması nedeniyle Malaycayı konuşması, yardım için gelenlerin
taleplerini dinlemede, Türklerin çeşitli yetkililerle iletişimlerinde yardımcı
olan oydu.
Açelilerin o garip
döneminde sabırla dinleyen, onların dertlerini aktarıp yardımcı olmaya çalışan,
iletişimde bulunan oydu.
Sadece Açelilerle değil,
yardım için Endonezya’nın farklı bölgelerinden gelip Banda Açe’deki merkezde çalışan
diğerleriyle de konuşan, anlaşan, anlatan kişi konumundaydı.
Hatırladığım kadarıyla Açe’de
kalmak istemişti... Ama olmadı...
Uzun, çileli bir ömür...
Şeref Abi’ye Allah’tan
gani gani rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun.
https://guneydoguasyacalismalari.com/2021/01/21/seref-abi-bir-garip/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder