Mehmet Özay 8 Ekim 2012
Toplumların içinden geçtikleri tüm siyasi ve toplumsal çalkantılar,
hır-gürlere rağmen, bu yapı içinde kültürün, sanat değerlerinin ve estetiğinin
koruyuculuğu sorumluluğunu kendine biçen ve sessiz sedasız bu vazifesini
ivedilikle devam ettiren bireyler vardır. Sosyal ilişkilerin görünür yüzünde
çoğunluk onları farklı yönleriyle tanırken, onlar aslında tarih olacak
bugünlerin inşası ile meşguldürler. İşte Harun Bey de onlardan biri. Tam adı, Harun
Keuchik Leumiek... Açe’nin önemli mücevheratçısı olarak bilinir. Bu önemi,
işine saygısından kaynaklandığı gibi, belki de genelin bilmediği ancak ilgili
çevrelerin yakından takip ettiği üzere bir kültür adamı olmasından da
kaynaklanıyor. Mücevheratçılığı, onu
içinde yeşerdiği toplumun önemli sanat ve estetik değerlerine yoğunlaşmasına bu
anlamda sadece yerel bazda değil, ulusal düzeyde dikkat çeken bir kolleksiyoner
olmasına neden olmuştur. Kimilerince kolleksiyonerlik, bir tür para kazanma
yolu olarak da değerlendirilebilir elbette. Ancak Harun Beyi daha da öteye
taşıyan özelliği, elindeki değerleri daha da anlamlı kılacak şekilde çeşitli
yazılar, kitaplar kaleme almasında yatar. “Açe’de Altın İşlemeciliği” (Perhiasan
Tradisional Aceh) (1998) ve otobiyografi (2008) çalışması bunlardan birkaç.
Otobiyografisi demişken biraz bilgi vereyim. Bu eser, bugünlerde yetmiş
yaşına girmiş olan Harun Keuchik Leumiek’in dolu dolu geçirdiği yaşamını ortaya
koymakla kalmıyor, aynı zamanda, 20. yüzyılın ikinci yarısında Açe’de
yaşananlara da bir ışık tutuyor. Eserde Harun Bey’le ilgili olarak Ameer
Hamzah, Prof. Dr. HM. Hakim Nyak Pha, H. Badruzzaman İsmail gibi Açe’nin önde
gelen kişilerinin görüşlerine yer verilmesi de Harun Bey’in Açe’nin toplumsal,
siyasal ve kültürel yaşamındaki önemini ortaya koymaktadır. Açe’nin tarihi ve
kültürel birikimini kendinde meczetmiş, entelektüel bir şahsiyetle yaptığım bu
ikinci görüşme de sona erdi.
Harun Bey, işinin bir gereği olarak Endonezya Kuyumcular Derneği üyesi.
Zanaatkârlığını, kolleksiyonerliğini geniş kitlelerle paylaşmak ve bu anlamda
toplumda bir bilinç oluşumuna vesile olmak amacıyla görüş ve dünüşcelerini Mimbar
Swadaya, Medan’da yayınlanan “Harian Analisa” gibi kimi gazete ve dergilerde
yazarak gündeme getiriyor. Bu yazarlığını elli yılı aşkın süredir devam
ettirdiği fotoğrafçılığı ile zenginleştirmiş biri. Bu özel çalışmalarının yanı
sıra, kimi kurumlardaki görevleri ile bir anlamda resmi hüviyete kavuşturmuş
biri. Bu anlamda, Açe Geleneği Derneği -ki Açe resmi kurumları ve protokolü
içinde önemli bir yeri halen devam etmektedir- olarak çevirebileceğimiz “Majlis
Adat Aceh”nin başkanlığını yürüttüğü biliniyor. Bir başka özelliği ise, Açe
kostümleri üzerine ihtisası. Bu konudaki ilgisi onu kimi tarihi kişilikleri
konu alan filmler için kostümler üretme noktasına kadar getirmiş.
Harun Bey’in mücevherat dükkânı meşhur Beytürrahman Camii’nin hemen yanı
başında. Burası, aynı zamanda, mücevherciler sokağı olarak da bilinir.
İlerleyen yaşına rağmen, işiyle alâkasını devam ettiren, bununla birlikte,
vaktinin önemli bir bölümünü de entellektüel faaliyete ayırmaktan geri kalmayan
bir zanaatkâr. İlk kez, bir öğlen vakti dükkânına yaptığım ziyarette
tanışmıştım. Duruşu ve konuşuşundaki dikkat ve intizam öyle ki mücevhercilik
gibi ince işi bir zanaatla irtibatından geldiğine kuşku yok.
Harun Bey’in mücevhercilik sanatı ile irtibatının, ailesinin Açe’nin meşhur
Bitay Köyü’nde yaşamış olmaklığıyla irtibatı göz ardı edilemez. Çünkü bu Köy,
tıpkı Kampung Pande gibi (Pande’nin gümüş anlamına gelmesinin de ortaya koyduğu
üzere gümüş işçiliğinin geliştiği yerdi) adı geçmişte bu türden zanaatkârlığın
yeşerdiği ve gelişme gösterdiği mekan olarak biliniyor. “Bugün buna dair
elimizde ne var?” sorusuna cevabı, Harun Bey’in Açe’de altın işlemeciliği ve
süslemeciliğini konu olan kitabında yer verdiği fotoğraflarda buluruz. Bu
çalışmanın ilk sayfalarında 1911 yılına tarihlenen siyah-beyaz fotoğraf
Bitay’da altın işiyle meşgul zanaatkârlara dikkat çekiyor. Fotoğraftakilerden
biri de Harun Bey’in büyükbabası...
Böylesi bir ailenin ferdi olan Harun Bey, bölgede Açeli zanaatkârlarca
üretilen değerlerin korunması konusundaki çabasına örnekliği ile dikkat
çekiyor. Bu tür coğrafyalarda, çeşitli hengameler nedeniyle modern anlamda bir
korumadan -en azından yakın döneme kadar- bahsedilemeyeceğinden hareket ederek söylersek,
Harun Bey onun gibi belki birkaç kişinin varlığının içinde yaşadıkları toplumun
kültür ve tarihi varlıklarının nesilden nesile aktarılmasındaki önemi ortaya
çıkar. Burada hemen, birkaç ay önce Singapur’da Empress Caddesi’ndeki meşhur
Asya Eserleri Müzesi’nde Açe ile ilgili eserlerin yer aldığı ve 19. yüzyıl
sonuna tarihlenen, içinde kolyelerin (seurapi),
küpelerin (subang) bulunduğu bölümdeki
mücevherleri gördüğümde, Harun Bey’in Açe toplumu için yaptığı çalışmanın ne
tür boyutlar içerdiğini bir kez daha fark etmiştim.
Harun Bey’in Banda Açe’nin merkezinde Surabaya Kavşağı köşesindeki genişçe
evi bir müzeyi andırıyor. Burası Açe sanat eserlerine ilgi duyan yerli ve
yabancı konukların sıkça ziyaret ettiği mekânlardan biri. Genişçe salona açılan
kapıdan girildiğinde, evin sahip olduğu bu kıymetli eserlere göre tasarlandığı
düşünülür. Bir uçtan bir uca camekânlı dolaplar içindeki aralarında meşhur rencongların
da bulunduğu envai türden savaş aleti, sultanlık mühürleri, Çin işi seramikler
ve porselenler, sultanlık dönemine ait altın sikkeler, geleneksel kıyafetler,
bazı el yazma eserler vb. yer alıyor. Tüm bu kültür objeleri, dükkânında
‘sakladığı’ üç yüzyıllık kılıçları tamamlayan unsurlardır.
Yukarıda fotoğrafçılığına değinmiştim... Bu anlamda, elinde önemli bir
fotoğraf koleksiyonu bulunuyor. Her bir fotoğraf bir A4 kağıda yapıştırılarak
ve üzerine tarihler ve mekânların isimleri düşülerek devasa bir “Yakın Dönem
Açe Tarihi” kayıtları bugüne kadar geliyor. 1960’lı yıllardan itibaren fotoğraf
çeken sayın Harun Bey, iki farklı dönemde gerçekleştirdiği çekimlerle iki
farklı tarihi döneme analitik bir yaklaşım sergilemiş oluyordu. Bu bağlamda, bu
fotoğraflarla Banda Açe’nin son elli yılındaki değişimi ortaya koyuyor.
Harun Bey, Açe kültür ve sanat varlıklarını korumaya yönelik ilgisi ve
çabası nedeniyle 2006 yılında Endonezya Kültür Bakanlığı özel ödülüne layık
görülmüş. Harun Bey’in bu çabasının yeni nesillerce kıymetinin bilinmesini
temenni ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder