Mehmet Özay 14 Ocak 2013
Malezya’nın değerler skalasında önemli bir yeri olan ‘Look East’ politikası
bugünlerde yeniden gündemde. Gündeme geliş sebebi, bu politikanın hayata
geçirilişinin 30. yılı olması kadar, politakaya devamda bugünkü siyasi
iktidarın ve liderinin iradesinin güçlü bir şekilde sürmesinde yatıyor.
Bu vesileyle bu girişimin mimarı Dr. Mahathir, kısa bir süre önce,
Malezya-Japonya ilişkilerinde bir dönüm noktası kabul edilen ‘Look East’
politikasının 30. yılı dolayısıyla Tokyo’da yapılan toplantıya katıldı. Dr.
Mahathir’in yeni bir ulustan ziyade, ‘yeni bir Malay nesli inşa’ (Wain 2009:
86) girişimi olarak değerlendirilen bu politika, 22 yıllık iktidarının hemen
başlarında gündeme geldi. İlk etapta ekonomik kalkınmanın aracını keşfetme
olarak da yorumlanabilecek bu çaba, bir siyasi liderin ekonomik kalkınmanın
‘ahlâki kökenlerine’ dair bir yaklaşımın bilincinde olduğunu ortaya koymasıyla
üzerinde durulmayı hak ediyor.
Dr. Mahathir, 16 Temmuz 1981’de Başbakanlık koltuğuna oturduğunda çoktan
siyasi ideolojisini belirlemişti. Sömürge dönemine tekabül eden üniversite
yılları, akabinde bağımsızlık sürecine tanıklığı ve nihayetinde Malay siyasi
gücü Birleşik Malay Ulusal Birliği (UMNO) içerisinde yaşadığı çatışmalar
ardından giderek yükselen yıldızı ‘Dr. UMNO’ lakabıyla anılmasına ve emsalleri
arasında farklı bir konumda değerlendirilmesine neden oldu. Biraz da süpriz denilebilecek
gelişmeler neticesinde Başbakan olduğunda, elinde şekillendirilmeye son derece
müsait bir devlet ve toplum yapısı bulunuyordu. Ancak bu durum, onun bir dizi
zorluklarla karşı karşıya kalmadığı anlamı taşımıyor.
Dr. Mahathir’i İngiliz yönetimi ve onun Malaya’daki uzantıları karşısında
geliştirdiği ‘Doğulu tavır alış’ kimi Üçüncü Dünya ülkeleri gibi Japonya
modeline yönelmesini sağladı. Japonya, haddi zatında 2. Dünya Savaşı’nda
Güneydoğu Asya’da Güneş Batmayan İmparatorluk İngiliz Krallığı’nın sömürge kurumlarını
arkasına bakmadan bölgeyi terk etmeye zorlamasıyla neden olduğu ideolojik
farkındalık nedeniyle bölge halkının siyasi ve toplumsal hafızasında yer etmiş
ve bu ‘yerli halkların’ ‘Beyaz Adam’ın da yenilebileceğine kanaat getirmelerinde
önemli rol oynamıştı. Bu dönemi bizzat yaşayan Dr. Mahathir’in de ‘sömürgeci
İngilizlere’ karşı beslediği pek de olumlu olmayan hisleri Japonların
‘zaferiyle’ bir anlamda ‘Asyalının’ Batı karşısındaki zaferine dönüşüyordu.
Dr. Mahathir’in ‘Look East’ adıyla bilinen ve Japonya modernleşmesini örnek
alan politikasının böylesi bir arka plânı var. Öyle ki, bu politikanın hayata
geçirilmesinden birkaç ay önce, ülkenin ‘inşacı unsurları’ arasında yer alan
İngiltere’ye bir siyasetçi olarak tepkisini İngiliz mallarına talep
gösterilmemesini gündeme getiren ‘Buy British Last’ politikası bir hazırlık
aşamasıydı (Khalid&Ping 2003: 94). Bu bağlamda, Dr. Mahathir’in Japon
kalkınmacılığına yönelik bu ilgisinin tarihi bir devamlılık arz ettiğini ileri
sürmek mümkün. Öyle ki, 19. yüzyıl son çeyreğinde Cohor Sultanı Ebubekir’in
Japonya’yı da içeren ‘doğu’ ziyaretleri vesilesiyle edindiği bir modernleşme
tecrübesi var ise, bunun yaklaşık bir yüzyıl sonraki versiyonu Dr.
Mahathir’dir. Japonya’nın 19. yüzyıl ikinci yarısından (1868) itibaren devletin
ekonomik modernleşme süreçlerine doğrudan müdahil olması Malay siyasi elitinin
ülkenin kendine özgü toplumsal şartları dikkate alındığında itibar edilecek bir
eko-politik yönelimdi.
Tıpkı Japon Meiji yönetimi gibi, Malezya’da da devlet mülkiyeti, yeni bir
toplumsal ve ekonomik sınıfın teşekkülünde başat rol oynacaktır. Bu noktada,
Japon ve Malay halkları arasındaki bir farka dikkat çekmekte fayda var.
Japonların ekonomide sergiledikleri başarının arka plânında özel sektör yatırımları
kadar bireylerin tasarruflarının da kayda değer yeri olduğu unutulmamalı
(Hadley 1989: 303). Öte yandan, Malezya özelinde geçen otuz yıllık süre
zarfında özel sektör, ki yabancı yatırımlar bu noktada dikkat çekici bir rol
oynar-, faktörüne rağmen, Dr. Mahathir’in de bir yerlerde dile getirdiği üzere,
Müslüman Malaylarda ‘tasarruf’ bilincinin bir türlü yerleşmediği görülür. Öyle
ki, 2003 yılında Başbakanlık koltuğunu istemeyerek de olsa bırakmak zorunda
kalan Dr. Mahathir, yaptığı veda konuşmasında, tüm çabasına rağmen, arzu ettiği
şekilde bir Malay müteşebbis sınıfını inşa edemediğini ilân ediyordu.
Dr. Mahathir’in siyasi iradesi kadar, Japon öykünmeciliğinden hareketle
‘Milli kalkınma projesinin’ çıkış noktası, bağımsızlık sonrasının ekonomik
tatmine ulaşamamış Malay çevrelerinin 1960’lı yılların ikinci yarısında baş
gösteren ‘protestolarında’ karşılığını buluyordu. Bu nedenledir ki, Müslüman
Malayların ekonomik ve de sosyal kalkınma hamlelerinde arzu edilen yeri edinememiş
olmaları 13 Mayıs 1969 olaylarının çıkışında başat rol oynadı. Ekonomik başarı
isteyen Malay kitlelerinin gözardı ettiği bir gerçeği Dr. Mahathir’in gündeme
getirdiği, hem de yasaklanma ve hatta partiden ihraca kadar giden tepkileri
göze alarak yaptığı biliniyor. ‘Malay İkilemi’ (Malay Dilemma) olgusunu açıkça
ortaya koyan Dr. Mahathir, bununla Müslüman Malay kitlesi içerisinde nasıl bir
bünye değişimine ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyordu. Bu ‘ikilemi’ çözecek
formüllerin başında ‘Look East’ politikasını da bizzat kendisi başbakanlık
koltuğuna oturur oturmaz eyleme geçirme fırsatı buldu.
‘Look East’ politikası, şayet geniş toplum kesimleri özelinde dikkate
alındıkta, gecikmiş Malay modernleşmesi
anlamına gelir. Bu yeni eko-politik yaklaşım, düne kadar, Malay
modernleşmesinin unsurları arasında zikredilebilecek ‘geleneksel güç
odaklarının’ karşısına alternatif bir toplum yapısı çıkartılması gibi gözardı
edilemeyecek önemde bir toplumsal dönüşüm anlamı taşır. Bu dönüşümün katalizörü
olarak da, genel itibarıyla Müslüman Malayların (bumiputras) modern toplum
yapısı dinamikleri içerisinde ‘güçlü bir yer edinimi’, özelde ise Malay
burjuvazisinin ‘inşası’ anlamına gelmesiyle önemlidir. Yani, Malezya’da yeni
bir sınıfın icadıdır bu gelişmelerin yansıması.
Yeri gelmişken bir alıntı yapalım. Dr. Mahathir, anılarında Malay kadın ve
erkeklerinin ‘uygun eğitim verildiği taktirde, üretim sektöründe
kabiliyetlerini süratle geliştirdiklerini’ söyler. Üstüne üstlük, bu konuda
Japon yöneticilerin Japonlardan sonra üretim sektöründe en mahir işçilerin
Malayların olduğunu aktarır. Ancak bu politikarın işlemesi için bu kadarı
yetmez. Söz konusu bu politikanın yürürlüğe konmasıyla, azımsanmayacak sayıda
teknik eleman Japonyaya gönderilerek bürokraside ve üretim sektöründe devrim
niteliğindebi yapılanmayı ortaya koyacak gelişimin ‘motoru’ hazırlanmış olur (Mohamad
2011: 334-5). Gönderilen kadrolardan beklenen Japonlara özgü ‘iş ahlâkını’
edinmeleriydi. Dr. Mahathir bu noktada da çok açık sözlüdür. Söz konusu
politikanın bir anlamda tanımıtının yapıldığı 1982 yılında Japonlar önünde
yaptığı konuşmada, Japon üniversitelerinde yetişmiş akademisyenler değil,
bizzat fabrikalarda verilen eğitimleri başarıyla almış ve bundan da ötesi, bu
eğitimin arka plânında yatan, Japonların
çalışma performanslarında ortaya koydukları ‘iç disipline sahip’ ve ‘kendileri
hissetme’ olgusunun içkin olduğu bir ‘etik’ yaklaşımı kapmış olmalarıdır
(Pathmanathan&Lazarus 1984: 111-3).
‘Look East’ politikasının Japonya açısından da bir anlamı olsa gerek. Bu
politikanın gündeme geldiği yıllardan sadece birkaç on yıl önce bölgeyi askeri
nüfuzuyla hakimiyetine alan Japonya’nın, Batı’dan ‘aldığı derse rağmen’,
saldırganlığını ‘kapitalist üretim moduna endekslemek suretiyle modern kalkınma
hamlesinde ortaya koyarken, Güneydoğu Asya’nın ‘çok çalışan, az kazanan’ mahir ellerine
üretim süreçlerinde ihtiyacı kadar, ‘az masrafla, çok meta’ ilişkisini oldukça
başarıyla kıvırdığından olsa gerek, Malezya’da önemli yatırımlarıyla gündeme
geldi. Söz konusu bu ekonomik yapılanmanın Malezya toplumsal hareketliliğine
katkısını burada vurgulamak gerekir. Özellikle, kır-kent devimini, ‘devlet
eliyle kalkındırılan’ Müslüman Malay toplumunun orta sınıflaşma sürecini kısa
zaman sürecinde tecrübe etmeleri beraberinde şu veya bu şekilde bir ‘kültürel aidiyet’
krizine neden olduğu da bir vakıa. Bu krize çözüm olarak da gene ‘devlet eliyle
İslamlaştırma’ projesinin önemli yatırımları gündeme gelmekte gecikmeyecekti.
Öte yandan, bu politikanın iki ülke elitleri arasında varılmış ve bir anlamda
‘karşılıklı çıkar ilişkisini’ ortaya koyan bölgesel bir proje olarak da
düşünülebilir. Bir süre sonra, Batılı ülkelerin demokrasi/insan hakları
fenomenlerini öne sürerek bölge ülkeleri üzerinde belirleyicilik rolüne
soyunmaları karşısında, Dr. Mahathir’in de aktörleri arasında yer aldığı ‘Asya
değerleri’ savunuculuğunun gündeme gelmesinde ‘Look East’ politikasının farklı
bir bağlama oturtulduğuna şahit olunur.
Geçen otuz yılda Malezya kalkınmacılığında rolü olan Look East
politikasının gelecekteki otuz yılda da devam edeceği sinyalini veren bugünkü
Başbakan Najib’in, mentoru Dr. Mahathir’in izinden gittiğine kuşku yok. Bugün
Başbakan Necib’in sürekli atıfda bulunduğu ve ülkenin geleceğini belirlemede
önemli bir aşama kabul edilen ‘Vizyon 2020’ projesinin mimarının Dr. Mahathir
olduğu hatırlandığında, ‘Look East’ politikasından vazgeçmek bir yana, bu
politikanın uygulamada aksayan yönlerinin üstesinden gelme konusunda yeni
girişimlere ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder