Mehmet
Özay 02.05.2018
Malezya’da yüzyılın
seçimi olarak adlandırılmayı hak eden 14. genel seçimler 9 Mayıs’ta yani
önümüzdeki hafta Çarşamba günü yapılacak. Bu çerçevede, seçimlere bir hafta
kala, iktidar ve muhalefet son kozlarıyla seçmenin önünde.
Önümüzdeki hafta Çarşamba
günü yapılacak olan seçimlere yaklaşık 14.9 milyon seçmen kayıtlı. 2013 yılında
yapılan 13. genel seçimlerde 13.3 milyon kayıtlı seçmenin yüzde 85’i iştirak
etmişti. Cumartesi günü silahlı kuvvetler ve emniyet mensupları ve aileleri
erken oy kullanacaklar.
Bu toplumsal gruba mensup
seçmen takribi olarak 300.000 kişiye tekabül ediyor. Halkın Umudu (Harapan Rakyat) adıyla seçime girecek
olan muhalefet partileri, 220 sandalyeli federal mecliste 120 sandalye kazanmak
suretiyle 62 yıllık iktidarı yerinden etmeyi hedefliyor. Ulusal İttifak (Barisan Nasional) ise, her ne şartla
olursa olsun iktidarını yenilemek istiyor. Bununla birlikte, seçimlerde üçüncü
bir rakip olarak Malezya İslam Partisi (PAS) bulunuyor. Halkın Umudu koalisyonu
ile ipleri çoktan koparmış olan PAS, 2008 ve 2013’de muhalefetin başarısına
katkısı dikkate alındığında bu bölünmenin daha çok Ulusal İttifak’a yarayacağı
düşünülebilir.
Seçim
niçin hafta içi?
Seçimlerin Çarşamba günü
yapılmasının iktidarın, özellikle muhalefeti destekleyecek seçmenlerin seçim
bölgelerine gidememesinden kaynaklı olarak katılımı düşük tutarak bir adım önde
seçimi bitirmeyi amaçladığı yönünde görüşler bugünlerde medyada yer alıyor.
Örneğin, sadece Singapur’da çalışan ve günübirlik Ada ülkesine gidip gelen
Malezya vatandaşlarının sayısı 400.000 civarında. Ayrıca, komşu ülkeler Endonezya,
Bruney, Tayland’da çalışan ve hatta yaşayanlar da hesaba katıldığında, bu
seçmen kitlesinin ilgili ülkelerde izinli sayılması gibi bir durumun olmaması
ve kendilerine posta veya erken oy kullanma hakkı sağlanmaması da bu
uygulamanın iktidar lehine bir avantaj sağlayacağı yönündeki görüşleri
güçlendiriyor.
Benzer bir ‘sorunun’ ülke
içerisinde de geçerli olduğu görülüyor. Bu bağlamda, Doğu Malezya’da (Borneo) kayıtlı,
ancak Batı Malezya’da (Malay Yarımadası’nda) çalışan kitlenin aynı gün
içerisinde seçim bölgelerine gidip gelmelerindeki zorluk, katılım oranını şu
veya bu şekilde etkileyecek. Bu durumda, özellikle muhalefeti desteklediği
yönünde ağırlıklı bir görüşün olduğu genç seçmenin mobilizasyonundaki düşüş hiç
kuşku yok ki muhalefet partilerinin oylarını etkileyecektir.
Ülkenin önde gelen
siyaset bilimcilerinden Prof. Dr. James Chin bir medya organına yaptığı
açıklamada katımı konusundaki öngörülerine paylaşarak katılımın yüzde 65’in
altında kalması halinde mevcut iktidarın rahatlıkla çoğunluğu alacağını ileri
sürüyor.
Seçmen
bölgeleri niçin yenilendi?
İktidar, seçim komisyonu
maharetiyle bazı seçim bölgelerinde seçmen dağılımlarını yenilemesi nedeniyle
62 yıldır iktidardaki Ulusal İttifak hükümetinin bir kez daha seçimi kazanmasının
yolunu aralamaya çalışıyor. Her ne kadar, nüfus sayımları ve değişimlerine bağlı
olarak periyodik olarak böylesi düzenlemeler yapılacağı yasaya bağlanmış olsa
da, bunun ‘etnik temelli’ siyaset yapma biçiminin tezahürü olduğuna ve merkez
iktidarın devamını sağlamaya matuf olduğuna kuşku yok. Muhalefet ise, iktidar
aygıtının çeşitli kurumlar vasıtasıyla seçim süreci üzerindeki ‘inisiyatifleri’
karşısında, halkın oylarıyla iktidarı sonlandırma için çalışmalarına devam
ediyor.
Malay
seçmen belirleyici olacak
Seçimlerde bu sefer Malay
seçmenlerin kilit rol oynayacağına artık kesin gözüyle bakılıyor. Bu nedenle,
başta Kuala Lumpur seçim bölgesi olmak üzere, örneğin Ipoh gibi Çinli azınlık
seçmenin yoğunlukta olduğu bölgelerde de seçim bölgelerinin yeniden
düzenlenmesi iktidarın muhalefet karşısında öne geçmesi için önemli bir adım
kabul ediliyor. Nedir bu yeniden düzenleme? Seçim bölgelerinde Malay etnik
azınlığı ilgili seçim bölgelerinde ‘çoğunluk’ kılmak suretiyle yapılan
düzenlemelerden bahsediyoruz.
Başkent Kuala Lumpur
ulusal meclise 13 milletvekili gönderiyor. Ve muhalefetin 11 milletvekili ile
açık ara önde olduğu başkentte seçim bölgelerinin yenilenmesi hem muhalefetin
önemli adaylarının yeniden seçilmesinin önünü alma hem de başkentte ‘Malay
iktidarını’ kurma anlamı taşıyor.
Ipoh’da
Anayasa Profesörü Bari yarışıyor
Perak Eyaleti’ne bağlı
Ipoh şehrinde seçim bölgelerinin yeniden düzenlenmesinin ardından UMNO’nun Ipoh
şube başkanı yaptığı bu değişiklikle, 12 bin Malay seçmenin seçim bölgesinin
değiştiğini ve bunun ulusal ittifak için bölgede seçimi neredeyse
garantilediğini söyledi. 2013 seçimlerinde bölgede seçmen oranı Çinli etnik
Malezyalılar yüzde 74, Malay etnik kökenli Malezyalılar ise yüzde 21
civarındaydı. Seçmen bölgesinin yenilenmesinin ardından ise bu oran Malay etnik
Malezyalıların yüzde 57, Çinli etnik Malezyalıların ise yüzde 34 ile
temsiliyeti anlamına geliyor.
Bu gelişme karşısında
muhalefet ise bu gibi kritik bölgelere önemli adayları yerleştirerek
seçmenlerin kararında etkili olmaya çalışıyor. Bu bağlamda, Ipoh’da muhalefetin
adayı Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi (IIUM) öğretim üyesi Anayasa
profesörü Abdul Aziz Bari. Prof. Dr. Bari, 2011 yılında Selangor Sultanı
hakkında sarf ettiği bazı yorumlardan ötürü üniversitedeki görevini bırakmak
zorunda kalmış ve ardından siyasete atılmıştı. 2013 yılındaki seçimlere
katılmayan Bari, muhalefetin önemli adaylarından biri olarak Ipoh’dan meclise
girmek için yarışacak.
Peki bu yöntem işe
yarayacak mı? İktidarın kendinden emin tavırlarına bakılacak olursa, “Evet
yarayacak” denilebilir. Ancak unutulmamalı ki, nasıl 2008 ve 2013 seçimlerinde
özellikle de ikincisinde, tüm siyaset bilimcilerin ve de iktidar liderlerinin
kabul ettiği üzere yaşanan ‘Çin tsunamisi’nin önümüzdeki hafta yapılacak
seçimlerde bir ‘Malay tsunamisi’ne dönüşmemesi için bir neden var mı sorusunu
da burada gündeme getirmiş olalım.
Kritik
noktalar: Dr. Mahathir faktörü
Burada birkaç hususun öne
çıktığını düşünüyorum. Birincisi, Dr. Mahathir Muhammed olgusu… ‘Emekli’
siyasetçinin, iktidarın büyük ortağı Birleşik Ulusal Malay Organizasyonu (UMNO)
partisinden ayrılmasının ardından, yeni bir etnik Malay partisi kurması,
ardından 18 yıllık aranın ardından hapisteki Enver İbrahim ile ve ardından
muhalefetin tüm öncü simalarıyla biraraya gelmesi ve muhalefet ile birlikte
seçime gireceğini açıklaması son bir yılın en önemli gelişmeleri olarak tarihe
geçti. 93 yaşındaki kurt siyasetçi aradan geçen yıllara rağmen, Malay etnik
seçmen arasında halen şu veya bu ölçüde saygınlığı devam ediyor. Bu bir ölçüde,
62 yıllık iktidara son vermeyi hedefleyen muhalefet çevreleri için elde artı
bir sayılabilir.
Bu görüşün doğruluğunu
kanıtlayacak birkaç hususu hemen burada sıralayayım. Öncelikle, Malezya Yerli
Birlik Partisi (Parti Pribumi Bersatu
Malaysia-PPBM) kuruluşun ardından iç işleri bakanlığınca önüne dikilen
engellerin ardından 9 Mayıs’taki seçime katılamayacağı açıklandı. Ancak Dr.
Mahathir ve partinin tüm adayları Umut Muhalefetini oluşturan partilerden Enver
İbrahim’in kurucusu olduğu Halkın Adaleti Partisi (PKR) adayları olarak
seçimlerde aday olarak yarışacaklar. Dr. Mahathir, Kedah Eyaleti’ne bağlı
Langkawi Adası’ndan aday… Partinin resmi olarak başkanlığını yapan/yapmış olan
UMNO eski genel başkan yardımcısı, Milli Eğitim eski bakanı ve başbakan
yardımcısı Muhyiddin Yasin ise Cohor Eyaleti’ne bağlı Pagoh’dan aday...
İktidarın Dr. Mahathir ve
dolayısıyla muhalefete bir diğer sürprizi ise bugün gündeme geldi. Emniyet
genel müdürlüğü, Dr. Mahathir’in bazı beyanatlarının ‘yalan haber’ olarak sorgulanacağını
duyurdu. Dr. Mahathir’in geçen hafta yaşanan bir olayla ilgili olarak yaptığı
açıklama ardından polise yapılan şikâyetle sorgulanması gündemde.
Buna göre, yaklaşık bir
ay önce kabul edilen yasanın ilk muhatabının ülkenin dördüncü başbakanı Dr.
Mahathir olması manidar. Yasaya göre şüpheli kişinin suçlu bulunması halinde
altı yıla varan hapis cezası ve 500 bin Malezya Ringgiti para cezası
öngörülüyor. Bazı siyasiler ve siyaset yorumcuları söz konusu yasanın Başbakanı
da içine alan 1 Malezya Kalkınma Fonu yolsuzluklarına yönelik muhalefetin görüşlerini
gündeme getirmesini engelleme amaçlı olsa da, öyle gözüküyor ki hedefe her an
herkes girebilir.
Sabah
ve Saravak ne diyecek?
Bir diğer husus, Doğu
Malezya olarak bilinen Borneo (Kalimantan) Adası’ndaki Sabah ve Saravak
Eyaleti’ndeki seçmenlerin tavrı belirleyici olacak. Bu iki eyalette Malay
ırkından olmakla birlikte farklı etnik alt yapılar şeklinde tezahür eden sosyal
yapı ve bu yapının temsiliyetinin ‘siyasi elit aileler’ üzerinden bugüne kadar
yürütülmüş olduğu görülüyor.
Bu bağlamda, merkez ile
çevrenin ‘elit zümrelerinin’ siyasi ve de ‘ekonomik’ anlaşmaları üzerinden
sürdürülen ‘ittifak’ zaman zaman çatlak seslere konu oluyor. Örneğin, bu iki
eyalette içinde petrolün de bulunduğu yer altı ve yer üstü kaynakları açısından
zengin olmasına rağmen, genel olarak Malay Yarımadası’ndaki kalkınma
hamlelerinden görece daha az istifade ediyor oluşunun getirdiği bir
memnuniyetsizlik son dönemde kendini iyice ortaya koymuştu.
Bu anlamda, zaten bir
süredir huzursuzlukların yaşandığı bu bölgede iktidarın muhalefet partilerinin
çalışmalarına çeşitli bağlamlarda getirdiği engelin bu seçimde nasıl bir
karşılık bulacağını göreceğiz. Öyle ki, özellikle Sabah eyaleti milletvekili ve
2016 yılı Temmuz ayında UMNO’daki genel başkan yardımcılığı görevinden istifa
eden Mohammed Şafii Abdal kurduğu Sabah Mirası Partisi (Parti Warisan Sabah) ile siyasete devam ediyor. Bölgenin karizmatik
siyasetçisi olarak bilinen Şafii Abdal’ın eyalette kurduğu çok etnikli parti
sadece eyalet bazında değil, federal meclis oluşumunda da kayda değer
değişikliğe yol açabilir.
Peki, iktidar muhalefet
arasındaki yüzyıllık kapışmaya sahne olacak bu seçimlerde, Malezya İslam
Partisi (PAS) ne yapıyor, nerede konuşlanıyor diye bir soruyu da gündeme getirmiş
olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder