Mehmet Özay 28.11.2020
Malezya’da 9 Kasım’da başlayan ve kovid-19 bütçesi olarak da adlandırılan, 78 milyar Dolarlık 2021 bütçe görüşmeleri 26 Kasım günü sona erdi.
Başbakan Muhyiddin Yasin’e ve hükümete güven oylaması şeklinde geçmesi beklenen görüşmeler sonrasında bütçe kabul edildi. Bu gelişme, başbakanın ve iktidardaki Ulusal İttifak’ın yerini koruması anlamına geliyor.
Söz konusu bütçenin yüzde 5.3’lük bölümü kovid-19’la fonuna aktarılması karşısında muhalefet görüşmelerin başladığı günden bu yana itirazlarını sürdürmesine rağmen, milletvekillerinin çoğunluğu bütçeye destek verdi.
Bunda hiç kuşku yok ki, federal sultanın “bütçe geçsin” kararının başat bir etken olduğu düşünülüyor.
Başbakan ve hükümete yönelik güven oylaması beklentisi gerçekleşmese de, bütçe vesilesiyle yaşananlar Malezya ulusal siyasetinde etik değerlerin nasıl ve ne şekilde yıpratılabileceğinin yeni örnekleri olarak ele alınmayı hak ediyor.
Sivil darbe sürece ve bütçe
Ülke siyasetinde son dönemde yaşanan siyasi çalkantının son aşaması bu bütçe görüşmeleri sürecinde yaşandı.
24 Şubat sivil darbesinin görünür kazananı Muhyiddin Yasin’in başbakanlığındaki Ulusal İttifak (Perikatan Nasional-PN) hükümetinin federal parlamentoya sunduğu 2021 bütçesi kabul edildi.
Bütçe görüşmeleri öncesinde, 28 Ekim günü federal Sultan Abdullah’ın, “bu bütçe geçsin” yönündeki açıklaması, siyasi partilerin kararları üzerine bir gölge düşüreceği yönündeki görüşler epeyce yer buldu.
Bütçe görüşmeleri arefesinde sarf edilen bu cümleyi birkaç açıdan ele almakta fayda var. İlki, mevcut Ulusal İttifak’ın federal mecliste sayısal anlamda, sadece birkaç milletvekili çoğunluğuna sahip olmasıdır.
Bu sayısal çoğunluğa rağmen, başbakan Muhyiddin Yasin’in başında bulunduğu Yerli Birlik Partisi’nin (Parti Pribumi Bersatu Malaysia-Bersatu), hükümetin omurgasını oluşturan UMNO’nun baskısı altında bulunmasıdır.
Geçtiğimiz aylarda tanık olunduğu üzere, UMNO hükümette daha güçlü bir şekilde temsil edilme talebiyle başbakan Muhyiddin Yasin’i köşeye sıkıştırma çabası sergilerken, bütçe görüşmeleri bu sürecin son aşaması olarak görülüyordu.
Bu durum, bundan tam bir ay önce kaleme aldığımız yazıda dile getirdiğimiz üzere federal sultanın ne denli siyasallaştığının gayet açık bir ifadesidir.
İki haftayı aşkın süren bütçe tartışmalarının
ardından gelen oylamanın sesli katılımla yapılması, bir anlamda federal
sultanın kararına hangi partilerin ve milletvekillerinin uymadığını ortaya
çıkarması yönünde bir teknik yaklaşım kabul edilebilir.
UMNO’dan firesiz destek
Muhalefetin yaklaşımına geçmeden önce,
Ulusal İttifak’ın en büyük ortağı konumundaki Birleşik Malay Ulusal
Organizasyonu’nun (United Malay National
Organization-UMNO) fire vermeden bütçeye verdiği desteğe değinmek gerekir.
24 Şubat sivil darbesinin önemli mimarlarından olan UMNO siyasi elitinin, federal sultanın görüşüne binaen karşılıksız itaatinin anlaşılabilir bir boyutu olduğuna kuşku yok.
Bu anlamda, sultanın bütçesi olarak da adlandırılan 2021 bütçesine UMNO’nun itiraz etmesine ihtimal vermek mümkün değildi. Öyle de oldu...
Ülkenin bağımsızlığı öncesi sürece dayanan Malay siyasi eliti ve monarşi kurumu arasındaki bağ, UMNO ve monarşi yani mevcut federal sultanlık arasında böylesi bir ilişki türünün rasyonel ve gayet meşru bir açılımına tekabül etmektedir.
Bununla birlikte, siyasi etik konusunda epeyce zaafiyet göstermiş olan UMNO’nun, bundan sadece birkaç ay önce muhalefet lideri Enver İbrahim’in, federal mecliste çoğunluğa sahip olduğu yönündeki açıklamasına verdiği destek vermesi, mevcut Ulusal İttifak koalisyonunun sonunu getirmeye bir başka deyişle başbakan Muhyiddin Yasin’i yerinden etmeye yönelik bir girişimdi.
UMNO lideri Ahmed Zahid Hamidi’nin, 23 Eylül’de Enver İbrahim’in “mecliste çoğunluğa sahibim” iddiasına konu olan basın açıklamasından kısa bir süre sonra UMNO’dan gelen kısmi desteğin ortadan kalkması, sadece parti başkanı olarak Ahmed Zahid Hamidi’nin verebileceği bir karar değildi.
UMNO’nun ülkenin perde arkasında yönetimi elinde tutan güçlerle işbirliğinin ya da bir başka şekilde söylemek gerekirse, bu güçlerin baskısına boyun eğdiği bugün bütçe görüşmelerine verilen destekle kanıtlanmış durumdadır.
Enver İbrahim’den bütçe eleştirisi
Bütçe görüşmeleri öncesinde, muhalefet bloğu ve Halkın Adaleti Partisi (Partai Keadilan Rakyat-PKR) lideri Enver İbrahim, bütçenin oluşturulmasında tüm partilerle istişareye dikkat çekmesi, gizli/açık federal sultanın çıkışına “demokratik” bir yaklaşımın ifadesi olarak gündeme geldi.
Mevcut hükümet tarafından hazırlanan bütçenin detayları ortaya çıkmasıyla birlikte, Enver İbrahim bütçenin özellikle, kovid-19 sürecinde mağdur kesimlere yeterince hak edilen payın verilmemesi söylemiyle eleştirisini ortaya koydu.
Yukarıda dikkat çekildiği üzere bütçenin yüzde 5.3’lük bölümü yani 19 milyar Dolarlık kısmının yetersizliğine dikkat çeken Enver İbrahim, bunun 36 milyar Dolar’a çıkartılmasını önermişti.
Bütçe görüşmelerinin başladığı 9 Kasım günü Enver İbrahim yaptığı açıklamada, “Bize kovid-19 bütçesinin halka destek anlamı olduğu söylenerek kabul etmemiz isteniyor. Ancak, biz bu bütçenin gerçekten halk yanlısı olması halinde destek vereceğiz” demiş ve Maliye Bakanı’nı bütçenin yeniden gözden geçirilmesine davet etmişti.
Enver İbrahim, ulusal siyasette başı çeker konuma gelen federal sultan dolaylı olarak hedef alan bu söylemlerine, “Mevcut bütçe halk yerine kronileri destekliyor. Sultan, meclise bütçeyi destekleyin diyor, ancak tartışmayın demiyor” anlamına gelen açıklamasıyla, gayet nazik ancak oldukça ağır denilebilecek ithamlarla karşılık verdi.
Dr. Mahathir’den meşru seçilmişlerin sorumluluğu vurgusu
Bütçenin karar aşamasına gelmesinden sadece bir gün önce Vatan Mücadelesi Partisi (Parti Pejuang Tanah Air) başkanı, Dr. Mahathir Muhammed bütçeye destek vermeyeceğini açıkladı.
Dr. Mahathir gerekçe olarak ise bütçenin sağlıklı temeller üzerine inşa edilmediği vurgusu kadar, özellikle bütçe tartışmaları için gerekli sürenin tanınmamasını gerekçe gösterdi.
Dr. Mahathir, “Ben ve arkadaşlarım 2021 bütçesini reddediyoruz” derken açıklamasındaki, “halkın temsilcileri oldukları”na vurgusu gayet önemliydi.
Partisinde sadece kendisi dahil dört milletvekilinin olmasına rağmen, Dr. Mahathir’in bu açıklaması federal mecliste ‘halkın sesinin’ güncellenmesi adına gayet dikkat çekicidir.
Dr. Mahathir ayrıca, bütçenin geçmemesi halinde kamuda maaşların ödenmeyeceği söylentilerinin ise yanlış yönlendirme olduğunu gizli/açık dile getirmesi, yukarıda dikkat çekilen “yukardan baskıların” bir başka formda ortaya çıkması şeklinde yorumlamak mümkün.
Dr. Mahathir’in, bütçeyi reddetme konusunda, yukarıda dikkat çekilen açıklamasını iki açıdan değerlendirmek mümkün.
İlki, 24 Şubat sivil darbesinde sadece o dönem iktidarda olan Umut Koalisyonu (Pakatan Harapan-PH) başbakanı olarak, bizatihi o dönem başkanı bulunduğu Yerli Birlik Partisi’nden (Parti Pribumi Bersatu Malaysia-Bersatu), yardımcısı Muhyiddin Yasin’den öncülüğüyle aldığı darbeye karşılık olarak görmek mümkün.
İkinci neden ise, 24 Şubat sürecinde gizli/açık ancak ondan sonraki süreçte gayet sarih bir şekilde siyasal bir aktör pozisyonunda yer alan federal sultan’ın siyasallaşmasına bir tepki olarak kabul edilebilir.
Kovid-19 ile ulusal siyaset çalkantısının iç içe geçtiği bütçe süreci, federal sultanın siyasal belirleyiciliği ile sona erdi.
Anayasada sembolik bir değer karşılık gelen federal sultanlık makanı, 24 Şubat sivil darbesinin ardından 1 Mart’ta yeni bir başbakan ataması ve bu başbakanın, yani Muhyiddin Yasin’in bugüne kadar federal meclisten güvenoyu almasına elverecek ortamı oluştur/ul/maması ile meşruiyeti sorgulanır bir hale geldiği görüşü gayet yaygınlık kazandığı anlaşılıyor.
Federal sultan, bütçe görüşmeleri öncesinde kovid-19’la mücadelede önemine dikkat çekilerek “bütçe desteklensin” görüşünü dile getirmesine rağmen, muhalefetin açıkça ortaya koyduğu delillere göre, kovid-19 yerine, bütçenin farklı kanallara aktarılacağı görüşü ağırlık kazanıyor.
Malezya siyasetinin iç çekişmelerinin siyasi etik sınırlarını aşmasının sonucu olan bu gelişmeler karşısında federal sultanın inisiyatifi ele alması kimileri tarafından makul ve rasyonel görülebilir. Ancak ülke anayasası ve siyaset dünyasının bu gelişmeler karşısında çok daha büyük sorumluluk taşıdığına kuşku bulunmuyor.
Federal sultanın 1 Mart’tan bu yana süren müdahaleleriyle şekillenen siyasal yaşam, yıl sonuna 2021 bütçesinin kabulüyle giriyor.
Ülkede giderek artış gösteren kovid-19’la mücadelede, özellikle de dar gelirlilere destek anlamında tanıtılan bütçenin bu kesimlere ekonomik dar boğazı aşmalarına ne şekilde yardımcı olacağı ve genel itibarıyla, kovid-19’la mücadelede ne gibi aşamalar kaydedeceğini ise zaman gösterecek.