Mehmet
Özay 16.11.2018
Malezya’da, 2018 yılı
Mayıs ayında yaşanan iktidar değişikliğinden bu yana geniş kesimlerin beklediği
reform sürecinin başlayıp başlamadığı veya ne düzeyde olduğu sorusu tartışmaya
açıktır. Bu duruma sebep olarak bazı yapısal nedenler ileri sürülebileceği gibi,
uzun bir geçmişte biriken sorunların kısa bir sürede çözüme
kavuşturulabilmesinin zor olmasıyla da ilintili.
Bazı gözlemcilerin ifade
ettiği üzere, Umut Koalisyonu (Pakatan
Harapan-PH) içinde yaşanan bazı huzursuzluklar kadar, muhalefetteki
UMNO-Pas ittifakının, bazı hassas konular üzerinden iktidar üzerinde toplumsal
baskı kurmaya çalıştığı yönünde bir yaklaşım bulunuyor.
Bununla birlikte, ülkede
temiz toplum, adalet, refahın paylaşımı gibi konuların hepsinin içinde
bulunduğu ve bu anlamda kilit noktalarından birini hiç kuşku yok ki, 1 Malezya
Kalkınma Fonu (1 Malaysia Development Berhad-1MDB)
ile ilgili yargılama süreci oluşturuyor.
Ancak süreçte, 1MDB yan
kuruluşu uluslararası fon sağlayıcı SRC ve 1MDB üzerinden sabık Başbakan Necib
bin Rezzak’ın kişisel hesaplarına gönderildiği iddia edilen toplam 2.3 milyar
Malezya Ringgit bulunuyor. Savı Gopal’ın ifadesiyle bu süreçte Necib bin Rezzak’ın hesaplarına giden 681 milyon dolar! Bu
çerçevede, Necib bin Rezzak toplam 25 suçlama, 21 kez para aklama ve 4 kez de
görevini kötüye kullanma iddiasıyla yargılamaya konu oluyor.
Bir dizi usulsüzlüklere ve
yolsuzluklara konu olan 1MDB’de dair yargılama sürecinde, yargı makamı bugüne
kadar sorgulamaya konu olan hususları mahkemeye taşıdı. 12 Kasım’da ise, sanık
konumundaki Necib bin Rezzak’ın avukatlarınca savunma süreci başladı. Bu
sürecin kısa sürmeyeceği ve tahminlere göre yeni yılın başlarına kadar devam
etmesi bekleniyor.
Sabık başbakan Necib bin
Rezzak, eşi ve üvey oğlu başta olmak üzere, bazı üst düzey UMNO yetkilileri ile
bürokratları içine alan yolsuzluklar konusunda yargılamaların uzaması toplumda adalet
duygusunun tesisi konusunda endişeleri gündeme getirmiyor değil.
UMNO merkezli Ulusal Cephe
(Barisan Nasional-BN) iktidarının 2018
Mayı ayında yapılan 14. Genel seçimleri kaybetmesi 1MDB yolsuzluklarıyla
doğrudan ilintiliydi.
Geniş toplum kesimlerinde
tepkiyle karşılanan söz konusu yolsuzluk ve usulsüzlükler 2015 yılında
kamuoyunun gündemine düşmesinden itibaren başlayan yasal süreç, o dönemki
başbakan ve maliye bakanı Necib bin Rezzak’ın ve konuyla ilgili çevrelerin
müdahaleleriyle üstü örtülmeye çalışılmıştı. Bu noktada, bu sürecin en önemli
adımları savcılık ve yolsuzlukla mücadele kurumunun başındaki yetkililerin
görevlerinden alınması olmuştu.
Özellikle, 2018 yılı
Mayıs ayında yaşanan iktidar değişikliğinin ülkede kapsamlı reformlar anlamına
geldiği ve bu nedenle ‘Yeni Malezya’ olgusunun gündeme geldiği hatırlandığında,
bu sürecin en önemli aşamalarından birinin 1MDB davası olduğu açık seçik ortada.
1MDB
Oldukça karmaşık ve
uluslararası ilişkiler ağı içerisinde gerçekleşen 1MDB yolsuzlukları ile ilgili
en önemli iddia, Malezya ve ABD’deki yargılama süreçlerine de olan 4.5 milyar
doların yanlış yönetildiği, bir dizi suistimal ve yolsuzluğa konu olduğu
yönünde. Bu gelişmelerin Malezya ayağında ise, söz konusu suistimaller ve
yolsuzluk konusunda söz konusu meblağın bir bölümünün sabık Başbakan Necib bin
Rezzak’ın çeşitli banka hesaplarına gönderilmesi oluşturuyor.
1MDB’nin kurumsal olarak
yalnız olmadığı, SRC, Goldman Sachs, Aabar Investments PJS gibi diğer bazı fon
sağlayıcı uluslararası kurumların da bu süreçte yer aldığı ortada. Malezya için
bu sürecin ekonomik bir sorun anlamına gelmesinde ve hatta bugün bir ekonomik
kriz yaşamasının nedenlerinden biri olarak Malezya Maliye Bakanlığı bu fona
sağladığı güvence nedeniyle kaybedilen paralar olduğu görülüyor. Yukarıda zikredilen
fon sağlayıcı kuruluşlara devlet güvencesiyle Malezya kamu çalışanları fonundan
4 milyar Malezya Ringgitin sağlanması dikkat çekici.
Bu fon sağlama
süreçlerinde aracı olanlar üzerinden belli bir miktarın sabık başbakan Necib
bin Rezzak’ın kişisel banka hesabına yatırıldığı iddiası ise en önemli konuyu
oluşturuyor. Necib bin Rezzak’ın bu gelişmelerden haberim yok demesinin
nedenlerinden biri ve hatta 2015, 2016 sürecinde konu gündeme geldiğinde, kişisel
banka hesabına bazı meblağların Suudi Arabistan siyasetinin üst düzey
isimlerinden hibe olarak verildiğini söylemesiyse, işin uluslararası boyutunun
karmaşıklığının bir başka ifadesi.
Yüzyılın yolsuzluğu
olarak adlandırılan vak’ada, fon oluşturulması sürecinde rol alan aktörlerin
aldıkları yüzdeler, şu anki yargılama sürecinde yer alan kişi/lerin en azından
bir bölümüyle, örneğin sabık başbakan Necib bin Rezzak’la doğrudan ilintili.
Yargılanmakta olanların banka hesaplarına kanalize edilen meblağları sağlayanlar arasında bulunan ve adı finansör olarak geçen
Çin asıllı Jho Low olarak da bilinen Low
Taek Jho.
Tecrübeli
savcı Gopal
1MDB ile ilgili verilerin
toplanmasının ardından, 28 Ağustos 2019’da başlayan mahkeme sürecinde tecrübeli savcı Gopal Sri Ram, sabık başbakan
Necib bin Rezzak’ın 2011 ve 2014 yılları arasında 2.28 milyar Malezya
Ringgitinin yasa dışı yollardan banka hesaplarına aktarıldığı ve aynı zamanda
kara para aklamaya karıştığını ifade etmişti.
Necib bin Rezzak,
yargılamanın başından bu yana yolsuzluk sürecinde rolü olmadığını yinelerken,
savunma avukatları Çin kökenli Malezya vatandaşı ve finansör olarak adı geçen
Jho Low tarafından yanlış yönlendirildiğini iddia ediyor. Jho Low’un 1MDB’de
resmi bir görevinin olmamasına rağmen, soruşturmanın kilit ismi konumunda.
Bu noktada, Necib bin
Rezzak ile Jho Low’un yakın ilişki içinde oldukları iddiası gündeme taşınıyor.
Malezya Adalet Bakanlığı’nın Jho Low’u ülkeye getirme çabasının belki de en
birincil nedenini oluşturuyor. Jho Low’u arayan sadece Malezya değil, ABD
makamları da onun peşinde.
Daha önce sayısı beş
olarak geçen ancak yargılama sürecinde dikkat çekildiği üzere, başta komşu ülke
Singapur’dan başlayarak, on ülke üzerinde gerçekleşen para transferlerinin Jho
Low üzerinden ve bağlantılı olduğu kişi ve bankalar, finans kurumları üzerinden
gerçekleştirilmesi, bu konuyu uluslararası yapmaya yetiyor.
Yapılan tüm çabalara
rağmen, Jho Low’un izine rastlanabilmiş değil. Farklı ülke pasaportları
kullandığı tahmin edilen ve en son bu ay başında Başbakan Dr. Mahathir
tarafından yapılan bir açıklamada, içlerinde Kıbrıs pasaportunun da yer aldığı
birkaç ülke pasaportu taşıdığı ve bazı cerrahi müdahalelerle kimliğini
değiştirdiğine dikkat çekiliyordu. Son dönemde, Hindistan’da mülk edindiği ve
yaşadığına dair çıkan haberler ise doğrulanmaya muhtaç.
Umut
Koalisoyonu ve yargılama süreci
Bununla birlikte, bugüne
kadar yargılamanın sonuçlanmamış olması, sorunun büyüklüğüyle açıklansa da,
Umut Koalisyonu’nun iktidarıyla bir dizi kapsamlı reforma konu olan ve Yeni
Malezya olgusuyla anılan bu sürecin henüz bu en büyük yolsuzluk davasıyla
ilgili adalet duygusunun yerleşmesine olanak tanıyacak bir sonuç alınabilmiş
değil.
1MDB ile ilgili skandalın
ulusal ve uluslararası medyada yansıması 2015 yılı Temmuz ayında olsa da,
konuyla ilgili önemli belgelere sahip olan bazı çevreler 2009’dan yani, söz
konusu fonun oluşturulduğu günden başlayarak süreci takip ettiklerini ifade ediyorlardı.
Bu konuda yapılan açıklamalar kamuoyuyla paylaşmaya başlandığında, ulusal ve
uluslararası çevrelerden söz konusu çevreleri dinleme ve okuma fırsatı bulmuş
ve ortaya konulan bazı kanıtların ne denli önemli olduğunu fark etmiştim.
Malezya kamuoyunda,
özellikle iktidar çevrelerinde ve iktidara destek veren toplum kesimlerinde
sabık Başbakan’ın federal mecliste yer alması, UMNO’da başkanlığı bırakmasına
rağmen, saygın bir yerinin olması, yargılama sürecinde görece rahat bir tavır
sergilemesi, çeşitli toplumsal etkinliklere katılarak siyasi mesajlar vermesi
gibi gelişmeler şaşkınlık ve kızgınlıkla karşılanmıyor değil. Bu durum, henüz
suçu kanıtlanmamış bir kişi hakkında yargıda bulunmak değil, eldeki verilere
karşın yargılama sürecinin uzamasına karşı duyulan bir öfke.
İşin diğer yanında, ülkede
yolsuzluk konusunun salt bir siyasi ve onun yanındaki azınlık bir kitle ile
sınırlı olmayan boyutu bulunduğunun görülmesi gerekiyor. Bunu Malezya özelinde
kaleme aldığımız yazılarda daha önce de dile getirmeye çalıştık.
Yolsuzluğum siyasal ve
toplumsal ahlâki dejenarasyonun kabullenilmiş, meşrulaştırılmış ve
normalleştirilmiş bağlamlarıdır ki, bugün Malezya’da 1MDB soruşturmasının
uzaması, yargılamaya konu olan kişi ve grupların kendilerinden emin tavırları,
süreçte az bir ihtimal dahilinde de olsa sanık konumunda olanların ceza
almayabilecekleri gibi alternatifler gündemde. Böylesine yaygın bir yolsuzluk
kültürü içerisinde salt birkaç siyasinin suçlanması sorunun bizatihi kendisini
oluşturuyor. Bir başka şekilde söylemek gerekirse, bu suçluluk sürecinde rahat
hareket edebilen sanık konumundaki siyasilerin ve yakın çevrelerinin sadece
kendilerinden ibaret olmayan bir büyük yapının parçası olduklarıdır.
1MDB yargılamasında
yaşananlar ve sürecin bugün geldiği noktada, mevcut Umut Koalisyonu iktidarında
aktörlerin değişebileceği yani yeni bir iktidar formülü kurulabileceği, hatta
ve hatta UMNO-Pas destekli bir hükümet oluşabileceği söylentileri ülkede Enver
İbrahim’in başını çektiği reform sürecinin işinin ne denli zor olduğunu ortaya
koymaktadır. Şayet süreç böyle işliyorsa, Enver İbrahim’e başbakanlık makamının
verilmesinde gecikmeler yaşanabileceği ve hatta başbakanlık makamına getiril/e/meyeceği
tartışmalarını da dikkate almakta fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder