Mehmet Özay 9
Mayıs 2013
Malezya’da
yüzyılın seçiminin tamamlanmasının ardından heyecan dinmek bilmiyor. Yeni
hükümeti kurma çalışmalarının ilk adımı olarak Ulusal Cephe Koalisyonu lideri
Necib bin Razak’ın, Sultan’dan Başbakanlık onayını alması birkaç aydır üst
düzeyde seyreden siyasi heyecanın dozunun azalacağı anlamına gelmiyor. Seçimin
hemen ardından Başbakan Necib’in Ulusal Cephe ittifakının oy kaybında sorumluluğu
Çinli seçmene yüklerken, seçim süresince ülkede ‘kutuplaşmanın’ had safhada
olduğuna vurgu yapıyor ve kısa sürede bu kutuplaşmayı sona erdirecek icraatlara
başlayacağı sinyali veriyordu.
Her ne kadar
iktidar odakları seçimde ‘kazanılamayan oyların’ sorumluluğunu Çinli seçmene
yüklese de, ortada başka faktörlerin göz ardı edildiğini söyleyebiliriz.
Örneğin, UMNO çevrelerinde Başbakan Necib’in ‘içerden reform’ sürecine dahi
tepki gösteren siyasi oluşumun varlığından neşet eden ve bu nedenle Müslüman Malay
seçmeni muhalefete yaklaştıran yapının varlığı yadsınamaz. Bu çerçevede,
ülkenin Batı eyaletlerinde dikkat çeken orta sınıf Malayların yanı sıra, ortada
PAS’ın on yıllarca geleneksel Müslüman Malay seçmene hitap ettiği göz ardı
edilemez.
Öte yandan,
muhalefetin daha seçimler öncesinde özellikle uluslararası medyaya verilen
demeçlerde gündeme getirdiği ‘seçimlere hile karıştırılacağı’ söyleminin bir
şekilde karşılık bulduğu görülüyor. Yani, ‘hile’ ihtimalinin gerçekleştirildiği
yönündeki ciddi iddialar Pazar akşamından bu yana ülkede yankı bulmaya devam
ediyor. Söz konusu bu yaklaşım sadece söylem olarak da kalmadı. Öyle ki,
Çarşamba akşamı muhalefetin organize ettiği kitle gösterisi ile bir başka
sürecin başlangıcına işaret ediyor. Muhalefet lideri Enver İbrahim seçimlerde
iktidarın nüfuzunu kullanmak suretiyle sayısı otuza varan milletvekilinin adil
olmayan yollardan seçildiğini ilân ediyordu. Geçen yıllarda toplumsal desteğini
organize ettiği kitle gösterileri ile duyuran muhalefet bu sefer seçim sonuçlarına
itiraz ederek muhalefetin duruşunu gene kitle gösterileriyle devam ettirme
niyetinde.
Bu anlamda
muhalefet ve iktidar çevrelerinin farklı argümanlarla da olsa önümüzdeki
süreçte önemli değişimlere yön verebileceklerini söyleyebiliriz. Öyle ki, Enver
İbrahim’in muhalefetin ülkeyi baştan başa dolaşıp seçimde yapılan haksızlıkları
halkla paylaşacaklarını ifade ediyordu. Öte yandan, iktidar çevrelerinde elde
edilen seçim başarısına rağmen, parlamentoda üçte iki çoğunluk, genel oylarında
azalma ve önemli eyaletlerin kazanılamamış olması nedeniyle Necib bin Razak’ın
liderliğinin sorgulanması gündemde. Bu
sorgulamanın elbette Necib’in lideri olduğu koalisyonun unsurlarının ne tür den
bir siyasi güce sahip olduklarıyla da ilintili. Yeniden hükümeti oluşturucak
siyasal koalisyonda MCA ve MIC’nin verdiği kayıplar neticesinde ağırlık
merkezinin UMNO’ya kaymış olması da mevcut koalisyon yapısının siyasi
meşruiyetine darbe vurduğuna kuşku yok. Bu anlamda ne MCA ne de MIC’nin kendi
etnik unsurları üzerinde bütünleştirici işlevden uzaklaştıkları sonucu dikkat
çekiyor.
Bu
sorgulamanın en başat unsuru hiç kuşku yok ki, Dr. Mahathir Muhammed’in
seçimlerden kısa bir süre önce verdiği mülâkata dayanıyor. Söz konusu mülâkatta Dr. Mahathir özellikle de
Ulusal Cephe’nin parlamentoda 140 milletvekilinin altında bir sayı elde etmesi
veya üçte iki çoğunluğun elde edilememesi halinde liderliğin el değiştirmesi
gerektiğine vurgu yapıyordu. Seçim sonrasında da Ulusal Cephe koalisyonunun
aldığı düşük desteğe ‘çok şaşırdığını’ dile getirerek, bir anlamda seçim öncesi
söylemine atıf yapıyordu. İlerlemiş yaşına rağmen Malezya siyasetinin en başat
unsuru olarak dikkat çeken Dr. Mahathir’in UMNO içindeki güç dengeleri
üzerindeki nüfuzu göz önüne alındığında Sonbahar veya yıl sonunda yapılacak
genel kongrede Necib’in karşısına yeni bir liderin çıkma olasılığı yüksek. 2009
yılında Ahmed Badavi’nin Başbakanlıktan ayrılmasında da ciddi müdahalesi olduğu
bilinen Dr. Mahathir’in benzer bir siyasi atraksiyonda bulunabileceğinden
kimsenin kuşkusu yok. Tabii bu süreçte, düne kadar Dr. Mahathir’in desteğini
almış Başbakan Necib’in nasıl reaksiyon vereceği de merak konusu. Ancak
Başbakan Necib’in seçim sonrasındaki ilk açıklamalarındaki yoğun bir şekilde
hissedilen hayal kırıklığı ve UMNO merkezinde basına verilen fotoğraflarda
yardımcısı Muhyiddin Yasin’i öne çıkartan yaklaşımından önümüzdeki dönemde
Başbakanlığın Muhyiddin Yasin’e geçeceği imasını almak güç değildi.
Her halükârda, UMNO ve Ulusal Cephe
liderliğine gelecek olan her kim olursa olsun, bu geleneksel siyasal elitin
halkın talep ettiği toplumsal değişim taleplerine nasıl karşılık vereceği ve bu
anlamda gerek UMNO içerisinde gerekse Ulusal Cephe’de yeni bir yapılanmaya
gidilip gidilmeyeceği sorgulaması da beraberinde gelecektir. Bu bağlamda
iktidar kanadının ultra milliyetçileri arasında zikredilen İbrahim Ali,
Zulkifli Nurdin gibi isimlerinin seçmenden olumlu karşılık bulamamaları, öte
yandan gene iktidar odağının ‘ılımlı’ kanadında yer alan UMNO Gençlik Kolları
Başkanı Khairy Jamaluddin ve Shahrir Samad’ın seçilmeleri parti içerisindeki
eğilimlerin yönelimini göstermesi açısından kayda değer bir önemi var.
Gözlemciler, parti içerisinde önce lider kadrosunda yaşanacak değişime ragmen,
akabinde ‘içerden reform’ çabalarına daha güçlü bir katkının gelmemesi halinde
UMNO’nun siyasi varlığının önemli bir darbe alacağı konusunda görüşler ileri
sürüyorlar.
Son on
yıldır iktidar odaklarınca gözden çıkartılan, ancak her seferinde güçlenerek
siyasi arenada kendine önemli bir yer açan Enver İbrahim öncülüğündeki
muhalefet karşısında iktidar yapısının sürekli gerilemesi, başlatıldığı ileri
sürülen ‘içerden reform’ hareketinin sınırlarının yeniden çizilmesini
gerektirecek boyutta. Bu süreç, ülkenin kuruluşundan bugüne odaklandığı
ekonomik kalkınma eksenli toplumsal barış paradigmasının dayandığı temeller
üzerinde de yeni düşüncelerin geliştirilmesi anlamına gelecektir. Seçimler
öncesinde ülkedeki gelişmelerin bölge ve küresel aktörlerce izlendiğine vurgu
yapmıştık. Bu anlamda en somut gelişme, seçim sonuçlarının açıklanacağı Pazar
akşamı Endonezya siyasetinin önemli isimlerinden Yusuf Kalla’nın Kuala Lumpur’a
çıkarma yapmasıydı. Kalla’nın ziyareti, UMNO ve Enver İbrahim arasında yaşanan
kırılmanın önümüzdeki dönemde doğurabileceği sonuçlardan hareketle iki taraf
arasında ‘barışı’ tesis etme yönünde bir inisiyatif olarak yorumlanıyor.
Kalla’nın bu girişiminde temel motif, Enver İbrahim’in şahsından ziyade temsil
ettiği kitleyle alâkalı. Hiç
kuşku yok ki, bu inisiyatif, Ulusal Cephe’nin şehirli orta sınıfa, muhalefet
koalisyonunun da kırsal kesimlere dönük siyaset anlayışlarında evrilmeye
duyulan ihtiyacın üst düzeyde ortaya konması olarak da okunabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder